Gece Oturumları - Ken Macleod Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Gece Oturumları kimin eseri? Gece Oturumları kitabının yazarı kimdir? Gece Oturumları konusu ve anafikri nedir? Gece Oturumları kitabı ne anlatıyor? Gece Oturumları PDF indirme linki var mı? Gece Oturumları kitabının yazarı Ken Macleod kimdir? İşte Gece Oturumları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ken Macleod

Çevirmen: Algan Sezgintüredi

Orijinal Adı: Night Sessions

Yayın Evi: Aylak Kitap

İSBN: 9786055691851

Sayfa Sayısı: 336

Gece Oturumları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Önüne geçilemez teknolojik ilerleme, insanlığın ve dünyanın kaderini nasıl değiştirecek? Bugün kemikleşmiş dinî ve politik kurumlar, dolayısıyla insanların gündelik hayatı, ortaya çıkacak yeni düzen içinde nasıl şekillenecek? Ken MacLeod, çok uzak olmayan ancak bugünle bağlarını tamamen koparmış bir gelecekte, çerçevesini yüksek-teknoloji ve yapay zekanın belirlediği bir kurgu ortaya atıyor. 

Nükleer teknolojilerin kullanıldığı, Üçüncü Dünya Savaşı olarak da algılanabilecek İman Savaşları beklenmedik bir sonuca yol açıyor. Din ve tüm dinî kurumlar dünyada gücünü kaybediyor. Dinden arındırılmış bu dünya, Apollo Programı'nın ya da 2001: Space Odyssey'in vaat ettiği cinsten, uzaya seyahatin mümkün olduğu, insanlarla robotların iç içe yaşadığı, parlak oyuncaklarla dolu high-tech bir cennet. Teknoloji dünya ve insan yararına kullanılmaya çalışılıyor. İklim değişikliğini engellemek üzere uzaya, günün belli saatlerinde yapay tutulmalar sağlayarak güneşin etkisini azaltacak "Yamalar" yerleştirilmiş. Çoğu İman Savaşı gazisi olan robotlar, gerçek bir özbenlik bilinci kazanmış.

Yaşam kendi halinde ilerlerken, İskoçya'nın başkenti Edinburgh'da bir papaz öldürülüyor. Bulgular, bu olayın bir terörist eylem olduğuna işaret ediyor. Akabinde, bir piskoposun öldürülmesiyle şu soru ortaya çıkıyor: Artık neredeyse hiç etkisi kalmamış din adamların neden ve kimler tarafından öldürülmektedir?

Dinî fanatizm, Aydınlanma, savaşlar, küresel ısınma... Günümüzün ve geleceğin bu çok önemli kavramlarını, yarattığı yeni evrende başarıyla yoğuran genç yazar Ken MacLeod, okuru ihtimalden ihtimale sürüklerken, varoluş ve inanç üzerine düşündürmeyi de ihmal etmiyor. 

(Tanıtım Bülteninden)

Gece Oturumları Alıntıları - Sözleri

  • Birkaç dakika seyrettikten sonra parlak portakal rengi ışıklarıyla yanan bir göktaşı gördü. Ardından bir tane daha… Her görüşünde duyduğu ses kendi soluğuydu ama göktaşları öyle yakın gözüküyorlardı ki geçişlerinin uğultusunu duyduğunu sandı.
  • “O ışınların da yıldız ve gezegen imgeleri oluşturacağı tutuyor, öyle mi?” “Hayır, hayır. Tanrı onları öyle tasarlamıştır. Bizi kandırmak için değil, elbette değil… Bize gücünü, sonsuz yaratıcılığını göstermek için. Tanrı bize gökte ışıklar yaptığını söylemiştir. Tanrı’nın bize haklarında hiçbir şey söylemediği yıldız ve güneşleri varsayma küstahlığı tamamen bizim sorumluluğumuzdadır.” “Yani evrenin tümü, güneş sisteminin dışı sadece bir çeşit ışık gösterisinden ibaret, öyle mi?” “Eldeki kanıtlar şimdilik bunu gösteriyor,” dedi Campbell. “Ayrıca kanıt lafı geçmişken size şunu hatırlatayım: bu sözde galaksiler sahiden milyarlarca yaşındaki kütleler olsalardı kütle çekimsel açıdan var olamaz, çok uzun zaman önce dağılırlardı. Astronomların buna getirdiği tek açıklamaysa göremedikleri ve asla bulup tanımlayamadıkları ama gencecik evreni işaret eden kanıtları yok saymak ve hepsini kendi varsayımları temelinde açıklamak için ihtiyaç duydukları karanlık maddedir.” Kadın gözlerini ovuşturdu. “Kâbus görüyorum sanki… İnandıklarını anlatma artık. Bilmek istemiyorum.”
  • Kadın şaşkınca gülümseyerek baktı. “Ayrıca tüy şeklinde, deri şeklinde, ayak izi şeklinde taşlar mı var yani?” “Dediğiniz gibi; taş hepsi.” “Tanrı onları imanımızı sınamak için mi bıraktı diyorsun?” “Yo, hayır! Öyle bir şey diyemeyiz. İnsanlar bu taşların kalıntı olduklarına inanmaya başlamadan önce yaratılmış taş biçimleri olduklarına inanıyorlardı. İmanlarını hiçbir şekilde sarsmıyordu bu durum.” Kadın dehşete kapılmışçasına elini alnında şaklattı. “Peki, milyonlarca ışık yılı mesafedeki yıldızları nasıl açıklıyorsun?” “Milyonlarca ışık yılı mesafede bulunduklarını nasıl bilebiliyorsunuz?”
  • Yasaları çıkaran politikacılar değil , uygulayanlar damgayı yer.
  • "Teşekkürler.” “Rica ederim,” dedi robot. Yanında oturan orta yaşlı hanım ise kahvaltısını, “Sütlü, iki şekerli,” dışında herhangi bir şey demeden aldı. Robot uzaklaşırken, “Lütfen veya teşekkürler gibi şeyler söylemenize gerek yok,” dedi kadın. “Para otomatlarından daha akıllı değil bu robotlar.” Campbell gofretini açarak kadına gülümsedi. “Otomatlara da teşekkür ediyorum ben.”
  • Bilimkurgu,” dedi robot, “gerçeğe dönüştü!”
  • “Bilimkurgu,” dedi robot, “gerçeğe dönüştü!”
  • Robot uzaklaşırken, "Lütfen veya teşekkürler gibi şeyler söylemenize gerek yok, " dedi kadın. "Para otomatlarından daha akıllı değil bu robotlar." Campbell gofretini açarak kadına gülümsedi. "Otomatlara da teşekkür ediyorum ben."
  • “Dünyanın gerçekliğine inanıyorsan, hiçbir şey delilik değildir..”

Gece Oturumları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bilim kurgu kısmı güzel de din savaşları ile ilgili kısımları sıkıcıydı. İnancın alet olarak kullanılıp toplumların din savaşlarına sürüklenmesi, kurgu sayılmaz, neredeyse insanlığın başlangıcından beri var zaten. Buradaki özel durum robotların da kendi inanç sistemlerini geliştirip bu savaşa dahil olabileceği. Bir rahip edinip vaaz dinleyebileceği. İşte bu vaazlara Gece Oturumları adı veriliyor. Böyle yazınca ilginç bir kitap gibi oldu, aslında çoğu kısımda sıkıldım. Yazar Hristiyanlık tarihine, gelişimine ve dallara ayrılmasına epey gönderme yapmış. Bolca da dip not vardı. Garip olan ise bu kitap keçiboynuzu gibi. Özüne ulaşmak için tahta kısımlara katlanmak gerekiyor. (Galadriel)

Asimovvari şüphelerle ve sorgulamalarla bezeli bir suçlu robot hikayesi. Bilinç geliştiren, savaş robotu gövdesinden polis robotu gövdesine bilinci aktarıldığı için kendisini sakat olarak görebilen, iman edebilen, birbirleri ile sürekli iletişim halindeki insansı robotlar. Nükleer silahların kullanıldığı din savaşlarından sonra tamamen sekülerleşen bir dünya. Bedenle entegre edilmiş teknoloji... Polisiye detaylar biraz fazla ve zaman zaman sıkıcı gelse de tatmin edici bir bilimkurgu atmosferi yaratmış Macleod. (Gökhan Karagül)

Gece Oturumları PDF indirme linki var mı?

Ken Macleod - Gece Oturumları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gece Oturumları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ken Macleod Kimdir?

1954 yılında İskoçya’da doğan Ken MacLeod, Glasgow Üniversitesi Zooloji bölümünü bitirmiş, bilgisayar programcısı olarak çalışmış ve biomekanik alanında yüksek lisans tezi yazmış. Üniversite yıllarında Troçkist hareketin içinde aktif bir militanmış. 1990’lı yıllardan sonra mücadelesini edebiyata taşımış. MacLeod’un bilimkurgularında sosyalizm, komünizm, troçkizm ve anarko-kapitalizm gibi siyasi düşüncelerin yansımalarını bulmak mümkün.

Ken Macleod Kitapları - Eserleri

  • Gece Oturumları
  • İnsan Cephesi

Ken Macleod Alıntıları - Sözleri

  • “Dünyanın gerçekliğine inanıyorsan, hiçbir şey delilik değildir..” (Gece Oturumları)
  • "Teşekkürler.” “Rica ederim,” dedi robot. Yanında oturan orta yaşlı hanım ise kahvaltısını, “Sütlü, iki şekerli,” dışında herhangi bir şey demeden aldı. Robot uzaklaşırken, “Lütfen veya teşekkürler gibi şeyler söylemenize gerek yok,” dedi kadın. “Para otomatlarından daha akıllı değil bu robotlar.” Campbell gofretini açarak kadına gülümsedi. “Otomatlara da teşekkür ediyorum ben.” (Gece Oturumları)
  • Yasaları çıkaran politikacılar değil , uygulayanlar damgayı yer. (Gece Oturumları)
  • Kadın şaşkınca gülümseyerek baktı. “Ayrıca tüy şeklinde, deri şeklinde, ayak izi şeklinde taşlar mı var yani?” “Dediğiniz gibi; taş hepsi.” “Tanrı onları imanımızı sınamak için mi bıraktı diyorsun?” “Yo, hayır! Öyle bir şey diyemeyiz. İnsanlar bu taşların kalıntı olduklarına inanmaya başlamadan önce yaratılmış taş biçimleri olduklarına inanıyorlardı. İmanlarını hiçbir şekilde sarsmıyordu bu durum.” Kadın dehşete kapılmışçasına elini alnında şaklattı. “Peki, milyonlarca ışık yılı mesafedeki yıldızları nasıl açıklıyorsun?” “Milyonlarca ışık yılı mesafede bulunduklarını nasıl bilebiliyorsunuz?” (Gece Oturumları)
  • Bilimkurgu,” dedi robot, “gerçeğe dönüştü!” (Gece Oturumları)
  • Robot uzaklaşırken, "Lütfen veya teşekkürler gibi şeyler söylemenize gerek yok, " dedi kadın. "Para otomatlarından daha akıllı değil bu robotlar." Campbell gofretini açarak kadına gülümsedi. "Otomatlara da teşekkür ediyorum ben." (Gece Oturumları)
  • Kolay oldu. Saçma, komik ve anlamsız biçimde kolay oldu. (İnsan Cephesi)
  • “O ışınların da yıldız ve gezegen imgeleri oluşturacağı tutuyor, öyle mi?” “Hayır, hayır. Tanrı onları öyle tasarlamıştır. Bizi kandırmak için değil, elbette değil… Bize gücünü, sonsuz yaratıcılığını göstermek için. Tanrı bize gökte ışıklar yaptığını söylemiştir. Tanrı’nın bize haklarında hiçbir şey söylemediği yıldız ve güneşleri varsayma küstahlığı tamamen bizim sorumluluğumuzdadır.” “Yani evrenin tümü, güneş sisteminin dışı sadece bir çeşit ışık gösterisinden ibaret, öyle mi?” “Eldeki kanıtlar şimdilik bunu gösteriyor,” dedi Campbell. “Ayrıca kanıt lafı geçmişken size şunu hatırlatayım: bu sözde galaksiler sahiden milyarlarca yaşındaki kütleler olsalardı kütle çekimsel açıdan var olamaz, çok uzun zaman önce dağılırlardı. Astronomların buna getirdiği tek açıklamaysa göremedikleri ve asla bulup tanımlayamadıkları ama gencecik evreni işaret eden kanıtları yok saymak ve hepsini kendi varsayımları temelinde açıklamak için ihtiyaç duydukları karanlık maddedir.” Kadın gözlerini ovuşturdu. “Kâbus görüyorum sanki… İnandıklarını anlatma artık. Bilmek istemiyorum.” (Gece Oturumları)
  • Uzuvlarının hareketleri beyninin hareket merkezinin kontrolü altındaydı. (İnsan Cephesi)
  • Eğlenceliydi. Bense ciddiydim. (İnsan Cephesi)
  • Birkaç dakika seyrettikten sonra parlak portakal rengi ışıklarıyla yanan bir göktaşı gördü. Ardından bir tane daha… Her görüşünde duyduğu ses kendi soluğuydu ama göktaşları öyle yakın gözüküyorlardı ki geçişlerinin uğultusunu duyduğunu sandı. (Gece Oturumları)
  • Bilim, siyasetten daha ilginçti ve zihnimi rahatsız etmek yerine yatıştırıyordu. (İnsan Cephesi)
  • “Bilimkurgu,” dedi robot, “gerçeğe dönüştü!” (Gece Oturumları)