Gölgeler Çekildiğinde - Cahide Birgül Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Gölgeler Çekildiğinde kimin eseri? Gölgeler Çekildiğinde kitabının yazarı kimdir? Gölgeler Çekildiğinde konusu ve anafikri nedir? Gölgeler Çekildiğinde kitabı ne anlatıyor? Gölgeler Çekildiğinde PDF indirme linki var mı? Gölgeler Çekildiğinde kitabının yazarı Cahide Birgül kimdir? İşte Gölgeler Çekildiğinde kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Cahide Birgül
Yayın Evi: Everest
İSBN: 9789752896567
Sayfa Sayısı: 190
Gölgeler Çekildiğinde Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Çağdaş edebiyatımızın kendi sesini en iyi duyuran yazarlarından Cahide Birgül, ilk kitabı olan Gölgeler Çekildiğinde'yle edebiyat sahnesine adım attığında büyük yankı uyandırmıştı. İnsanın iç dünyasının en derin noktalarına ulaşan gözlem gücü ve kurgudaki başarısıyla son zamanların en iyi ilk romanlarından biri olan Gölgeler Çekildiğinde, bu kez de Everest Yayınları'nda.
İnsanın yalnızlığından, hayatlarımızın en tehlikeli alanı olan ev içlerine uzanan bu kitapta, güvenlik duygularınızın sarsıldığını, güvenliği belki de şimdiye dek hiç düşünmediğiniz bir yerde aramanız gerektiğini düşüneceksiniz.
Gölgeler Çekildiğinde'yi okuduktan sonra derin bir yalnızlığın günün kısa ve sıradan konuşmalarına sığındığı hayat eskisi gibi olmayacak bir daha.
Gölgeler Çekildiğinde Alıntıları - Sözleri
- Yaşanılanlar, sanıldığı gibi hep aynı yerde, hep hatırlandığı biçimde kimseyi beklemiyor.
- Kendimizi ne kadar anlıyorsak, bir başkasını da en çok o kadar anlayabiliriz.
- "Çaresizlik yaratıcıdır. İnsana umulmadık kapılar açar."
- "bizim olmayan, hiç bilmediğimiz hayatların gölgesi düşmüştü üzerimize."
- Mutluluk hiç de uzağımızda değildir. Neden onu bize en yakın yerde aramıyoruz?
- Hayat üzerinde yürünmesi zorunlu, sıradan bir yoldu. Şanslı ya da şanssız olmak, güzel ya da çirkin olmak, zeki ya da aptal olmak küçük ayrıntılardı.
- Artık biliyorum; aşk yoksa “merak” cazibesini yitiriyor. Az ötemizde uzanan yabancı topraklar asla çağırmıyor bizi.
- "Artık biliyorum; aşk yoksa 'merak' cazibesini yitiriyor.'
- Hayat üzerinde yürünmesi zorunlu, sıradan bir yoldu. Şanslı ya da şanssız olmak, güzel ya da çirkin olmak, zeki ya da aptal olmak küçük ayrıntılardı.
Gölgeler Çekildiğinde İncelemesi - Şahsi Yorumlar
2009'da oldukça erken bir kayıp olmuş, Cahide Birgül'ün aramızdan ayrılışı. Ben de geç bulmuş erken kaybetmiş oldum biraz. Ilk kitabı Gölgeler Çekildiğinde. Çok mu sevdim yoksa biraz sevmedim mi ben pek anlayamadım. Dili muazzam, bu konuda çok başarılı olmuş, hakkını vermek gerek. Ama biraz sıkıldım, çok akıcı gelmedi kitap bana. Elimden bırakamadım durumu olmadı yani. Yarattığı karakterler evet bunlar da çok iyiydi, sonlara doğru gerçekler ortaya çıkınca bir bir, ne oluyor böyle dedirtti, şaşırttı, genel itibariyle verdiği gerginliği, tekinsizliği de sevdim. Ama bütüne baktığımda Esin ve Deniz ilişkisi beni yakalayamadı, ki bu kısım da oldukça cesur bir şekilde işlenmiş, Denizin bu kadar kolayca aileye sızması beni tatmin etmedi. Genel itibariyle hem sevdim hem de çok sevemedim okuması oldu benim için. Yine de hiçbir şeyin görüldüğü gibi, insanın öyle sanıldığı kadar da güçlü bir varlık olmadığı, kendini sakınmak için kurduğun sağlam duvarların yıkılmasının an meselesi olduğu gibi güzel mesajlar veren bu romana, bence daha çok yazara şans vermeli. Siz benden daha çok sevebilirsiniz diye düşünüyorum. (Elif Çiçek)
Yazarın ilk romanı Gölgeler Çekildiğinde, Cahide Birgül ile tanışma kitabım oldu. Kitap başkarakterimiz Esin’in babasıyla yaşarken sıradan hayatına bir misafirin girmesiyle, hayatlarının değişmesini konu alıyor. Kitabın anlatımı oldukça kasvetli. Özellikle yazarın yalnızlığı ele alış şeklini, üslubunu, kalemini, yalınlığını beğendim. Ancak karakter yaratımını beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Baş karakterde beni en rahatsız eden nokta; karakter, özünde çok doğru çıkarımlar yapabilen, son derece bilge ve ne istediğini bilen biriyken, dışa yansıttığı şekli pasif agresif tepkiler veren, hayır bile diyemeyen ve vücut bulamamış silik bir tip. Bu tip karakterleri ben genel olarak beğenmiyorum. En azından kitabın tamamında bu şekilde olmasını tercih etmiyorum. Yine de kitabı sevip sevmediğime karar veremiyorum. Yazar ile ilgilenenler ve yazarın kalemini beğenenler eminim ki bu romanını da seveceklerdir. Son olarak söylemek istediğim, yazarın kalemi bana Nermin Yıldırım’ı hatırlattı. Eğer Nermin Yıldırım okumayı seviyorsanız bence bu yazarı da seversiniz. Okuyacak olan herkese şimdiden keyifli okumalar diliyorum. (Merve Büker)
Gölgeler çekildiğinde, sen ‘sen’ olarak kaldığında hatta kendi gölgeni bile kovduğunda; nefes alabileceksin. Onca koşuşturmaca, onca gereksiz insan ve incir çekirdeğini doldurmayacak düşünceleri.. Hepsi bir anlığına olsun çıktığında hayatından, işte o vakit huzur denene ereceksin. . Cahide Birgül yeni tanıdığım için kendimden utandığım bir kalem oldu.. Ruh mu demeliyim? Bir eserini okuyunca tanıyabilir misiniz sahiden bir yazarı? Ya da bir resmini görüp okuyabilir misiniz aklından geçenleri bir ressamın? Bazen, çok nadir de olsa evet. O eserde kendinizi gördüğünüzde, o renkler sizin ellerinizi de boyadıysa, o heykellerin kıvrımları sizin de nazarınıza değdiyse evet.. Tanıyabilirsiniz. Cahide Birgül’ü tanımak benim için bir iç konuşmaydı, bir kavuşma da.. . Babasıyla yaşayıp giden bir kadın ve o kadına gelen bir mektup. Teyze kızından, üniversite sınavını kazandığını ve ancak onlara yerleşebilirse üniversiteye gitmesine izin verildiğinden bahseden bir mektup. Hayat aniden değişebilir. Hem de kökten.. Bazen bunun için tek bir mektup yeter. Deniz’in mektubu öyleydi. Koltukların üzerine serilmiş beyaz çarşafların kaldırılışı gibi. Aniden kalkar tüm toz, gözünüzü yakar ama o koltukları korumanın yoludur o.. Belki de sadece içimizi rahatlatmanın bir yoludur. Karakterimiz Deniz’i anlatırken; Deniz’i merak ederken, içindeki kurtlar zerrelerini kemirirken ben de hissettim. Son sayfasına kadar gerildim, sevdim, içim ısındı bir yandan ayakucuma kadar üşürken.. . Dili sade ama sapa yolları da var. Tezer Özlü’deki o karamsarlığı bilirsiniz, o yılmışlığı.. O tat Cahide Birgül’de de vardı ama içine umut karılmışı. Tam bir dip değil , o denli karanlık değil. . Yıldırım Türker’in Cahide Birgül’ün vefatının ardından Kaos GL’de de yayımlanan yazısı da çok etkileyiciydi.. Değinmeden geçmek istemeyeceğim kadar.. (Hülya Açılan)
Gölgeler Çekildiğinde PDF indirme linki var mı?
Cahide Birgül - Gölgeler Çekildiğinde kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gölgeler Çekildiğinde PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Cahide Birgül Kimdir?
Cahide Birgül (Sesveren) 9 Nisan 1956'da Ankara'da doğdu. İlk ve ortaöğreniminden sonra A.D.M.M.A. Mimarlık bölümünü bitirdi. On beş yıl süreyle Ankara'da bir devlet kuruluşunda çalıştı. Bu sırada yazdığı Radyo Oyunları ve Arkası Yarın'lar TRT Ankara Radyosu'nda yayınlandı. 1993 yılı ilkbaharında İstanbul'a taşındı. "Fotoğraflar", "Düşlerin İçinden" ve "Biblolar" adlı tiyatro oyunlarını yazdı. Deneme türü bazı yazıları Pazartesi dergisinde yayımlandı. Geceye Uyananlar adlı bir romanı bulunmaktadır (2000).
Cahide Birgül Kitapları - Eserleri
- Gölgeler Çekildiğinde
- Geceye Uyananlar
- Ah Tutku Beni Öldürür müsün
- Eflatun Koza
Cahide Birgül Alıntıları - Sözleri
- "bizim olmayan, hiç bilmediğimiz hayatların gölgesi düşmüştü üzerimize." (Gölgeler Çekildiğinde)
- “Ben hayattayım. Hayatsa fazla derin soru sormaya gelmez. Yaşanacak ve yapılması gerekenler yapılacak.” (Geceye Uyananlar)
- “Az bilmek, huzur bulmakla aynı anlama geliyordu.“ (Geceye Uyananlar)
- Yaşanılanlar, sanıldığı gibi hep aynı yerde, hep hatırlandığı biçimde kimseyi beklemiyor. (Gölgeler Çekildiğinde)
- “İstediğim tek şey, bir an önce yalnızlığıma kavuşmaktı.” (Geceye Uyananlar)
- Hayat, iyimser düşünmenin salaklıktan başka bir şey olmadığını ve böyle düşünmekte ısrar edince de insanın bir şamar oğlanına döneceğini öğretmişti ona. (Ah Tutku Beni Öldürür müsün)
- Kendimizi ne kadar anlıyorsak, bir başkasını da en çok o kadar anlayabiliriz. (Gölgeler Çekildiğinde)
- “Acı çekenleri tanımak kolaydır.” (Geceye Uyananlar)
- “bazı yalanlar güzel bazı gerçekler acıymış.” (Ah Tutku Beni Öldürür müsün)
- Birini sevmek... Bu, o kadar yabancı olduğu bir histi ki! (Ah Tutku Beni Öldürür müsün)
- Beklemek pasif bir şey biliyorum. Bir ölçü hedef, bir ölçü zaman, bir ölçü sabır koyacaksın kaba ve sonra beklediğin her neyse onun gerçekleşmesini umacaksın. Ben o ölçülerin ayarını tutturamıyorum işte. Ya hedef az kaçıyor, ya zaman fazla ya da sabır sınırsız... Böyle olunca da beklemek gerçek anlamını kaybediyor, bir tür donup kalma haline dönüşüyor. Ben de usulca unutuyorum, neyi beklediğimi unutuyorum. (Eflatun Koza)
- “Çok iyi tanıdığınızı sandığınız birinin sizi yanıltması ne acıdır! O anı, bu gerçeği anladığınız anı, ömür boyu hiç azalmayan bir şaşkınlıkla hatırlarsınız. Ve ondan sonra yeni birini, hiç bilmediğiniz birini görür gibi bakarsınız ona. Aldatılmışsınızdır ve bu yabancıyı tanımaya da istekli değilsinizdir artık.” (Geceye Uyananlar)
- Dünya korkunç bir yerdi ve insanlar, hayal gücünü zorlayan bir korku filminde olduğundan daha ürkütücüydü. (Ah Tutku Beni Öldürür müsün)
- "Çaresizlik yaratıcıdır. İnsana umulmadık kapılar açar." (Gölgeler Çekildiğinde)
- Mutluluk hiç de uzağımızda değildir. Neden onu bize en yakın yerde aramıyoruz? (Gölgeler Çekildiğinde)
- Bazı insanlar böyleydi; kimse hakkinda derin düsünmez ve herkesi severlerdi. (Ah Tutku Beni Öldürür müsün)
- Hiçbir zaman iyimser biri olmamıştı. Hayat iyimser düşünmenin salaklıktan başka bir şey olmadığını ve böyle düşünmekte ısrar edince de insanın bir şamar oğlanına döneceğini öğretmişti ona. (Ah Tutku Beni Öldürür müsün)
- Aklına bir söz geldi Selim'in. "Yol yakın, menfaat çoksa dikkatli ol," demişti birileri. (Ah Tutku Beni Öldürür müsün)
- Zaman mekanla değişir, her yerde çabucak akıp gitmez. (Eflatun Koza)
- Yarım kalmış, tamamlanmamış hiçbir şeyi sevmezdi. Belki de bu yüzden bu kadar sıkkındı canı. (Ah Tutku Beni Öldürür müsün)