Halüsinasyonlar - Oliver Sacks Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Halüsinasyonlar kimin eseri? Halüsinasyonlar kitabının yazarı kimdir? Halüsinasyonlar konusu ve anafikri nedir? Halüsinasyonlar kitabı ne anlatıyor? Halüsinasyonlar PDF indirme linki var mı? Halüsinasyonlar kitabının yazarı Oliver Sacks kimdir? İşte Halüsinasyonlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Oliver Sacks
Çevirmen: Deniz Koç
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750831669
Sayfa Sayısı: 272
Halüsinasyonlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Halüsinasyonların Sınırsız ve Gerçeküstü Dünyası...
Sacks, kitaplarının dünya üzerinde binlerce okur tarafından okunmasını sağlayan kendine özgü yazım tarzını ve yaklaşımını Halüsinasyonlar’da da sergiliyor:
Karısını Şapka Sanan Adam, Uyanışlar, Migren ve Müzikofili gibi eserleriyle tanıdığımız dünyaca ünlü nörolog-yazar Oliver Sacks, son kitabında okurları halüsinasyonların gizemli, şaşırtıcı, yer yer komik yer yer dehşet verici dünyasına götürüyor. Hastalıkları soğuk bir bakış açısıyla gözlemleyip birkaç semptoma indirgemek yerine her hastanın öznel deneyimine odaklanıyor (bu arada kendi halüsinasyon deneyimlerini paylaşmaktan da çekinmiyor), kültürel ve dinsel bağlamları gözden kaçırmıyor ve sadece çağdaş tıbbın son bulgularından değil, 19. yüzyılın öncü tıp adamlarının keşiflerinden de yararlanıyor. Halüsinasyonların dünyasının ne kadar geniş olduğunu, sadece görsel alanla sınırlı kalmayıp işitsel, dokunsal, kokuyla ilgili, hatta vücudun konumunu yanlış algılamayı içeren halüsinasyonlara da sık rastlandığını gösterirken, halüsinasyonlara maruz kalanların çoğunlukla psikiyatrik sorunlar yaşayan kişiler olduğu yönündeki önyargıyı da yerle bir ediyor Oliver Sacks: Kitapta karşılaştığımız onlarca vaka hikâyesini okuyunca, bu davetsiz misafirlerin, migrenden görme kaybına, yakın ölümünden uzuv kaybına dek çeşit çeşit sebep sonucunda insanın gündelik hayatına bir anda dahil olabildiğini ve bu hayatı cümbüşe ya da kâbusa çevirebildiğini görüyoruz. Sacks incelemesini edebiyat ve tarihe yaptığı göndermelerle zenginleştiriyor. Gerçek olmayan ama gerçeği kusursuz bir biçimde taklit eden halüsinasyonların hikâyesini Sacks’ın kaleminden okumak, bütün ufuk açıcı kitapların yarattığı etkiye yol açıyor: İnsan okuduklarını hemen gidip bir başkasına anlatmak, şahit olduğu tuhaf dünyanın (ve bu dünyayı bütün genişliği ve renkleriyle anlatan böyle bir kitabın) varlığından başkalarını da haberdar etmek istiyor.
“Bilge, tutkulu ve her daim merak dolu Sacks, tıbbın bir bilim kadar bir sanat da olduğunu çoktan anlamış bir hekim.”
-New York Times-
Halüsinasyonlar Alıntıları - Sözleri
- Hastalık ilerledikçe, söylenenlere göre kendini aynada gördüğünde tanımıyor, yansımasına selam verip reverans yapıyor ve elini sıkmaya çalışıyordu.
- Açıktan açığa duyusal olmayan ve çok ikna edici bir halüsinasyon biçimi de insanın yanında birinin ya da bir şeyin "varlığını" hissetmesidir.
- Beynin yalnızca algısal veriye değil, algısal değişime de ihtiyacı vardır; değişimin olmaması uyarılma ve dikkatin azalmasına sebep olabileceği gibi algısal sapmalara da yol açabilir. Din adamlarının mağaralara çekilerek aradığı ya da tutsakların ışık görmeyen zindanlarda maruz bırakıldığı karanlık ve yalnızlık nedeniyle normal görsel veriden mahrum kalmak, iç gözü harekete geçirerek düşler, canlı hayaller ya da halüsinasyonlar üretmesine sebep olabilir.
- Halüsinasyonlar zihinsel yaşantımız ve kültürümüzde daima önemli bir yer tutmuştur. Öyle ki, halüsinasyon ürünü deneyimlerin sanatımızın, folklorumuzun, hatta dinimizin ortaya çıkışında ne kadar büyük bir rol oynadığını gören kişi hayrete düşer. Migren ve başka rahatsızlıklarda görülen geometrik desenler Aborjin resmindeki motiflere ilham vermiş olabilir mi? Hiç de nadir rastlanmayan Lilliput halüsinasyonları folklorumuzdaki elflerin, iblislerin, cinlerin ve perilerin ortaya çıkmasına vesile olmuş olabilir mi? Kâbuslarımızda kötücül bir varlık tarafından ele geçirilip boğulduğumuz dehşet verici halüsinasyonlar şeytanlara, cadılara ya da kötücül uzaylılara dair ürettiğimiz fikirlerde rol oynamış mıdır? Dostoyevski’nin geçirdiği türden “esrik” nöbetlerin kutsal anlayışımızın oluşmasında payı var mıdır acaba? Beden dışı deneyimler kişiye ruhunun bedeninden ayrılabileceği hissini verebilir mi? Halüsinasyonların elle tutulur olmaması acaba hayalet ve cinlere inanmayı kolaylaştırıyor mu? Bildiğimiz bütün kültürler halüsinojen maddeleri acaba neden her şeyden önce kutsal sebeplerden ötürü arayıp bulmuş ve kullanmış olabilir?
- ''Müzik beyinde en fazla alanı uyaran aktivitedir, müzik terapisinin birçok rahatsızlıkta faydalı olmasının bir nedeni de budur.''
- Artık anıların,Proust'un kilerinde sakladığı kekleri gibi sabit olmaktan ziyade, her hatırlama eyleminde dönüşüme uğradığını, parçalanıp tekrar birleştirildiğini ve yeniden sınıflandırıldığını biliyoruz.
- "Beynin yalnızca algısal veriye değil, algısal değişime de ihtiyacı vardır; değişimin olmaması uyarılma ve dikkatin azalmasına sebep olabileceği gibi algısal sapmalara da yol açabilir. Din adamlarının mağaralara çekilerek aradığı ya da tutsakların ışık görmeyen zindanlarda maruz bırakıldığı karanlık ve yalnızlık nedeniyle normal görsel veriden mahrum kalmak, iç gözü harekete geçirerek düşler, canlı hayaller ya da halüsinasyonlar üretmesine sebep olabilir."
- Charles Bonnet tipi karmaşık halüsinasyonlar gören pek çok kör ya da yarıkör hastayla karşılaşmıştım (tıpkı işitsel -genellikle de müzikal- halüsinasyonları deneyimleyen pek çok sağır ya da kulakları neredeyse hiç işitmeyen hasta görmüş olduğum gibi.
- Beynin yalnızca algısal veriye değil , algısal değişime de ihtiyacı vardır; değişimin olmaması uyarılma ve dikkatin azalmasına sebep olabileceği gibi algısal sapmalara da yol açabilir...nitekim denizciler günlerini çarşaf gibi bir denize bakarak geçirdikleri zaman bazı şeyler gördüklerini çok defa ifade etmiştir araçlarıyla engebesiz bir çölden geçen gezginler ya da uçsuz bucaksız tekdüze buzulların arasındaki kutup kaşifleri içinde bir benzer bir durum söz konusudur... Görsel bakımdan monoton bir işle uğraşan herkes halüsinasyon görmeye yatkındır. # " tutsak sineması"
- Günlük bazda yaşamak insanlar için yetersizdir; sınırların ötesine geçmeye, ulaşmaya, kaçmaya ihtiyaç duyarız. Anlam, anlayış ve açıklama ararız; hayatımızı kuşatan yapıları görmek isteriz.
- "Bulgular, halüsinasyonların yalnız öznel olarak değil, fizyolojik olarak da, hayal gücüne değil algılara benzediğini teyit etmektedir."
- ''Rüyalar kişinin isteklerini ve korkularını yansıtır. Genellikle bir iki gün önceki yaşantıları yeniden canlandırarak belleğin pekiştirilmesine yardımcı olur.''
Halüsinasyonlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Okurken çok verim aldığım bir kitaptı. Halüsinasyonlar hakkında bildiğimi sandığım çoğu şeyin yanlış ve eksik olduğunu öğrendim. Öncelikle halüsinasyon görüyor olmanız bir çeşit psikolojik-nörolojik hastalığa sahip olduğunuz anlamına gelmez. Örneğin normal insanlar da “gaipten sesler” duyabilir. Her ses duyan şizofreni değildir ama her şizofreni hastası ses duyar denilebilir. Şizofreni hastaları tarafından duyulan sesler genellikle suçlayıcı, tehditkâr, alaycı ya da eziyet vericidir. Normal insanlar ise çoğu zaman önemsiz sesler duyarlar. Oliver Sacks, kitapta ilk ve temel olarak “Charles Bonnet Sendromu”ndan bahsediyor. Charles Bonnet Sendromu, kör ya da görüş bozukluğuna sahip insanların halüsinasyon görmesidir. Hastanın gördüğü halüsinasyonlar ise beynin görüş kaybına verdiği bir tepkidir. Halüsinasyonlar sadece görsel olmaz. İşitsel, kokusal hatta dokunsal bile olabilir. Örneğin fantom organ, kişinin uzuvlarının bedeninden ayrılmasından sonra ona hâlâ sahip olduğunu hissetmesidir. Bazı insanlar var olmayan uzuvlarının kendilerine rahatsızlık verdiğini (en basitinden kaşındığını, uyuştuğunuya da felç olduğunu) söylemişlerdir. Kitabı okumam ve sindirmem uzun sürdü. İçinde bir sürü terim var bu da akıcılığı engelliyor. Yine de birçok şey öğrendim ve kitap bana çok şey kattı. (e v r e n)
Satır aralarında insan zihnine dair birçok ilginç cümle bulabileceğiniz bir kitap olduğunu kesinlikle kabul ediyorum. Bir nörolog aynı zamanda psikiyatr olarak çok güzel bir sentez haline getirilmişi bir kitap ancak ne kadar sadeleştirilmiş de olsa bu bölümler ile ilgili bir profesyonelliğe veya eğitime sahip olmayan insanları ileriye taşımayacaktır. Çünkü terminoloji ve anlatılan birçok şey bazı bilgiler olmadan hiç Almanca bilmeden Almanca kelimeleri okumak gibi. Belki okumak isteyen birileri için bunu belirtmek faydalı olur diye düşündüm. Kesinlikle psikolojiye ya da tıbba ilgi duymak için doktor tıp öğrencisi ya da psikolog olmaya gerek yok. Ancak Adler gibi bir ismi okumak bu alanlarda ilgi duyan birisine samimi bir şekilde vereceğim bir tavsiye olurdu. Bu kitabı ise tavsiye etmezdim :) okuyacak o kadar çok kitap var vaktimiz de o kadar az ki aslında :) (A.deniz)
Halüsinasyon görmek, ruhsal bir hastalık değil, görenler ise hasta değil. Oliver Sacks, bu kitabında halüsinasyon'un doğasını inceleyerek günlük rutin içinde dahi ortaya çıkabilecek, insanın sınırlı bir tekrarının içinde muhakkak yaşayabileceği bir durum olarak tanımlıyor. Sınırlı tekrar olarak günlük işinizdeki tekrarlar, yaşam alanı ve şeklinizdeki tekrarlar, aynı kişiler ve aynı davranışlardaki tekrarlar kişiyi halüsinasyon görme noktasında tetiklemekte olduğunu eksi-yeni bilimsel araştırmalarla açıklıyor. Halüsinasyon'un maddesel ve bedensel durumlarını da ele alan Sacks, hem kişisel tecrübelerini hem de tanık olduğu durumları anlatarak halüsinasyon'un insandaki varlığını ve anlamını çok iyi anlatmış. Örneğin görme bozukluğunuz varsa alelade bir yerde bir insanı görebilir, kesilmiş bir ağaç kökünü yatan bir köpeğe benzetebilir, gerçek olmayan ama gerçekle ayırt edilemeyen bu durumu yaşayabilirsiniz. Görme dışında işitsel anlamda da, koku anlamında da halüsinasyonun yaşanabileceğini ortaya koymakta Sacks. Bu noktadan hareketle kültür ve din konusunda da halüsinasyon faktörünü ele almakta, özellikle dağa çıkarak mağarada yalnız kalan din insanlarının yaşadıkları halüsinasyonik durumları da kaçırmamış. Kitap oldukça eğlenceli detaylarla birlikte oldukça akıcı bir dille yazılmış. İlgilisi için ideal bir kitap. Keyifli okumalar dilerim. (Uğur De Molinari)
Halüsinasyonlar PDF indirme linki var mı?
Oliver Sacks - Halüsinasyonlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Halüsinasyonlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Oliver Sacks Kimdir?
Oliver Wolf Sacks, hastaları ile ilgili yazdığı kitaplarla tanınmış İngiliz nörolog.
Doktor bir ailenin çocuğudur. Tıp öğrenimini Oxford Üniversitesi'nde tamamladı. 1965 yılından yaşamının sonuna kadar, New York'ta yaşamış ve nöroloji profesörü olarak doktorluk mesleğini sürdürmüştür.
Kitaplarının birçoğunda hastalarının tıbbi detaylarından çok, yaşam tecrübeleri üzerinde durur. Mars'ta Bir Antropolog ve Karısını Şapka Sanan Adam adlı kitapları farklı hastalarının çeşitli nörolojik rahatsızlıklarını anlattığı kısa bölümlerden oluşur. Diğer kitaplarında ise tek bir konuyla bütünlük sağlamıştır.
Uyanışlar adlı, Encephalitis lethargica hastalarına yardımcı olma çabasını anlattığı otobiyografik kitabı, 1990 yılında beyazperdeye aktarılmıştır. Robin Williams'ın ve Robert De Niro'nun da kadrosunda bulunduğu film, Akademi Ödülleri'ne aday gösterilmiştir.
Türkçeye çevrilmiş eserleri
Halüsinasyonlar
Uyanışlar
Karısını Şapka Sanan Adam
Mars'ta Bir Antropolog
Renkkörleri Adası
Sesleri Görmek: Sağırların Dünyasına Bir Yolculuk
Tungsten Dayı: Kimyasal Bir Çocukluğun Anıları
Dayanacak Bir Bacak
Migren
Müzikofili
Oliver Sacks Kitapları - Eserleri
- Karısını Şapka Sanan Adam
- Benim Periyodik Tablom
- Mars'ta Bir Antropolog
- Aklın Gözü
- Halüsinasyonlar
- Sesleri Görmek
- Bilinç Nehri
- Müzikofili
- Uyanışlar
- Dayanacak Bir Bacak
- Renkkörleri Adası
- Oaxaca Günlüğü
- Migren
- Tungsten Dayı
- Hareket Halinde Bir Hayat
- Everything in its Place
- Dayanacak Bir Bacak
Oliver Sacks Alıntıları - Sözleri
- " 'Kişi ağzıyla yalan söyleyebilir ama yüz ifadesi onu ele verir' der" (Karısını Şapka Sanan Adam)
- Ama hekim olmayı gerçekten istediğimden emin degildim. Kimyager olma hayallerimi sürdüremezdim; kimya ,benim pek sevdiğim on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıl inorganik kimyasının çok daha ötesindeydi artık (Hareket Halinde Bir Hayat)
- Deborah'ya yazdığı biyografiden Clive'ın haberdar olup olmadığını sorduğumda ona iki kez gösterdiğini ama Clive'ın kitabı hemen unuttuğunu söyledi. Üzerine bol bol not alınmış kopyam yanımdaydı, Deborah'dan yine göstermesini rica ettim. "Bir kitap yazmışsın!" diye haykırdı Clive, hayretle. "Aferin sana! Tebrikler!" Kapağına dikkatle baktı. "Hepsini sen mi yazdın? Aman Tanrım!" Heyecanlandı, neşeyle zıpladı. Deborah ona ithaf sayfasını gösterdi ("Clive'ım için"). "Bana mı ithaf ettin?" Deborah'ya sarıldı. Aynı sahne, hemen hemen aynı şaşkınlık gösterisiyle, aynı sevinç nidalarıyla birkaç dakika içinde pek çok kez tekrarlandı. Clive ile Deborah, amneziye rağmen birbirlerini hala çok seviyorlar (hatta Deborah'nın kitabının alt başlığı Aşk ve Amnezi Anıları). Clive, sanki yeni gelmiş gibi onu birkaç kez sevinçle karşıladı. Karşındakinin belleğinde hep taze kalmak, bir hediye, bir lütuf gibi karşılanmak olağanüstü bir durum olsa gerek, diye düşündüm, hem delirtici hem de onur verici. http://drt23.blogspot.com/2012/02/zamanda-kaybolan-adam.html?m=1 (Müzikofili)
- ????????? (Müzikofili)
- Demek ki hiç konuşamasalar ya da konuşmayı anlayamasalar bile bazı hastalarda düşünsel işlevler -mantıklı ve sistemli düşünmek, plan yapmak, anımsamak, öngörmek, tahmin etmek- mükemmel biçimde korunabiliyor. (Aklın Gözü)
- "Cehennemde bile insanın yakasını bırakmayan o yalnızlığı" hepimiz biliyorduk. Hepimiz büyük karanlıklara ve derinliklere inmiştik. (Dayanacak Bir Bacak)
- Sağırlık bir illet değildir; illet, iletişimin kesildiği ve dilin yok olduğu yerde başlar. (Sesleri Görmek)
- Hayır, özellikle kötü bir şey yapmış olduğuma inanmıyorum. Kötü bir insan değilim. (Uyanışlar)
- _ nasıl gidiyor ? _ Nasıl mı gidiyor Ailem ölmüş, karım şuanda huzur evinde Oğlum batıda bir yere kaçmış Yaşlı ve dolandırılmış İşte böyle hissediyorum... (Uyanışlar)
- Bazen, ağır veya bulaşıcı bir hastalık söz konusuysa, aileyle birlikte mutfakta veya yemek odasında oturup beklerdim. Babam üst kattaki hastayı muayene ettikten sonra aşağı iner, ellerini özenle yıkar ve mutfağa yönelirdi. (Tungsten Dayı)
- Dışım nazik ve uysalken içim gizli bir umutsuzlukla doluydu. (Dayanacak Bir Bacak)
- Geçmişe özlem duymaya benzer bir efkârla içim dolup taşmıştı. (Benim Periyodik Tablom)
- “Tarihi anlamayanlar, onu tekrarlamaya mahkûmdur.” Santayana (Migren)
- Ama geçmiş nedir? Geçmişin kesinliği bir yanılsamadan ibaret olamaz mı? Geçmiş, bir çiçek dürbünü, aniden çıkan her meltemle kımıldanan bir imgeler düzeni, bir kahkaha, bir düşünce olabilir mi? Ve kımıldanma, salınma, değişim her yerdeyse, nasıl bilebiliriz ? (Müzikofili)
- Saatler ve dakikalar sıkıldığım zamanlar hâlâ bunlatıcı derecede uzun, kendimi bir şeye kaptırdığım zamanlar ise çok kısa geliyor. Çocukken, öylece oturup vızıldayan öğretmenleri dinlemeye zorlandığım okuldan nefret ederdim. (Bilinç Nehri)
- "Biyolojik bir "batarya" imal etmek için, altı limonu ve patatesi birbirine(daha yüksek bir voltaj elde etmek istiyorsam seri, gücü artırmak istiyorsam paralel)bağlıyordum. (Tungsten Dayı)
- "Gerçek şu ki, yanlış ya da doğru olan neydi, bilmiyoruz. Bildiğimiz şu: kimyasal pencere kapanınca başka bir uyanış gerçekleşti. İnsan ruhunun her ilaçtan daha güçlü olduğu. Beslenmesi gereken bu. Çalışma, oyun, dostluk, aile. Önemli olan bunlar. Unuttuğumuz bunlardı, en basit şeyler." (Uyanışlar)
- İnsan öldüğünde yerine başkası konamaz. Doldurulamaz bir boşluk bırakır ardında, çünkü her insan tekinin kaderinde -genetik ve sinirsel kaderinde- biricik bir fert olmak, kendi yolunu bulmak, kendi hayatını ve kendi ölümünü yaşamak yazılıdır. (Benim Periyodik Tablom)
- “Ben zamandan yapılmışım,” der Jorge Luis Borges, “zaman beni sürükleyen bir nehir, ama nehir benim.” (Bilinç Nehri)
- Biz insanlar hataya açık, zayıf ve kusurlu, ama aynı zamanda büyük bir esnekliğe ve yaratıcılığa sahip belleklerle donatılmışız. Kaynak karmaşası veya kaynağa karşı kayıtsızlık paradoksal biçimde güçlü yanımız olabilir: Bütün bilgi kaynaklarımızı etiketleyebilseydik genellikle ilgisiz bir sürü malumatın altında ezilir giderdik. Kaynağa kayıtsızlık, okuduklarımızı, bize anlatılanları, başkalarının söylediklerini, düşündüklerini, yazdıklarını ve resmettiklerini sanki birinci elden deneyimlermiş gibi yoğun ve zengin biçimde özümsememizi sağlar. Bu sayede başkalarının gözleriyle görür, kulaklarıyla duyarız, başka zihinlere girer, bütün bir kültürün sanatını, bilimini ve dinini özümseriz, ortak akla ve bilgi birikimine dahil olur ve katkıda bulunuruz. Bellek yalnızca deneyimden değil, zihinlerin etkileşiminden de kaynaklanır. (Bilinç Nehri)