Iza'nın Şarkısı - Magda Szabo Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Iza'nın Şarkısı kimin eseri? Iza'nın Şarkısı kitabının yazarı kimdir? Iza'nın Şarkısı konusu ve anafikri nedir? Iza'nın Şarkısı kitabı ne anlatıyor? Iza'nın Şarkısı PDF indirme linki var mı? Iza'nın Şarkısı kitabının yazarı Magda Szabo kimdir? İşte Iza'nın Şarkısı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Magda Szabo

Çevirmen: Hakan Tansel

Orijinal Adı: Pilátus

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750840333

Sayfa Sayısı: 224

Iza'nın Şarkısı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Iza, babası ölünce yalnız kalan annesini yanına almak ister. Doktor kızıyla gurur duyan yaşlı kadın, sürdürdüğü taşra hayatını, anılarını, alışkanlıklarını, bir anlamda kimliğini bırakıp başkente taşınır. Ne yazık ki, yirminci yüzyılın ikinci yarısında, savaş sonrasında büyük bir hızla değişen Macar toplumunda, yalnızlık ve kuşak çatışması anlamına gelmektedir bu.

Szabó ilk kez 1963 yılında yayımlanan romanında, insani değerlere en bağlı, en idealist kişilerin bile yakınlarını anlamakta nasıl yetersiz kalabileceğini, insan ilişkilerine sızan empati yoksunluğunu anlatıyor.

Magda Szabó’yu keşfettiyseniz altın bir balık yakaladınız demektir. Yazmakta olduğu bütün kitapları alın, ileride yazacaklarını da.

- Hermann Hesse-

Iza'nın Şarkısı Alıntıları - Sözleri

  • O akşam ateş yakacak, yeniden bir yuvası olacaktı. Sadakatsizlik ederken suçüstü yakalanmış gibi kızarıp ürperdi: Küçücük dahi olsa, Vince'siz nasıl sevinç hissedebiliyordu?
  • Antal daha sonraları onu o gün o saatte sevmiş ve o andan itibaren onunla birlikte yaşamayı istemiş olduğunu düşünecekti hep.
  • Hiçbir şey yapmadan , sadece tavanı seyredebileceğim birkaç saate benim de ihtiyacım var .
  • "...ölümün kişiye özel bir hadise, cenaze törenlerininse folklorik bir kalıntı olduğunu düşünüyordu."
  • Niçin sevilen varlıkların yitirilmesi gerekiyor?
  • Yalnız yaşayan ve kimseye hesap vermek, nereye gittiğini ya da ne zaman döneceğini söylemek mecburiyetinde olmayan insanların hüzünlü özgürlüğüne alışmıştı.
  • Fark etmeden ölmüş olabilir miydi?
  • Uzun zamandır düşünceler ondan kaçıyordu; kafasının içinde sadece hatıralarına ait görüntüler itişip kakışıyordu.
  • Her şey net bir şekilde canlanıyordu hafızasında..
  • "Hatıralar kimseye aktarılamıyor, malesef"
  • Bir gün hayat da aynı şekilde bırakıp gidecek bizi, diye düşündü Vince.
  • Oysa mülkiyet duygusu nedir bilmediğinden, kelimenin klasik anlamıyla kıskanç biri değildi ve herkesin kendi yanlışlarına, hatta takıntılarına sarılma hakkı olduğunu düşünürdü.
  • lza herkese özen gösterirdi, olur da birini unutursa asla kendinden başkası olmazdı bu.
  • Onu kayıtsızlıkla düşünmeyi, omuz silkip o bir deneyimdi ve bitti demeyi asla becerememişti.

Iza'nın Şarkısı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Günler akıp gidiyordu, şekilsiz ve gerçekdışı." Geçmişiyle bağı kalmayan birinin, geleceğe karşı umudu olabilir miydi? Yazardan okuduğum ilk kitap Iza'nın Şarkısı. Sade ve akıcı ancak etkileyici bir dille kaleme almış yazar eserini. Etelka adlı yaşlı bir kadının içsel savaşını ve belki de kendini bile tanıyamamış olan Iza'nın hikayesi sunuluyor okuyuculara. Ayrıca yalnız anne ve kızın hikayesini değil birçok kişinin hikayesini okuma fırsatını da elde ediyoruz. Etelka, Iza, Antal, Vince... Her birinin hayatına, düşüncelerine dahil oluyoruz. Etelka, alışkanlıklarına bağlı yeniye ve değişime karşı tereddütle yaklaşan yaşlı bir kadın. Kolay bir yaşamı olmamıştı ama gurur duyduğu bir kız evladına ve çok sevdiği bir eşe sahip olduğu için kendini şanslı hissediyordu. Kızı Iza sert mizaçlı, ayakları yere sağlam basan bir kadındı. Küçük bir çocukken bile bir yetişkin gibi olgun davranırdı. Bu yüzden Etalka, doktor olan kızı kötü haberi ona verdiğinde kızının metanetine şaşırmamıştı. Kızı ona da sakin kalması gerektiğini söylemişti. Ama nasıl başaracaktı bunu? Vince kanserdi. Üç aylık bir ömür biçmişlerdi geri kalan hayatı için.. Ve beklenen ama hiçbir zaman hazır olunamayan o zaman gelmişti. Öngörülen süre dolmuştu ve yaşlı kadının yaşama aşık kocası hayata gözlerini yummuştu.. Yaşlı kadın kendini terk edilmiş ve kaybolmuş hissediyordu. Kırk dokuz yıldır evli olduğu kocasını kaybetmişti. Korkuyordu ve artık hayatına nasıl devam edebileceğini bilemiyordu sanki. Bu boğucu düşüncelerle savaştığı sırada ise kızı ona bir kurtuluş sunmuştu. Budapeşte'de onunla birlikte kalmasını istemişti. Kısa sürede bir rahatlama çökmüştü kadının üzerine. Kafasındaki kötü senaryolar gerçekleşmeyecekti işte. Kızı vardı, yanındaydı ve onu yalnız bırakmayacaktı. Budapeşte. Modern bir hayat.. Etalda'nın yeni hayatı böyle mi olacaktı? Düşüncesi heyecan vericiydi. Ama yine de yaşlı kadınının içinde bastıramadığı bir korku da vardı. Yersiz bir korkuydu aslında. Iza çok iyiydi. Her şeyi onun adına düşünüyor ve hallediyordu. Çünkü Iza her zaman ne yapılması gerektiğini bilirdi. Yanıldığı, haklı çıkmadığı durumlar çok nadirdi. Yaşlı kadın tüm kalbiyle minnet duyuyordu kızına. Kızının istediği gibi kendini tümüyle ona bırakmak en iyisiydi... Iza da Etalda da her şeyin kolay olacağını düşünmüştü. Anne ve kız birlikte yaşamak ne kadar zor olabilirdi ki? Yalnız ikisinin de gözden kaçırdığı bir şey vardı. Birbirlerini ancak kendi geçmiş anılarındaki Iza ve Etalda olarak tanıyorlardı. Bu da demek oluyor ki aslında birbirlerine oldukça yabancılardı... Budapeşte, kızı ve onlara ait bir ev. Geleceğe umutla bakmasını sağlayan, geçmişiyle arasındaki bağları koparmayacak bir yuva hayal etmişti yaşlı kadın. Kızının evine, yeni evine gittiğinde ise söyleyemediği sözler ve hayal kırıklığı boğazına bir yumru gibi oturmuştu... Yaşlı, yalnız ve yönünü kaybetmiş bir kadının içsel savaşı, yeni bir hayata adapte olma çabası.. Sil baştan yeni bir hayat yaşayacak olmanın tedirginliği, geçmişiyle bağını kaybetme korkusu ve geleceğin belirsizliğinin yarattığı kaygı.. Çok farklı karakterde iki kadın görüyoruz Iza'nın Şarkısın'da. Bir anne ve kızı. Birbirlerine kuşku duyulmayacak bir sevgileri var ama maalesef aralarında aşılması güç bir uçurum da vardı. Kendi düşüncelerini söylemekten korkan yaşlı Etalda ve onunla taban tabana zıt olan, her zaman kendi istediğini yaptırabilen Iza.. Ebeveynler çocukları için her zaman en iyisini isterlerdi ve onların neye ihtiyacı olduğunu da en iyi onlar bilirdi. Onlar yaşlandıkları zaman ise çocuklar da ebeveynleri için aynısı yapmaya çalışırdı. Iza da bunu denemek istemişti sanırım. Bir evlat olarak ailesinin verdiği ilgi, sevgi ve yardımın karşılığını geri vermek istiyordu. Ancak Iza'nın annesi için iyi olacak şeyleri planlarken birçok şeyi göz ardı etmesine tanık oluyoruz. Insanların özellikle de yaşlıların alışkanlıklarına ne kadar bağlı olduğunu ve onlar için bunun adeta hayata tutunma nedeni olduğunu unutuyor Iza. Yardım ettiğini sanırken aslında Etalda'nın hayatla olan bağını koparmış olduğunu fark edemiyor. Iyi niyetle yapılan ancak empati kurmadan yapılan iyiliğin, birinin hayatında ne kadar acıya neden olabileceğini görüyoruz bu hikaye sayesinde. Ayrıca aile bireyleri söz konusu olsa bile biriyle yaşamanın, biriyle hayatı paylaşmanın zorluğunu da görüyoruz. Hayatı paylaşmak için karşılıklı özveri ve birtakım şeylerden ödün vermek gerekiyordu.. Eşini yeni kaybetmiş yaşlı kadının yeni bir hayata, alışık olmadığı modern bir hayata adapte olmaya çalışırken yaşadığı bocalamaları, tedirginlikleri, endişeleri ve korkularını o kadar gerçekçi ve etkileyici bir şekilde anlatmış ki yazar bütün duygular okuyucu kolaylıkla geçiyor. Insan olmak ve bu dünyada bir şekilde var olmak çok zor. Yaşlılık ise daha zor olmalı. Etrafındaki insanları bir bir kaybetmek ve ölümün de kendileri için çok yakında geleceğini bilmek.. Herkese tavsiye edebileceğim akıcı bir kitap Iza'nın Şarkısı. Okuyanların hayata farklı bir pencereden bakmasını sağlayabilecek bir kitap. Çok uzak görünen ancak kaçınılmaz olan yaşlılığa dair bir görüş kazandırabilecek, ebeveynlerle ve yaşlılarla iletişimde daha empatik olabilmeyi sağlayacak bir kitap. Keyifli okumalar. (Neslihan TÜRKMEN)

Iza'nın Şarkısı: Bir ödev kapsamında ikinci kez okuduğum ve aynı zevki yine aldığım bir kitap Iza'nın Şarkısı... Arka kapaktan bize şöyle sesleniyor Herman Hesse :"Magda Szabo'yu keşfettiyseniz, altın bir balık yakaladınız demektir. Yazmakta olduğu bütün kitapları alın, ileride yazacaklarım da..." Magda Szabo, çağdaş dünya edebiyatının en başarılı kadın yazarlarının başında gelmesine rağmen, ne yazık ki biz Türk okuyucular kendisini tanıma çabasına girişip, eserlerine bir şans vermiyor ve dolayısıyla hakettiği ilgiyi kendisine sunmuyoruz . Behçet Necatigil , "1978 tarihli Türk Dili Dergisi Çeviri Sorunları" özel sayısında yer alan "Balkan Ülkeleri Edebiyatlarından Türkçe'ye Çeviriler" adlı çalışmasının "Macar Edebiyatı" bölümünde, Macar Edebiyatının rağbet görmemesinden bahsediyor ve bu sorunun da çeviri eksikliğinden kaynaklandığını belirtiyor. 1917 yılında Macaristan'da doğan Szabo, 2007 yılında 90 yaşında iken, yine aynı topraklardaki evinde elinde kitap ile ölü bulunur. Ölüm sebebi, yaşlılığa başlı solunum yetmezliği olarak kayıtlara geçer. 2.Dünya Savaşına tekabül eden gençlik yıllarında yazdığı yazılardan dolayı, ülkesinde kara listeye alınmış bir isim Szabo. Kültür Bakanlığında çalışırken siyasi sebeplerle işinden olmuş ve hatta şiir kitapları ile kazandığı ödüller bile elinden geri alınmıştır. 2000li yılların başında Yapı Kredi Yayınları atağa geçiyor ve ABD Betz Corporation, Fransa Femina, Atilla Jozsef ve Lajos Kossuth gibi hatrı sayılı ödüllere sahip olan Macar yazar Magda Szabo'nun bazı eserlerini Türkçe 'ye çok da güzel bir biçimde kazandırıyor. Bu kitap dışında 3 eseri daha yayınlıyor: *Yavru Ceylan *Kapı *Katalin Sokağı Iza' nı Şarkısı, 2.Dünya Savaşı öncesinde Macaristan 'da cereyan eden bir hikayeyi sunuyor bize. İyilik ve onur timsali bir baba olan Vince ile anne Etelka' nin yoğun bir sevgi içerisinde büyüttükleri biricik kızlarıdır Iza. Birtakım haksızlıklar sonucu işinden olan Vince onca yokluk ve zorluğa rağmen kızını okutur ve doktor olmasını sağlar. Talihsiz bir evlilik yaşayan Iza, boşanma sonrası ailesinin yanından ayrılarak, başkent Budapeşte'ye yerleşir. Bir süre sonra annesini de yanına getirmek zorunda kalan otoriter, özgür, asi, hırslı ve bencil Iza ile taşra yaşamına alışık, yaşlı annesi arasında yaşananları, empati kurarak okumanız önemle rica olunur. 76 yaşında bir anne için fazlasıyla zor olmalı en sevdiğini kaybetmek, kuşak çatışmasının ortasında kalmak, rutinlerden vazgeçmek, yeni bir kente, bilmediği bir hayata adapte olmak ve hızla akıp giden zamana yenik düşmek... Yazarın ne denli güçlü bir gözlem yeteneği olduğunu, karakterlerin ruh hallerini olanca doğallığıyla ve etkili betimlemeleri ile bizlere yansıtması sayesinde görüyoruz. Arka planda Macar kültürüne ayna tutan anlatımlar da esere bir çok yönlülük katıyor. Annenize, babanıza daha doğrusu tüm aile büyüklerinize lütfen kol kanat gerin. Onların kıymetini bilin, zira takvimler pek cömert davranmıyor... (Seda Bera)

Iza'nın Şarkısı kitabını okurken kendimi olimpiyatlardaki masa tenisi turnuvasının finalinde gibi hissettim. Bütün bir tribün nefesini tutmuş bir halde masanın bir ucundan diğerine havalanan topu seyredermiş gibi Iza ve Etelka'nın şarkılarına şahit oldum. Yeri geldi ikisine de kızdım, omuzlarından tutup bu kadar düşünceli olmana gerek yok diye sarsmak istedim kimi zamansa iyi niyetli kalplerinden sarılmak istedim. Bazen Iza oldum herkesten her şeyden bunalıp nefes alacak bir alan yaratmaya çalıştım, bazense Etelka'nın elinden tutup Budapeşte sokaklarında turladım. Terk etmek zorunda kaldığım evime, bıraktığım anı dolu eşyalarıma, hep kaskatı durmak zorunda oluşuma, herkese çok düşünceli davranıp öz annemi tanımayışıma ağladım. Ben Iza'nın Şarkısı ile birlikte hem Iza hem Etelka hem kendi şarkıma eşlik ettim. Benim için inanılmaz gerçekçi, çarpıcı ve empati kurmanın önemini tokat gibi çarpan bir okuma oldu, bu tasvir şölenini yaşamak isteyenlere bu şarkıyı armağan ediyorum. İkili ilişkilerimizin tamamında karşımızdakinin penceresinden bakmayı unutmadığımız insanlara dönüşmek dileğiyle... (R2D2)

Iza'nın Şarkısı PDF indirme linki var mı?

Magda Szabo - Iza'nın Şarkısı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Iza'nın Şarkısı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Magda Szabo Kimdir?

Magda Szabo 1917 Debrecen doğumludur. Macaristan'ın önde gelen yazarlarındandır. Latin ve Macar edebiyatı eğitiminin ardından öğretmenlik yaptı ve kültür bakanlığında çalıştı. Yazmaya şiirle başladı. 1949'da Baumgarten ödülüne layık görüldüyse de ödül verildiği gün, politik nedenlerden geri alındı. Aynı yıl bakanlıktaki işinden kovuldu. 1949-1958 yılları arasında sakıncalı yazar olarak bir ilkokulda öğretmenlik yapmaya zorlandı. 1958'de yayınlanan ve büyük başarı kazanan ilk romanı Fresco'yla bu zorunlu sessizliği kırdı. Bu tarihten sonra ulusal ve uluslararası ün kazandı, ödüller birbirini kovalamaya başladı. 

Yapıtları otuzdan fazla dile çevrilmiş olan yazarın Yavru Ceylan adlı romanı 1972'de E yayınlarınca yayınlanmıştır.

Magda Szabo Kitapları - Eserleri

  • Iza'nın Şarkısı
  • Kapı
  • Katalin Sokağı
  • Yavru Ceylan

Magda Szabo Alıntıları - Sözleri

  • Gökyüzünün yüce efendileri, kaderin mutsuz ve şanssız bir yaşantıya mahkum ettiği kişiye, Hayat çekilmez hale geldiğinde, Kendine destek olsun diye, Uzak bir kıyıda ya da yakın bir şehirde, Onu kurtarsın diye çok değerli bir dost verirler.. (Yavru Ceylan)
  • Çocukluğumda o kadar uzun süre sustum ki, daha sonra konuşmasını öğrenemedim. (Yavru Ceylan)
  • Mezarını açsam ve geldiklerinde İsa'nın mezarı gibi bomboş bulsalar ne olacağını düşündüm. Seni alır, tepeye götürür, karşıma koyar, seni senden bir toz taneciği kalmayıncaya kadar seyrederdim. (Yavru Ceylan)
  • Kim bilebilir? Bize karşı gösterilen sevgi, her zaman için zaten biraz da bize karşı duyulan acıma duygu­sudur, öyle değil mi? (Katalin Sokağı)
  • Acaba okullarda neden "Hiçbir iyilik karşılıksız kalmaz" diye öğretirler ki? İnsan bunu ciddiye alıyor, yerine getiriyor, ümit ediyor ama sonra eline hiçbir şey geçmiyor. (Yavru Ceylan)
  • Öldüğü zaman, kaybettiğim kişinin babam olduğu izlenimini bir an olsun duymadım. Kalbim parça parça, bir ananın bağrı yanıklığıyla durdum tabutunun başında; sanki felek yavrumu almıştı elimden. (Yavru Ceylan)
  • Başka yerde ol­mak duygusu burada da peşinden geliyordu. (Katalin Sokağı)
  • Bilmiyorum. Bana hiç kimse hiçbir zaman yardımcı olmadı. (Yavru Ceylan)
  • ...seni ve beni anlayan bir tek ben vardım. (Yavru Ceylan)
  • Kim bilebilir? Bize karşı gösterilen sevgi, her zaman için zaten biraz da bize karşı duyulan acıma duygusudur, öyle değil mi? (Katalin Sokağı)
  • Bu evde herkes acı çekiyordu... (Katalin Sokağı)
  • Olayın organizasyonu, teknik olarak ger­çekleştirilmesi olayın kendisine göre daha önemli olabilir miydi? (Katalin Sokağı)
  • "...ölümün kişiye özel bir hadise, cenaze törenlerininse folklorik bir kalıntı olduğunu düşünüyordu." (Iza'nın Şarkısı)
  • Fark etmeden ölmüş olabilir miydi? (Iza'nın Şarkısı)
  • İn­san çok büyük darbeler aldığında, beyin kendini korumak ama­cıyla bazı ayrıntılarla ilgilenmeye başlıyor. (Katalin Sokağı)
  • Bize karşı gösterilen sevgi, her zaman için zaten biraz da bize karşı duyulan acıma duygusudur, öyle değil mi? (Katalin Sokağı)
  • Babam için ise, okul bir iş yeri değil, gerçek bir tapınaktı. Günlük ekmeğini çıkarmak için değil, ihtiyacı olan havayı soluyabilmek için oradaydı sanki. (Katalin Sokağı)
  • sonra da ne zaman kime gerek duyuyorsanız oradan çıkarmak istiyorsunuz. ... ~... (Kapı)
  • Çocukluğumda o kadar uzun süre sustum ki, daha sonra konuşmasını öğrenemedim. ... ~... (Yavru Ceylan)
  • ...bazen konuşmalar sadece alışkanlık nedeniyle sesli ve sessiz harfler olan kelimeler içerirler. (Katalin Sokağı)