Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 - Tamer Korugan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 kimin eseri? Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 kitabının yazarı kimdir? Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 konusu ve anafikri nedir? Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 kitabı ne anlatıyor? Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 PDF indirme linki var mı? Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 kitabının yazarı Tamer Korugan kimdir? İşte Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Tamer Korugan
Yayın Evi: Aykırı Yayınları
İSBN: 9789758337439
Sayfa Sayısı: 190
Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kitabın başlığında lüzumsuz bilgilerden söz edilmesini ciddiye alacak olursanız çok yanılırsınız! Bilginin lüzumsuz olanı var mıdır, ayrı bir tartışma konusu, ama bu kitapta yer alan 146 sorunun yanıtlarını merak etmeyen pek yoktur. Aşağıdaki sorulara bir göz atın bakalım, göreceksiniz ki, tümünü veya çoğunu bilmiyorsunuz ve de hayli merak ediyorsunuz!
Niçin trafik ışıkları kırmızı, sarı ve yeşildir?Erkek bebeklerin giysileri niçin mavidir? Niçin erkeklerin düğmeleri sağda, kadınların ise soldadır?Matemde bayraklar niçin yarıya indirilir? Askeri üniformalar niçin haki renktedir? Erkekler niçin kravat takar?13 sayısı niçin uğursuzdur? Nazar değmesi nasıl oluyor?Niçin tahtaya vuruyoruz? Ayların günleri niçin 28 30 31 gibi farklıdır?Bir saat niçin 60 dakikadır?Saatin akrep ve yelkovanı niçin sağa dönüyor?İskambil kağıtlarındaki şekillerin anlamı nedir? 24-ayar altın ne demektir? Sirklerde kılıcı nasıl yutuyorlar?Atletler niçin saat yönünün aksine koşuyorlar? Asansör düşerken zıplanırsa ne olur? Nasıl sarhoş olunuyor?Niçin gıdıklanıyoruz?Niçin hıçkırıyoruz? Niçin gülüyoruz? Niçin hapşırıyoruz?Saçlarımız niçin beyazlaşıyor? Tırnaklarımız nasıl uzuyor? Sivrisenkler insanı niçin ve nasıl sokar?Atlar nasıl ayakta uyurlar?Kediler nasıl hep dört ayak üzerine düşerler?Bir köpek yaşı niçin yedi insan yaşına eşittir? Elektrik kesilince telefonlar nasıl çalışır?Soğan doğrarken niçin gözlerimiz yaşarır? İnsanlar yiyeceklerini niçin pişirerek yerler?Bira içenler niçin sık tuvalete giderler? Gökyüzü neden mavi, deniz suyu neden tuzludur?
Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 Alıntıları - Sözleri
- Vay arkadaş! :) Hakikaten, niçin erkeklerin tüm giysilerinde düğmeler sağda, ilikler solda iken kadın giysilerinde tam tersidir? İşte, insanların daha çok sağ ellerini kullanmalarından dolayı yerleşen bir alışkanlık daha. Sağ elini kullanan bir insan için, sağdaki bir düğmeyi, soldaki bir iliğe geçirmek daha kolaydır. Bu nedenle de erkeklerin düğmeleri daima sağdadır. Peki kadınların düğmeleri niçin solda? Kadınların çoğunluğu da, daha çok sağ ellerini kullanmıyor mu? Giysilerde düğmelerin kullanılmaya başlanıldığı ilk zamanlarda, düğmeler hem çabuk kırılabiliyordu, hem de herkesin alamayacağı kadar pahalı idi. Düğme alabilecek zengin kadınlar da, uzun elbiselerini ancak hizmetçilerinin yardımı ile giyebiliyorlardı. Hizmetçiler ise hanımlarının karşısında, onların düğmelerini, sağ ellerini kullanarak daha rahat ve daha hızlı ilikleyebiliyorlardı (tabii erkeklerin de daha hızlı çözdüklerini söylemeye gerek yok). Bu neden(ler)le, terziler düğmeleri hizmetçinin sağına, hanımının ise soluna gelecek şekilde diker oldular. Günümüzde her kadın, kendi kendine giyinip soyunmasına rağmen nedendir bilinmez, bu adet değişmedi.
- Üniformalardaki haki renk ise ilk kez İngilizler tarafından 1850'li yıllarda Hindistan'da kullanılmaya başlanmıştır. Britanya ordusundan Hary Lumsden İngiliz askerlerinin beyaz üniformaları nedeni ile kolay hedef olduklarını fark edince, üniformaların üzerine toz ve çamur sürerek ve biraz da çay ile boyayarak renklerini gölgeli kahverengine dönüştürmüş ve giysilerin rengini araziye uydurmaya çalışmıştır. Toprak rengine benzeyen bu üniformalara Hintçe toprak rengi anlamına gelen 'Khaki' adı verilmiş ve Türkçe'ye de 'haki' olarak geçmiştir.
- demiryolcuları, kırmızıyı 'dur', yeşili 'geç' san rengi de 'ikaz' sinyali olarak kullanmaya başladılar. Bilindiği gibi sarı, renk spektrumu içinde en göz alıcı renktir. Böylece makinist bir sinyalin bulunması gereken yerde beyaz ışığı görürse, bir şeylerin yanlış olduğunu anlıyor ve tedbirini alıyordu.
- Yüznumaranın hikayesi ise değişik. Eskiden Fransa'da otellerde tuvaletler koridorların uçlarındaydı. Odaların her birine birer numara verirken, tuvaletlere numarasız demişler ve '00' diye işaretlemişlerdi. Fransızca'daki 'numarasız'kelimesi ile '100 numara' kelimesi hemen hemen aynı telaffuz edildiğinden, bizde Fransızcası biraz kıt birinin tercüme hatası sonucu 'yüznumara' olarak yerleşmiştir.
- Nazar değmesi ile ilgili olarak en çok kabul gören görüş, gözdeki yansımadır. Eğer karşınızdaki birinin gözlerine dikkatle bakarsanız, gözlerinde kendi görüntünüzün yansıdığını görürsünüz. Eski insanlar sudan, aynadan yansıyan görüntülerinin kendi ruhları olduğuna inanıyorlardı. Karşılarındaki insanın gözleri içinde kendi küçük görüntülerini görünce tehlikede olduklarını, ruhlarının karşısındakinin gözleri içinde hapsolduğunu sanıyorlardı. Bu korkunun dünya çapında genel bir inanca dönüşmesinin, şimdi Irak'ın bulunduğu topraklarda yaşamış eski Sümerlerden kaynaklandığı sanılıyor, Sümerlerin inançlarına göre bazı insanlara bakarak suları kurutabilir ve bu nedenle ölüme sebep olabilirlerdi. Sonradan bu inanç bir bakışla yaşayan şeyleri de kurulabilme yönünde gelişti. Örneğin, nazar değen çocukların ishal olup vücutlarının sıvı kaybetmesi, annelerin ve süt veren hayvanların sütlerinin kuruması, meyve ağaçlarının kuruması ve erkeklerin iktidarsız kalmaları vb. Görüldüğü gibi, bunların hepsinde de sıvı kaybı ve kuruma vardır.
- Tarih öncesi erkeğinin sakal tıraşı olma nedeni, kesilmezse 150 santimetreye kadar uzayabilecek olan sakalın hareket kabiliyetini hayli kısıtlamasıdır. Ancak sinek kaydı tıraş olma ihtiyacının nedeni bilinmemektedir. Her gün kesilmesi gerekiyorsa erkekler niçin sakallı yaratılmışlardır, o da ayrı bir konu. Erkekler günümüzde olduğu gibi geçmiş zamanlarda da din, toplumsal konum ve moda gibi nedenlerle tıraş oluyorlardı. Örneğin, Roma'da sadece özgür insanlar tıraş olabilirdi.
- Evlilik yüzüğünün sol ele ve sondan bir önceki parmağa takılmasının sebebi ise modern tıbbın gelişmesinden önceki devirlere ait yanlış bir insan anatomisi bilgisidir. O zamanlarda dolaşım sistemimizdeki ana damarın sol elimizde bu parmaktan başlayıp kalbimize gittiği sanılıyordu. Böylece buraya takılan yüzükler evli çiftin kalben bağlılığını simgeliyordu. Gerçi şimdi damarların nereden gelip nereye gittiği biliniyor ama bu da bir adet olarak kaldı.
- Bilindiği gibi, ses dalgalar halinde yayılır. Bir saniye içindeki dalga sayısı sesin karakterini tespit eder. Saniyede 260 dalga yapan, yani titreşen ses 'Do' notasıdır. Bu şekilde 7 temel nota oluşur. Do-Re-Mi-Fa-Sol-La-Si. Son notadan sonra, Do'nun titreşim sayısının bir katı kadar titreşimde daha ince bir Do gelir ki, bu iki Do arasına bir oktav denir. İşte bu oktav, gam, akort denilen matematiksel diziler, bir çeşit dizilerek müzik oluşturulur. Ancak tüm bunlar bize, bu matematiksel diziden bihaber, Afrika yerlilerinin, dağ başındaki çobanın enfes müziğini açıklayamaz.
- Tokalaşırken elleri sallama alışkanlığı, elleri daha iyi kavrayarak, rakibin giysisinin içinden aniden bir silah çıkarmasını önlemek için başlamış olabilir. Ancak sonraları dostluğun bir ifadesi oldu.
- Floresan lambalar ilk açılışları sırasında çok elektrik çekerler. Halbuki bu miktarda enerjiyi bir saatlik açık durumda ancak harcarlar. Ayrıca çok sık açıp kapama ile ömürleri de kısalır. Örneğin tipik bir floresan lamba devamlı açık bırakıldığında 50.000 saat çalışabilir. Üç saatlik aralarla kapanıp açıldığında ömrü 20.000 saate düşer. Sonuç olarak floresan lambaları bir saat sonra açacaksanız hiç kapatmamanız daha ekonomik olabilir. Normal ampullerde açıp kapamanın ciddi bir etkisi yoktur.
- İnsanların evlenince yüzük takmaları eski Mısırlıların inançlarına dayanıyor. Milattan 2800 yıl önce Mısır'da yaşayanlar dairenin veya halka şeklindeki cisimlerin, başlangıç ve bitiş noktalarının olmaması nedeni ile sonsuzluğu temsil ettiklerine inanıyorlardı. Yüzük evliliğin sonsuza dek süreceğini simgeliyordu.
- Tabii evinizdeki teneke kutu kolaları suya atıp, yüzme bilip bilmediklerini test etmek gibi bir merakınız yoksa bilemezsiniz. Suya atılan bir teneke kutu diyet kola batmaz ama aynı hacim ve ebattaki normal kola batar. Bunun doğruluğunu ABD'deki kola üreticilerinin yetkilileri de onaylamışlardır. Peki diyet kola yüzmeyi nasıl öğrendi? Her iki kolayı da suya koyduğunuzda (attığınızda değil) diyet kola yüzeye doğru çıkar ama, klasik kola da taş gibi dibe oturmaz. Yüzeye çıkayım mı, çıkmayayım mı dercesine salınır durur. Üreticilerin bu durumu, diyet kolalarda kullanılan suni tatlandırıcıların yoğunluklarının şekere göre daha az olması ve bu nedenle de bir kutuda daha az miktarda kullanılmaları şeklinde izah ediyorlar.
- Protein içeriği bakımından, çekirge yüzde 50-75, örümcek yüzde 64, karınca yüzde 24, tavuk yüzde 23, balık yüzde 21, sığır eti yüzde 20 ve kuzu eti yüzde 17 zengindir. ... Bundan sonra söyleyeceklerimiz, bizi dikkatli okuyan ve evlerindeki kalorifer böceğinin ekonomik değerini anlayan okurlara; Eğer böcek yemeye karar vermişseniz, onları sağlıklı olarak yakalamalı ve derhal işleme koymalısınız, çünkü ölü böcekler çok çabuk bozulurlar.
- Damarlarımızın mavi renkte görünmesi, vücudumuza gelen ışığın bir kısmının derimizde emilmesi, bir kısmının da yansıtılması ile ilgilidir. Derimizde mavi renk gibi yüksek enerjiye sahip dalga boyundaki ışıklar daha çok yansıtılıp gözümüze geldiği için damarlarımız mavi renkte görülür.
- Julius Caesar'in beklenmeyen ölümünden (Sen de mi Brütüs olayı!) sonra, Romalılar bu çok sevdikleri imparatorlarının anısına Quintilis (Temmuz) ayının ismini July olarak değiştirdiler. Ondan sora tahta çıkanlardan, Augustus kendi şerefine, Sextilis (Ağustos) ayının adını kendi ismi ile değiştirerek, bu aya August adını verdi. Ama ortaya başka bir sorun çıkmıştı. Sezar'ın ayı 31 gün, Augustus'un ayı ise 30 gün çekiyordu. Sorunu yine imparatorun kendisi çözdü ve zaten 29 gün olan Şubat'tan bir gün daha alarak Ağutos'a ekleyiverdi. Böylece iki ay da eşitlenmiş oldu.
Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar
küçükken okuduğum aziz nesin ve mine sota kitaplarını hatırlattı bana, şimdi o kadar eğlendirmeseler de o zamanlar okurken çok eğleniyordum. pek alakalı olduklarını söyleyemem ama bir şekilde arada bir bağlantı kurdum ve o bağlantıyı nasıl açıklayabileceğimi kestiremiyorum. uzun zaman sonra farklı bir kişinin ellerinden çok beğendiğim bir yemeğin neredeyse aynısını yiyormuşum gibi hissettim dersem uygun olur sanırım, aynı tat vardı çünkü. tüm bu bilgileri zihnimde tutamayacağım gerçeği biraz kırıcı olsa da serinin geri kalanını çok merak ediyorum. (unknown user)
Günlük hayatımızda çak azı işe yarayacak bilgilerle dolu olan bu kitap çok eğlenceli ve akıcı. Eğer kafanızı dağıtmaya ihtiyacınız varsa okumanızı tavsiye ederim. (Serhat kose)
lüzumsuz bilgi yoktur..: İlerlemenin altında yatan sebebin merak duygusu olduğuna inanırım. Eğer merak duygusu olmasaydı insanlık halen taş devrini yaşıyor olurdu. Şu dağın arkasında ne var? Gökyüzünde parlayan şeyler nedir? Neden gündüz sıcak gece soğuk? Neden bıraktığım her cisim yere düşüyor? Bizi kim yarattı? Ve benzeri binlerce soru ile ilerleme sağlandı, sağlanıyor. Kitap ismindeki ironi kadar içeriği de güzeldi.. (Selanik)
Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 PDF indirme linki var mı?
Tamer Korugan - Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Tamer Korugan Kimdir?
1948 yılında Ankara' da doğmuş, orta doğu teknik üniversitesi makine mühendisliği fakültesinde lisans ve master eğitimini tamamlamıştır. evli ve iki çocuk babasıdır.
Lüzumsuz bilgiler ansiklopedisi gibi çok eğlenceli ve yeri geldiğinde, aslında ne kadar lüzumlu olduğu fark edilebilecek bilgileri de içeren 6 kitabı vardır.
Tamer Korugan Kitapları - Eserleri
- Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1
- Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 2
- Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 3
- Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 4
- Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 6
- Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 5
Tamer Korugan Alıntıları - Sözleri
- anti-alerjiktir, terletmez serinletir, sinirleri yatıştırır, sakinleştirir. Deriyi tahriş etmez, beyaz saçları yüzde yüz kapatır. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 6)
- Kibrit kutusu büyüklüğündeki saf altın tenis kortu büyüklüğündeki bir sahayı kaplayacak kadar inceltilerek yassılaştırılabilir. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 6)
- Tarihte kayda geçen ilk doğum giinü kutlaması, milattan önce 3000 yıllarında yaşamış bir Mısır firavununa aittir. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 3)
- Tavşan başını çevirmeden aynı zamanda hem arkasını hem önünü görebildiğinden arkadan habersizce yaklaşıp onu yakalamak mümkün değildir. Ancak bir tavşan başını çevirmeden burnunun ucunda olup biteni göremez. ... Böylece ot yiyen hayvanların arkalarından yaklaşan et yiyici hayvanları fark edip kaçabilmeleri kabiliyeti sağlanmıştır. Yırtıcı et yiyicilerin ise gözleri önde olup görme alanları daha dardır ama gelişmiştir, düşmanın uzaklığını çok iyi ölçebilirler. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 2)
- 70 kiloluk bir insanın bedeninde yaklaşık 7 miligram altın vardır. Okyanus sularının her litresinde ise 0,002 miligram altın bulunur. Bu hesaba göre tüm denizlerde toplam 10 milyon ton altın bulunuyor ama bu altını denizlerin içinden alabilmenin maliyeti elde edilecek altının değerinin çok üstündedir. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 6)
- Tokalaşırken elleri sallama alışkanlığı, elleri daha iyi kavrayarak, rakibin giysisinin içinden aniden bir silah çıkarmasını önlemek için başlamış olabilir. Ancak sonraları dostluğun bir ifadesi oldu. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1)
- Leyleklerin ses telleri yeterince gelişmemiştir. Eşlerini çekmek için gagalarını tıkırdatarak, kanatlarını açıp kaparlar. Yani ‘leyleğin ömrü laklakla geçer’ ifadesi haksızdır. Laklak denilen sesler aslında sevgi sözcükleridir. Leyleğin (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 3)
- ses hava içinde saniyede 331 metre hızla hareket ederken helyum içinde 2,5 kat daha hızlı, saniyede 891 metre hızla hareket eder. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 6)
- ‘yazı-tura’daki ‘tura’ kelimesinin kökeni ‘tuğra’dır. Tuğra Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları özel şekilli işarettir. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 3)
- Kurşun kalemlerin içinde kesinlikle kurşun yoktur. İçindeki siyah malzeme bir çeşit karbon olan grafittir. Kurşun kalem denilmesinin sebebi on altıncı yüzyılda grafiti bulan İngiliz bilimcinin başlangıçta onu bir çeşit kurşun elementi sanmasındandır. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 6)
- Çaysız bir dünya nasıl olurdu acaba? Çay keşfedilmeseydi, çaydanlık, çay fincanı, kaşığı, işyerlerinde çay paydosu, şehirlerarası otobüslerde çay molası olamazdı. Shen Nung bir gün bahçede ağzı açık bir kapta su kaynatırken çalılıklardan bir kaç yaprak kaynayan suyun içine düştü. Nung yaprakları suyun içinden toplayamadan yapraklar suda kaynamaya, hoş bir koku etrafa yayılmaya başladı. İmparator merak edip suyun tadına bakınca çay keşfedilmiş oldu. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 2)
- sıfır derecedeki havanın her 1 kilogramı 3,8 gram su tutabilirken, 10 derecede iki misli, 30 derecede ise 8 misli fazla su tutar. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 6)
- Süratli okuma teknikleri ise paragraf okumak, sütun okumak, çapraz okumak gibi çeşitlidir. Bunların içinde anlama bakımından sütun okuma en etkin olanıdır. Bu teknikte 3-4 kelimelik dar bir sütunu okuyorsanız, sütunun ortasından bir doğru boyunca gözleri aşağıya doğru kaydırmak yeterlidir. Devamlı bir çalışma sonunda sütunu tamamıyla anladığı nızı göreceksiniz. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 2)
- Tarih öncesi erkeğinin sakal tıraşı olma nedeni, kesilmezse 150 santimetreye kadar uzayabilecek olan sakalın hareket kabiliyetini hayli kısıtlamasıdır. Ancak sinek kaydı tıraş olma ihtiyacının nedeni bilinmemektedir. Her gün kesilmesi gerekiyorsa erkekler niçin sakallı yaratılmışlardır, o da ayrı bir konu. Erkekler günümüzde olduğu gibi geçmiş zamanlarda da din, toplumsal konum ve moda gibi nedenlerle tıraş oluyorlardı. Örneğin, Roma'da sadece özgür insanlar tıraş olabilirdi. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1)
- İnsanların evlenince yüzük takmaları eski Mısırlıların inançlarına dayanıyor. Milattan 2800 yıl önce Mısır'da yaşayanlar dairenin veya halka şeklindeki cisimlerin, başlangıç ve bitiş noktalarının olmaması nedeni ile sonsuzluğu temsil ettiklerine inanıyorlardı. Yüzük evliliğin sonsuza dek süreceğini simgeliyordu. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1)
- İnsanlar çok kısa bir zaman süresini belirtmek için göz kırpma süresini esas alır ve "göz açıp kapayıncaya kadar" derler. Halbuki göz kırpma 0,4 saniye, yani neredeyse yarım saniye kadar sürer, ama bu arada sivrisinek 400 kere kanat çırpmıştır bile. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 2)
- Çin Seddi uzaydan bakıldığında görülebilir mi? Bu görüş nereden, kimden doğdu belli değil. Bir kere burada uzay denilince gezegenler ve ışık yılı bazında uzaklıktaki yıldızlar kastedilmiyor. Gözlemin yapıldığı yer olarak dünya üzerinde yörüngede dönen, insan yapısı uzay araçlarından çekilen fotoğraflar ve astronotların gözlemleri esas alınıyor. Dünya yörüngesinde dönen uzay araçlarından dünyadaki pek çok şey görülebilir. Uzay araçları dünya üzerinde ortalama 165 ile 330 kilometre yükseklikte dönüp dururlar. Bu yükseklikten ancak kilometrelerce düz olarak devam eden kanallar hatta otoyollar görülebilir. Oysa dünyadaki insan yapısı şekiller ile akarsular gibi tabiat yapısı şekillerin çoğunluğu böyle değildir. Çin Şeddi milattan önce 3. yüzyılda Hun Türklerine ve Moğollara karşı ülkenin kuzey sınırım oluşturmak ve korumak için parça parça yapılmaya başlanmıştır. 6,000 kilometre uzunluğunda olan Çin Şeddi, ortalama yüksekliği 7-8 metre olan iki duvardan oluşmuştur. Bu iki duvarın arasındaki ortalama 6,5 metre mesafe doldurulup taş döşenmiş, birkaç atlının yan yana at koşturabileceği bir yol haline getirilmiştir. Çin Seddi 7. yüzyılda stratejik önemini kaybetmiştir. ideal görüşe sahip bir insan, 6,5 metre genişliğindeki Çin Seddi'ni teleskop kullanmadan ancak 20 kilometre yükseklikten görebilir. Yere düşen gölgesi de hesaba katıldığında bu mesafe 60 kilometreye çıkabilir ama burada atmosferin görüş mesafesine olan olumsuz etkisini de unutmamak gerekir. Her iki durumda da bu yükseklik dünya etrafında dönen bir uzay aracı yüksekliğinin çok altındadır. Uzaya altı kere giderek, en çok gitme rekorunun sahibi, Gemini ve Uzay Mekikleri uçuşlarının da ilk komutanı olan John Young, hiç bir uçuşunda Çin Seddi'ni göremediğini, gören birisini de bilmediğini, Seddinin uzaydan görülebilecek kadar belirgin şekil ve renk farkı oluşturmadığını, ancak 250 kilometre yükseklikten Piramitleri ve Rusya'da Baykonur'daki Uzay Merkezini, hatta karla kaplı düzlüklerde temizlenmiş geniş yolları görebildiğini söylüyor. Bırakın uzay araçlarını insan daha aya gitmeden önce bazı kişiler Çin Seddi'nin Ay'dan görülebildiğini iddia etmekteydiler. Şüphesiz bu hiç de doğru değildir. Ay'a giden astronotlara ve bu görevler sırasında çekilen fotoğraflara göre, Ay'dan bakınca dünyada görülenler, beyaz kısımlar (bulutlar), mavi kısımlar (okyanus ve denizler), sarımsı k ısımlar (çöller) ile kahverengi ve yeşil kısımlardır (ormanlar ve bitki alanları). Zaten Neil Armstrong (Apollo-11) ve Jim Irwin (Apollo-15) Ay'dan Çin Seddi'nin görülmediğini, bunu düşünmenin bile çok saçma olduğunu ayrıca belirtmişlerdir. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 3)
- Midenin asıl görevi yenilen yiyecekleri biriktirerek, hidroklorik asit ve diğer salgılarla karıştırıp, çalkalayıp, yumuşatmaktır. Mide asidi cam ve plastiği etkilemez. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 6)
- Bitkilere böcek ilaçlan püskürtüp zararlıların yanında yararlı böcekleri de öldürmek yerine bir kaç uğur böceği koymak daha iyi sonuç verebiliyor. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 6)
- Erkeklerin daha çok kullandıkları beynin sağ yansı ise, analiz, sentez, bir olaya tümüyle bakış gibi görevleri yüklenmiştir. Yani ayrıntıları göz önüne almadan özetlersek, ilk bakışta birbirlerinin aynıymış gibi görünseler de, sol yarımkürede sezgi gücü, sağda ise analiz gücü egemendir. Sol beyin olayları tümdengelim, sağ beyin ise tümevarım ile inceler. İşte bu nedenle sağ beyin fonksiyonlarının gerektiği işlerde erkekler daha başarılı olmaktadırlar. Şüphesiz bu bir genellemedir. Kadınlar arasında orkestra yöneten, opera besteleyen sanatçılar, hatta Marie Curie gibi iki kez Nobel ödülü kazanarak bilim tarihine geçmiş olanlar da vardır. Ancak yine de tüm bu branşlar hala erkeklerin egemenliği altındadır. (Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 2)