Mühtedi - Osman Necmi Gürmen Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mühtedi kimin eseri? Mühtedi kitabının yazarı kimdir? Mühtedi konusu ve anafikri nedir? Mühtedi kitabı ne anlatıyor? Mühtedi PDF indirme linki var mı? Mühtedi kitabının yazarı Osman Necmi Gürmen kimdir? İşte Mühtedi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Osman Necmi Gürmen
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9789752898349
Sayfa Sayısı: 430
Mühtedi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Osman Necmi Gürmen, Muhteşem Süleyman devrinden başlayarak çöküş sürecine dek okurları o dönemin Donanma asına götürüyor bu kez. Barbaros Hayreddin Paşa'nın Turgut Reis'e bıraktığı bayrağı alan Uluç Ali Reis (Kılıç Ali) ve onun evlatlığı, belki de bu aldaki tek varlığı olan Aliko' nun kaleminden tanık oluyoruz üç farklı padişahın saltanatına. Uluç Ali Reis ve Aliko' nun geçmişlerini geleceğe feda edip mühtedi olarak bu topraklara ayak basmalarının karanlığı, yeni vatanlarına duydukları sevgi ve sadakatin ışığıyla aydınlanıyor. Ben Luc, nam-ı diğer Aliko, Reis'in yaşamayı reddettiği duyuları, onun için yaşadım. Alın yazım onunkinin içine kıvrım dolanan dere gibi süzüldü. Bekadan umut kesen özgürlük sınırlar mı kendini? Var olsam da olmasam da bu devran dönecek, ummanın kıyısına yığdığı kumların altında kaybolacak bir mevsimlik panayır.
Mühtedi Alıntıları - Sözleri
- Kıble yönünde başlar eğik, ayırım yapmaksızın sıra sıra dizilip secdeye varan cemaatten yükselen "Allahu Ekber" beni bulunduğum mekandan, geçmişten, gelecekten çekip bambaşka bir âleme götürüyordu.
- Er geç geçip gitmek üzere gelmiştim bu dünyaya!
- Mantık kendi sebeplerini bulmaya çalışır, kalbimizse kader denen şeyde raslantının payını öğrenmek için mantığa başvurur.
- En anlamsız olay bile çılgınca tasvirlerle bezenip en küçük ayrıntılarıyla anlatılan, inanılırlığın sınırlarını zorlayan bir destana dönüşür.
- Kuzey rüzgarı gibi önüne geleni süpürüp götürüyordu zaman. Şu fani dünyadan ayrılanların hatalarından ders almıyordu hayatta kalanlar.
- Kentin kapısında bağdaş kuran yaşlı derviş, gelip geçene gelecekten haber verir gibi seslenip duruyordu: " Ey yolcu, BİL, her şeyin bir zamanı var şu kubbenin altında. Ağlama zamanı, gülme zamanı, boğuşma zamanı, barışma zamanı. Ey yolcu, SABRET!"
- "Başarılar unutulur, tazelemek gerekir."
- "Boğuşma zamanı, barışma zamanı, SABRET, ümidini kesme yolcu.."
- Denizin üstü de altı gibidir, büyükler küçükleri yutmakla geçinir.
- Ölçülerimi aşan her yenilik bende korku, firar, inkar dürtüsü uyandırıyor, sakinleşip kendimi bulduğumda, anlama, tanıma isteği bu korkunun üstesinden gelmemi sağlıyordu.
- Herkes birbirini arıyor, aileler, din, ırk, sınıf ayrımı gözetmeksizin toplanıyor ve çıkar hesapları, insanların arası kardeşliğin gerçek kaynağı korkunun karşısında gündemden düşünüyordu.
- O an ne hürriyeti bekleyen köleydim, ne de kurtulma umudunu yitiren şehirli!
- Kanat çırpmayı bekleyen hürriyetim kadere boyun eğdi, Evet, "Yeryüzünde herşeyin bir zamanı vardı, ağlama, gülme zamanı, vurup kırma zamanı, yaralara merhem vurma zamanı..."
- Yüreğimle beynimi ulaştırmak, kendimle hesaplaşmak, başkalarını anlamak ve belkide affetmek için irade gerekti.
Mühtedi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yazar, Osmanlı donanmasında üçüncü adam sayılan Uluç Ali Reis'in (Kılıç Ali) evlatlığı Aliko'nun kaleminden, Kanuni Sultan Süleyman döneminden başlayarak Osmanlı donanmasını gözler önüne seriyor. Kitap başlar da Donanma tabirlerine aşina olmayan okuyucuyu yoruyor. Yazar her ne kadar tabirlerin açıklamasını kitabın sonunda verse de bu tabirlerin ne olduğunu öğrenmek için baktığınızda okumanızda kopukluk yaşamanıza sebep oluyor. Ama yine de kitaptan donanmanın tabirlerini öğrendiğiniz gibi Osmanlı donanmasının şaşalı günlerinden nasıl atıl duruma geldiğini de öğrenmiş oluyorsunuz. Bu arada "Mühtedi" sözcüğünün << inancını terk edip dininden dönerek kendi isteğiyle Müslüman olan >> anlamına geldiğini o yıllarda Donanma kaptanlarının ve çalışanlarının çoğunun Mağripli (Kuzey Afrikalı) olduğunu bu kitap sayesinde öğrendim. Kitabın okunmasının bu kadar zor olduğunu söyledikten sonra sizce kitabı okumanızı tavsiye eder miyim? Bilemiyorum. (Mahpuker Sönmez)
Mühtedi PDF indirme linki var mı?
Osman Necmi Gürmen - Mühtedi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mühtedi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Osman Necmi Gürmen Kimdir?
İki dilde eser veren ender yazarlardan birisi olan Osman Necmi Gürmen, kitaplarını Türkçe ve Fransızca dillerinde yazmaktadır. Râna adlı romanı Türkiye'de çok satanlar listesine girmiştir.
Yaşamı
Osman Necmi Gürmen, 1927 yılında doğdu. Siverekli Hacı’an (Bucak) Aşireti’nin reisi Osman Paşa’nın torunudur. İlkokulu Göztepe Taş Mektebi’nde okudu. 1946 yılında Saint Joseph Fransız Lisesi’ni bitirdikten sonra öğrenimine devam etmek için Fransa’ya gitti.
1952 yılında Türkiye’ye döndü ve 1966’ya kadar Siverek’te yaşadı. Aşiretin iki kolu arasındaki kan davası nedeniyle zor seneler geçirdi. Siyasete girerek Adalet Partisi’nin Siverek ilçe başkanı oldu. Kan davasını sonlandırmak için alınan karar gereği Siverek’i terk etti. Fransa’ya giderek Hürriyet Gazetesi’nin Paris muhabiri oldu, sekiz yıl kadar muhabirlik yaptı. Bodrum’a yerleşti, bir otel kurdu ve 10 yıl otel işletti. 1976’da Bodrum’dan ayrılıp Fransa’ya yerleşti ve romanlarını yayımlamaya başladı.
Fransızca kaleme aldığı ilk roman L'echarpe d'iris 1976 yılında Paris'te Gallimard tarafından basıldı. 1977 yılında Hürriyet Yayınları tarafından Ebem Kuşağı adıyla yayımlandı. 2003 yılında Menler yayınları, eseri Delibozuklar Çiftliği adıyla yeniden yayımladı.
Gürmen ikinci kitabını Türkçe olarak ele aldı. Kılıç, Uykuda Vurulur adlı roman, 1978'de Hürriyet Yayınları tarafından basıldı. 1979'da eser, Fransızcaya çevrilip L'espadon adıyla Gallimard tarafindan yayımladı. 1981'de Norveççeye çevrilerek Oslo'daki Aschehoug Yayınevi tarafından Sverdfisken adıyla basıldı. Engin Cezzar, bu kitabı filme çekme girişiminde bulundu ancak proje gerçekleşmedi. 2003 yılında Menler Yayınları Kılıç Uykuda Vurulur'un yeni baskısını yaptı.
Osman Necmi Gürmen, ikinci romanından sonra yazmaya uzun süre ara verdi. Doksanlı yılların başında Fransızca olarak yeni bir roman yazmaya girişti. 16. yüzyıldaki Akdeniz’i konu edinen bir roman yazdı. Ancak bu romanı önce Türkçe yayımlamaya karar verdi. Kitabın çevirisi sürerken 2006 yılında annesinin hayatını anlattığı Râna adlı romanı yayımlayarak edebiyat dünyasına döndü. Bu roman, “Çok Satanlar ” Listesi’ne girdi. 16. yüzyıl Akdenizi’nin romanı Mühtedi ise Mart 2007’de yayımlandı. Yazar, 2008 yılında “Kılıç, Uykuda Uyur” romanını yeniden kaleme alarak Ah Vre Sevda adıyla yayımladı
Osman Necmi Gürmen, halen Paris-İstanbul-Bodrum üçgeninde yaşıyor.
Osman Necmi Gürmen Kitapları - Eserleri
- Rana
- Mühtedi
- Neydi Suçun Zeliha!
- Yaban Gülleri
- Ah Vre Sevda!
- Ebemkuşağı
- Saint-Michel'in Develeri
- Delibozuklar Çiftliği
- Kılıç Uykuda Vurulur
Osman Necmi Gürmen Alıntıları - Sözleri
- Herhangi bir konuda kesin karara varamayan tereddüt sağduyunun başlangıç noktasıdır. (Aristoteles) (Neydi Suçun Zeliha!)
- Kalem, ahengi bulduğunda, herkesten daha iyi anlatır derdini. (Rana)
- İnsanların üstünlük hevesinin nerden kaynaklandığını, neye yaradığını anlamaya çalışıyordu lokması ağzında büyüyen Nesteren. (Yaban Gülleri)
- Kulun değil kaderin emrindeydi insanlık. (Rana)
- Ne günah işledim de şu üç günlük ömrümde sevgiden korkar oldum! (Rana)
- İşte yavrum, Allah’ın sevgili kuluna bahşettiği müstesna bir andır o. Bülbülün sesini duymak herkese nasip olmaz. (Yaban Gülleri)
- "Boğuşma zamanı, barışma zamanı, SABRET, ümidini kesme yolcu.." (Mühtedi)
- Sevmek, sevilmek, çekilecek acılara açılan kapı mıydı? (Rana)
- Yeşeren yaprakları seçer miydi yılların yıprattığı buğulanmış gözleri? (Yaban Gülleri)
- İçlerinde en kötüsü Mecnun’un hastalığı değil mi dede? Mecnun nesi var nesi yoksa yalın ayak çöllere düşmüş zavallı. Evladım, Mecnun bu âlemin bânisi Yaradan’a olan sevgisinden dünya nimetlerini umursamaz olmuş. Aslında deli değil veli o. (Yaban Gülleri)
- “Oyuncak bebeklerimle yarattığım âlemde daha bir hakkaniyet vardı. Allah’ın yarattığı kanlı canlı insanların dünyasına ayak bastığımdan beri eğrinin doğruya hükmettiğini gördüm.” (Rana)
- Şu zorlu hayat mücadelesinde felsefi malûmata maalesef yabancı kaldım, siz açıklayın, eziyet etmeyin bana. (Yaban Gülleri)
- "Harfle,mürekkeple yazılmadı,kar gibi ak bir yürektir sûfinin divanı" (Yaban Gülleri)
- Balkan Harbi, Cihan Harbi, İstiklal Savaşı, iç kargaşa, isyanlar, yangınlar, salgınlar… ecelin elinden kurtulmuş, ayakları üzerinde durmaya çalışan canlı cenazeyi, taburcu olup, talan edilmiş evine dönen bir hastayı andırıyordu yeni Türkiye Devleti. (Rana)
- Yaraya merhem olur muydu gidenin arkasından ağlamak! (Rana)
- Denizin üstü de altı gibidir, büyükler küçükleri yutmakla geçinir. (Mühtedi)
- Hurafeye mi tarihe mi inanmalıydı kafası çalışan insan! Ölüde değil dirideydi keramet. (Rana)
- Kanat çırpmayı bekleyen hürriyetim kadere boyun eğdi, Evet, "Yeryüzünde herşeyin bir zamanı vardı, ağlama, gülme zamanı, vurup kırma zamanı, yaralara merhem vurma zamanı..." (Mühtedi)
- Olmayacak şeyleri, yok yere mi dert ederdi kendine, hamuru bencillikle yoğrulmuş insan? (Rana)
- İçimi kanıksamış zevkler, giderilmiş isteklerle dolduran, güçlü, duygusuz, irade ürünü erdemlerin donukluğunu unutarak, hırs çimentosuyla kurulmuş, yapay güzelliklere boyanmış mezbahalardan mucize sonucu kurtulan kuzu gibi, bana yakından gülümseyen, daha yoğun, aydınlıkların duru mavisinde, gönlümde yükselen kavalın türküsüyle besleneceğim. Yağmur yine yağacak, çimen yine bitecek, başaklar elbet buğday olacak. Göğün bir damlasını yakalamak için, düne kadar hastalıklı istiridye örneği kapanan mendilimin kıvrımlarını açıp, sümüklere bulaşmış, inci gibi parlayan yıllanmış gözyaşlarımı seyredeceğim artık. (Delibozuklar Çiftliği)