Osman Necmi Gürmen kimdir? Osman Necmi Gürmen kitapları ve sözleri
Türk Yazar Osman Necmi Gürmen hayatı araştırılıyor. Peki Osman Necmi Gürmen kimdir? Osman Necmi Gürmen aslen nerelidir? Osman Necmi Gürmen ne zaman, nerede doğdu? Osman Necmi Gürmen hayatta mı? İşte Osman Necmi Gürmen hayatı...

Doğum Tarihi: 1927
Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye
Osman Necmi Gürmen kimdir?
İki dilde eser veren ender yazarlardan birisi olan Osman Necmi Gürmen, kitaplarını Türkçe ve Fransızca dillerinde yazmaktadır. Râna adlı romanı Türkiye'de çok satanlar listesine girmiştir.
Yaşamı
Osman Necmi Gürmen, 1927 yılında doğdu. Siverekli Hacı’an (Bucak) Aşireti’nin reisi Osman Paşa’nın torunudur. İlkokulu Göztepe Taş Mektebi’nde okudu. 1946 yılında Saint Joseph Fransız Lisesi’ni bitirdikten sonra öğrenimine devam etmek için Fransa’ya gitti.
1952 yılında Türkiye’ye döndü ve 1966’ya kadar Siverek’te yaşadı. Aşiretin iki kolu arasındaki kan davası nedeniyle zor seneler geçirdi. Siyasete girerek Adalet Partisi’nin Siverek ilçe başkanı oldu. Kan davasını sonlandırmak için alınan karar gereği Siverek’i terk etti. Fransa’ya giderek Hürriyet Gazetesi’nin Paris muhabiri oldu, sekiz yıl kadar muhabirlik yaptı. Bodrum’a yerleşti, bir otel kurdu ve 10 yıl otel işletti. 1976’da Bodrum’dan ayrılıp Fransa’ya yerleşti ve romanlarını yayımlamaya başladı.
Fransızca kaleme aldığı ilk roman L'echarpe d'iris 1976 yılında Paris'te Gallimard tarafından basıldı. 1977 yılında Hürriyet Yayınları tarafından Ebem Kuşağı adıyla yayımlandı. 2003 yılında Menler yayınları, eseri Delibozuklar Çiftliği adıyla yeniden yayımladı.
Gürmen ikinci kitabını Türkçe olarak ele aldı. Kılıç, Uykuda Vurulur adlı roman, 1978'de Hürriyet Yayınları tarafından basıldı. 1979'da eser, Fransızcaya çevrilip L'espadon adıyla Gallimard tarafindan yayımladı. 1981'de Norveççeye çevrilerek Oslo'daki Aschehoug Yayınevi tarafından Sverdfisken adıyla basıldı. Engin Cezzar, bu kitabı filme çekme girişiminde bulundu ancak proje gerçekleşmedi. 2003 yılında Menler Yayınları Kılıç Uykuda Vurulur'un yeni baskısını yaptı.
Osman Necmi Gürmen, ikinci romanından sonra yazmaya uzun süre ara verdi. Doksanlı yılların başında Fransızca olarak yeni bir roman yazmaya girişti. 16. yüzyıldaki Akdeniz’i konu edinen bir roman yazdı. Ancak bu romanı önce Türkçe yayımlamaya karar verdi. Kitabın çevirisi sürerken 2006 yılında annesinin hayatını anlattığı Râna adlı romanı yayımlayarak edebiyat dünyasına döndü. Bu roman, “Çok Satanlar ” Listesi’ne girdi. 16. yüzyıl Akdenizi’nin romanı Mühtedi ise Mart 2007’de yayımlandı. Yazar, 2008 yılında “Kılıç, Uykuda Uyur” romanını yeniden kaleme alarak Ah Vre Sevda adıyla yayımladı
Osman Necmi Gürmen, halen Paris-İstanbul-Bodrum üçgeninde yaşıyor.
Osman Necmi Gürmen Kitapları - Eserleri
- Rana
- Mühtedi
- Neydi Suçun Zeliha!
- Yaban Gülleri
- Ah Vre Sevda!
- Ebemkuşağı
- Saint-Michel'in Develeri
- Delibozuklar Çiftliği
- Kılıç Uykuda Vurulur
Osman Necmi Gürmen Alıntıları - Sözleri
- Herhangi bir konuda kesin karara varamayan tereddüt sağduyunun başlangıç noktasıdır. (Aristoteles) (Neydi Suçun Zeliha!)
- Kalem, ahengi bulduğunda, herkesten daha iyi anlatır derdini. (Rana)
- İnsanların üstünlük hevesinin nerden kaynaklandığını, neye yaradığını anlamaya çalışıyordu lokması ağzında büyüyen Nesteren. (Yaban Gülleri)
- Kulun değil kaderin emrindeydi insanlık. (Rana)
- Ne günah işledim de şu üç günlük ömrümde sevgiden korkar oldum! (Rana)
- İşte yavrum, Allah’ın sevgili kuluna bahşettiği müstesna bir andır o. Bülbülün sesini duymak herkese nasip olmaz. (Yaban Gülleri)
- "Boğuşma zamanı, barışma zamanı, SABRET, ümidini kesme yolcu.." (Mühtedi)
- Sevmek, sevilmek, çekilecek acılara açılan kapı mıydı? (Rana)
- Yeşeren yaprakları seçer miydi yılların yıprattığı buğulanmış gözleri? (Yaban Gülleri)
- İçlerinde en kötüsü Mecnun’un hastalığı değil mi dede? Mecnun nesi var nesi yoksa yalın ayak çöllere düşmüş zavallı. Evladım, Mecnun bu âlemin bânisi Yaradan’a olan sevgisinden dünya nimetlerini umursamaz olmuş. Aslında deli değil veli o. (Yaban Gülleri)
- “Oyuncak bebeklerimle yarattığım âlemde daha bir hakkaniyet vardı. Allah’ın yarattığı kanlı canlı insanların dünyasına ayak bastığımdan beri eğrinin doğruya hükmettiğini gördüm.” (Rana)
- Şu zorlu hayat mücadelesinde felsefi malûmata maalesef yabancı kaldım, siz açıklayın, eziyet etmeyin bana. (Yaban Gülleri)
- "Harfle,mürekkeple yazılmadı,kar gibi ak bir yürektir sûfinin divanı" (Yaban Gülleri)
- Balkan Harbi, Cihan Harbi, İstiklal Savaşı, iç kargaşa, isyanlar, yangınlar, salgınlar… ecelin elinden kurtulmuş, ayakları üzerinde durmaya çalışan canlı cenazeyi, taburcu olup, talan edilmiş evine dönen bir hastayı andırıyordu yeni Türkiye Devleti. (Rana)
- Yaraya merhem olur muydu gidenin arkasından ağlamak! (Rana)
- Denizin üstü de altı gibidir, büyükler küçükleri yutmakla geçinir. (Mühtedi)
- Hurafeye mi tarihe mi inanmalıydı kafası çalışan insan! Ölüde değil dirideydi keramet. (Rana)
- Kanat çırpmayı bekleyen hürriyetim kadere boyun eğdi, Evet, "Yeryüzünde herşeyin bir zamanı vardı, ağlama, gülme zamanı, vurup kırma zamanı, yaralara merhem vurma zamanı..." (Mühtedi)
- Olmayacak şeyleri, yok yere mi dert ederdi kendine, hamuru bencillikle yoğrulmuş insan? (Rana)
- İçimi kanıksamış zevkler, giderilmiş isteklerle dolduran, güçlü, duygusuz, irade ürünü erdemlerin donukluğunu unutarak, hırs çimentosuyla kurulmuş, yapay güzelliklere boyanmış mezbahalardan mucize sonucu kurtulan kuzu gibi, bana yakından gülümseyen, daha yoğun, aydınlıkların duru mavisinde, gönlümde yükselen kavalın türküsüyle besleneceğim. Yağmur yine yağacak, çimen yine bitecek, başaklar elbet buğday olacak. Göğün bir damlasını yakalamak için, düne kadar hastalıklı istiridye örneği kapanan mendilimin kıvrımlarını açıp, sümüklere bulaşmış, inci gibi parlayan yıllanmış gözyaşlarımı seyredeceğim artık. (Delibozuklar Çiftliği)