Öfke Dansı - Harriet Lerner Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Öfke Dansı kimin eseri? Öfke Dansı kitabının yazarı kimdir? Öfke Dansı konusu ve anafikri nedir? Öfke Dansı kitabı ne anlatıyor? Öfke Dansı PDF indirme linki var mı? Öfke Dansı kitabının yazarı Harriet Lerner kimdir? İşte Öfke Dansı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Harriet Lerner

Çevirmen: Sinem Gül

Orijinal Adı: Dance of Anger

Yayın Evi: Varlık Yayınları

İSBN: 9789754341676

Sayfa Sayısı: 199

Öfke Dansı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Öfkenin nedenleri ve modelleri üzerinde duran bu kitap, önemli ilişkilerde anlamlı ve uzun vadeli değişimler gerçekleştirmeyi sağlayacak özel stratejiler sunuyor. Yazar, vardığı sonuçları on yıllık klinik araştırmalara, psikanalist sistemler ve aile sistemleriyle ilgili en son bulgulara dayandırarak, kavga ve suçlamayla ya da sessizlik ve duygusal uzaklaşmayla dışarı vurulan öfkenin, mevcut ilişki dinamiklerini neden ve nasıl koruduğunu gösteriyor. Ayrıca, öfkeyi daha güçlü ve bağımsız bir benlik duygusu kazanmak için kullanma konusunda kadınların yaşadığı zorlukları da dile getiriyor. Kadının öfkeli ve suçlayıcı bir konumdan, kendi karmaşasıyla yüzleşmeye doğru yaptığı yolculukları dile getiren Öfke Dansı, öfkenizi yapıcı bir güce dönüştürerek yaşamınızı yeniden şekillendirmek için size rehberlik edecektir.

Öfke Dansı Alıntıları - Sözleri

  • Öfkelerini etkin olmayan şekillerde ifade edenler sonunda,öfkelenmeye hiç cesaret edemeyenler kadar acı çekeceklerdir.
  • "Benlik tanımlamak" ya da "kendine özgü olmak" insanın sonuçta tek başına yapması gereken bir iştir. Başkaları denese de, ya da biz kendilerinden istesek bile, bu işi kimse bizim yerimize yapamaz ve yapmayacaktır. Sonuçta, ne düşündüğümü, ne hissettiğimi ve nasıl davrandığımı ben tanımlarım. Benim ne düşündüğümü, ne hissettiğimi ve nasıl davrandığımı biz tanımlamayız. Yine de, bu yalnız ve zorlu işi kendimizi soyutlayarak başaramayız. Bunu başarmak için gerekli olan şeyler, diğerleriyle bağlantımızı korumak ve ilişkilerimizde, kendimiz hakkında yeni şeyler öğrenmektir.
  • Bize düşen mücadele, öfkemizi dikkatle dinlemek ve değişimin hizmetine sunmak; bu arada, kendi kadınlık mirasımızda ve geleneğimizde değerli olan şeylere sahip çıkmaktır. Bunu başarabilirsek, öncülerin en başarılıları biz olacağız.
  • Birbirleriyle çatışan istekler ve dünya hakkında farklı algılamalar, tek bir tarafın haklı ve diğerinin de haksız olduğu anlamına gelmez.
  • ''Başkasını değiştirmeye ya da kontrol etmeye çalışmak hiçbir zaman işe yaramayan bir yöntemdir.''
  • Karşı çıkışlar, huzursuzluğun yanı sıra yakınlık ve bağlılık ifadeleridir.
  • Değiştirip kontrol edebileceğimiz tek insan kendimiziz.
  • Kavga etmemize rağmen sonunda haksızlıklara boyun eğmeye devam ediyorsak, yakınmamıza rağmen kendi umutlarımiza, değerlerimize ve potansiyelimize ihanet edecek şekilde yaşıyorsak ya da toplumun şirret, dirdirci, öfkeli ya da yıkıcı kadın klişesine uygun davranmaya başlıyorsak, depresyon, kendine saygı duymama, kendine ihanet etme ve hatta kendinden nefret etme gibi duygularla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.
  • Benliksizleşme
  • Kadınlar açık bir "ben"e sahip olmanın ilişkiyi tehdit etme ya da önemli birini yitirme anlamına gelmesinden korkarlar.
  • Birikmiş öfkeyi dışarı vurmanın terapik bir değeri yoktur.
  • ..değişim, etkin bir şekilde değişim yaratmaya çalışanlar için bile, endişe verici ve güç bir iştir.
  • Kendi belirsizliğimizi kabul etmek büyük bir cesarettir.
  • Öfkemiz, kişisel gelişim ve değişim için güçlü bir araç olabilir.
  • Duygusal olgunluğun en önemli dönüm noktalarından birisi , çoğul gerçeğin geçerliliğini fark etmek ve insanların farklı düşünüp , farklı hissedip , farklı tepki verdiklerini anlamaktır.

Öfke Dansı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İncelemeye öncelikle kitap kapağından başlamalı diye düşünüyorum. Sarsıcı etkiye sahip kitap kapağı tasarımı oldukça nadir rastladığımız yaratımların başında geliyor. Bu kitaba özel olarak, kapakta hazırlanmış olan illüstrator çizim oldukça fazla şey anlatmaktadır bizlere. Kapağına baktığınız ilk anda ne düşündünüz? Çiçeği oradan almak mı? İyice sıkıştırmak mı? Çiçeğin ne kadar sıkıştırıldığını tespit etmek mi? Kırılma noktasını merak etmeyi mi? Yoksa hiçbir şey mi? Kendinize vereceğiniz en samimi cevap, kendinizin ne denli acı vermeye müsait olduğunuzu/olmadığınızı öğrenmenize fayda sağlayacaktır. Peki neden acı vermeye odaklı bir kapak illüstratorü öfke anlatımlı bir kitapta kullanıyor? İşte bu noktada kitap içeriğine girmiş oluyoruz. Öfke duygusunun, yok edilmesi, bastırılması, sıfıra indirgenmesi gereken bir duygu olmadığı, var olduğu kabul edilerek yaşanılması gereken bir duygu olduğunu ortaya koyarak başlıyor yazarımız konusuna. Kabullenilmesini öngörüyor, çünkü öfke duygusunu sürekli ettirerek yerinde saymak yerine bu güçlü duyguyu yakın ilişkilerimizde nasıl olumlu yöne aktararak daha mutlu bir yaşam ve ilişki ağı örülebileceğini anlatıyor yazarımız bizlere. Tabi bunu çalakalem değil, yıllarca tecrübe edindiği klinik araştırmalara dayandırarak yazıyor. Yapmış olduğu aile sistemleri araştırmaları, tanık olduğu bireysel bulgular (Kavga, suçlama, sessizlik, duygusal uzaklaşma) aracılığıyla yazdığı bu kitabı muhakkak okuyun derim. Öfke duygusunu, bağımsız ve güçlü bir benlik kurabilmek için kullanılmasını önemseyen yazarımız, kadınların toplumsal anlamda bundan ne denli mahrum bırakıldıklarının da altını çiziyor. Benliğini yok edip, sinik bir davranış biçimi geliştirmeye neden olan bir ilişki ağı kurmaktansa yalnız kalıp bu güçlü benliği kurmanın öneminin altını çiziyor. Elbette öfke olduğu kadar da duygusallık gerçeği de var insanda. Bu anlamda kadınların yalnızlık korkusunun yersizliğini işleyerek resmen hayat kurtarıyor yazarımız. Bu anlamda muazzam bir konuyu muazzam bir şekilde ele almış diyebilirim. İnsanın kendi karmaşasıyla yüzleşmesinin önemi, kötü olarak lanse edilen ancak birey için önemli olan öfke gibi duyguların evrim geçirmesi için verilecek uğraşının altını çiziyor. Özellikle kadınların muhakkak okuması gerektiğini düşünüyorum. Keyifli okumalar. (Uğur De Molinari)

Tüm Kadınlar Okumalı Dedirten Kitap: Kitabı ilk kez 3 yıl önce okumuş “tekrar okumalıyım” listesine eklemiştim. Bugüne kısmetmiş bitirmek. 3 yıl önce dikkatimi çekmeyen sayfalarda durup notlar aldım. Altını çizdiğim yerlerin yanına bir de yıldız attım. Arada kapatıp düşündüm. Bu kitabı okuduktan sonra neleri değiştirdim, nelerde hata yapmaya devam ettim diye. Hem sevindim hem üzüldüm. Bir pasif agresif kişilik tipi olarak istek ve düşüncelerimi ben söylemeden karşı tarafın anlamasını beklemekten vaz geçemediğime üzüldüm. Bu yolda adımlar atmış, kişisel ihtiyaçlarımı öncelik sırasında üst basamaklara taşımış olmaktan da sevindim. Kitap hangi kültürde olursa olsun (Doğu/batı) kadınların kendileriyle ilgili yetersiz yüklendiğini ama başkalarının sorumluluğu, duyguları konusundaysa aşırı yüklenen konumunda olduğunu söylüyor. Herkesin iyi hissetmesi mutlu olması için talep dahi etmelerine gerek kalmadan onların hayatını kolaylaştırmaya çalışmak bir aşırı yüklenme şekli. Ama kendi ihtiyaçlarını hiçe sayıp kendi bedeninin işaretlerine sağır kalıp benliksizleşmek de bir yetersiz yüklenme problemi. Kadınlar olarak bu iki uçta seyreden git gelleri değiştirmek elimizde. Değişim sancılı, hem kendi içimizde hem sosyal çevremizde ciddi bir direnişle karşılaşacağımız kesin. Ama buna değer. Bu “cefakar ana” mirasını diğer kuşaklara aktarmamak için atılacak ilk adım belki de bu kitabı okumak. O yüzden ben çevremdeki kadınlardan başlayarak tüm kadınlara ısrar kıyamet tavsiye ediyorum. (İclal Demirkan)

Öfke Dansı PDF indirme linki var mı?

Harriet Lerner - Öfke Dansı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Öfke Dansı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Harriet Lerner Kimdir?

Kansas (ABD) `deki ünlü Menninger kliniğinde psikoterapisttir.Kadının öfkeli ve suçlayıcı bir konumdan, kendi karmaşasıyla yüzleşmeye doğru yaptığı yolculuğu anlatan yazar, öfkenizi yapıcı bir güce dönüştürerek yaşamınızı yeniden şekillendirebilmeniz için rehberlik ediyor.

Harriet Lerner Kitapları - Eserleri

  • Öfke Dansı
  • Bağlantı Dansı
  • Dans Eden Benlikler
  • Kandırma Dansı
  • Korku Dansı
  • Yakın İlişkiler Dansı
  • Neden Özür Dilemiyorsun?

Harriet Lerner Alıntıları - Sözleri

  • "Benlik tanımlamak" ya da "kendine özgü olmak" insanın sonuçta tek başına yapması gereken bir iştir. Başkaları denese de, ya da biz kendilerinden istesek bile, bu işi kimse bizim yerimize yapamaz ve yapmayacaktır. Sonuçta, ne düşündüğümü, ne hissettiğimi ve nasıl davrandığımı ben tanımlarım. Benim ne düşündüğümü, ne hissettiğimi ve nasıl davrandığımı biz tanımlamayız. Yine de, bu yalnız ve zorlu işi kendimizi soyutlayarak başaramayız. Bunu başarmak için gerekli olan şeyler, diğerleriyle bağlantımızı korumak ve ilişkilerimizde, kendimiz hakkında yeni şeyler öğrenmektir. (Öfke Dansı)
  • Öfkelerini etkin olmayan şekillerde ifade edenler sonunda,öfkelenmeye hiç cesaret edemeyenler kadar acı çekeceklerdir. (Öfke Dansı)
  • “İnsana göründüğü kişiymiş gibi davranırsanız, onu olduğundan daha kötü hale getirirsiniz. Ancak insana, potansiyel olarak olabileceği kişiymiş gibi davranırsanız , onu olması gereken hale getirirsiniz .” (Kandırma Dansı)
  • Hepimizin insanlara gereksinmesi vardır ve hepimiz de insanların bize davranışlarından derinlemesine etkileniriz. (Dans Eden Benlikler)
  • Feminizm bize en utanç verici ve mahrem şeyi paylaştığımız zaman bunun ne kadar evrensel olduğunu fark etmeyi öğretti. Kadın deneyiminin evrenselliği, eski yalanlara meydan okuyup doğruya mekan yaratmamızı sağlar. (Kandırma Dansı)
  • Hedef her iki tarafin da ayrı "Ben"liklerinin korunabildiği ve geliştirilebildiği ve benlikte ya da ötekinde ne yeterliğin ne de hassasiyetin gözden kaçırıldığı ilişkiler içinde olmaktır. Yakınlık açık bir benliğe sahip olmayı, kendimize amansızca odaklanmamızı, açık iletişimi ve farklılıklara büyük saygı duymayı gerektirir. Değerlerimiz, inançlarımız ve prensiplerimiz doğrultusunda benliğimiz için net bir duruş içinde olurken bizim için önemli olan kişilerle duygusal yakınlığımızı koruyabilmemizi gerektirir. (Yakın İlişkiler Dansı)
  • “Bazılarımız kırmızı çizgimizi ancak, kalmak ya da gitmek gibi bir yol ayrımında düşünürüz. Aslında o her gün her önemli ilişkimizde bizimledir. Öteki kişinin davranışına hastalığın mı, çevrenin mi, dikkat eksikliğinin mi, kötü genlerin mi, tembelliğin mi, ecinninin mi, yoksa gereğinden fazla yardımcı olma isteğinin mi neden olduğuna inandığımız hiç fark etmez. Bir ilişkide kırmızı çizgimiz yoksa, o ilişki gitgide bozulmaya mahkumdur.” (Bağlantı Dansı)
  • Kendi belirsizliğimizi kabul etmek büyük bir cesarettir. (Öfke Dansı)
  • « İlişkiler vermeyi ve almayı gerektirir, ama eşlerden biri vermek ve evliliği ya da aile yaşamını sürdürmek konusunda payına düşenden fazlasını yaptığında sorun çıkar. » (Bağlantı Dansı)
  • “Aslında suçluluk duygusu kadınlığın hamurunda vardır. Bir aile terapistinin söyledi ği gibi, "Bana suçluluk duymayan bir kadın gösterin, ben de size bir erkek göstereyim." Suçluluk duygularını en yo ğun yaşayan ve suçluluk duygusunun en çok kökleştiği ki şiler annelerdir, çünkü onlar ilk suçlanacak ve kendilerini ilk suçlayacak kişilerdir.” (Yakın İlişkiler Dansı)
  • Kaygının oldukça fazla olduğu durumlarda yavaşça ilerlemek ilerlemenin ideal biçimidir. Yavaş hareket etmek -ya da bazen hiç hareket etmemek- bir güç ya da sebat eksikliğinden ziyade, benliğin esenliğini ve bütünlüğünü sürdürmek ve korumak için gerekli olabilir. (Yakın İlişkiler Dansı)
  • Değiştirip kontrol edebileceğimiz tek insan kendimiziz. (Öfke Dansı)
  • İlginçtir ama bir ilişkiyi başarıyla yönlendirebilmek için, o ilişki olmadan da yaşayabilecek durumda olmak gerekir. (Dans Eden Benlikler)
  • "Dehşet içinde misiniz?" "Boy göstermeye devam edin." (Korku Dansı)
  • " Topluluk önünde konuşmanın bu denli dehşet verici olmasının nedenlerinden biri, kendimiz olma hakkına sahip olduğumuzu hissetmenin zorluğudur." (Korku Dansı)
  • Genel inanışların tersine, araştırmalar, kadınların yalnız yaşamayı erkeklerden çok daha iyi başardıklarını ve evlilikten erkeklere göre daha az yarar sağladıklarını göstermektedir. (Dans Eden Benlikler)
  • "Olduğumuz kişi olmak" bizim için önemli olan şeylerle ilgili açıkça konuşa bilmemizi, duygusal konularda nerede durduğumuzla ilgili net bir konum seçmemizi ve bizim için bir ilişkide neyin kabul edilebilir ve katlanılabilir olduğunun sınırlarını netleştirmemizi gerektirir. (Yakın İlişkiler Dansı)
  • ..değişim, etkin bir şekilde değişim yaratmaya çalışanlar için bile, endişe verici ve güç bir iştir. (Öfke Dansı)
  • İlişkileri önemsemek, bunlar üzerine çalışmak ve becerilerimizi geliştirmek geleneksel olarak kadınların alanı olmuştur. Bir şeyler yanlış gittiğinde genellikle tepki veren, acıyı hisseden ve değişimi başlatmaya çalışan ilk kişiler biz oluruz. Bu, kadınların ilişkilere erkeklerden daha fazla ihtiyaç duyduğu anlamına gelmez… (Yakın İlişkiler Dansı)
  • Bireysel bir kriz yıkıcı büyüklükteki bir trajediden farklı olsa da korku, bilgece tepki vermeyi öğrenmemiz durumunda hepimizi bir araya getirebilecek evrensel bir insan deneyimidir. Evren, er ya da geç herkesi savunmasızlık konusunda hızlandırılmış bir kursa sokar ve insanlara ne kadar ihtiyaç duyduğumuz konusunda bize bir ders verir. Korku ve acıdan kaçınamayız, ama kendimizi yeniden başkalarıyla bağlantılı ve bir bütün gibi hissetmemize yardım edecek şekillerde karşılaşmayı seçebiliriz. Korku, yardım etme ve yardım alma gibi en temel insan faaliyetine katılmayı nasıl sürdüreceğimizi bize öğretebilir. (Korku Dansı)