Ömer Paşa - İvo Andriç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Ömer Paşa kimin eseri? Ömer Paşa kitabının yazarı kimdir? Ömer Paşa konusu ve anafikri nedir? Ömer Paşa kitabı ne anlatıyor? Ömer Paşa kitabının yazarı İvo Andriç kimdir? İşte Ömer Paşa kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: İvo Andriç

Çevirmen: Ali Berktay

Orijinal Adı: Omer Pacha Latas

Yayın Evi: İletişim Yayınevi

İSBN: 9789750502118

Sayfa Sayısı: 287

Ömer Paşa Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Avusturya ordusunda yetişmiş, İslâm'ı sonradan kabul etmiş Lika'lı bir Hristiyan olan Ömer Paşa, bilgisi, becerisi, liyâkatiyle padişahın ordusunda en üst rütbeye kadar yükselmişti. Travnik'in sivil valisi konumundaki vezire hesap vermiyor, ne kadar zaman kalacağını, nerede ikamet edeceğini kimseye sormuyordu. Saraybosna'ya iktidarı ele geçirip yönetmek için değil, savaşmak ve cezalandırmak üzere gelmişti. Ve halkın bu adamdan ödü kopuyordu.

Nobel ödüllü yazar İvo Andriç'in bu romanında, serasker Ömer Paşa'nın Saraybosna'ya gelmesinden sonra kentte ve seraskerin köşkünde yaşananlar, her bölümde farklı karakterlerin sahne aldığı bir kurguyla anlatılıyor.

Ömer Paşa Alıntıları - Sözleri

  • Türkiye' de beklemek istemeyen veya beklemeyi beceremeyen kişi ne denli yetenekli olursa olsun hiçbir şey başaramaz ve sinirlerini yıpratmaktan başka bir şey elde edemez.
  • Yağışlı bir güz, sert bir kış geçiren tüm kentler gibi, Saraybosna'da da nisan ayı gelir gelmez kendini hissettirmeye başlayan yaz mevsimi görkemli olur. Bu ayın yumuşaklığı başka yerlerde olduğu gibi rüzgarla dağılmaz veya erken bastıran sıcaklarla kuruyup gitmez; Saraybosna çukurunda dingin bir biçimde, bir çanağın dibindeymişçesine yavaş yavaş serpilir, gelişir, uzar ve herkes ondan yararlanabilir.; yaşamı daha güzel kılar, en azından kolaylaştırır.
  • İnan olsun, bu adamda Türklüğün zerresi yok!
  • İstanbul'daki ilk yıllarında sık sık ziyaret ettiği, kendisine bir çok şey öğreten dindar ve eğitimli kişileri hatırlamıyordu bile ve ondan öncesini ise tamamen aklından çıkarmıştı. Gömlek değiştiren bir yılan gibi tüm bunları arkasında bırakmıştı.
  • İlk kez ona her yerde eşlik eden gülümseyişin yok olduğunu, içindeki her şeyin karardığını ve sanki kör olduğunu duyumsadı.
  • Annesi dört yıl boyunca ona baktı, hocalara ve şifacılara, ilaçlara ve muskalara para döküp durdu. Hiçbir sonuç alamadı.
  • Tüm yalanları ve iftiraları bana övgü gibi geliyor ve şerefimi artırıyor.
  • En tatsız ve acı verici konular suskunlukla geçiştirilirdi.
  • Hristiyanlar ve Yahudiler her zamanki gibi Türk ordusuyla her türlü ilişkiden kaçınıyorlardı.
  • Şu halimize bakınca, geçmişte ne gerekirdi, şu an ne gerekiyor veya ne gerekecek hakkında ne söylesek boşuna.
  • Türkiye 'nin dışına giden çiçekli yollar yoktur. Yoktur, hiç olmamıştır.
  • Acı artıyor ve yaşadıkları onlara inanılmaz, gerçekdışı, çılgınca görünüyordu..
  • Giderek yalnızlaşıyor, kendisini kollayanlardan uzaklaşıyor ve onlarla bağlarını sürdürme ihtiyacı hissetmiyordu.
  • Evinden, kentten, hatta yaşamdan kaçma yönünde bir istekten oluşan derin bir bitkinlik kalıyordu.
  • Cimri veya eli açık, geveze veya dilsiz olabiliyordu ; kimi zaman sevimli ve cana yakın, kimi zaman kaba ve yanına yaklaşılmaz biri haline geliyordu.

Ömer Paşa İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Lika doğumlu bir Hristiyan olan Ömer Lütfü Paşa Avusturya Ordusunda eğitim görmekte iken Osmanlı'nın tebaasına girmiş, Müslümanlığı kabul etmiştir. Hırsı ve zekası sayesinde Osmanlı Ordusu içerisinde serasker (baş kumandan) unvanına kadar yükselmiştir. Ömer Paşa, 19. yüzyılın ortasında Bosna ve Hersek sancaklarında kaybolan düzenin tesis edilmesi amacıyla Saraybosna'ya gönderilir. Burada isyan eden, Osmanlı'nın otoritesini kabul etmeyen beyleri, paşaları ya iyi ve sadık bir tebaa haline getirecek ya da mezar sayısını arttıracaktır. Ömer Paşa'nın 1850'li yıllarda Bosna'ya yaptığı sefer sürecinde yaşananlar, gerek Ömer Paşa'nın ordusundaki ve maiyetindeki insanların şahsi hikayeleri, gerekse bölgenin ileri gelenlerinin öyküleri anlatılıyor tarihi romanda... Döneme dair değişik hikayeler barındırsa da Osmanlı Ordusunu yerel halka zulmeden, eziyet eden, adaleti ve merhameti olmayan bir güruh olarak anlatmış yazar... (Ceyhan)

Bir lokantaya gidersiniz, o lokantada çok sevdiğiniz, arada bir tekrar tekrar yediğiniz yemek vardır. O yemekten hiç bıkmazsınız ve tadı sürekli damağınızdadır. Bir gün, o lokantanın başka yemekleri olduğunu da görüp bir defa da o farklı yemekten denersiniz. Karnınız doymuştur, vasat bir zevk de almışsınızdır yemek yerken, ama o yemeği yemeyi bir daha düşünmezsiniz. Lokantanın o ilk beğendiğiniz yemeği veya yemekleri sizin için hâlâ bir numaradır. İşte o lokanta Ivo Andriç. Lokantanın çok sevdiğiniz, tekrar tekrar yediğiniz yemekleri Drina Köprüsü, Hanımefendi kitapları. Yeni denediğiniz, karnınızı doyuran ama bir daha yemeyi çok düşünmediğiniz yemek ise bu kitap, Ömer Paşa. Güzel kitap, vakit geçiriyor, yer yer başarılı karakter irdelemeleri var, o kadar. (Mehmet Akif Akkaya)

Bu kitabın yazarı ile tanışmam "Drina Köprüsü" adlı eseri ile olmuştu. Çok sevmiştim o kitabı. Yeni bir yazar yeni kitaplar ile tanışırken genelde o yazarın en sevilen eserini okumayı tercih ederim. Çünkü çok sevilmeyen bi kitabı ile başlamak ister istemez, o yazara karşı bir önyargıya sebep veriyor. Bu okuduğum kitap ise kısacası 19. yy Bosnasına değiniyor. Bi yanda tüm imparatorlukta olduğu gibi Bosna'da da reform yapmaya çalışan bir Osmanlı, Bu reformlara karşı çıkan Bosnalılar, Ve onları yola getirmek için görevlendirilen Osmanlı Paşası. Ve bu Paşa 'nın güç zehirlenmesi.. Esip, gürleyip, asıp kesmesi. Tüm olaylar ise o Paşa ve bulunduğu topraklarda cereyan etmekte. Demem o ki, bu yazarın kitabını okumaya "Drina Köprüsü" ile başlayın, canınız isterse bu kitabı okursunuz. Okumazsanız da pek bişey kaybetmiş sayılmazsınız. Ama her şeye ragmen bu yazarın kitaplarını okumayı seviyorum. Sırada "Travnik Günlüğü" adlı eseri var. Herkese İyi okumalar.. (M.G)

Ömer Paşa PDF indirme linki var mı?

İvo Andriç - Ömer Paşa kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ömer Paşa PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İvo Andriç Kimdir?

Ivo Andrić, 1892'de Travnik yakınlarında Dolac'ta doğdu. Zagreb, Viyana ve Krakow'da sürdürdüğü eğitimini Graz Üniversitesi'nde verdiği "Osmanlı Yönetimindeki Bosna-Hersek'te Kültür Yaşamı" konulu doktora tezi ile tamamladı. I. Dünya Savaşı sırasında milliyetçi etkinliklerinden ötürü Avusturya-Macaristan yetkilileri tarafından bir süre gözaltında tutuldu. Savaşı izleyen yıllarda Yugoslavya Dışişleri Bakanlığı'nda çalıştı. Budapeşte, Madrid, Cenevre ve Berlin'de dış görevlerde bulundu.

Yazarın en büyük özelliği kitaplarindaki olayları tarafsızlıkla anlatmasıdır. En acımasız hatta insanlık dışı sayılabilecek eylemlerde dahi yazar yalnızca olayı, o sırada insanların ne düşündüklerini ve hareketlerinin sebeplerini anlatmakta; fakat herhangi bir görüş belirtmemektedir. Hümanist olan Ivo Andrić eserinde çeşitli dinlerin ve soyların kaynaştığı bu bölgede en küçük bir din ve ırk ayrımı yapmadan, anlattığı olaylarda yer alan bütün kişilere eşit bir sevgi ve ilgi göstermiştir.

İvo Andriç Kitapları - Eserleri

  • Drina Köprüsü
  • Lanetli Avlu
  • Irgat Siman
  • Hanımefendi
  • Sinan’ın Tekkesinde Ölüm
  • Travnik Günlüğü
  • Uğursuz Avlu
  • Ömer Paşa
  • Güneşli Tarafta
  • Veli Paşa'nın Oynaşı
  • Bosna Hikayeleri

İvo Andriç Alıntıları - Sözleri

  • Son 18 yılda dilenciler bu evde duygusal bir şekilde ağırlanır ve onalara bolca hediye verilirdi. Bu biliniyordu. Şimdi bunu da değişmesi gerekiyordu. Sadece, Hanımefendi bu hususu, hizmetçiler konusundaki gibi katı ve kestirmeden halledemeyeceğinin farkındaydı. (Hanımefendi)
  • Çünkü dört farklı inancın iç içe yaşadığı bu yoksul, geri kalmış ülkenin başka ülkelerden dört kat daha fazla sevgiye, karşılıklı anlayışa ve hoşgörüye ihtiyacı var. Fakat Bosna’da, tersine, anlayışsızlık, düzenli aralıklarla açık nefret yaymak buranın insanının tipik bir özelliği. Farklı inançlar arasındaki uçurum o kadar derin ki bazen yalnızca nefret bunları aşmayı başarıyor. (Sinan’ın Tekkesinde Ölüm)
  • Tuhaftır, mutlu olabilmemiz için ne kadar az şey gerekiyor, çoğunluk bu pek az şeyle yetinmeyişimizse daha da tuhaf! (Irgat Siman)
  • En iyisi insanı hikâyesini dilediği gibi anlatması için serbest bırakmaktı. (Lanetli Avlu)
  • Türkiye 'nin dışına giden çiçekli yollar yoktur. Yoktur, hiç olmamıştır. (Ömer Paşa)
  • ... İnsanın kurtuluşuna ve mutluluğuna giden tek yolun insanın dürtülerinden kurtulmasından geçtiğine dair bir teorisi vardı. (Güneşli Tarafta)

  • «Bir ülkenin ve hükümetinin değerini ölçmek, geleceği hakkında hüküm vermek istiyor musun ? O ülkede, cezaevine tıkılmış namuslu ve suçsuz kişilerle, ellerini kollarını sallayarak dolaşan sabıkalıları bir say.» (Uğursuz Avlu)
  • "Gözünün önünde hiçbir hayal belirmiyor, mısralar ancak güçlükle kurulabiliyor ve yine de eksik kalıyor, kafiyeler eskiden olduğu üzere artık kıvılcım saçarcasına birbirlerini ateşlemiyorlardı." (Travnik Günlüğü)
  • Kısacası, fakirlik korkusundan, alçakça ve rezilce düşüncelerden, yontulmamış tabirlerden asla kurtulamadıktan sonra, acı ve göze görünmez ve silinmez bir sefalet insanın her adımında peşinden ayrılmazken ve o güzel hayat bir rüya gibi gözlerimizin önünden silinip giderken, az veya çok bir şeylere sahip olmak ne işe yarardı? (Travnik Günlüğü)
  • Bana gelince kitap okumayı ve başkalarının hayatına karışmayı sevmem. Herkesin düşüncesi kendine. (Uğursuz Avlu)
  • "Yaşlanmak, zayıflamak ve ölmek o kadar korkunç bir şey değil. Asıl korkunç olanı, bizi, bizden çok daha farklı olan başkalarının, daha gençlerinin takip edeceğini idrak etmemizdir. İşte asıl ölüm buradadır. Bizi mezara çeken hiç kimse yok, hayır, biz arkamızdan mezara itiliyoruz!" (Travnik Günlüğü)
  • Anılar ise bir kez harekete geçti mi sadece başlangıçlarda durmuyorlardı. (Hanımefendi)
  • Dilencilerin dahi geçip gittiği boş ve neşesiz, gülüşmelerin ve sohbetlerin olmadığı, sıcaklıktan ve süslemelerden yoksun olan bu ev, yeni ve sıradaşı misafirler ağırlamaya başlamıştı. Farklı insanların nasıl görünmez bağlarla para ve para arayışı tarafından çekildiği burada görülebiliyordu. (Hanımefendi)

  • ...Çoğumuzun bazen tek ihtiyaç duyduğu şey yalnızca bize yakın birinin sevecen bir sözüdür. (Sinan’ın Tekkesinde Ölüm)
  • çoğumuzun bazen tek ihtiyaç duyduğu şey yalnızca bize yakın birinin sevecen bir sözüdür. (Sinan’ın Tekkesinde Ölüm)
  • Çünkü hayâl kırıklığı ve acı, düşünceleri geçmişe götürür. (Irgat Siman)
  • Genelde böyle olur. Görmeyi umduğumuz kişiler onları düşündüğümüz ve en çok beklediğimiz zamanlarda değil, aklımızdan hiç geçmedikleri anlarda ortaya çıkarlar. Ve onları görmekten duyduğumuz sevincin, içimizin onu bastırdığımız derinliklerinden çıkması biraz zaman alır. (Lanetli Avlu)
  • O, kim olduğu bilinmeyen masallaştırılmış bir üstaddır. (Drina Köprüsü)
  • ... En soğuk zamanlarda bile bu oda ısıtılmazdım Soğuk zamanlarda gelen konuklara “ Paltolarınızı çıkarmayın” derdi Hanımefendi ve intikamcı bir ses tonuyla eklerdi: “ Zira burada soba yakılmıyor.” (Hanımefendi)
  • Çünkü kuşku daima insanın kendi içindeydi, daima da alesta beklerdi, biraz uyukladığında, tek gözü açık, bir kulağı delik uyurdu, en küçük bir gürültü, kelebeğin kanat çırpışından daha hafif bir ses uyandırabilirdi onu; kendisini kimse hiçbir şekilde uyandırmazsa şüpheli görülen sessizlikten kendi kendine uyanabilirdi. (Irgat Siman)