Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx - Yıldız Silier Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx kimin eseri? Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx kitabının yazarı kimdir? Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx konusu ve anafikri nedir? Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx kitabı ne anlatıyor? Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx PDF indirme linki var mı? Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx kitabının yazarı Yıldız Silier kimdir? İşte Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Yıldız Silier

Tasarımcı: Savaş Çekiç

Yayın Evi: Yordam Kitap

İSBN: 9789944568852

Sayfa Sayısı: 168

Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kapitalizm, bireysel özgürlüğün son durağı mı' Liberal kuramcılar diyor ki: "Serbest piyasa ekonomisi, belki eşitlik, kardeşlik ve adalet sağlayamıyor ama hiç olmazsa özgürlüğü garanti altına alıyor." Özgürlüğün, tüketicilerin marka seçme özgürlüğüne ya da soyut vatandaşların eşit yasal haklarına indirgenemeyeceğini düşünüyorsak, liberalizmin ilk eleştirmenlerinden Rousseau ve Marx´ın alternatif özgürlük anlayışlarından hâlâ öğreneceğimiz çok şey var. Çoğumuz, ya özgürlüğü kuralsızlık olarak tanımlayıp, mutlak özgürlüğün hiçbir toplumda var olamayacağını düşünüyoruz, ya da özgürlüğü "özel alan" içindeki serbestliğe indirgeyip, kendimizi özgür hissetmenin özgür olmak için yeterli olduğuna inanıyoruz. Peki, ya Rousseau´nun iddia ettiği gibi ayağımızdaki zincirleri halhal zannedip çiçeklerle süslüyorsak' Özgürleşmenin ilk adımı, şu anda neden özgür olmadığımızı kavramaktan geçiyor. Modern toplumda içine düştüğümüz "özgürlük yanılsaması"nı açıklayan Rousseau ve Marx, özgürlüğün ihtiyaçlarla ilişkisine dair iki farklı tez öne sürüyor. Rousseau´ya göre, uygarlık, arzuları ve bağımlılıkları artırdıkça toplumlar yozlaşır ve insanlar farkına varmadan özgürlüklerini kaybeder. Özgürlüğün koşulu "yapay arzular"dan kurtularak yetenekler ve ihtiyaçlar arasında denge kurulmasıdır. Oysa Marx´a göre özgürleşme ancak ihtiyaçların artması ve insancıllaşmasıyla mümkündür. Bütün ihtiyaçlarımızı para ihtiyacına indirgeyen "meta fetişizmi"nden kurtulma mücadelesi, yabancılaşmanın aşılmasının da önünü açar. Bu kitap, "Biz kimiz' Nereden geldik' Nereye gidiyoruz' Nasıl özgürleşebiliriz'" sorularının peşine düşen herkesi düşünsel bir yolculuğa davet ediyor.

Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx Alıntıları - Sözleri

  • Dünyanın en yoksul 48 ülkesinin (yani tüm dünya ülkelerinin dörtte biri) Gayrı Safi Milli Hasılalarının toplamı, dünyanın en zengin üç kişisinin servetlerinin toplamından daha az!
  • Filozoflar, sanatçılar ve bilim insanları, insanın ne menem bir varlık olduğunu defalarca tanımlamış olsa da (akıl sahibi, konuşan, alet yapan hayvan, vb.), benim izini sürmek istediğim tanıma göre insan, öykü yazan bir varlık. Kendi yaşamını ve çevresindeki dünyayı anlamlandırmaya çalışan; deneyimlerinin üst üste rasgele bir şekilde yığılmasından, anılarının çoğunun silikleşip yitip gitmesinden rahatsız olan, geçmişte yaşadıklarını öyküselleştiririp iplikçikleri birleştirmeye, kendi kişisel tarihini yeniden kurgulamaya çalışan bir varlık.
  • Sen bir rota çizmiş olsan da kesinkes, yolun hep bir planı vardır senin hakkında. Yolları yolculuk, yola çıkanı da yolcu yapan budur. Aldanmazsan, kapılmaz ve yanılmazsan varamazsın yolun gideceği yere. Yolculuğun gizi budur: Kaybetmezsen yolunu bulamazsın aslında. Bir soru'n olmalı mutlaka. O soruyu sormalısın, kimsenin anlamadığı bir dilde konuşan ve hep aynı cümleyi tekrar eden bir derviş gibi döne döne aynı soruyu sormalısın. Cevap, başlangıçta tahmin ettiğinden ne kadar uzakta ise gerçeğe o kadar yakındır. Sarsılmamışsan, soru'nu kaybetmekten korkmuşsan, hiçbir yere gitmemişsindir aslında. Düzenin bozulmalı. Evden çıkmak budur aslında. Yolculuk, bir düşmek ve kalkmak meselesidir. Eve yaralarla dönülmüyorsa hiç gidilmemiştir..... Sadece uzaklardan gelenler bilirler evlerinin kokusunu. Yollara, evlerimizi anlamak için çıkılır. Fakat yolda bulduğun cevaplar eve geldiğinde, yakalanmış kelebeğin renklerinin sönmesi gibi parça parça dağılır. Yola ait cümleler, yazıktır ki hep yolda kalır. Onlar yolun cevaplarıdır. Döndüğünde anlatacağın hep biraz renksiz bir hikâyedir. Cevaplar, suyun altında çok renkli görünen ama sudan çıkarıp kuruduğunda renkleri sönen çakıl taşları gibidir. Bu, sana böyle gelir. Oysa yeni çocukların yeni yollara çıkması için o çakıl taşlarını getirmek, sözün büyülü suyuyla yeniden ıslatmak, renklerini yeniden canlandırmak gerekir.
  • Ekranlar ve vitrinlerdeki o dışına altın tozu sürülmüş , içiyse çürümüş hayatları izlerken hayatımız akıp gidiyor.
  • Orwell kitapları yasaklayacak olanlardan korkuyordu. Huxley'in korkusunun kaynağında kimse kitap okumayı istemeyeceğinden, kitapları yasaklamanın gerekmeyeceği vardı. Orwell bizi bilgisiz bırakacaklardan, Huxley ise insanları pasifliğe ve bencilliğe sürükleyecek kadar enformasyon yağmuruna tutacak olanlardan korkuyordu. Orwell hakikatin bizden gizlenmesinden, Huxley ise gerçeklerin umursamazlıkla karşılanmasından korkuyordu..... 1984'te insanlar acı çekmeyle tehdit edilerek kontrol altına alınıyordu; Cesur Yeni Dünya'da ise baştan çıkarıcı, gönül çelici eğlencelerle hazza boğularak.
  • Ne de olsa araçların hızla geliştiği, ama amaçların gitgide daha az sorgulandığı bir çağda yaşıyoruz.
  • Güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler Göreceğiz Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar Işıklı maviliklere Süreceğiz Açtık mıydı hele bir Son vitesi Adedi devir Motorun sesi Uy çocuklar kim bilir Ne harikûlâdedir 300 kilometre giderken öpüşmesi Hani şimdi bize Cumaları pazarları çiçekli bahçeler vardır Yalnız cumaları Yalnız pazarları Hani şimdi biz Bir peri masalı dinler gibi seyrederiz Işıklı caddelerde mağazaları Hani bunlar 77 katlı yekpare camdan mağazalardır Hani şimdi biz haykırırız Cevap kara kaplı kitap Zından Kayış kapar kolumuzu Kırılan kemik Kan Hani şimdi bizim soframıza Haftada bir et gelir Ve çocuklarımız işten eve Sapsarı iskelet gelir Hani şimdi biz İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler Göreceğiz Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar Işıklı maviliklere Süreceğiz Nazım Hikmet
  • Ekranlar ve vitrinlerdeki o dışına altın tozu sürülmüş, içiyse çürümüş hayatları izlerken hayatımız akıp gidiyor.
  • Ya aradığımız şey baştan beri burnumuzun dibinde olduğu halde onu görmüyorsak?
  • Eğer yeterince büyük bir yalan uydurur ve sürekli tekrarlarsan insanlar buna inanacaklardır. Nazi Propaganda Başkanı - Joseph Goebbels
  • Felsefenin iki kurucusu (Sokrates ve Descartes) bilgeliğe ve bilgiye giden yolun ilk adımının kişinin cehaletinin ve sınırlarının farkına varması olduğu konusunda hemfikirdiler.
  • Çalışanlar işini kaybetmekten korkuyor. Çalışmayanlar asla iş bulamamaktan korkuyor. Açlıktan korkmayan, yemekten korkuyor... Siviller askerlerden korkuyor, askerler silahsız kalmaktan korkuyor ve silahlar savaşsız kalmaktan korkuyor. Şimdi korku mevsimi. Kadının erkeğin şiddetinden korkusu ve erkeğin korkusuz kadından korkusu.
  • Paulo Coelho, çok satan romanı Simyacı'da şöyle der: "Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu halde asla göremeyiz onları. Peki neden bilir misin? Çünkü insanlar hazineye inanmazlar..... unutma ki yüreğin, hazinenin bulunduğu yerdedir.” Böylece insanın hep uzaklarda aradığı mutluluğun aslında kişinin kendi içinde, yüreğinde olduğunu ve gönül sesimize kayıtsız, inançsız ve umutsuz kaldıkça da arayışımızın beyhude olduğunu vurgular. Hermann Hesse, Siddhartha romanında benzer bir arayış öyküsünü anlatır. Bu içsel yolculuğun kıssadan hisselerinden birine göre hedefe kilitlenmiş biçimde arayan kişi (seçtiği hedef ne olursa olsun) en önemli şeyleri gözden kaçırır; yani sürecin keyfini çıkarmayı ve hem çevresiyle etkileşip benliğinin sınırlarını genişletmeyi, hem de kendi içinde derinleşmeyi, kısaca dünyayla ve kendisiyle bütünleşmeyi.
  • Sen bir rota çizmiş olsan da kesinkes ,yolun hep bir planı vardır senin için. -Ece Temelkuran-
  • Yani, bir ülkeye IMF koşullarını kabul etme şartıyla kredi vermek, silah satıp ticareti artırmak, verimli arazileri 99 yıllığına kiralayıp fabrika kurarak çevreyi kirletip ucuz işgücünü sömürmek gibi faaliyetleri yapanlara, yoksul ülkelerin kalkınmasına yardımcı olduklarından şeref madalyası verilen, tepetaklak olmuş bir dünya!

Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Felsefe neye yarar?: Yıldız Silier, Boğaziçi Üniversitesi akademisyen hocalarından biri. Dünyanın çeşitli ülkelerinde felsefe üzerine konuşmacı olarak yer almış. Niye geç tanıştım,ah bir ders alsaydım, ben de o konuşmalardan birine katılsaydım dediğim ender akademisyenlerden! Boğaziçi Üniversitesi'nin 2013 yılına ait bir dergide Silier şöyle diyor ; "Felsefe neye yarar?" Bence felsefe her şeyden önce "kafa karıştırmaya" ve "ne istemediğinizi anlamaya" yarar. Nasıl bir dünyaya özlem duyduğumuzu, neye değer verdiğimizi felsefeden ziyade insani duyarlılıklarımız, sezgilerimiz ve belki de sınıf bilincimizle buluyoruz. Silier'in dediği gibi felsefe benim kafamı karıştıran bir yandan da bir taraf seçmeye, kendimi çözmeye çalıştığım düşünbilimdi. Felsefe üzerine kitap okuyup bunu hakkını vererek inceleyen arkadaşlara imreniyordum. Ya bende okusam bir çırpıda anlasam diye hayıflanıyordum. Meselâ, felsefe üzerine kitap okurken halim şöyle; iki cümle oku, epistemoloji neydi yahu diye bakarken, kitap yerine epistemoloji üzerine ne varsa okumaya başlamışım.Sonra bırak kitabı! Ta ki Silier'le tanışana kadar. Silier felsefeyi öyle güzel anlatıyorki sanki anılarını dinliyorsunuz. O kadar akıcı o kadar keyifli! Kendisi tek felsefeyle kalmamış alıntılar yaptığı rengârenk enfes yazarlarla filmlerle donatıyor.Kitap bittiğinde izlenecekler, okunacaklar listeniz hazır sayesinde :) Gelelim kitap içeriğine ; Filozoflar, sanatçılar ve bilim insanları, insanın ne menem bir varlık olduğunu defalarca tanımlamış. Yazar, bir bölüm Rousseau'nun insan olma üzerine, ideal düzen üzerine görüşlerini; ikinci bölüm Marx'ın insanın kapitalizmle nasıl var olduğunu, nasıl yabancılaştığını, başka bir dünyanın mümkün olup olmadığını karşılaştırmalı sade ve akıcı bir dille sentezlediği eser. Yaşlı adam ve denizden sonra tekrar okuyacağım ikinci eser diyebilirim. Tavsiye ederim. Kaçırılmayacak bir eser. (Verda)

Kitabın değindiği kısımları, günümüzün içi boşaltılmış kavramlarını, özgürlüğün var olan seçeneklerde yapılan seçim değil istenilen seçeneği yaratma gücünün bulunması olduğunu, yabancılaşmayı, bağımlılığı, insan olmaktan uzaklaşmayı ve artık ne olduğumuz, ne yapmamız gerektiği sorunlarına ışık tutmuş Yıldız Hanım. Felsefi düşünme ve topluma bakabilme konularında bana o kadar çok şey kattı ki bu kitap. Kesinlikle okuyun, okutturun. (Aslı)

Başka bir dünya mümkün: Canım hocamın yazdığı kitabı daha yeni okuma fırsatına nail olduğum için çok mutluyum. Dünya düzeninin çizdiği bu karamsar tabloya rağmen, bu kitabı okurken içim huzurla ve umutla doldu tıpkı Yıldız Hocanın derslerindeki gibi. Tanıdığım ender mutlu felsefe kitaplarından. (Derin Güçer)

Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx PDF indirme linki var mı?

Yıldız Silier - Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yıldız Silier Kimdir?

1997'de Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü'nü bitirdikten sonra aynı üniversitenin Felsefe Bölümü'nden 1999'da mastırını aldı. 1999-2003 arasında İngiltere'deki Kent Üniversitesi'nde felsefe doktorasını yaptı. Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde 2003'te öğretim görevlisi, 2004'te yardımcı doçent oldu. Halen bu bölümde öğretim üyeliğini sürdürmektedir. "Sosyal ve Politik Felsefe", "Modern Felsefe Tarihi", "Estetik", "Özgürlük" ve "Felsefeye Giriş" dersleri vermektedir.

 

Yıldız Silier, 1993 yılında Theoni Pappas'ın The Joy of Mathematics kitabını Yaşayan Matematik adıyla; 1996 yılında Dirk J. Struik'in A Concise History of Mathematics kitabını Kısa Matematik Tarihi adıyla Türkçeye kazandırdı. 2003'te Felsefe Tartışmaları dergisinin 31. sayısında "İki Özgürlük Anlayışı" makalesi yayınlandı. 2005'te İngiltere'deki Ashgate yayınevinden Freedom: Political, Metaphysical, Negative and Positive kitabı yayınlanan Silier, sosyal ve politik felsefe alanında çalışmaktadır.

Yıldız Silier Kitapları - Eserleri

  • Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx
  • Oburluk Çağı
  • Kökler, Çarklar ve Bulutlar

Yıldız Silier Alıntıları - Sözleri

  • "Herkes mutlu olmak ister, ama mutluluktan anladıkları farklı şeylerdir." bu yalnızca mutluluğa dair en yaygın "klişe" değil, aynı zamanda konunun "uzman"larından Aristoteles'in 2400 yıl önce söyledikleri. (Oburluk Çağı)
  • Sen bir rota çizmiş olsan da kesinkes, yolun hep bir planı vardır senin hakkında. Yolları yolculuk, yola çıkanı da yolcu yapan budur. Aldanmazsan, kapılmaz ve yanılmazsan varamazsın yolun gideceği yere. Yolculuğun gizi budur: Kaybetmezsen yolunu bulamazsın aslında. Bir soru'n olmalı mutlaka. O soruyu sormalısın, kimsenin anlamadığı bir dilde konuşan ve hep aynı cümleyi tekrar eden bir derviş gibi döne döne aynı soruyu sormalısın. Cevap, başlangıçta tahmin ettiğinden ne kadar uzakta ise gerçeğe o kadar yakındır. Sarsılmamışsan, soru'nu kaybetmekten korkmuşsan, hiçbir yere gitmemişsindir aslında. Düzenin bozulmalı. Evden çıkmak budur aslında. Yolculuk, bir düşmek ve kalkmak meselesidir. Eve yaralarla dönülmüyorsa hiç gidilmemiştir..... Sadece uzaklardan gelenler bilirler evlerinin kokusunu. Yollara, evlerimizi anlamak için çıkılır. Fakat yolda bulduğun cevaplar eve geldiğinde, yakalanmış kelebeğin renklerinin sönmesi gibi parça parça dağılır. Yola ait cümleler, yazıktır ki hep yolda kalır. Onlar yolun cevaplarıdır. Döndüğünde anlatacağın hep biraz renksiz bir hikâyedir. Cevaplar, suyun altında çok renkli görünen ama sudan çıkarıp kuruduğunda renkleri sönen çakıl taşları gibidir. Bu, sana böyle gelir. Oysa yeni çocukların yeni yollara çıkması için o çakıl taşlarını getirmek, sözün büyülü suyuyla yeniden ıslatmak, renklerini yeniden canlandırmak gerekir. (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Ama özgürlük, çok zor yetişen, narin bir çiçek gibidir sevgili torunlarım. Ona sürekli gözünüz gibi bakmazsanız, sulayıp, fırtınalardan korumazsanız, ya kurur, ya da solar gider. (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • " Mutlu son’la biten klasik Hollywood filmlerinde, daha sonra karakterlerin başına neler geldiği anlatılmaz. " (Oburluk Çağı)
  • Filozoflar, sanatçılar ve bilim insanları, insanın ne menem bir varlık olduğunu defalarca tanımlamış olsa da (akıl sahibi, konuşan, alet yapan hayvan, vb.), benim izini sürmek istediğim tanıma göre insan, öykü yazan bir varlık. Kendi yaşamını ve çevresindeki dünyayı anlamlandırmaya çalışan; deneyimlerinin üst üste rasgele bir şekilde yığılmasından, anılarının çoğunun silikleşip yitip gitmesinden rahatsız olan, geçmişte yaşadıklarını öyküselleştiririp iplikçikleri birleştirmeye, kendi kişisel tarihini yeniden kurgulamaya çalışan bir varlık. (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Zaten politika sadece insanları ayırmaya, düşmanlaştırmaya yarıyor. (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • Ekonomik bağımsızlığı olmayan kadınlar, çocuklarını alıp da evi terk edemedikleri için kocalarının şiddetine razı olmak zorunda kalıyor. (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • Güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler Göreceğiz Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar Işıklı maviliklere Süreceğiz Açtık mıydı hele bir Son vitesi Adedi devir Motorun sesi Uy çocuklar kim bilir Ne harikûlâdedir 300 kilometre giderken öpüşmesi Hani şimdi bize Cumaları pazarları çiçekli bahçeler vardır Yalnız cumaları Yalnız pazarları Hani şimdi biz Bir peri masalı dinler gibi seyrederiz Işıklı caddelerde mağazaları Hani bunlar 77 katlı yekpare camdan mağazalardır Hani şimdi biz haykırırız Cevap kara kaplı kitap Zından Kayış kapar kolumuzu Kırılan kemik Kan Hani şimdi bizim soframıza Haftada bir et gelir Ve çocuklarımız işten eve Sapsarı iskelet gelir Hani şimdi biz İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler Göreceğiz Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar Işıklı maviliklere Süreceğiz Nazım Hikmet (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Sistemin ezdiği ve dışladığı bireyler, yeterli paraları olmasa da, hafta sonlarında büyük alışveriş merkezlerini gezmeyi alışkanlık haline getirirler. Vitrinlerde sunulan, elleriyle tutabilecekleri kadar yakın ve bir o kadar da uzak olan bu hayaller aleminde dolaşarak, bir gün bütün bunlara sahip olmanın düşüyle ya hırsları bilenir ya da tatlı bir uyuşukluğa kapılarak "eğlenirler". Orta sınıf, kredi kartlarıyla 30 taksitle ucundan tadabildiği tüketim cennetinin meyvelerine, gitgide daha bağımlı hale gelir. İşte hayalleri medya tarafından biçimlendirilmiş, karnı tok olsa bile ruhu aç ve gözü doymamış bu insanların en duymak istediği şey ne olabilir? "Mutluluğun anahtarı tümüyle sizin elinizde, yeterki isteyin ve pozitif düşünün." (Oburluk Çağı)
  • Ezilenlerin direnen öznelere dönüşmesinin tarihini okumaya başlayınca, orta öğrenimdeki kuru tarih derslerinin esas işlevinin bizi dünya tarihinden bihaber bırakıp, milliyetçiliği teşvik etmek olduğunu anladım. (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • Yani, bir ülkeye IMF koşullarını kabul etme şartıyla kredi vermek, silah satıp ticareti artırmak, verimli arazileri 99 yıllığına kiralayıp fabrika kurarak çevreyi kirletip ucuz işgücünü sömürmek gibi faaliyetleri yapanlara, yoksul ülkelerin kalkınmasına yardımcı olduklarından şeref madalyası verilen, tepetaklak olmuş bir dünya! (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Herkes özgür olmadan hiç kimse özgür değildir. (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • "Herkes özgür olmadan hiç kimse özgür değildir." Haiti, 1804'te bağımsızlığını ilan etti ama Fransa hükümeti bunu tanımadı. Ancak 1825'te 21 milyon dolar tazminat ödemesi karşılığında yeni kurulan devleti tanıdı ve bu da Haiti'yi günümüzde en yoksul ülkelerden biri haline getiren borç sarmalının başlangıcı oldu. Haiti, Fransa'yla yaptığı ticaret anlaşmasına göre Fransa'nın kahve ihtiyacının büyük bölümünü karşılamaya başladı. Ama köleliğin devam ettiği bölgelerde daha ucuza üretilen kahveyle rekabet edemeyince, bu gelir kaynağını da kaybetti." Amerika ancak 1862'de Haiti'yi tanıdığını açıkladı. 1915-1934 yıllarında Amerika, Haiti'yi işgal etti. 1937'de Dominikli diktatör Raffael Trujillo, ordusuyla Haiti'ye saldırarak 15.000 Haitiliyi öldürdü. 1986'da IMF, Haiti'ye 24,5 milyon dolar borç verdi ve karşılığında neoliberal politikalara geçmesini dayattı; hükümetin tarım sübvansiyonlarını kesmesi sonucunda ülkeye gelen ucuz Amerikan pirinciyle rekabet edemeyen pirinç üreticileri iflas etti, ülkedeki kıtlık iyice arttı." 1991'de halkın %75'inin oyuyla seçilen Jean Bertrand Aristide, göreve geldikten 8 ay sonra bir askeri darbeyle devrildi. 2000'de yeniden seçilen Aristide, bu kez 2004'te Amerika ve Kanada işbirliği sonucunda kaçırıldı. Haiti'de 2004'teki kasırga sonucunda 3000 kişi, 2010'daki depremde 85.000 kişi, 2016'daki kasırgada ise 900 kişi öldü. Kölelerin mücadelesi sonucu köleliğin kaldırıldığı ilk ülke olan Haiti'nin başına gelenler yolunmuş tavuğun başına gelmemiştir herhalde... (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • " Mutlu olmak arzusu doğal bir içgüdü mü, yoksa kültürel olarak icat edilen ve bize dışarıdan empoze edildiğinin farkında olmadan içselleştirdiğimiz bir hedef mi? " (Oburluk Çağı)
  • Sen bir rota çizmiş olsan da kesinkes ,yolun hep bir planı vardır senin için. -Ece Temelkuran- (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Eğer yeterince büyük bir yalan uydurur ve sürekli tekrarlarsan insanlar buna inanacaklardır. Nazi Propaganda Başkanı - Joseph Goebbels (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Eğer hepimiz birbirimizden farklıysak, nasıl oluyor da hepimiz sonuçta aynı şeyin peşindeyiz? İki ihtimal var: Ya birbirimize sandığımızdan daha çok benziyoruz, ya da bambaşka hedeflerimizi muğlak "mutluluk" kavramına indirgeyerek farklılıklarımızın üstünü örtüyoruz. (Oburluk Çağı)
  • Çalışanlar işini kaybetmekten korkuyor. Çalışmayanlar asla iş bulamamaktan korkuyor. Açlıktan korkmayan, yemekten korkuyor... Siviller askerlerden korkuyor, askerler silahsız kalmaktan korkuyor ve silahlar savaşsız kalmaktan korkuyor. Şimdi korku mevsimi. Kadının erkeğin şiddetinden korkusu ve erkeğin korkusuz kadından korkusu. (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Rochester piskoposu Thomas Brinton'un yaptığı ve kilisemizin duvarına asılı olan resme baktıkça kaderimizi görüyorduk. Burada tüm toplum bir beden olarak resmedilmişti: Kral ve prensler, kafayı oluşturuyordu; hakimler, gözleri; din adamları, kulakları; şövalyeler, sağ eli; tüccarlar ve zanaatkarlar, sol eli; şehirde yaşayan özgür vatandaşlar kalbi ve biz köylüler de ayakları... (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • Ya aradığımız şey baştan beri burnumuzun dibinde olduğu halde onu görmüyorsak? (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)