diorex
life
Dedas

Yıldız Silier kimdir? Yıldız Silier kitapları ve sözleri

Akademisyen, Yazar, Çevirmen Yıldız Silier hayatı araştırılıyor. Peki Yıldız Silier kimdir? Yıldız Silier aslen nerelidir? Yıldız Silier ne zaman, nerede doğdu? Yıldız Silier hayatta mı? İşte Yıldız Silier hayatı...

  • 12.03.2022 20:00
Yıldız Silier kimdir? Yıldız Silier kitapları ve sözleri
Akademisyen, Yazar, Çevirmen Yıldız Silier edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Yıldız Silier hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Yıldız Silier hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Yıldız Silier hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1975

Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye

Yıldız Silier kimdir?

1997'de Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü'nü bitirdikten sonra aynı üniversitenin Felsefe Bölümü'nden 1999'da mastırını aldı. 1999-2003 arasında İngiltere'deki Kent Üniversitesi'nde felsefe doktorasını yaptı. Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde 2003'te öğretim görevlisi, 2004'te yardımcı doçent oldu. Halen bu bölümde öğretim üyeliğini sürdürmektedir. "Sosyal ve Politik Felsefe", "Modern Felsefe Tarihi", "Estetik", "Özgürlük" ve "Felsefeye Giriş" dersleri vermektedir.

 

Yıldız Silier, 1993 yılında Theoni Pappas'ın The Joy of Mathematics kitabını Yaşayan Matematik adıyla; 1996 yılında Dirk J. Struik'in A Concise History of Mathematics kitabını Kısa Matematik Tarihi adıyla Türkçeye kazandırdı. 2003'te Felsefe Tartışmaları dergisinin 31. sayısında "İki Özgürlük Anlayışı" makalesi yayınlandı. 2005'te İngiltere'deki Ashgate yayınevinden Freedom: Political, Metaphysical, Negative and Positive kitabı yayınlanan Silier, sosyal ve politik felsefe alanında çalışmaktadır.

Yıldız Silier Kitapları - Eserleri

  • Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx
  • Oburluk Çağı
  • Kökler, Çarklar ve Bulutlar

Yıldız Silier Alıntıları - Sözleri

  • "Herkes mutlu olmak ister, ama mutluluktan anladıkları farklı şeylerdir." bu yalnızca mutluluğa dair en yaygın "klişe" değil, aynı zamanda konunun "uzman"larından Aristoteles'in 2400 yıl önce söyledikleri. (Oburluk Çağı)
  • Sen bir rota çizmiş olsan da kesinkes, yolun hep bir planı vardır senin hakkında. Yolları yolculuk, yola çıkanı da yolcu yapan budur. Aldanmazsan, kapılmaz ve yanılmazsan varamazsın yolun gideceği yere. Yolculuğun gizi budur: Kaybetmezsen yolunu bulamazsın aslında. Bir soru'n olmalı mutlaka. O soruyu sormalısın, kimsenin anlamadığı bir dilde konuşan ve hep aynı cümleyi tekrar eden bir derviş gibi döne döne aynı soruyu sormalısın. Cevap, başlangıçta tahmin ettiğinden ne kadar uzakta ise gerçeğe o kadar yakındır. Sarsılmamışsan, soru'nu kaybetmekten korkmuşsan, hiçbir yere gitmemişsindir aslında. Düzenin bozulmalı. Evden çıkmak budur aslında. Yolculuk, bir düşmek ve kalkmak meselesidir. Eve yaralarla dönülmüyorsa hiç gidilmemiştir..... Sadece uzaklardan gelenler bilirler evlerinin kokusunu. Yollara, evlerimizi anlamak için çıkılır. Fakat yolda bulduğun cevaplar eve geldiğinde, yakalanmış kelebeğin renklerinin sönmesi gibi parça parça dağılır. Yola ait cümleler, yazıktır ki hep yolda kalır. Onlar yolun cevaplarıdır. Döndüğünde anlatacağın hep biraz renksiz bir hikâyedir. Cevaplar, suyun altında çok renkli görünen ama sudan çıkarıp kuruduğunda renkleri sönen çakıl taşları gibidir. Bu, sana böyle gelir. Oysa yeni çocukların yeni yollara çıkması için o çakıl taşlarını getirmek, sözün büyülü suyuyla yeniden ıslatmak, renklerini yeniden canlandırmak gerekir. (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Ama özgürlük, çok zor yetişen, narin bir çiçek gibidir sevgili torunlarım. Ona sürekli gözünüz gibi bakmazsanız, sulayıp, fırtınalardan korumazsanız, ya kurur, ya da solar gider. (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • " Mutlu son’la biten klasik Hollywood filmlerinde, daha sonra karakterlerin başına neler geldiği anlatılmaz. " (Oburluk Çağı)
  • Filozoflar, sanatçılar ve bilim insanları, insanın ne menem bir varlık olduğunu defalarca tanımlamış olsa da (akıl sahibi, konuşan, alet yapan hayvan, vb.), benim izini sürmek istediğim tanıma göre insan, öykü yazan bir varlık. Kendi yaşamını ve çevresindeki dünyayı anlamlandırmaya çalışan; deneyimlerinin üst üste rasgele bir şekilde yığılmasından, anılarının çoğunun silikleşip yitip gitmesinden rahatsız olan, geçmişte yaşadıklarını öyküselleştiririp iplikçikleri birleştirmeye, kendi kişisel tarihini yeniden kurgulamaya çalışan bir varlık. (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Zaten politika sadece insanları ayırmaya, düşmanlaştırmaya yarıyor. (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • Ekonomik bağımsızlığı olmayan kadınlar, çocuklarını alıp da evi terk edemedikleri için kocalarının şiddetine razı olmak zorunda kalıyor. (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • Güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler Göreceğiz Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar Işıklı maviliklere Süreceğiz Açtık mıydı hele bir Son vitesi Adedi devir Motorun sesi Uy çocuklar kim bilir Ne harikûlâdedir 300 kilometre giderken öpüşmesi Hani şimdi bize Cumaları pazarları çiçekli bahçeler vardır Yalnız cumaları Yalnız pazarları Hani şimdi biz Bir peri masalı dinler gibi seyrederiz Işıklı caddelerde mağazaları Hani bunlar 77 katlı yekpare camdan mağazalardır Hani şimdi biz haykırırız Cevap kara kaplı kitap Zından Kayış kapar kolumuzu Kırılan kemik Kan Hani şimdi bizim soframıza Haftada bir et gelir Ve çocuklarımız işten eve Sapsarı iskelet gelir Hani şimdi biz İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler Göreceğiz Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar Işıklı maviliklere Süreceğiz Nazım Hikmet (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Sistemin ezdiği ve dışladığı bireyler, yeterli paraları olmasa da, hafta sonlarında büyük alışveriş merkezlerini gezmeyi alışkanlık haline getirirler. Vitrinlerde sunulan, elleriyle tutabilecekleri kadar yakın ve bir o kadar da uzak olan bu hayaller aleminde dolaşarak, bir gün bütün bunlara sahip olmanın düşüyle ya hırsları bilenir ya da tatlı bir uyuşukluğa kapılarak "eğlenirler". Orta sınıf, kredi kartlarıyla 30 taksitle ucundan tadabildiği tüketim cennetinin meyvelerine, gitgide daha bağımlı hale gelir. İşte hayalleri medya tarafından biçimlendirilmiş, karnı tok olsa bile ruhu aç ve gözü doymamış bu insanların en duymak istediği şey ne olabilir? "Mutluluğun anahtarı tümüyle sizin elinizde, yeterki isteyin ve pozitif düşünün." (Oburluk Çağı)
  • Ezilenlerin direnen öznelere dönüşmesinin tarihini okumaya başlayınca, orta öğrenimdeki kuru tarih derslerinin esas işlevinin bizi dünya tarihinden bihaber bırakıp, milliyetçiliği teşvik etmek olduğunu anladım. (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • Yani, bir ülkeye IMF koşullarını kabul etme şartıyla kredi vermek, silah satıp ticareti artırmak, verimli arazileri 99 yıllığına kiralayıp fabrika kurarak çevreyi kirletip ucuz işgücünü sömürmek gibi faaliyetleri yapanlara, yoksul ülkelerin kalkınmasına yardımcı olduklarından şeref madalyası verilen, tepetaklak olmuş bir dünya! (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Herkes özgür olmadan hiç kimse özgür değildir. (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • "Herkes özgür olmadan hiç kimse özgür değildir." Haiti, 1804'te bağımsızlığını ilan etti ama Fransa hükümeti bunu tanımadı. Ancak 1825'te 21 milyon dolar tazminat ödemesi karşılığında yeni kurulan devleti tanıdı ve bu da Haiti'yi günümüzde en yoksul ülkelerden biri haline getiren borç sarmalının başlangıcı oldu. Haiti, Fransa'yla yaptığı ticaret anlaşmasına göre Fransa'nın kahve ihtiyacının büyük bölümünü karşılamaya başladı. Ama köleliğin devam ettiği bölgelerde daha ucuza üretilen kahveyle rekabet edemeyince, bu gelir kaynağını da kaybetti." Amerika ancak 1862'de Haiti'yi tanıdığını açıkladı. 1915-1934 yıllarında Amerika, Haiti'yi işgal etti. 1937'de Dominikli diktatör Raffael Trujillo, ordusuyla Haiti'ye saldırarak 15.000 Haitiliyi öldürdü. 1986'da IMF, Haiti'ye 24,5 milyon dolar borç verdi ve karşılığında neoliberal politikalara geçmesini dayattı; hükümetin tarım sübvansiyonlarını kesmesi sonucunda ülkeye gelen ucuz Amerikan pirinciyle rekabet edemeyen pirinç üreticileri iflas etti, ülkedeki kıtlık iyice arttı." 1991'de halkın %75'inin oyuyla seçilen Jean Bertrand Aristide, göreve geldikten 8 ay sonra bir askeri darbeyle devrildi. 2000'de yeniden seçilen Aristide, bu kez 2004'te Amerika ve Kanada işbirliği sonucunda kaçırıldı. Haiti'de 2004'teki kasırga sonucunda 3000 kişi, 2010'daki depremde 85.000 kişi, 2016'daki kasırgada ise 900 kişi öldü. Kölelerin mücadelesi sonucu köleliğin kaldırıldığı ilk ülke olan Haiti'nin başına gelenler yolunmuş tavuğun başına gelmemiştir herhalde... (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • " Mutlu olmak arzusu doğal bir içgüdü mü, yoksa kültürel olarak icat edilen ve bize dışarıdan empoze edildiğinin farkında olmadan içselleştirdiğimiz bir hedef mi? " (Oburluk Çağı)
  • Sen bir rota çizmiş olsan da kesinkes ,yolun hep bir planı vardır senin için. -Ece Temelkuran- (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Eğer yeterince büyük bir yalan uydurur ve sürekli tekrarlarsan insanlar buna inanacaklardır. Nazi Propaganda Başkanı - Joseph Goebbels (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Eğer hepimiz birbirimizden farklıysak, nasıl oluyor da hepimiz sonuçta aynı şeyin peşindeyiz? İki ihtimal var: Ya birbirimize sandığımızdan daha çok benziyoruz, ya da bambaşka hedeflerimizi muğlak "mutluluk" kavramına indirgeyerek farklılıklarımızın üstünü örtüyoruz. (Oburluk Çağı)
  • Çalışanlar işini kaybetmekten korkuyor. Çalışmayanlar asla iş bulamamaktan korkuyor. Açlıktan korkmayan, yemekten korkuyor... Siviller askerlerden korkuyor, askerler silahsız kalmaktan korkuyor ve silahlar savaşsız kalmaktan korkuyor. Şimdi korku mevsimi. Kadının erkeğin şiddetinden korkusu ve erkeğin korkusuz kadından korkusu. (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)
  • Rochester piskoposu Thomas Brinton'un yaptığı ve kilisemizin duvarına asılı olan resme baktıkça kaderimizi görüyorduk. Burada tüm toplum bir beden olarak resmedilmişti: Kral ve prensler, kafayı oluşturuyordu; hakimler, gözleri; din adamları, kulakları; şövalyeler, sağ eli; tüccarlar ve zanaatkarlar, sol eli; şehirde yaşayan özgür vatandaşlar kalbi ve biz köylüler de ayakları... (Kökler, Çarklar ve Bulutlar)
  • Ya aradığımız şey baştan beri burnumuzun dibinde olduğu halde onu görmüyorsak? (Özgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx)

Yorum Yaz