Peygamberler Tarihi - Ahmet Lütfi Kazancı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Peygamberler Tarihi kimin eseri? Peygamberler Tarihi kitabının yazarı kimdir? Peygamberler Tarihi konusu ve anafikri nedir? Peygamberler Tarihi kitabı ne anlatıyor? Peygamberler Tarihi PDF indirme linki var mı? Peygamberler Tarihi kitabının yazarı Ahmet Lütfi Kazancı kimdir? İşte Peygamberler Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Lütfi Kazancı

Yayın Evi: Ensar Neşriyat

İSBN: 9786055623722

Sayfa Sayısı: 704

Peygamberler Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Yemin olsun ki onların hayat hikayelerinde akıl sahipleri için çeşit çeşit ibretler vardır. Bu Kur'an uydurulmuş bir söz değildir."

(Yusuf Suresi, 12 / 111)

Peygamber, Allah Teala tarafından emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etmek ve hidayet yolunu yaşayarak göstermek üzere tayin edilen insandır. Peygamber olmanın tek şartı Allah Teâlâ tarafından seçilmiş olmaktır. Bu seçimde bir başkasının müessir olması mümkün olmadığı gibi; çalışmakla, ibadet etmekle, de elde edilmesi imkânı yoktur.

Kur'an'da peygamber olarak takdim edilen büyüklerimizin sayısı yirmi beştir. Bunlar arasında geniş bilgi verilenler vardır, pek az tanıtılan ve hayatı hakkında hiç bilgi verilmeyenleri de vardır. Peygamberlerin sayısı hakkında kesin bir söz söylemek mümkün değildir. Allah Teala "Onlardan bir kısmı vardır ki sana anlattık, bir kısmı da vardır ki sana anlatmadık" (Mümin Suresi, 40 / 78) Ancak "Her kavmin bir hidayet davetçisi vardır" (Ra'd Suresi, 13/7) "Her ümmetin bir Resulü-elçisi vardır." (Yunus Suresi, 13/7)

Peygamberler Tarihi Alıntıları - Sözleri

  • “Hak tecelli eyleyince her işi âsân eder. Halk eder esbâbını, bir lahzada ihsân eder.” Ketencizâde Mehmet Rüştü Efendi (Allah kudretini tecellî ettirirse her işi kolay kılar. Bir işin olmasını murâd ederse, sebepleri yaratır, bir anda o işi ihsân eder.)
  • " Zulm ile âbâd olanın âhiri berbâd olur"
  • Hazreti İbrahim bir gün deniz kenarında bir hayvan leşi gördü, bir müddet seyretti. Sular kabardıkça denizdeki balıklar ondan bir şeyler koparmış, sular çekilince vahşi hayvanlara gıda olmuş, bazan tepesine konan kuşlar onun etiyle midelerini doldurmuşlardı. Bir tek leş, birçok hayvanın midesine girmiş ve herbiri bir tarafa gitmişti. İnsanlar da böyleydi, onlar da toprağa konulduğu zaman böcekler yiyor, çürüyüp toprak oluyor, bazan yırtıcı hayvanlar parçalıyor, denizde boğulanı balıklara yem oluyor, kısacası ceset bir arada toplu halde kalmıyor, dağılıyordu. Allah Teala ölenlere tekrar hayat verecek, çürüyen etler, kemikler tekrar et v ekemik olacak, tekrar bir araya gelip yine bir insan olacaktı. Ama nasıl?.. Hazreti İBrahim bunu dünyada iken görmeyi istedi: - Ey Rabbim, ölenleri nasıl diriltirsin, bana göster, dedi. - Ey İbrahim, seu ölülere hayat vereceğime inanmadın mı? - İnandım ey Rabbim, ancak kalbimin daha çok güven bulması için bunu bana göstermeni arzu ediyorum. - O halde dört tane kuş al, onları iyice kendine alıştır. Sonra herbirini boğazla, parça parça et. Birbirne iyice karıştır. Dört ayrı dağın tepesine birer parça koy, sonra onları kendine çağır. Koşa koşa sana geleceklerdir ve şunu iyi bilesin ki ey İb rahim, senin Rabbin Azizdir, her şeye üstün ve galibdir, hiçbir şey onu aciz bırakamaz. Hakimdir, her emrinde ve her yap tığında türlü türlü hikmet vardır. Onun emri muhkemdir.(bakara suresi 2/260) Hazreti İbrahim bu emri yerine getirmek üzere bir tavus bir horoz, bir doğan, bir karga yakaladı. Herbirini kendine iyice alıştırdı. Bundan maksat çağırdığı zaman kendisine gelen kuşların gerçekten bu kuşlar olduğunu veya olmadığnı iyice anlamasıy di. Bu hayvanlar gelişi güzel seçilmiş değildi. Herbiri insanın belli bir özelliğini taşıyordu. Tavus insandaki güzellik ve süs lenme duygusunu, doğan güç ve kuvveti, horoz şehveti, karga ise hırsı temsil etmekteydi. Herbiri Hazreti İbrahim'e iyice alışmış. Hazreti İbrahim de onları diğer hayvanlardan ayırıp tanıyacak hale gelmişti. Horozu diğer horozlardan, doğanı diğer doğanlardan ayırt edebilirdi. İhtimalki herbirine -Rasulullah Efendimiz'in yaptığı gibi- birer isim vermişti. Ve nihayet bir gün hepsini de boğazladı. Daha sonra parça parça ayırdı. Etlerini, kemiklerini hatta tüylerini birbirine kat ti. Tek tek ayıklanması bile imkânsız hale gelen bu karışımı aldı, etraftaki tepelere yöneldi. Avuç avuç bırakarak döndü gel di. Daha sonra onları isimleriyle çağırdı. O parçalar birden uçarak Hazreti İbrahim'in önüne kadar gelmişlerdi. Önüne gelince her kușa aid olan parça diğerlerin den ayrılarak bitişmeğe başladı ve nihayet kesmeden evvelki halleriyle dört hayvan da karşısında hazır oldu.
  • İnsan için asıl korkulacak şey hata etmek değil, hata ettiğini farkettikten veya hatırlatıl dıktan sonra o hatada bile bile ısrar etmek ve tevbe etmemektir.
  • "Hiç bir günahkar, bir başkasına aid gü nahı yüklenmez"(En'am süresi,6/164) buyurmuştur ki -Haşa- Hazreti adem gü nahkar olsa bile, onun günahı evladına geçmezdi. Bütün in sanların doğuştan günahkar olduğu inancını telkin ederek in sana karamsar bir hayat çizen Hıristiyan inancı yanında, do gan her çocuğun tertemiz, günahsız doğduğu inancını yerleşti ren İslam Dini, sadece bu yönüyle bile insanlığın dini olmağa layık değil midir?.. ***
  • Resulullah Efendimiz'in hayatı boyunca en çok yaptığı dua "Rabbena âtina fiddünya haseneten... Ey Rabbimiz, bize dünyada iyi olanı ver, ahirette iyi olanı ver ve bizi Cehennem azabından muhafaza buyur" niyazı idi. (Bakara suresi 2/201)
  • Hz. Adem = 25 defa Hz. İdris = 2 defa Hz. NUH = 43 defa Hz. Hud = 10 defa Hz . Salih 8 defa Hz. İbrahim = 69 defa Hz. Lut = 27 defa Hz. İsmail = 12 defa Hz. İshak = 15 defa Hz. Yakup = 16 defa Hz. Yusuf =27 defa Hz. Eyyüp = 4 defa Hz. Şuayb= 11 defa Hz. Musa = 137 defa Hz. Harun = 20 defa Hz. Davud =16 defa Hz. Süleyman = 17 defa Hz. Yunus = 4 defa Hz. İlyas = 3 defa Hz. Elyesa = 2 defa Hz. Zulkifl = 2 defa Hz. Zekeriyya = 2 defa Hz. Yahya= 5 defa Hz. İsa = 25 defa Hz. MUHAMMED MUSTAFA s.a.v = 4 defa zikredilmistir.
  • Yemin olsun ki onların hayat hikayelerinde akıl sahipleri için çeşit çeşit ibretler vardır. Bu Kur'an uydurulmus bir söz değildir. (Yusuf Süresi /111. Ayet )
  • Bilenlerin bilmeyenlerle bir olmayacağı...
  • Her yüze güleni dost olur sanma.
  • Hz. Lut Sedum kavmine peygamber olarak gönderildi. Sedum kavmi Mutefike kasabasında yasamaktaydi. Hz. Lut Sedum kavmine geldiği zaman gördüğü manzara karşısında dehşete düşmüştu. Çünkü Sedum kavmi erkek erkeğe cinsel ilişkiye giren ve bunu ulu orta utanmadan yapan bir kavimdi. Cadde üzerlerine oturuyor yoldan geçen erkeklere taş atıyor eğer taş birine denk gelirse " bu benim nasibimmis deyip" o erkeğe ister istekli istemezse tecavüz ederek birliktelik kuruyorlardi. Hz. Lut un ikazlarina itaat etmeyip onu " Ey Lut eğer sen bu işe son vermezsen yemin olsun ki mutlaka sürülüp cikarilacaksin " diyerek tehdit ediyorlardi. Ne yazık ki Hz. Lut peygamberin karısı vahile de onlarla birlikte olup kocası Hz. LUT a karşı ihanet içindeydi. Günlerden birgün Allah Teâlâ Lut kavmine imtihan için Mikail, Israfil ve Cebraili çok yakışıklı 3 erkek olarak Hz. Lut a misafir olarak gönderildi. Hz. Lut un karısı bu 3 erkeğin güzelliğini şehrin ileri gelen azılı sapiklarina haber vererek peygambere en büyük ihaneti yaptı. Ve şehrin ileri gelen sapiklari peygamberin kapisina dayandi ve o 3 delikanliyi kendilerine vermesini istedi. Hz. Lut kendi kızlarıni onlara vermeyi teklif etsede bu başı donmus sapiklar illa ki 3 delikanliyi istedi. Hz. LUT çaresiz Mevladan yardım istedi. O sırada o 3 delikanlı kimliklerini Hz. Lut a ifsa Ettiler. Hz. Lut artık derin bir nefes almisti. O 3 melek Hz. Lut a ona inananlari peşine alıp bu şehri terk etmelerini söylediler . Hz. Lut a sadece 2 kızı iman etmişti. Hz. Lut gecenin bir kısmında aile efradini yanına alarak yola çıktı. Karısini geride bırakmıştı. Tek bir uyari vardı geriye asla ve asla bakilmayacakti. Kapıya dayanan sapiklar o 3 mübarek delikanliyi gordukleri zaman akılları baslarindan gitmisti. Tam delikanlilarin üzerlerine atildilar ki siddetli bir carpisla yerlere serildiler. Artık gormuyorlardi. Ardından şiddetli bir fırtına sedum kasabasini altıni üstüne getiriyordu. Hz. Lut un karisida bu azaptan nasibini alanlardandi. Bugün kasabanın bulunduğu yerde bulunan ve "Lut golu " adı verilen gol , orada mahvedilen çarpık ruhlu kişiler içim gerçek manada dikilen bri abide olarak değerlendirilmektedir . Binlerce yıldır devam edip gelen iğrenç bir koku gelip giden ziyartecilere onları hatırlatıyor. Suyun üzerinde bir zift tabakası oluşmuş ve çirkin bir görüntüye sahiptir. İçinde hiç bir canlı yaşamamaktadir. Seria nehri ( Ürdün nehri) aktığı su ile Hz. Lut un getirdiği ilahi rahmet arasında sıkı bir benzerlik vardır. İlahi rahmet onların ruhlarinda bri temizlik meydana getirememis. Seria nehri de onların cirkef varlıklarının temsilcisi olan bu göle bri fayda vermiyor dur.
  • Hz. Yusuf sarapciya; " Efendinin yanında benden bahset. "Demek suretiyle bir hata yapmış ve bu hatanın cezasını uzun bir hapishane hayatı ile odemisti. Sarapciya söylediği sözün harf sayısı on iki idi . Zindan da kaldığı yıl sayısı da YİNE on iki yıldır.
  • Hz. ŞUAYB Medyen halkına gönderilen bir Peygamberdir. Medyen halkı çeşit çeşit ahlaksizca işler sergilemekle tanınmislardi. Ölçü ve tartida hile yapıp ,halkin malını haksız yere düşürüp hile yapmaktadırlar. Hz. ŞUAYB; - EY Kavmim ,Allah a kulluk edin. Sizin ondan başka hiç bir tanriniz yoktur . Rabbinizden size açık bir delil gelmiştir. Artık ölçüyu ve tartıyı dürüst yapın. İnsanların esyasina karşı haksızlık ederek mallarının değerini düşürüp ellerinden almaya çıkmayın. Yeryüzünü ,ıslah edildikten sonra fesada vermeyin. Eğer inanan kimseler iseniz ,bu dediklerim sözler için elbet saha hayrlidir. ( Araf süresi /85. Ayet ) Medyen halkı ise Hz. Şuayba donerek: -Ey Şuayb, sen ancak sihir yapılmış , buyulenmis kisilerdensin ve sen peygamber değil, bizim gibi bir insansın. Biz elbet ve elbet seni yalancılardan biri zannediyoruz. Eğer doğru söyleyenlerdensen, hemen üzerimize gökten parçalar düşür, dediler. Hz. Şuayb i her firsatta yalanlayan kavmi onun bahsettiği azabi getirmekle israrci davraniyorlardi. Be nihayet beklenen azap geldi. Pek sıcak bir gündü. Başlarına yaklaşan bulutun serinlikte getirdiğini saniyorlardi. Fakat sanki buluttan ateş yagiyordu. Beyinleri kaynayacak gibi oldu. Evlerine, en izbe yerlere girdiler. Durulacak gibi degildi. Kur'an'da "gölge gününün azabi " denilen bu azap onlari deliye dondurmus ne yapacaklarını bilemez hale gelmişlerdi. Daha sonra müthiş bir ses ve sarsıntı onlari yakaladı . Bulunduklari yerde yüzüstü cokuverdiler. Sanki onlar orada oturup yerleşmemis, yasamamis gibi olmuslardi. Onların taş gibi ,oldukları yerde cakilmis gibi kalan sessiz ve sakin duran cesetlerine ibret gözüyle bakan Hz. Şuayb suz sözleri söylemekten kendini alamadı. - yemin ederim ki ey kavmim , ben size , Rabbimin gönderdiği hükümleri ulastirdim. Sizin iyiliginizi istedim. Şimdi ben o kafirler topluluğuna karşı nasıl üzüntü duyar tasalanirim. Hz. Şuayb Kuran da 11 ayette zikfedilmistir.
  • Ey Rabbim benim göğsüme genişlik ver. İşimi kolaylaştır. Dilinden bir düğüm çöz ki sözümü anlasın lar. Bana kendi ailemden bir yardımcı , bir vezir ver. Yani kardeşim Harun u. Onunla sırtımi kuvvetlendir. Onu işimde bana ortak yap. Ta ki seni çok tesbih edelim, seni çok analim. Hiç şüphe yok ki sen bizi hakkıyla görensin.

Peygamberler Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Yemin olsun ki onların hayat hikayelerinde akıl sahipleri için çeşit çeşit ibretler vardir. Bu Kur'ân uydurulmus bir söz değildir. (Yusuf Süresi / 111. Ayet )" Peygamberler ,Allah tarafından emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etmek ve Hidayet yolunu yaşayarak göstermek üzere tayin edilmiş insanlardır. ALLAH azze ve celle muhakkak ki Hz. Adem den Hz. Muhammed Mustafa s.a.v kadar bizim bildigimiz 25 ve bilmediğimiz binlerce peygamber göndermiştir. Ancak insan oğlunun bunlara ne kadar itimat ettiği açık bir şekilde günümüzde bile gözler önündedir. Allahu Teâlâ ben yeryüzünde bir halife yaratacağım diye buyurdugunda melekler orada bozgunculuk çıkaracak birini mi yaratacaksin demişlerdi. ALLAH Teâlâ sizin bilmediğinizi bilirim diyerek içimizden çıkacak büyük Peygamberleri, Nebileri, alımleri, ulemalari ve kalbi iman aşkı ile yanan müminleri mujdeliyordu. Hz. Adem yasak meyveyi yiyerek cennetten çıkarılmıştı. Lakin Allah en başta onu yaratirken ben cennette bir halife yaratacağım dememisti yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Yani daha imtihana girmeden HZ. Adem in bu imtihanı kaybedecegi belliydi. Yoksa Hz. İbrahim i ateşten , Hz. NUH u turfandan, Hz. Lut u inkarci karisindan, Hz ismail i kurban olmaktan , Hz. İsa yi idam edilmekten ve Hz. Muhammed Mustafayi harber kalesinde bir kemik parçasını konusturarak zehirlenmekten kurtaran Allah Hz. Adem in de o meyveyi yemesini önlerdi. Ama imtihan edilmek için öncelikle dünyaya inmek gerekirdi. Ve en ilk yaratılan insan ilk peygamber evlat acısını yaşayan ilk baba ,Hz. Havva ilk evlat acısını tadan anne oluyordu. İşin daha acısı bu acıyı yaşatan katılde kendi oğulları idi. Dünya durana kadar tüm cinayetler onun üzerine yazilacakti üstelik. Hani evlatlarimiz sözümü dinlemedigi zman beddua ederiz ya... Düşünün Hz. Adem in oğlu katil olmuş , Hz. NUH un oğlu kendine iman etmemiş ve tufan da boğulmus, peygamber babalar evlatları imtihan edilirken bir kere bile beddua etmemiş Hep dua etmiş hidayete çağırmış. Evladin imtihan olduğunu gözler önüne sermislerdir. Hz. NUH ve Hz. Lut Kariları kendilerine iman etmedikleri halde onlari boşamamis aksine onları imana davet etmekten bir dakika bile geri durmamislar. Asiye ise firavuna rağmen iman etmiş bu yolda canını vermişti. Birde günümüzde ki kadınlarin ve erkeklerin birbirine karşı sabrsiz davranışları. Bu kitabı okurken peygamberlerin hayatı ile birlikte Kurani Kerim'de geçen bir çok hükmü ve birçok ayetin de anlamını öğrenmiş oluyoruz. Hangi ayet hangi şartlarda kime indi. Hepsi tane tane anlaşılır bir şekilde yazıyor. Tarih tekerrurden ibarettir derler ya ibret alınmayan ders alınmayan tarih tekrar eder edecekte. Kendilerine yüzlerce peygamber gelmesine rağmen iman etmeyen , peygamrini şehit eden israil oğulları ( Yahudiler) dünya durana kadar hem Allahın hem müminlerin lanetini üzerlerinde taşıyacak. Hz. Muhammed Mustafa s.a.v yakışır bir ümmet olmayı bize nasip eyle Allahım. Cehennem kapılarını açınca 》 EY cehennem kızım fatima oğlum ibrahim sana feda olsun illa Ümmetim illa Ümmetim diyen habibinin karşında bizi boynu bükük bırakma Allahım. Kitabı sonuna kadar tavsiye etmekle birlikte uzun yazıp vaktinizi aldıgim için hakkinizi helal etmenizi isterim . Allahın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun hayrli günler. Es selamu aleyküm... (AdEm)

Peygamberler Tarihi PDF indirme linki var mı?

Ahmet Lütfi Kazancı - Peygamberler Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Peygamberler Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Lütfi Kazancı Kimdir?

İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nden 1964 yılında mezun oldu. Çorum ve Isparta'daki imam-hatip liselerinde öğretmenlik yaptı. Daha sonra 1977'de Bursa Yüksek İslam Enstitüsü'nde Arap Dili ve Belagatı asistanı oldu. 1980'de bu üniversitenin öğretim görevlisi kadrosuna geçti.Sonra İstanbul'da özel bir fakültede çalışmaya başladı.1983 yılında Ailesi ile birlikte Bursa'ya taşındı. 'Hitabet-i Nebeviye' teziyle doktor (1983), 'Abdülmelik b. Mervan ve Ziyad b. Ebih' teziyle doçent oldu. Daha sonra profesörlüğe yükseldi. 16.07.2003 tarihinde Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden emekliye ayrıldı.

İslam Tarihi ve Peygamberler Tarihi üzerine çok sayıda kitabı, araştırma, derleme, tercüme ve makaleleri vardır. Ayrıca İslâm ahlakına vurgu yaptığı romanlarıyla da tanınmıştır.

Ahmet Lütfi Kazancı Kitapları - Eserleri

  • Özlenen Şafak
  • Aydınlıklara Doğru
  • Hicret Yurdunda Sabah - Doğuş
  • Yükseliş
  • Guruba Yaklaşırken
  • Kavuşma
  • Peygamberler Tarihi
  • Üvey Anne
  • Bir Vicdan Uyanıyor
  • İlk ve Büyük Halife Hz. Ebubekir (r.a.)
  • Kaynana Münevver Hanım
  • Adil Halife Hz. Ömer
  • Saadet Devri Serisi
  • Emirü'l Mü'minin Hz .Ali
  • İslam Akaidi
  • Emevilerin Mahvettiği Şehit Halife Hz. Osman
  • Dört Ulu Çınar
  • Son Fırtına
  • Adil ve Zahid Halife Ömer B. Abdülaziz
  • Peygamberimizin Hitabeti
  • Peygamberimize Neden İnanmadılar?
  • Kerbela'nın Hesabı
  • Peygamberin İki Gülü Hasan - Hüseyin
  • Hazreti Hatice El Kübra
  • Hz. Süleyman'dan Hz. Muhammed'e (s.a.s.) Peygamberler Halkası
  • Benim Peygamberim
  • Peygamber Efendimizin Hitabeti
  • Nübüvvet Pınarından Kırk Hadis
  • Hazreti Osman 1
  • Peygamberler Tarihi
  • Nübüvvet Pınarından 40 Hadis
  • Peygamberler Tarihi - 2
  • İslam Akaidi
  • Büyükler Büyüğü Peygamberimiz
  • Hz. Ömer 2
  • Hazreti Ömer 1
  • Peygamberimize Neden İnanmadılar
  • Hazreti Osman 2
  • İslamda İrade, Kaza ve Kader

Ahmet Lütfi Kazancı Alıntıları - Sözleri

  • Ancak bu yokuşlar, muhakkak bir gün düzlüğe kavuşacak, dökülen terlerin, katlanılan eziyetlerin ardından rahat ve huzur dolu günler gelecekti... (Aydınlıklara Doğru)
  • İçlerinde insanlık şuuru bulunanlar, bir başkasının iffeti için endişe duymadan edemezler. Bu endişeyi duymayan, kendisini namus meydanının tek kahramanı olarak gören, rastladığı her kadında kendi şahsı için bir nasip bulunduğu kanaatiyle hareket eden kimse... İşte hakiki alçak budur. (Bir Vicdan Uyanıyor)
  • Süruri Bey, Ezanın Türkçe okunmasının milli bir duygu olmaktan ziyade, dine ve dindarlara vurulmuş esaslı bir darbe olduğunu bölenlerdendi. (Bir Vicdan Uyanıyor)
  • "Lâ sağirate meal ısrar, velâ kebirate meâl istiğfar" Israr ede ede küçük günah kalmaz, büyük günah olur. İstiğfar ede ede büyük günah kalmaz, erir. (İslam Akaidi)
  • Hz. ŞUAYB Medyen halkına gönderilen bir Peygamberdir. Medyen halkı çeşit çeşit ahlaksizca işler sergilemekle tanınmislardi. Ölçü ve tartida hile yapıp ,halkin malını haksız yere düşürüp hile yapmaktadırlar. Hz. ŞUAYB; - EY Kavmim ,Allah a kulluk edin. Sizin ondan başka hiç bir tanriniz yoktur . Rabbinizden size açık bir delil gelmiştir. Artık ölçüyu ve tartıyı dürüst yapın. İnsanların esyasina karşı haksızlık ederek mallarının değerini düşürüp ellerinden almaya çıkmayın. Yeryüzünü ,ıslah edildikten sonra fesada vermeyin. Eğer inanan kimseler iseniz ,bu dediklerim sözler için elbet saha hayrlidir. ( Araf süresi /85. Ayet ) Medyen halkı ise Hz. Şuayba donerek: -Ey Şuayb, sen ancak sihir yapılmış , buyulenmis kisilerdensin ve sen peygamber değil, bizim gibi bir insansın. Biz elbet ve elbet seni yalancılardan biri zannediyoruz. Eğer doğru söyleyenlerdensen, hemen üzerimize gökten parçalar düşür, dediler. Hz. Şuayb i her firsatta yalanlayan kavmi onun bahsettiği azabi getirmekle israrci davraniyorlardi. Be nihayet beklenen azap geldi. Pek sıcak bir gündü. Başlarına yaklaşan bulutun serinlikte getirdiğini saniyorlardi. Fakat sanki buluttan ateş yagiyordu. Beyinleri kaynayacak gibi oldu. Evlerine, en izbe yerlere girdiler. Durulacak gibi degildi. Kur'an'da "gölge gününün azabi " denilen bu azap onlari deliye dondurmus ne yapacaklarını bilemez hale gelmişlerdi. Daha sonra müthiş bir ses ve sarsıntı onlari yakaladı . Bulunduklari yerde yüzüstü cokuverdiler. Sanki onlar orada oturup yerleşmemis, yasamamis gibi olmuslardi. Onların taş gibi ,oldukları yerde cakilmis gibi kalan sessiz ve sakin duran cesetlerine ibret gözüyle bakan Hz. Şuayb suz sözleri söylemekten kendini alamadı. - yemin ederim ki ey kavmim , ben size , Rabbimin gönderdiği hükümleri ulastirdim. Sizin iyiliginizi istedim. Şimdi ben o kafirler topluluğuna karşı nasıl üzüntü duyar tasalanirim. Hz. Şuayb Kuran da 11 ayette zikfedilmistir. (Peygamberler Tarihi)
  • Kim Allah’a olan saygısını devam ettirirse Allah ona bir kurtuluş yolu açar, onu hiç hesap etmediği bir yoldan rızıklandırır. (Talâk sûresi, 3. Ayet) (Kavuşma)
  • Sevgili peygamberimizin gözlerinin nuru Hüseyin varken Yezid gibi seviyesiz, şahsiyetsiz, içki müptelası, dini değerlere yabancı, aşağılık bir kişiye "Müminlerin Emiri" diye bakmayı ve baş eğmeyi kendilerine yediremiyorlardı. (Peygamberin İki Gülü Hasan - Hüseyin)
  • Nebi (s.a.v.)'in soru soranı takdir etmek suretiyle cevap vermesi, öğretim açısından da ayrı bir değer taşır. Soru soranın itimadını arttırır, ikinci bir soru sorma cesaretini verir. (Peygamber Efendimizin Hitabeti)
  • "Sizden biri kendi şahsı için arzu ettiğini mümin kardeşi için de arzu etmedikçe gerçek manâsıyla iman etmiş olmaz." (Hicret Yurdunda Sabah - Doğuş)
  • Allah her şeye kadirdir... O' nun kudreti karşısında olmaz diye bir şey yok... Peygamber Davut'un elimde demiri yumşatan yüce Mevla, dilerse taşları, demirleri yontacak sertlikte olan bu kalpleri de yumuşatır, ipek gibi yapıverir. (Aydınlıklara Doğru)
  • Her tarafta, "ovada insanları, dağ başlarında hayvanları doyuran" diye şöhret bulmuş, sofrasından misafir eksik olmamış olan abdulmutalib, muhammed'inin süt anne ücretini vermekten mi çekinecek. (Özlenen Şafak)
  • Dünyanın tadı tuzu şu dört insanla olur : İlmi ile amel eden ve insanlara iyi örnek olan alim. Öğrenmekten çekinmeyen bilmediğini sormaktan utanmayan cahil . Malını iyilik yolunda sarf eden cömert bir zengin . Ahiretini dünya karşılığında satmayı düşünmeyen ve iffetini muhafaza eden fakir . (Dört Ulu Çınar)
  • Alçak gönüllü olmak, şeref ve faziletlerin merdivenidir. Kibirlenmek ise mahvolma sebeplerinin başıdır. (Emirü'l Mü'minin Hz .Ali)
  • Hz.Ali yanı başında oturan Hasan ve Hüseyin'e döndü: "Allah'a karşı saygılı olmanızı tavsiye ediyorum. Dünya size yönelmiş olsa da sizin ona yönelmemenizi, ondan uzak durmanızı istiyorum. Elinizden çıkıp uzaklaşan ve size bir daha dönmeyecek olan şey için üzülmeyin." (Emirü'l Mü'minin Hz .Ali)
  • Sadece iki tane kusursuz insan vardır: Biri ölmüştür, diğeri de henüz doğmamıştır. (Yani kusursuz insan aramak boşunadır) (Adil Halife Hz. Ömer)
  • Ey insanlar, ben bir Müslümanım, Allah'ın kullarından herhangi bir kulum. Onun yardımı olmadığı takdirde zayıfım. Üzerime aldığım bu görev İnşallah benim huyumu değiştirmeyecektir. Büyüklük sadece Allah'a mahsustur. Kulların kibir ve azametle hiçbir ilgisi yoktur. Sakın sizden bir kimse "Ömer halife olunca değişti " demesin. Kimin hakkını çiğnedi ve zulmetti isem ona hakkım vermeye razıyım. (Hazreti Ömer 1)
  • Müminlerin emiri belime iki Kılıç bağladı. Biri Merhamet, biri ceza kılıcı. Ben Merhamet kılıcını yolda gelirken düşürdüm, elimde sadece ceza kılıcı kalmış oldu. Şimdiden bir takım başlar görüyorum. Sarıklarının kenarından, sakallarının arasından sızan kanlar, olgunlaştığını, koparılma zamanının çoktan gelmiş olduğunu haykırıp duruyor. Ben bu başları koparmak için paçalarını sıvamak durumdayım. (Kerbela'nın Hesabı)
  • Mümin olanın diğer mümin kişiye karşı durumu, birbirine kenetlenen ve destek olan bir bina gibidir. (Hicret Yurdunda Sabah - Doğuş)
  • İnsanı şaşkınlığından ve gafletinden uyandıran musibet ve felaketler ne hoş şeydir... (Bir Vicdan Uyanıyor)
  • " İnsanda bir dert vardır.Yaptığını kendinden başkasına duyurma derdi..." (Üvey Anne)