Sabah Yolcuları - Feyza Hepçilingirler Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sabah Yolcuları kimin eseri? Sabah Yolcuları kitabının yazarı kimdir? Sabah Yolcuları konusu ve anafikri nedir? Sabah Yolcuları kitabı ne anlatıyor? Sabah Yolcuları kitabının yazarı Feyza Hepçilingirler kimdir? İşte Sabah Yolcuları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Feyza Hepçilingirler
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9789752892491
Sayfa Sayısı: 125
Sabah Yolcuları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Acemilikten uzak bu ilk kitapla başlayan öykü serüveni, Hepçilingirler'in, hayata ve edebiyata bakışının temelini koruyarak nasıl geliştiğini anlamak açısından çok değerli bir belge niteliğinde. Üstelik sadece yazarının değil, Türk öykücülüğünün de aldığı yolu anlamakla ipuçları sunuyor.
Hayata toplumcu gerçekçi bir açıdan bakan bu öyküler, yazarının kaba bir siyasallıktan uzak, insanı anlamayı ve anlatmayı, yaşamın kendi içindeki devingenliğini yansıtmayı amaçladığını gösteriyor öncelikle. Ancak, bir kez daha belirtmekte yarar var: Kaba bir öğrencilikten alabildiğine uzak olan bu öyküler, doğruların tartışılırlığı ilkesine öncelik tanıyor; bu nedenle de okura bugün de çağdaş bir tat sunabiliyor.
"Birdenbire değişti Menekşe. Artık kendini gizleyemezdi benden. Karşımdaki, ana Menekşe'ydi. Yalan söyleyemezdi artık. Bana hiç bakmıyordu. Gözlerini denizin üstündeki bir noktaya düğümlemiş; önüne topladığı bacaklarının üstünde ellerini sımsıkı kenetlemişti."
(Tanıtım Yazısı'ndan)
Sabah Yolcuları Alıntıları - Sözleri
- Her giden, buradaki yaşamı koparıp, bitirip de gittiğini sanır. Bulduklarından önceki yaşamın buralarda öylece, eskisi gibi sürüp gideceğini bilmeden, bunu düşünmek istemeden. Oysa sürüyor işte. Onlar gelmeden önceki gibi.
- Yaşanmış günler, yaşanacağından umut kesilen günlerle çatıştı sonuçta.
- Peki, bulunmadığı yerde varmış gibi işlem görmek, daha mı az utandırıcı? Varlığım, yokluğum ayrımsanmıyor demek. Kimsenin önem verdiği yok. Bakmıyorlar bile yüzüme.
- İnsan kaçmak isterse bir yer mutlaka bulunur.
- Yaşayamadan nasıl ölür bir insan?
- “Gözlerin bir pencere olduğu doğru söylenmiş; ama her zaman içini göstermiyor.”
- Evet, bitti. Sonra ne mi oldu? Ne bileyim ben? Herkes eski yaşantısını sürdürdü gene. Hiçbir şey olmamış gibi. Zaten hiçbir şey olmadı değil mi?
- Ayvalık yalnızca yazın vardır, kışın ölür. Kışın gelsen buraya, ölüdür, bir şey bulamazsın.
- "Cenap Şehabettin, çıkarcılığı sandalyeye benzetmiş. Ayağınızın altına alırsanız sizi yüceltir, diyor. Başınızın üstünde taşırsanız sizi küçültür."
- Doğru bildiğin, inançsızlığın en küçük belirtisini göstermeden bayrak gibi taşıdığın yılları, eskimiş bir anı rahatlığıyla tozlu, soluk resimler gibi unutulmak üzere bir köşeye kaldırmışa benzersin. Belki korkunun ana nedeni budur.
- Keşke insana açılan o eski zaman pencereleri gibi yalnızlığa açılan başka pencereler de olsa… Kendinden hoşnut olmayan, çevresindekileri hoşnut etmeyi hiçbir zaman düşünmemiş olan bu gürültücü kalabalıktan kaçmak için bir yol yok mu?
- İyidir be oğul bağırıp çağırıp rahatlamak. İçine atmamalı adam. İçine attın mı, suya atılan ekmek gibi şişer, kabarır, büyür dert. Dağılır, bütün içini tutar. İyisi mi boşaltacaksın derdini, dökeceksin ortaya, varsın “deli” desinler.
- Sonra Hatice Kadın dedirtmeyeceğim sana. Hanım olacaksın. Hanımlar gibi yaşatacağım seni
- "Çocuklar hiç acımasını bilmiyorlar. Acı çektiğimi gördükleri halde tümü, en candan tanıdığım arkadaş bile, eğilip kulağıma fısıldayıveriyor: "Piç." Zaten artık bu söz adıma yapıştı. Piçali oldu adım. Anlamını bilmiyorum; ama kötü, çok kötü bir söz bu."
- Direnmenin, karşı çıkmanın engelleyici duvarını yeterince sağlam örüp örmediğini soruyorsun kendine. Hayır, yeterince sağlam değil. Eğer sağlam olsaydı, bu sızma sular yüreğini kirletmez, duvarının bir gün ansızın çökebileceğini düşündürmezdi sana.
Sabah Yolcuları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Selamlar güzel insanlar :) Bugün karşınıza, Feyza Hepçilingirler tarafından yazılan "Sabah Yolcuları" adlı kitap ile çıkıyorum. Kitap yorumuna geçmeden önce sizlere Feyza Hepçilingirler'i tanıtmak istiyorum. Feyza Hepçilingirler 26 Ocak 1948, Ayvalık doğumlu bir yazar. Kendisi şuan 73 yaşında ve günümüzde de yaşamını sürdürüyor (Sağlık dolu nice yıllar diliyorum). Türk edebiyatımız için önemli isimlerden olan Hepçilingirler'in yaklaşık 7 adet ödülü de bulunuyor. Bu ödüller, eserleriyle birlikte sırasıyla Yanlışlıklar (Kültür Bakanlığı Çocuk Yapıtları Yarışması /Başarı Ödülü), Sabah Yolcuları (Akademi Kitabevi Öykü Birincilik Ödülü), Uçtu Uçtu Pelin Uçtu (Sıtkı Dost Çocuk Romanı Yarışması /Üçüncülük Ödülü), Eski Bir Balerin (Sait Faik Hikâye Armağanı), Potluğu Gidermek (Yunus Nadi Armağanı /Öykü İkincilik Ödülü), Ne Güzel Ölmüştüm (Balkan Yazarlar Karşılaşması /Borski Grümen Ödülü) ve son olarak Savrulmalar (Sedat Simavi Edebiyat Ödülü) şeklindedir. Kitap hakkında yorumuma gelecek olursam eğer, şunları söyleyebilirim; 15 adet öyküden oluşan, insanları ve toplumu anlatmayı konu edinmiş, bunun yanı sıra kendi evreninde yarattığı karakterlerin ruhlarını biz okurlara yansıtan değerli bir kitap. Okuduğumuz öykülerde günümüz toplumundan parçalar, ülkemizin yerlerinden kesitler görebilmek kitaba da gerçekçilik katıyor, bu da biz okurlara keyif veriyor. Yeri geldiğinde gülümseyebildiğimiz, yeri geldiğinde de üzülebildiğimiz bu öykülerde zaman zaman anlaşılma zorluğu da karşımıza çıkıyor. Bir öykü çok rahat anlaşılabilirken, bir diğer öykü zorluklar sunabiliyor. Tabii bu benim düşüncem, her okuyana böyle gelecek diye bir kural yok. İleride yeniden okuduğumda her şeyin tam oturacağını da düşünüyorum, sadece okumaya devam etmek gerekiyor. Kitabı okuduğum için ve Feyza Hepçilingirler kalemiyle de tanıştığım için gayet memnunum. Okuyacak olanlara fazla beklentiye girmeden okumalarını tavsiye ediyorum. Yorumumu burada sonlandırırken, paylaşımıma destek olan herkese şimdiden teşekkür ederim. Kendinize çok iyi bakın, hoş kalın güzel insanlar. yazar/Feyza-Hepcilingirler (Berkant)
İnsanı anlamayı ve anlatmayı ilke edinmiş olarak karşımıza çıkar, kitaptaki öyküler. Yazarın kendi dünyasını yarattığı bu öykülerde, gündelik yaşantımızın sıralandığı içinde sıkışıp kalmış insanlarımız en güzel şekilde ifadesini bulur. Sabah Yolcuları, öykü dilinin kullanılmasındaki ustalığın yanısıra çevremize yepyeni gözlerle bakmamızı sağladığından okunmaya değer olarak ele alınmalıdır... (Avare)
Merhabalar, @birkutukitapcom Temmuz kutusundan çıkan #sabahyolcuları isimli öykü kitabından bahsetmek istiyorum. Kitap birbirinden bağımsız ama hayattaki varoluş dertleri birbirine benzeyen insanların hikâyelerini anlatıyor bizlere. Üzüldüğümüz hayatların, kendi içinde nasıl çıkmazlar içerdiğini okuyoruz. İlgi gösterilmeyen çocuklar, ikinci plana atılan ve sevgi gösterilmeyen insanların hayatlarını çok gerçek bir üslupla yazmış. Geneli hüzünlü hikâyeleri barındıran bu kitabı öykü severlere tavsiye ederim. (Öznur Kaygusuz)
Kitabın Yazarı Feyza Hepçilingirler Kimdir?
Feyza Hepçilingirler, (d. 26 Ocak 1948, Ayvalık), Türk yazar.
Ayvalık ve İzmir'de ilköğretimini ve liseyi bitiren Feyza Hepçilingirler, 1971 yılında İstanbul Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde yüksek öğrenimini tamamladı. Bir süre İzmir'de çeşitli okullarda öğretmen ve öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1983 yılında 1402 sayılı Sıkıyönetim yasasıyla görevinden alınarak Karadeniz Üniversitesi'ne atandı, ancak 1402 sayılı yasayı protesto etmek için istifa ederek İzmir'e geldi. 1992 yılına kadar özel dersanelerde çalışmasının ardından İstanbul'a yerleşti. Halen Yıldız Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak bulunmaktadır. Hepçilingirler, 1963 yılında çeşitli dergilerde evlilik öncesi adı olan Feyza Baran olarak şiir yazarak edebiyat çalışmalarına başladı. Yazdığı öykü ve romanları kitaplaştırılan Hepçilingirler, birçok ödül aldı. Halen çeşitli dergilerde ve Cumhuriyet Gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır.
Feyza Hepçilingirler Kitapları - Eserleri
- Türkçe "Off"
- Off, Dilim!
- Sabah Yolcuları
- Dedim Ah!
- Türkü Çocuk
- Öyküyü Okumak
- Kırmızı Karanfil Ne Renk Solar?
- Eski Bir Balerin
- Türkçe Dilbilgisi Öğretme Kitabı
- Yazarlık Sınıfı
- Türkçe "Off" 3 - Dilim Dilim Anadilim
- Kırlangıçsız Geçti Yaz
- Tanrıkadın
- Öykünmece
- Ürkek Kuşlar
- Harflerimizin Gizli Dünyası
- Savrulmalar
- Sihirbaz Babam
- Nasıl " Pop-Yazar " Olunur?
- Anlar
- Ezber Bozan Hatice Teyze
- İşte Gidiyorum
- Ayvalık’tan Gelen Mektup
- İnsanları da Küçültebilir Misin?
- Yıldızların Suya Döküldüğü
- Sorulmadan
- Küçülme Oyunu
- Anne Kimdir
- Dut Yemiş Bülbül
- En Güzel Kim?
- Rüzgarın Göğe Savurduğu
- Üç Valiz İki Sandık
- Hitit Prensesi Arinna
- Çirkin Prenses
- Kara Kargalar ile Ak Martılar
- Atascadero'nun Sincapları
- Dilin Zamana Dokuduğu
- Tohumun Toprağa Düştüğü
- Bu Dağların Karı Erimez
- Ekinin Harman Olduğu
- Kanatlı Nokta ve Pelin
- Ardahan'dan Gelen Mektup
- Masal Bozan Feride Teyze
- Kara Kuzu'nun Kulağı
- Üç Nokta Bir Çizgi
- Filizin Boy Verdiği
- Ya Armut Ağacı Olursam
- Kar Altında Buğday Tanesi
- Lahanistan
- Edirne’den Gelen Mektup
- Uçtu Uçtu Pelin Uçtu
- Öyküler
- Beyaz Gülün Öyküsü
- Arada Aşk Var
Feyza Hepçilingirler Alıntıları - Sözleri
- Hep başkalarının ölçüleri esastır. Nasıl görüyorlar, nasıl tanıyorlarsa seni, o kadarsın. (Tanrıkadın)
- Hala "Ah!" çekilecek bir durumda Türkçe ve bu "Ah!" sözcüğüne yüklediğimiz anlam, başka hiçbir dilde bu derinlikte yaratılamaz. Bu kitapla, dilde "kirlenme" diye adlandırılan olgunun aslında kültürel bir yıpranmaya, aşınmaya işaret ettiğini göstermeye çalıştım. (Dedim Ah!)
- "Dil daraltılıp kirletildikçe edebiyat soluksuz kalmaz mı ?" (Türkçe "Off" 3 - Dilim Dilim Anadilim)
- “Kimi gülüşlerin provası olmazdı demek, kimi gülüşler provasız oldukları için güzeldir.” (Eski Bir Balerin)
- Oysa benim içimde bir yer sessizce yırtılıverdi (Kırmızı Karanfil Ne Renk Solar?)
- Öykü yumuşak yumuşak okşamaz; başında ya da sonunda sarsar okuru. Bir tümceyle, bir ünlemle, bir sözcükle; kimi zaman susarak. (Öyküyü Okumak)
- İnsan yalnız sözle insandır ve sözle bağlanırız birbirimize. (Türkçe "Off" 3 - Dilim Dilim Anadilim)
- Yaşanamamış tüm güzel düşler gibi onu da gömmesi gerektiğini bilmiyor henüz. (Kırlangıçsız Geçti Yaz)
- Kitaplar da insanlar gibi. Kimileri hak etmediği halde övülüp göklere çıkarılıyor, kimileri övgüyü hak ettiği halde görmezden geliniyor. (Ekinin Harman Olduğu)
- '' Bir insan sağdan soldan, komşularından ödünç aldıklarıyla nasıl zenginleşmezse bir dil de başka dillerden aldığı sözcüklerle zenginleşmez. '' (Off, Dilim!)
- ... Alaturka duyarlıkların insanıyız, yerli film yetiştirmeleriyiz, sizcileyin uyanık değiliz... (Kırlangıçsız Geçti Yaz)
- Susanlar kendi aralarında ikiye ayrılır: İçlerinden konuşanlar, içlerinden de susanlar. İkinciler aptaldır. (Savrulmalar)
- Ölmekten daha acı olan, kimsenin ayrımsamadığı bir ölümle ölmek. Bunu düşünmek istemiyor, görmek de... Hele görmek hiç, hiç istemiyor. Nasıl kaçabilir, ölümden, kendi ölümünden nasıl kaçabilir insan. (Eski Bir Balerin)
- Bir ay önce yine bu vapurdan atlayan adam için, bilseydim abi demiş simitçi hiç parası olmadığını, o yüzden benden simit istediğini bilseydim, vermez miydim hiç? İntihar eden adam da cebinde bir simit alacak kadar bile parası olmayan insanın yaşamaya hakkı yoktur, demiş. Demiş mi, öyleyse ölmemiş. Hani aklını oynatmadan intihar edemezmiş insanlar. İşte ediyor! (Kırlangıçsız Geçti Yaz)
- Avrupa Birliği'nin ortak dil değil, ortak para esasına göre bir araya gelmiş ülkeler topluluğu olduğunu söylüyorduk. İngiltere, parasını bile değiştirmezken bizim dilimizi değiştirmeye kalkmamızdan söz ediyorduk. Yalnız parasını mı ölçü birimlerini bile değiştirmemiştir İngiltere. Bütün dünyada trafik yolun sağından akarken o soldan götürür arabaları. Dünyaya uyacağım diye bir kaygı gütmediği gibi yapabildiği oranda dünyayı kendisine uydurmaya çalışır. (Off, Dilim!)
- "Aşk ne demektir biliyor musun; Aşk, kendinden geçmedir, kendini sonsuz bir derinlikte yitirmek ve bulamamak ve bulamamaktan mutlu olmak demektir." (Öyküler)
- Hayır, yaşamadan yaşlanmak istemiyorum. Biriktirdiklerim olmalı, yenileri gelmediğinde kullanacağım güneşli günlerim, denizlerim. (Kırlangıçsız Geçti Yaz)
- Çoğul bir yalnızlıktır ölüm, dedi Adam. Yaşamaksa tekil bir kalabalık, dedi Kadın... (Ürkek Kuşlar)
- "Dillerin zenginlik ve yoksulluklarını ölçmede biricik ölçüt sözcük sayısı mıdır?" (Off, Dilim!)
- Yaşanmış ve yaşanabilir olayları anlatan ın kendini öykücü sanması, devrik tümceleri yan yana değil alt alta dizenin kendisini şair sarmasına benzer. (Öyküyü Okumak)