Siyasal Düşünceler Tarihi - Alâeddin Şenel Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Siyasal Düşünceler Tarihi kimin eseri? Siyasal Düşünceler Tarihi kitabının yazarı kimdir? Siyasal Düşünceler Tarihi konusu ve anafikri nedir? Siyasal Düşünceler Tarihi kitabı ne anlatıyor? Siyasal Düşünceler Tarihi PDF indirme linki var mı? Siyasal Düşünceler Tarihi kitabının yazarı Alâeddin Şenel kimdir? İşte Siyasal Düşünceler Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Alâeddin Şenel
Yayın Evi: Bilim ve Sanat Yayınları
İSBN: 9789757298021
Sayfa Sayısı: 404
Siyasal Düşünceler Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yazarın A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki on beş yılı aşan derslerinde işlediği konuları gerekli düzeltmelerden sonra kartlarından ders notlarına, birkaç yılda bir yenilediği ders notlarından hemen olduğu gibi kitaba aktarmasının ürünüdür.
Bazı kitaplar konunun uzmanlarına, bazıları öğrencilerine, bazıları genel okuyucuya seslenir. Yazarın bu üç kesime de seslenmenin bir yolunu bulduğunu görüyoruz.
- İlkel Topluluk ve Düşünüş
- İlkel Topluluktan Uygar Topluma Geçiş ve Uygarlığın Yayılması
- Yunan Öncesi Uygarlıklarda Toplumsal Gelişmeler, Dinsel ve Siyasal Gelişmeler
- Yunan' ın Çağdaşı Uygarlıklarda Toplumsal Gelişmeler ve Siyasal Düşünüş
- Eski Yunan' da Tolum be Siyasal Düşünüş
- Roma' da Toplum ve Siyasal Düşünüş
- Ortaçağ Latin Dünyasında Toplum ve Siyasal Düşünüş
- Bizans' ta Toplumsal Gelişmeler Siyasal Düşünüş
Siyasal Düşünceler Tarihi Alıntıları - Sözleri
- “Eğer bir toplumda sürekli adaletten söz ediliyorsa bu o toplumda adaletin bulunmadığını gösterir.”
- Kişi tek başına mutlu olamaz çünkü insan doğuştan toplumsal ve siyasal bir hayvandır. İnsana mutluluk verecek aklın eylemi de ancak bir topluluk içindeki eylemidir.
- Çalışma, kötülük güçlerine karşı en etkili savaş biçimi görülürken tarlayı ekenin dua eden kadar saygıdeğer olduğu söylenmektedir. Kanlı kurbanların kesinlikle yasaklandığı, oruç tutmanın insanın kendisine işkence etmesi sayılarak hoş görülmediği bir inançtır Asetizmin (insanın kendini çilelere sokarak benliğini öldürüp tanrıya kavuşma girişimlerinin, çileciliğin) insanı başkasının sırtından geçinen bir asalak yaptığı için günah sayıldığı Zoroasterciliğin emekten, emekçiden yana olduğu söylenebilir. Bu yoruma, üretime katkı yapmaktan uzaklaşıp asalaklaşan Ortadoğu din adamlarının geliştirdikleri inançlara karşı bir çalışma ahlakı getirmeye çalıştığı eklenebilir.
- Doğada türler arasında ve her türün içindeki tekil canlılar arasında amansız bir yaşam savaşı vardır. Bu savaşla, zayıflar elenir güçlüler kalır. Canlıları evrime uğratan süreç budur. Hak güçlünündür. Bu, yalnız kaçınulmaz bir doğa yasası değil, aynı zamanda yararlı, dolayısıyla iyi bir doğa yasasıdır. İnsanlar kendilerini hak, adalet, barış masallarıyla aldatır. Oysa eninde sonunda geçerli olan, yaşam savaşı yasasıdır. Ne kadar akla yakın görünüyor değil mi?
- İnsanlar kendilerini hak, adalet, barış masalları ile aldatırlar. Oysa eninde sonunda geçerli olan, yaşam savaşı yasasıdır. Ne kadar akla yakın görünüyor değil mi?
- Şang hanedanı zamanında kralın öldüğünde kurban edilen yakın çevresi ile birlikte gömülmesi göreneğinin arkeolojik kanıtları var. Bu, Sümer (Ur kral mezarları) ve Mısır (Abydos mezarları) uygarlıklarının şafağında görüldüğü gibi, kralın tanrı sayıldığı bir dönemin Çin'de de yaşandığını gösteriyor. Çu hanedanından sonra Savaşan Devletler dönemine son veren Şih Huang-ti'nin., ordusunun atları, arabaları ile birlikte tüm savaşçılarının pişmiş toprak (terra cota) yontularını İ.Ö. 220 dolaylarında yaptırıp gömdürmesi ürünü "Yeraltı Ordusu" arkeolojik buluntusu insan kurbanından vazgeçilmesinin ipucu olabilir. (Benzeri bir çözüm hayvan kurbanına son vermek için bulunsaydı (örneğin, koç yerine koç biçimli simitler konsaydı) insanlığın kültürel evrimi bakımından ileri bir adım olmaz mıydı?)
- Kişi tek başına mutlu olamaz, çünkü insan doğuştan ''zoon politikon'', yani ''toplumsal ve siyasal bir hayvan'' durumundadır. İnsana mutluluk verecek olan aklın eylemi de, onun ancak bir topluluk içinde ki eylemidir.
- "Köle olmayan birini göster; kimi şehvetin, kimi tamahın, kimi şeref tutkusunun, herkes umudun, herkes korkunun kölesidir." (Lucius'a Kırk Yedinci Mektup)/ Seneca
- Latince de “proles” çocuk demektir. Roma vatandaşları varlıklarına göre çeşitli kesimlere bölünmüştü. Proletarya adı vatandaşların çocuklarından başka varlıkları olmayan yoksul kesimi belirtmek için kullanılmıştı.
Siyasal Düşünceler Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Okurken dikkat edilmesi gereken hususlar: Hindistan’ın kısa bir dönemi ve Çin’in çok daha kısa bir döneminin yüzeysel olarak incelenmesini görmezden gelirsek kitabın başlığına “Batı” kelimesini eklememiz pek de yanlış olmaz. Ağırlıklı olarak Batı’nın Siyasal Düşünceler Tarihi ele alınmış. Fakat bir derleme olduğu göz önüne alınırsa misyonunu tamamlamış bir kitap olduğunu kabul etmek gerekir. Duyduğumuz birçok düşünürün, siyaset kuramcısının düşünceleri mümkün olduğunca geniş ele alınmış. Anlaşılır bir dil kullanılmış. Gelecekte siyaset üzerine incelemeler yapmak isteyenler için iyi bir “101” kitabı... Zaman zaman ideolojik parantez aralarına ve ünlem işaretlerine rastlamak rahatsız edici olabilir. Çoğunun anakronik eleştiriler olduğunu söylemekte yarar var. İsa’nın öğretilerinin neden sorgulanmadığını bugünden söylemek dile kolay ancak tarihi Marksist açıdan okuyayım derken kantarın topuzunu kaçırmak bu gibi yanılgılara yol açıyor. Kitap içerisinde bu eleştirinin tekrarlanmasına sebep olacak birçok veri mevcut. Aristoteles’in köleliğe karşı olup Platon’un köleliği kesinkes desteklediği bir tarih içerisinde birisini ilericilik ötekini gericilikle suçlamak bu yanılgıyı hafifletmez bilakis kuvvetlendirir. Bütün bu eksikliklerine rağmen öğrenciler için oldukça faydalı bir kitap. Bu kitapla beraber Server Tanilli’nin Uygarlık Tarihi eseri de okunabilir ancak her ikisini okurken de eleştirel gözlüğü çıkartmamaya özen göstermeli... (Altuğ Yerlisu)
İnsanlığın en eski uğraşlarından olan Siyaset biliminin incelenmesini yapan kitap, başlarda biraz hayali kahramanlardan başlayarak daha sonra bilinen ilk medeniyetlere geçişi bu geçişin oluşmasında ki çeşitli teorileri hem eğitici hemde eğlenceli bir dille anlatıyor. Sonrasında ise bilinen tarihin Yunan,Roma, Feodal Avrupa ve nihayet Rönesans dönemini anlatıyor. Kitap kendini okutan eğlenceli bilgili verici ve normal bir insanın bile okuması bu sayede tam manasında olmasa bile ilk başlangıç için iyi bilgi kaynağı bir kitap. Yazar zannedersem biraz taraflı biri ama kitabın genelinde bunu hissettirmemiş. Yalnız İslam bilginlerinin siyasi tarihi gelişiminde yeri red edilemez olmasına rağmen bunu kitabına ekleme gereği duymamış. (Muhammet Çelik)
Yazarın A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki on beş yılı aşan derslerinde işlediği konuları gerekli düzeltmelerden sonra kartlarından ders notlarına, birkaç yılda bir yenilediği ders notlarından hemen olduğu gibi kitaba aktarmasının ürünüdür. Bazı kitaplar konunun uzmanlarına, bazıları öğrencilerine, bazıları genel okuyucuya seslenir. Yazarın bu üç kesime de seslenmenin bir yolunu bulduğunu görüyoruz. (biraz kitap konuşalım)
Siyasal Düşünceler Tarihi PDF indirme linki var mı?
Alâeddin Şenel - Siyasal Düşünceler Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Siyasal Düşünceler Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Alâeddin Şenel Kimdir?
Alaeddin (Adam) Şenel. 1941'de Kütahya'da zanaatçı-işçi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. İlk ve orta öğrenimini bu kentte, esnaf dayılarının yanında çıraklık yaparak tamamladı. AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni burslu öğrenci konumuyla 1963'te bitirdi. 1964'te bu fakültede asistan kaldı. 1968'de doktorasını verip 1980'de doçent oldu. 1983'te istifa edip 1991'e kadar yaşamını çevirileriyle kazandı. 1991'de SBF'ye dönüp 2001 sonunda emekli oldu. Düşünce tarihi ve insanlık tarihiyle ilgili dersler verip çeviriler yapmış olan Şenel'in bilimsel yapıtları yanı sıra Ozmos Kronos ve Teleandregenos Ütopyasında Evlilik Hayatı adlı iki ütopya denemesi bulunmakta.
Alâeddin Şenel Kitapları - Eserleri
- Siyasal Düşünceler Tarihi
- Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi
- Teleandregenos Ütopyasında Evlilik Hayatı
- İlkel Topluluktan Uygar Topluma
- Ozmos Kronos
- Şifrelerden Sembollere Dan Brown
- 50 Soruda Bilim ve Bilimsel Yöntem
- Din-Ahlak ve Saygı-Biat Üzerine Aykırı Yazılar
- Irk ve Irkçılık Düşüncesi
- Kenttanrıcılıktan Tektanrıcılığa Dinsel İdeoloji ve Gönüllü Kulluk
- İnsan ve Evrim Gerçeği
- Eski Yunanda Eşitlik ve Eşitsizlik Üzerine
- Olimpiyatların Kara Tarihi
- Sağcı Düşünüşün Kritik Tarihi
Alâeddin Şenel Alıntıları - Sözleri
- Batı koloniciliginin gelisip, Avrupalılar'ın Afrika'da Karaderililerle, uzak Asya'da Sarıderililerle, Amerika'da Kızılderililerle karşılaşmaları üzerine, insanları sınıflandırmalar, ırk kuramları görünmeye başlamıştı. (Irk ve Irkçılık Düşüncesi)
- [Yapıtın hacimli olmasından dolayı] Zamanı kıt ve değerli çağdaş okuyucudan özür dileriz. (Eski Yunanda Eşitlik ve Eşitsizlik Üzerine)
- İnsanlar kendilerini hak, adalet, barış masalları ile aldatırlar. Oysa eninde sonunda geçerli olan, yaşam savaşı yasasıdır. Ne kadar akla yakın görünüyor değil mi? (Siyasal Düşünceler Tarihi)
- Tapınak ekonomisinin odağı "tanrının kanalları" ile büyük sulama tarımı uygulanan "tanrının tarlaları" ürününün, "tanrının kulları" eliyle "tanrının evi" denen yere getirildiği yerdi. Burası alt katında tarla ürünlerinin "tanrının sürüleri" ürünleriyle birlikte işlenip üst katlarındaki tapınak dinci personeline bölüştürüldüğü bir "ziggurat" biçimindeydi. (Kenttanrıcılıktan Tektanrıcılığa Dinsel İdeoloji ve Gönüllü Kulluk)
- Üniversite sözcüğü, Salerno tıp ve Bologna hukuk merkezlerinde okuyan öğrencilerin hem haklarını korumak hem de öğretim üyesi tutabilmek için XI. yy’da kurdukları “Üniversitas” adlı loncadan kaynaklanır. 1160’ta Paris kentindeki öğretim üyeleri, kendi yönetimlerinde çalışmak üzere düzenledikleri okula bu adı vermişlerdir. (50 Soruda Bilim ve Bilimsel Yöntem)
- Şifacıların başarı öyküleri genel olarak şifacıların yaptıkları sahtekarlıkların sonucudur. (Şifrelerden Sembollere Dan Brown)
- "İnsanoğlu putunu kendi yapar kendi tapar." (Din-Ahlak ve Saygı-Biat Üzerine Aykırı Yazılar)
- "Köledirler ama biz de onlar kadar yazgının elinde olduğumuza göre, onlar gibi birer köle değil miyiz?... Köle olmayan birini göster, kimi şehvetin, kimi tamahın, kimi şeref tutkusunun, herkes umudun, herkes korkunun kölesidir." (Din-Ahlak ve Saygı-Biat Üzerine Aykırı Yazılar)
- Kafesin gene iki anahtarı vardır. Biri kamu yetkililerinde, biri kocadadır. Kadının eline anahtar verilmez. Kamu yetkilileri, kendilerince bilinen, neler olduğunu kimseye açıklanmayan toplumsal yarar, aile çıkarı nedenleriyle bu anahtarı istedikleri zaman kullanmaya yetkilidirler. (Teleandregenos Ütopyasında Evlilik Hayatı)
- Ben, erkeklerin "araçları" olan kadınların bile yaşamlarından yakınmayıp, "hoşnutuz" dedikleri bir düzeni yıkılmaz buluyorum. (Teleandregenos Ütopyasında Evlilik Hayatı)
- "savaş yoğunlaştırılmış bir politikadır; politika seyreltilmiş bir savaş" (Din-Ahlak ve Saygı-Biat Üzerine Aykırı Yazılar)
- Kafese karşı tüm direnmelerin boşuna olduğunu anlayan, kafesi ve kafesle birlikte erkeklerden yana yontan değer yargılarını kabul ederek, yazgısına razı olup yakınmaktan vazgeçen genç kızlar mutlu mudur? Ne gezer! (Teleandregenos Ütopyasında Evlilik Hayatı)
- Simgesel araçların önemine Alman bilgin Ernst Cassirer (1874-1945) dikkat çekmiştir. Öteki hayvanların da bazı nesneleri araç olarak kullanabilip, tek tük araçlar yapabilirken, bir araç türünün yalnızca insanlarca yaratılıp kullanıldığını yazmıştır: simgesel araçlar. Bu olgudan giderek insanı Homo symbolicum olarak tanımlamıştır. (50 Soruda Bilim ve Bilimsel Yöntem)
- Öyle ki insan, "simgelerle sevişen, simgelerle savaşan bir hayvandır" biçiminde de tanımlabilir. (Kenttanrıcılıktan Tektanrıcılığa Dinsel İdeoloji ve Gönüllü Kulluk)
- “...Onlara, bir şeyin en sağlam biçimde “yaparak” ve yanlış yaparak” öğrenebileceğini nasıl öğretebilirim ki?” (Teleandregenos Ütopyasında Evlilik Hayatı)
- Kişi tek başına mutlu olamaz çünkü insan doğuştan toplumsal ve siyasal bir hayvandır. İnsana mutluluk verecek aklın eylemi de ancak bir topluluk içindeki eylemidir. (Siyasal Düşünceler Tarihi)
- Lao-çe'ye göre insanlar (çağımızın anarşist çevrelerinde düşünüldüğü gibi) doğuştan iyidir. Dolayısıyla güdülmeleri gerekmez. Birbirlerine doğuştan eşittirler. Yapılması gereken tek şey Tao denen doğru yolu izlemektir. Doğru yol ise, öyle herkesin ulaşamayacağı yüksekliklerde değildir, burnumuzun dibindedir. Doğru yola, çok şey öğrenmekle, çok şey bilmekle girilmez. Çok şey bilmenin, kendi başına hiçbir değeri yoktur; hiçbir yararı yoktur. Üstelik, insanlar arasında bilen-bilmeyen gibi haksız ayrımlara yol açabildiği için, zararı bile vardır. Çok mala sahip olmak da insanı doğru yola götürmez. Tersine, kişiyi soylu amaçlardan saptırır. (...) Lao-çe (gene çağımızın Thoreau gibi anarşist düşünürlerinin düşüncelerini anımsatırcasına) yalınlığın en doğru yol, en büyük erdem oluşturduğu noktasından kalkar. Onunla tutarlı olarak, karmaşık ilişkilere ve örgütlere (uygarlığa?) karşı çıkıp en doğru yönetimin (kişiye en az karışan) en az yöneten olduğu sonucuna ulaşır. (Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi)
- ''Erkekler daha çok topluluğu ''koruma'', kadınlar çocukları ve topluluğu yiyecek hazırlayarak ''besleme'' işlerini üstleneceklerdir. Bu yöndeki farklılaşma ileride daha da gelişerek ''av işleri'' ile ''ev işleri'' ayırımı biçimini alabilecektir. Aslında uygar topluma dek, kadınların toplayıcılık yanı sıra av dışında her işi yaptıkları sanılıyor. Uygar toplumdan sonra ise, ev dışında tarım işleri yanı sıra ev içinde her işi üstlenecekleri bir durum söz konusudur. Bu bir açıdan, kadınların üstüne daha çok işin yükleneceği anlamına gelip, onlar adına bir olumsuzluktur. Öteki açıdan, uzmanlaşmanın ve yabancılaşmanın olumsuz etkilerine erkeklerden daha az açık kalmaları demektir.'' (Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi)
- Dahası, üreme ve beslenme sorunları çözüldükten sonra bile, erkekler, kadınları “araç gibi” kullanmayı sürdüreceklerdi. Bu ilkel çağlardan kalma alışkanlıkla. Bencilliklerini örtmek yolunda dille aktardıkları, “kutsal” sayıp saydırdıkları geleneklere sığınacaklardı. Sözde “kutsal” saydıkları kadına, amaç olma hakkını tanımayacaklardı. Hatta bir peygamber onu “mülk” sayacaktı. Doğduklarında onları diri diri gömülmekten kurtardım diye olmalı, “kadınlar sizin tarlalarınızdır, onları dilediğiniz gibi ekin” diye buyruk çıkaracaktı. (Ozmos Kronos)
- "... Teurjik büyü eylemleri özel bir tarz büyüdü. Teurjistler, tipki ilkel büyüde oldugu gibi varliklar arsinda birtakim benzerlik iliskileri tesis ederler ve bu iliskileri kullanarak yaptiklari büyüsel ayinler vasitasiyla, tanri heykellerini canlandirmayi ve tanrilarla konusmayi hedeflerler." (Şifrelerden Sembollere Dan Brown)