Sonbahar - Karl Ove Knausgaard Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Sonbahar kimin eseri? Sonbahar kitabının yazarı kimdir? Sonbahar konusu ve anafikri nedir? Sonbahar kitabı ne anlatıyor? Sonbahar PDF indirme linki var mı? Sonbahar kitabının yazarı Karl Ove Knausgaard kimdir? İşte Sonbahar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Karl Ove Knausgaard

Çevirmen: Haydar Şahin

Orijinal Adı: Om Hosten

Yayın Evi: Monokl Yayınları

İSBN: 9786055159832

Sayfa Sayısı: 228

Sonbahar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Knausgaard'dan Sonbahar: Ciltli, Şömizli, Resimli Özel Baskısıyla.

“Yıllarca yaşamış biri için kapı bellidir. Ev belli, bahçe belli, gökyüzü ve deniz bellidir, geceleyin gökyüzünde asılı duran ve çatıların üzerinde parlayan ay bile bellidir. Dünya varlığını dile getirir, fakat kulak asmayız, artık onunla bir olmadığımız, onu kendi parçamız gibi görmediğimizden sanki kayıp gider ellerimizden. Kapıyı açarız, fakat bu artık anlamsızdır, önemsizdir, bir odadan öbürüne girmek için yaptığımız bir şey olmanın ötesine geçmez.

Dünyamızı şimdi olduğu gibi göstermek istiyorum sana: Kapı, yerler, musluk ve lavabo, mutfak penceresi duvarına yakın duran bahçe sandalyesi, güneş, su, ağaçlar. Sen geldiğinde kendi gözlerinle göreceksin, kendi deneyimlerin olacak, kendi yaşamını süreceksin, dolayısıyla hiç kuşkusuz öncelikle kendim için yapıyorum bunu: Sana dünyayı göstermek ufaklık, hayatımı yaşamaya değer kılıyor.”

"Zengin ve lezzetti. Çoğu iki sayfayı geçmeyen bu minik denemeler görsel bir doğrudanlıkla şeylerdeki enfeslikleri yakalıyor… Sonbahar, şaşırtıcı ve ilham verici bir kitap.”

-Melissa Katsoulis The Times-

“Knausgaard parlak bir edayla, bir baba adayı olarak, her bir parçada bize dünyanın sanki yepyeni olduğunu düşündürtüyor… Hepsi de nadide bir güzellikle yazıya dökülmüş parçalar.”

-William Leith Evening Standard-

"Kavgam serisi kitaplarındaki büyük operaya Sonbahar ile şimdi de lirik bir kabare ekleniyor. Tabu haline gelmiş hatıralar ve yasaklanmış hissiyatlar babacıl bir bilgeliğin küçük parçalı ve gelişkin külliyatına nüfuz ediyor… Sonbahar ‘dünyanın olduğu hale’ parıltılı bir bağlanmayla ışıldıyor. Günışığından saç bitine uzanan bu yolculukta, var olmanın başdöndürücü yoğunluğu kutlanıyor.”

-The Economist-

“Mevsimler dörtlüsünün ilk kitabı Sonbahar Knausgaard’ın dünyayı taze ve şaşırtıcı yönlerde sergileme konusundaki derin yeteneğini usulca ortaya çıkarıyor.”

-Stuart Evers The Observer-

“Sonbahar harikalarla dolup taşıyor… Sallanan diş, sakız, hepsi de Knausgaard’ın sabırlı ve arzulu bakışında asil, neredeyse kutsal bir görünüm alıyorlar. Dünya baştan aşağı yeniden resmediliyor.”

-Parul Sehgal New York Times-

"Sonbahar’da Knausgaard mikroskobik bir odaklanmayla, hem olağanüstü hem de saçma olan gündelik şeylerin dokuları hakkında yazıyor. Doğanın gizemine ve dengesine anlık ve pek keyifli bakışlar.”

-Henry Hitchings Financial Times-

“Onun efsane haline gelen Kavgam külliyatından sonra, Mevsimler de Masumiyetin Şarkıları’na dönüşüyor. Okuyucunun zihni yazarın yolunu gündelik şeylerin yavanlığından şeylerin göksel başkalığına doğru nasıl bulduğu karşısında allak bullak oluyor. Knausgaard dünyayı bir kum tanesinde, cenneti de bir yabani çiçekte buluveriyor.”

-Frances Wilson Times Literary Supplement-

"Sonbahar’ın alçakgönüllü tutkularından birisi dünyayı şimdi olduğu haliyle bize göstermek: kapı, yer, çeşme … bu, yazarın kendisi ve kızı için ve de okuru için, üstlendiği, dünyanın şeylerini kurtarmaya yönelik fenomenolojik bir kurtarma görevi. Görev gün be gün, parıldaya parıldaya ilerliyor.”

-Garth Risk Hallberg The New York Times Book Review-

"Dünyanın hakkında en çok konuşulan anı yazarı. Anılarımızdaki meçhulleri ve geri alınamazları ortaya çıkarırken bütünüyle baştan çıkarıcı."

-Andrew Neather -

“Soluk soluğa…. Kimse gündelik hayatı Knausgaard kadar muhteşem anlatamamıştı.” The Times

"[Knausgaard] sıradan şeylerin simyacısı… Bu yazar gerçek zamanlı devasa bir yapı inşa ediyor. Çağımızda çok az sanat projesi ilgilenilmeyi bundan daha fazla hak ediyor."

-Dwight Garner, The New York Times-

Sonbahar Alıntıları - Sözleri

  • Bir çocuk açısından en kötü şey neyin olabileceğini bilmemek veya herhangi bir şeyin olabileceği duygusuna kapılmaktır.
  • Hayatı yaşamaya değer kılan ne ?
  • O sıralar yaşamda pek çok şey biri olmanın yörüngesindeydi; hırs güçlüydü ama hırslı bir yaşam kör de olduğundan kısıtlanıyordu.
  • Söğüt, yaşamın meşale taşıyıcısıdır, bizler de öyleyiz, içimizde sönen yaşam çocuklarımızda sürer.
  • Van Gogh kendisini dünyaya adamaya çalışmış ama başaramamış, resme adamaya çalışmış ama başaramamıştır ve işte bu nedenle onları aşıp kendisini ölümü adamıştır, ancak o zaman dünya ve resim onun için mümkün hâle gelmiştir. Çünkü bu tablolardaki, göksel olanın dünyevi olanı kaplayıp yüceltiyormuş gibi görünmesini sağladığı kudret, tüm o taşkın ışık ve müstesna nüfuz etme gücü, ressamın bakışının gerçekten de onun son bakışı olmasına bağlıdır.
  • ...artık biliyorum ki önemli olan hiçbir zaman dünyanın kendisi değil bizim onunla ilişki kurma biçimimiz.
  • ..savaş yalnızca rasyonel yanımıza temas ediyor, anlayan ve kınayan veya anlayan ve kabul eden yanımıza. Öte yandan savaşın doğası mantığı parçalar, tüm kuralları, yasaları ve anlaşmaları yıkar, yerleşmiş değerleri ortadan kaldırıp bizi biz yapan en içsel inançlarımıza tecavüz eder. Benlikle ilgili olmayan tek bir savaş gelmiyor aklıma.
  • Öyle bir yaşam, varoluş, dünya olsun ki çerçevelenemesin.
  • ...çünkü insan sınıflandırmak, bölmek, belirleyip tanımlamak ve sınırlayıp çerçevelemek için vardır.
  • Bahçede çalışmaktan edindiğim deneyim şu: Dikkatli olmaya, kaygılanmaya gerek yok, yaşam öyle güçlü ki dalga dalga geliyor sanki, gözü hiçbir şey görmüyor, yemyeşil bazen ürkütüyor bu, çünkü biz de canlıyız, fakat kontrolü bir çevrede yaşıyoruz, dolayısıyla güneşe doğru körlemesine, yabani ve kaos içinde uzananlar bizi korkutuyor...

Sonbahar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Karl Ove'nin bu dört ciltlik kitabı, Doğmamış kızıma mektup şeklinde denemelerden oluşmuş. Özel hayatına ilişkin konular hakkında görüşlerini dile getirmiş ve samimi bir şekilde aklına geleni yazmış belki de çok okunmasına sebep bu samimiyet bizler kafamızda bir konuya ilişkin pekçok şey düşünürüz ama ifade etmeyiz çünkü etrafımızdakiler hakkımızda ne düşünür, korkumuz ve ona göre bize nasıl davranacaklar düşüncesi vardır. Karl Ove bu konuda kimseyi takmıyor, yazıyor, yazıyor, yazıyor ve biz büyük bir iştahla merakla okuyup bir cildi bitirip kenara koyuyoruz, diğerine başlıyoruz aynı olayı bu defa farklı okuyoruz, kızıyor ve ne yani tüm okuduklarım yalan mıydı diyoruz. Kitaplarındaki başarıyı yakaladığı nokta da tam burada işte bizde uyandırdığı sürükleyicilik. Yazdıkları ne kadar doğru bilmem ama çok kötü bir baba ve kötü bir eş kötü bir sevgili iyi olsa mutlaka birkaç satırda rastlardım.Sonbahar serisindeki bazı denemeleri asabımı bozdu birkaç satırı okuyup devamını getirmeyip bir diğerine geçtim bu seriyi çok gereksiz buldum. Çünkü kendini tekrara düşerken kelimenin tam anlamıyla çuvalamış. (feryalkrk)

Gördüklerini Anlamlandırmak: Dünya’nın en zeki varlıkları bebekler. Her saniye beyinlerinde yüzlerce sinaptik bağlantı kurarak iradesiz geldikleri bir dünyayı anlamlandırmaya çalışıyorlar. Sonbahar’daysa Knausgaard’ın doğmamış küçük kızına rehber oluşunu, nesnelerden yola çıkarak bıraktığı küçük ayak izlerini okuyoruz. ‘’Dünyamızı şimdi olduğu gibi göstermek istiyorum sana: Kapı, yerler, musluk ve lavabo, mutfak penceresi duvarına yakın duran bahçe sandalyesi, güneş, su, ağaçlar. Sen geldiğinde kendi gözlerinle göreceksin, kendi deneyimlerin olacak, kendi yaşamını süreceksin, dolayısıyla hiç kuşkusuz öncelikle kendim için yapıyorum bunu: Sana dünyayı göstermek ufaklık, hayatımı yaşamaya değer kılıyor.‘’ Bazen bir şişe bazen bir denizanası yola çıkış noktamız. Bize de yeni şeyler öğretiyor, Knausgaard. Bir yolculuktasınız ve pencereyi paylaşıyorsunuz yazarla, mırıldanarak alçak tonda bir şeyler anlatıyor size. Yolu sizin için sadeleştiriyor ve ayrıntılarını farkettiriyor. Ama yol sizin yolunuz. ‘’ Görmek yalnızca kaydetmek değil, aynı zamanda ayırt etmektir de. ‘’ 3 mevsim daha yolculuğumuz var bu seride. Knausgaard’ın Flaubert için kullandığı sözcükleri ona uyarlayarak bitiriyorum incelemeyi. Knausgaard’ın cümleleri, uzun zamandır dünyayı ardından görmeye alıştığınız duman ve kir kaplı pencereyi silen bir bez gibi. Böylelikle dünyanın tekrardan netleştiğini hissediyorsunuz. Norveç'ten yola çıkarak selfie çağının yazarıyla sakin bir yolculuğa eşlik etmek istiyorsanız tavsiye ederim. (Nurefşan)

Sonbahar PDF indirme linki var mı?

Karl Ove Knausgaard - Sonbahar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sonbahar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Karl Ove Knausgaard Kimdir?

Norveç Oslo'da doğmuş olan yazar Karl Ove Knausgaard, tüm dünyada edebi bir sarsıntı yaratan Kavgam adlı 6 kitaptan oluşan romanlar serisi ile tanınmaktadır. Kavgam'ın ilk kitabı 2009'da basıldıktan hemen sonra beş milyon nüfuslu Norveçte büyük bir sansasyon yaratarak yarım milyonluk bir satış hacmine ulaşmıştır. Serinin etkileri dalga dalga yayılarak Amerika ve Avrupa'yı derinden sarsmıştır. Kavgam kısa bir süre içinde 22 dile çevrilmiş ve Knausgaard'ı dünyanın en sıradışı edebiyat fenomeni haline getirmiştir. Yazar şu an İsveç Österlen'de yine bir yazar olan eşi Linda Boström Knausgaard ve 4 çocuğu ile birlikte yaşamaktadır.

Karl Ove Knausgaard Kitapları - Eserleri

  • Kavgam
  • Aşık Bir Adam
  • Çocukluk Adası
  • Karanlıkta Dans
  • Sonbahar
  • Bahar Yağmurları
  • Kış
  • Gökteki Kuşlar
  • Son
  • İlkbahar
  • İstemsiz
  • Yaz
  • My Struggle

Karl Ove Knausgaard Alıntıları - Sözleri

  • “…ağaçlar fabrikalardı, güneş ışığı ve sudan, güzel ve girift desenli yapraklar üretiyorlardı.” (Aşık Bir Adam)
  • O sıralar yaşamda pek çok şey biri olmanın yörüngesindeydi; hırs güçlüydü ama hırslı bir yaşam kör de olduğundan kısıtlanıyordu. (Sonbahar)
  • İnsanların bir ufuk noktası vardır, bunun içine girip dışına çıkarız, burada başkalarının gözünde belirliden belirsize, belirsizden belirliye dönüşürüz. (Kış)
  • İnsan, ağırlığını duyumsayamadığı bir dünyada neden yaşamak istesin? Biz yalnızca imgeler miyiz? (Kavgam)
  • Hoşça kal de Ağırlandığın yere Sürgit eylenme Sevgi dönüverir nefrete Gelen gitmek bilmezse (Kış)
  • Bizimle onlar arasındaki asıl fark bizim düşünmemiz, onların düşünmemesi değil; bizde olan ahlakın onlar da olmaması. (Yaz)
  • Ama iyiliğin özünde yatan gerçek anlam neydi? İyi olmakla güçsüz olmak arasındaki çizgi nereden geçiyordu? Sahi aralarındaki fark neydi? (Gökteki Kuşlar)
  • "Önüme çıkan tüm engelleri aşabileceğim, yapabileceklerimin sınırsız olduğu duygusuna kapılıverdim oracıkta. Yazmakla ilgili değildi bu, başka bir şeydi, sınırsızlıktı bir tür, sanki o anda hemen kalkıp yürüyebilir, dünyanın sonuna kadar gidebilirdim." (Bahar Yağmurları)
  • Âşık olunur muydu yarım saatte? Evet, kesinlikle olunurdu. Tanımadığım, hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediğim biri bütün duygularıma egemen olabilir miydi? Olmuştu işte. (Bahar Yağmurları)
  • Kitapların en önemli özelliği onları yalnız okuyor olmam ve kendimi asla yalnız hissetmememdi (İstemsiz)
  • Söğüt, yaşamın meşale taşıyıcısıdır, bizler de öyleyiz, içimizde sönen yaşam çocuklarımızda sürer. (Sonbahar)
  • “Kalp için hayat basittir: Atabildiği kadar atar. Sonra durur.” (Kavgam)
  • “Dünyaya anlam veren göz sürekli bir olasılık..” (Aşık Bir Adam)
  • Bir yazar için en önemli iş yazmak değil, okumaktı. (Bahar Yağmurları)
  • İnsanlar göründüğü gibi değildir ve bir çiftin ortak bir maskeye bürünmesi kolaydır, zira artık ayrılmış olan pek çok mükemmel çift tanımıştım; fakat uyum ve karşılıklı güveni taklit etmek mümkün değildir. (İlkbahar)
  • Onlara göre burnum havadaydı, kendimi bir halt sanıyordum, başkalarının beğendiklerini değil tuhaf şeyleri beğenmem gerekiyordu hep. (Çocukluk Adası)
  • Günlük yaşam, nesneleri yok ediyor, günlük yaşam, içine düşen her şeyi unutulmaya mahkûm eden bir alan gibi. (Kış)
  • Rüzgâr ona boyun eğdirdiğinde bile ot gibi itaatkâr olabilmek... (Gökteki Kuşlar)
  • Bir şeyi az bildiğinde, o yoktur. Bir şeyi çok bildiğinde, o yoktur. Yazmak var olanı, bildiklerimizin gölgesinden çekip çıkarmaktır. Yazmanın olayı budur. Orada olanlar değil, orada ne gibi eylemlerin gerçekleştiği değil, bizzat orasıdır. Orası, yazmanın mekanı ve amacıdır. (Kavgam)
  • Ben bir ağaca baktığımda, var oluş ile yok oluşu arasında kalan zamanda büyüyen bir canlının gelişigüzel ve kör yanlarını görüyordum. Bir ağda çırpınan parlak balıkları gördüğümde de aynısını, var oluşu ile yok oluşu arasında büyüyen kör ve gelişigüzel canlıları görüyordum. Nazi toplama kampları fotoğraflarında insanı da böyle görüyordum. Kollar, bacaklar, kafalar, karınlar, saçlar ve cinsel organlar. Bunun benim bakışımla ilgisi yoktu, tıpkı benim gördüğüm gibi görülüyordu bu insanlar o zaman, işte bu yüzden birçok insan bu katliamların tanığı, hatta parmağını bile kımıldatmadan suç ortağı olabilmişti. (Son)