diorex
Dedas

Karl Ove Knausgaard kimdir? Karl Ove Knausgaard kitapları ve sözleri

Norveçli Yazar Karl Ove Knausgaard hayatı araştırılıyor. Peki Karl Ove Knausgaard kimdir? Karl Ove Knausgaard aslen nerelidir? Karl Ove Knausgaard ne zaman, nerede doğdu? Karl Ove Knausgaard hayatta mı? İşte Karl Ove Knausgaard hayatı...

  • 26.12.2022 05:00
Karl Ove Knausgaard kimdir? Karl Ove Knausgaard kitapları ve sözleri
Norveçli Yazar Karl Ove Knausgaard edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Karl Ove Knausgaard hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Karl Ove Knausgaard hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Karl Ove Knausgaard hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 6 Aralık 1968

Doğum Yeri: Oslo, Norveç

Karl Ove Knausgaard kimdir?

Norveç Oslo'da doğmuş olan yazar Karl Ove Knausgaard, tüm dünyada edebi bir sarsıntı yaratan Kavgam adlı 6 kitaptan oluşan romanlar serisi ile tanınmaktadır. Kavgam'ın ilk kitabı 2009'da basıldıktan hemen sonra beş milyon nüfuslu Norveçte büyük bir sansasyon yaratarak yarım milyonluk bir satış hacmine ulaşmıştır. Serinin etkileri dalga dalga yayılarak Amerika ve Avrupa'yı derinden sarsmıştır. Kavgam kısa bir süre içinde 22 dile çevrilmiş ve Knausgaard'ı dünyanın en sıradışı edebiyat fenomeni haline getirmiştir. Yazar şu an İsveç Österlen'de yine bir yazar olan eşi Linda Boström Knausgaard ve 4 çocuğu ile birlikte yaşamaktadır.

Karl Ove Knausgaard Kitapları - Eserleri

  • Kavgam
  • Aşık Bir Adam
  • Çocukluk Adası
  • Karanlıkta Dans
  • Sonbahar
  • Bahar Yağmurları
  • Kış
  • Gökteki Kuşlar
  • Son
  • İlkbahar
  • İstemsiz
  • Yaz
  • My Struggle

Karl Ove Knausgaard Alıntıları - Sözleri

  • “…ağaçlar fabrikalardı, güneş ışığı ve sudan, güzel ve girift desenli yapraklar üretiyorlardı.” (Aşık Bir Adam)
  • O sıralar yaşamda pek çok şey biri olmanın yörüngesindeydi; hırs güçlüydü ama hırslı bir yaşam kör de olduğundan kısıtlanıyordu. (Sonbahar)
  • İnsanların bir ufuk noktası vardır, bunun içine girip dışına çıkarız, burada başkalarının gözünde belirliden belirsize, belirsizden belirliye dönüşürüz. (Kış)
  • İnsan, ağırlığını duyumsayamadığı bir dünyada neden yaşamak istesin? Biz yalnızca imgeler miyiz? (Kavgam)
  • Hoşça kal de Ağırlandığın yere Sürgit eylenme Sevgi dönüverir nefrete Gelen gitmek bilmezse (Kış)
  • Bizimle onlar arasındaki asıl fark bizim düşünmemiz, onların düşünmemesi değil; bizde olan ahlakın onlar da olmaması. (Yaz)
  • Ama iyiliğin özünde yatan gerçek anlam neydi? İyi olmakla güçsüz olmak arasındaki çizgi nereden geçiyordu? Sahi aralarındaki fark neydi? (Gökteki Kuşlar)
  • "Önüme çıkan tüm engelleri aşabileceğim, yapabileceklerimin sınırsız olduğu duygusuna kapılıverdim oracıkta. Yazmakla ilgili değildi bu, başka bir şeydi, sınırsızlıktı bir tür, sanki o anda hemen kalkıp yürüyebilir, dünyanın sonuna kadar gidebilirdim." (Bahar Yağmurları)
  • Âşık olunur muydu yarım saatte? Evet, kesinlikle olunurdu. Tanımadığım, hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediğim biri bütün duygularıma egemen olabilir miydi? Olmuştu işte. (Bahar Yağmurları)
  • Kitapların en önemli özelliği onları yalnız okuyor olmam ve kendimi asla yalnız hissetmememdi (İstemsiz)
  • Söğüt, yaşamın meşale taşıyıcısıdır, bizler de öyleyiz, içimizde sönen yaşam çocuklarımızda sürer. (Sonbahar)
  • “Kalp için hayat basittir: Atabildiği kadar atar. Sonra durur.” (Kavgam)
  • “Dünyaya anlam veren göz sürekli bir olasılık..” (Aşık Bir Adam)
  • Bir yazar için en önemli iş yazmak değil, okumaktı. (Bahar Yağmurları)
  • İnsanlar göründüğü gibi değildir ve bir çiftin ortak bir maskeye bürünmesi kolaydır, zira artık ayrılmış olan pek çok mükemmel çift tanımıştım; fakat uyum ve karşılıklı güveni taklit etmek mümkün değildir. (İlkbahar)
  • Onlara göre burnum havadaydı, kendimi bir halt sanıyordum, başkalarının beğendiklerini değil tuhaf şeyleri beğenmem gerekiyordu hep. (Çocukluk Adası)
  • Günlük yaşam, nesneleri yok ediyor, günlük yaşam, içine düşen her şeyi unutulmaya mahkûm eden bir alan gibi. (Kış)
  • Rüzgâr ona boyun eğdirdiğinde bile ot gibi itaatkâr olabilmek... (Gökteki Kuşlar)
  • Bir şeyi az bildiğinde, o yoktur. Bir şeyi çok bildiğinde, o yoktur. Yazmak var olanı, bildiklerimizin gölgesinden çekip çıkarmaktır. Yazmanın olayı budur. Orada olanlar değil, orada ne gibi eylemlerin gerçekleştiği değil, bizzat orasıdır. Orası, yazmanın mekanı ve amacıdır. (Kavgam)
  • Ben bir ağaca baktığımda, var oluş ile yok oluşu arasında kalan zamanda büyüyen bir canlının gelişigüzel ve kör yanlarını görüyordum. Bir ağda çırpınan parlak balıkları gördüğümde de aynısını, var oluşu ile yok oluşu arasında büyüyen kör ve gelişigüzel canlıları görüyordum. Nazi toplama kampları fotoğraflarında insanı da böyle görüyordum. Kollar, bacaklar, kafalar, karınlar, saçlar ve cinsel organlar. Bunun benim bakışımla ilgisi yoktu, tıpkı benim gördüğüm gibi görülüyordu bu insanlar o zaman, işte bu yüzden birçok insan bu katliamların tanığı, hatta parmağını bile kımıldatmadan suç ortağı olabilmişti. (Son)

Yorum Yaz