Tek Boyutlu İnsan - Herbert Marcuse Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tek Boyutlu İnsan kimin eseri? Tek Boyutlu İnsan kitabının yazarı kimdir? Tek Boyutlu İnsan konusu ve anafikri nedir? Tek Boyutlu İnsan kitabı ne anlatıyor? Tek Boyutlu İnsan PDF indirme linki var mı? Tek Boyutlu İnsan kitabının yazarı Herbert Marcuse kimdir? İşte Tek Boyutlu İnsan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Herbert Marcuse
Çevirmen: Aziz Yardımlı
Yayın Evi: İdea Yayınevi
İSBN: 9789753970136
Sayfa Sayısı: 199
Tek Boyutlu İnsan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"İnsan soyunu silip süpürebilecek bir atomik yıkım gözdağı bu tehlikeyi sürdüren güçlerin kendilerini korumaya da hizmet etmez mi? Böyle bir yıkımı önleme çabaları onun çağdaş işleyim toplumundaki gizil nedenlerinin araştırılmasının üzerine gölge düşürür. Bu nedenler kamu tarafından tanınmamış, açığa serilmemiş, saldırılmamış kalırlar, çünkü dışarıdan gelen Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya pek açık gözdağı önünde gerilerler. Eşit ölçüde açık olan şey hazır olma, uçurumun kıyısında yaşama, meydan okumayı karşılama gereksinimidir. Yoketme araçlarının barışçıl üretimine, savurganlığın eksiksizleştirilmesine, savunanları ve savunduklarını sakatlayan bir savunma için eğitilmeye boyun eğiyoruz.
"Ve gene de bu toplum bir bütün olarak usdışıdır. Üretkenliği insan gereksinim ve yetilerinin özgür gelişimini yokedicidir, barışı sürekli savaş gözdağı tarafından sürdürülür, büyümesi varoluş için bireysel, ulusal, ve uluslararası savaşımı barışçıllaştırmanın gerçek olanaklarının baskılanması üzerine bağımlıdır. Toplumumuzun önceki, daha az gelişmiş evrelerini karakterize etmiş olandan çok ayrı olan bu baskı bugün doğal ve teknik bir hamlık konumundan değil ama tersine bir güç konumundan işlemektedir."
-Herbert Marcuse, ("Tek-Boyutlu İnsan"dan)-
Herbert Marcuse (1898-1979)
Yeni-Solun Babası olarak bilinen Herbert Marcuse Frankfurt Okulunun ikonudur. Berlin'de Yahudi bir ailede doğdu; Alman Ordusunda Birinci Dünya Savaşına katıldı; 1922'de Ph.D. tezini Freiburg Üniversitesinde tamamladı; Edmund Husserl ve Heidegger ile birlikte çalıştı; 1933'te Frankfurt Araştırma Kurumu'na katıldı; aynı yıl ABD'ye yerleşti ve 1940 ABD yurttaşı oldu; 1940'ta Us ve Devrim'i yayımladı. Felsefenin ideoloji olduğunu belirten Marcuse Proleteryanın dizge ile bütünleşerek devrimci niteliğini yitirdiğini düşünmesine karşın Marxizme bağlılığını terketmedi. Karşıtlıksız tek-boyutlu İnsanın benzer olarak karşıtlık boyutunu yitiren Toplumunun devrimci dönüşümü, Marcuse'nin çözümlemesine göre, özerk bir politik güç karakterini kazanan teknoloji ve otomasyon tarafından başarılacak, tek-boyutlu İnsan Özgürlüğünü ve Kurtuluşunu ona egemen olan altyapı yoluyla kazanacaktır.
Tek-Boyutlu İnsan'dan: "Otomasyon, bir kez genel özdeksel üretim süreci olur olmaz, bütün toplumu devrimcileştirecektir." "Teknolojik dönüşüm aynı zamanda politik dönüşümdür," "Bu toplumun totaliter özellikleri karşısında, teknolojinin 'yansızlığı' biçimindeki geleneksel düşünce bundan böyle ileri sürülemez." "Toplum özgür bir toplum olabilmek için ilkin tüm üyeleri için özgürlüğün özdeksel ön-gereklerini yaratmalıdır."
"Toplum köleliği hoş ve belki de giderek duyumsanmaz kılan gereksinimleri doyurmakla kurtuluş gereksiniminin hakkından gelir. ... işleyim uygarlığının ileri alanlarında emekçi sınıflar belirleyici bir dönüşüme uğrar."
"Şimdiye dek Usun tarihsel işlevi o denli de yaşamak, iyi yaşamak, ve daha iyi yaşamak itkisini bastırmak ve giderek yoketmek olmuştur ya da bu itkinin amacına ulaşmasını ertelemek ve üzerine aşırı bir bedel koymak."
"Aristotelesci biçimsel mantığın kısırlığı sık sık belirtilmiştir. Felsefi düşünce bu mantığın yanında ve giderek dışında gelişti." "Eytişimsel mantık biçimsel olamaz çünkü 'olgusal/reel' olan tarafından belirlenir"
"Dirimsiz nesneler ... salt varoluşları yoluyla, kendilerine ilişkin hiçbirşey bilmedikleri eşitliklere katılırlar. Öznel olarak, doğa ansal değildir matematiksel terimlerde düşünmez. Ama nesnel olarak, doğa ansal yapıdadır matematiksel terimlerde düşünülebilir."
(Tanıtım Bülteninden)
Tek Boyutlu İnsan Alıntıları - Sözleri
- Efendileri özgürce seçme efendileri ya da köleleri ortadan kaldırmamaktadır.
- Teknolojik gerçeklik geleneksel biçimleri yıkıyor, sanatsal yabancılaşmanın olasılıklarını da yıkıyor, yani bazı üslupları ortadan kaldırmakla kalmıyor, sanatın tözünü de ortadan kaldırıyor.
- Sizin sayınız onun için bir cinayettir!
- Onlar teknolojik egemenliğin bireye boyun eğmiş öğelerinin modern değişkenleridir.
- Toplumsal koşullar, bireylere, olayların kurulu düzeninden gerçek biçimde kopma olanağı sağlıyordu.
- Teknolojik akılsallığın süreci siyasal bir süreçtir.
- Tek-boyutlu düşünce politika uygulayımcıları ve onların kitle-bilişim pazarlamacıları tarafından yöntemli olarak geliştirilmektedir. Bunların söylem evrenleri kendini doğrulayan varsayımlar tarafından kalabalıklaştırılmakta, ve bunlar aralıksız olarak ve tekelci bir biçimde yinelenerek hipnotize edici tanımlar ya da buyruklar olmaktadırlar.
- İnsanlar kendilerini satın aldıkları metalarda tanımaktadırlar; ruhlarını otomobillerinde, müzik setlerinde, içten-katlı evlerinde, mutfak donatımında bulmaktadırlar. Bireyi toplumuna bağlayan düzeneğin kendisi değişmiş ve toplumsal denetim üretmiş olduğu yeni gereksinimlerde demirlemiştir.
- . Akıl, bu düzenin irrasyonel karakterini ortaya çıkaran mevcut toplumsal güçler adına insanların ve şeylerin kurulu düzeniyle çelişir. Çünkü "rasyonel" cehaleti, yıkımı, gaddarlığı ve baskıyı azaltmaya yönelik bir düşünce ve eylem tarzıdır. ...
- Bugünün zenginliği başkasının iş saatinden çalmak üzerine temelleniyor.
Tek Boyutlu İnsan İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Frankfurt Okulu, Adorno olsun, Horkheimer olsun, Marcuse olsun, çatısı altında bulundurduğu her düşünürüyle 20. yüzyılın kuramsal çözümlemesini ve 21. yüzyılın güncel, sosyopolitik sorunlarını ayrı ayrı ele alarak geleceğin dünyası hakkında en doğru analizleri gerçekleştirmiş bir yapıdır. Bu yapının en önemli isimlerinden Marcuse, okulun diğer düşünürlerine nazaran daha eleştirel kuram yanlısı ve daha septik bir felsefeye sahip. Adorno ve Horkheimer nazarında Frankfurt Okulu Marksizmi aşan bir marksist hareket iken Marcuse ile bilimsel septisizm izleri taşımaya başlıyor. Marcuse bu eseriyle bahsetmiş olduğum duruşunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. Eserde yapmış olduğu modern toplum çözümlemesiyle, toplumun kurtuluşunun imkansızlığını ele almaktadır. Bu yönüyle biraz hazin bir eser diyebilirim. Frankfurt okulu işçi sınıfının getireceği bir toplumsal kurtuluşu öngörürken Marcuse, işçi sınıfının değil, işçi sınıfı dışında diğer bileşenlerin bunu gerçekleştirebileceğini öngörür. Toplumsal dönüşüm konusunu öğrenci hareketi, kadın mücadelesi, çevreci hareketler gibi diğer emekçi çevrenin gerçekleştirebileceğini öngörür. -ki benim de fikrim kesinlikle bu yönde. Kapitalist toplumların dönüşeceğine inanan okulun aksine Marcuse buna inanmaz ve bu eseriyle yaratılan tek boyutlu (sığ) insanın sadece tek boyutlu toplumu ortaya çıkaracağını savunur. Bugünden baktığımızda ise haklı çıktığını söylemek mümkün. Özellikle medya ve kitle iletişimi kuramları noktasında çığır açan okulun mensubu olan Marcuse'un bu eseri medya aygıtının kullanılabilirlik alanını ve vasfı noktasında daha doğru bir noktaya değinmiştir. Kahrolsun bağzı harika kitaplar. (Uğur De Molinari)
Marcuse frankfurt okulunun ( adorno benjamin horkhemier ) en önemli temsilcilerinden bir tanesidir. Kitle kültürü tartışmalarında önemli bir yeri vardır. Aşırı teknik gelişmişlik ve görece özgür toplumlarda medya aygıtı ve endüstriyel kültür metaları tarafından yurttaşların tutsak alındığını ve özgürlüğün sözde bir fikir olarak varolduğunu söyler. Marcuse göre yurttaşların katılmaya zorlandığı ( görece zorlanma maruz kalma) yoz kitle kültürü özgür bireyin en önemli düşmanıdır. Frankfurt okulu düşünürlerini doğru anlayabilmek için negatif diyalektik ve bu düşünürlerin tarihsel materyalizme bakışlarını doğru algılamak şart. ( bu konuda daha ileri okumalar için Martin Jay Negatif Diyalektik kitabı ile başlanabilir.) (Derida)
Tek Boyutlu İnsan: Kitaba dair anladıklarımı özetleyeceğim, değerli kitapseverler. Marcuse bu yeni topluma, ileri endüstriyel toplum adını vermiştir. İleri Endüstriyel toplum tek hoyutludur, buradaki insan tek hoyutludur. Peki anlamı medir bunun? Burada savaş ve refah toplumu iç içe geçmiştir. Bu toplumlarda sadece belirli bir hükümet ya da belirli bir parti hâkimiyeti baskıcı değil birden fazla baskıcı grup ve parti vardır. İleri endüstriyel toplumda teknoloji insanların mahremiyetini de işgal etmiştir. Artık burada insanların yatak odaları, kendilerine ait özel yaşam alanları, halka açık hale getirilmektedir. Bu toplumun belirgin niteliği, toplumun yıkıcı ve baskı fonksiyonunu destekleyip, hoş görmektir. Bireye sunulan seçme alanları, özgürlüğün belirleyicisi değildir. Tam tersine burada özgürlük bir baskı aracına döner der, Marcuse. Çünkü aslında ona göre bir özgürlük yoktur. Bize sunulan seçenekler dahi, sistemin hazırlamış olduğu seçeneklerdir. Marcuse, Tek Boyutlu İnsan isimli eserinde temelde ihtiyaçlar ve yapay ihtiyaçlar üzerinde durmuştur. Ona göre ihtiyaçlar gerçek ve sahte veya yapay olmak üzere ikiye ayrılır. Sahte olanlar bireye dayatılanlardır, der Marcuse. Nedir bunlar, aşırı çalışma, saldırganlık, sefalet ve adaletsizliği sürdürecek olan ihtiyaçlardır. Bunların tatmini bireyi mutlu edebilir ama burada sonuçta meydana gele durum mutsuzluktaki mutluluktur, der. Dinlenmek, eğlenmek, çoğunluğun beğenisine göre tüketmek, reklamdaki yeni ürünleri denemek bunlar temel ihtiyaçlar değil bunlar birer sahte ihtiyaçtır. Herkesin sevdiği şeyleri sevmek. Bence moda bu sistemin en temelinde yer alıyor ve en büyük organizasyon buradadır. Yani ne demektir bu, sahte ihtiyaçlar medya araçlarının bizlere öğrettiği şeylerdir. Peki, temel ihtiyaçlarımızın neler olduğunu sorduğumuzda Marcuse derki, temel ihtiyaçlar herhangi bir dış baskı tarafından bize dayatılmaz. Karşılanması gerektiği tartışılmayacak şeylerdir bunlar, beslenme gibi barınma gibi ihtiyaçlardır, der. İleri endüstriyel toplumun işçi sınıfına ne gibi etkileri olduğuna baktığımızda, mavi yakalı iş gücü, beyaz yakalı işgücüne oranla azalır ve bu toplumlarda üretici olmayan işçi sayısı artar. Bu niceliksel değişimin sebebi nedir, dediğimiz üretim mekanizmalarının özündeki değişiklikler yüzündendir. Makine işçiyi yöneten, teknik bütünün yükünü taşıyan, meslek gruplarıyla kaynaşarak egemenliğini ortaya koyar (Marcuse, Tek Boyutlu İnsan). Makinenin bu durumu Marks’ın artı değer teorisini geçersiz kılmaktadır. Çünkü burada üretim, kişisel verime göre değil, makinelere göre belirlenmiştir. Yaşanan bu teknik değişimler, işçinin tutumunu ve bilincini değiştirir . Tüm ifadeler, tüm kavramlar ileri endüstriyel toplumun getireli arasından tek tip oluyor, aynı oluyor, diyor, Marcuse. Özellikle tek boyutlu davranış ifadesi tüm reklamcıların dilinde dolaşmaktadır. X lingistik eğilimi, eşyaları sadece görevlerini belirtmek için kullanılmaktadır. Mesela Arçelik’in yeni bulaşık makinesi reklamı, ne diyor orada, siz kahvenizi yudumlarken, sizin için tasarruf etsin, ya da bırakın tasarrufunuzu makinanız düşünsün gibi söylemler. Tüm bu başından itibaren konuştuklarımız, tüm olumsuzlukların bize güzel gösterilmesi, barış için savaşın şart olması, nükleer silahlanmanın gelişmeyle bir bağının olduğunun söylenmesi tüm dünyada evrensel olan kuruluşlarca da desteklenmekte ve onaylanmaktadır. (NATO, UNICEF vb.). Marcuse, tek boyutlu düşünce bölümünde en çok ileri endüstriyel toplumun, felsefesini eleştirir. Marcuse, kurtuluş umudunun olmadığını savunur ve kapanışı Benjamin’in sözleriyle yapar; «Sadece umutsuzların hatırı için bize umut bahşedilir.» (Gülşah Göksu)
Tek Boyutlu İnsan PDF indirme linki var mı?
Herbert Marcuse - Tek Boyutlu İnsan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tek Boyutlu İnsan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Herbert Marcuse Kimdir?
Frankfurt Okulu mensuplarından biri olan Marcuse, Marksist kuramı, 1920'den başlayarak değişen tarihsel koşullarla uyumlu hale getirmenin mücadelesini vermiştir. Bu amaçla, eleştirel Marksizmin kendi versiyonunu öne süren ve 1960'lı yıllardan başlayarak uluslararası bir ün kazanan Marcuse, Amerika Birleşik Devletleri'yle Avrupa'daki yeni sol hareketin destekçisi ve savunucusu olmuştur. O, söz konusu eleştirinin ardından, estetik ve biyolojik değerlerin yüceltildiği bir toplum düzeni arayışına girmiştir. Geleceğin toplumuna ilişkin görüşleriyle özgürlükçü bir komünist olarak nitelenen Marcuse, özgür, güzel, aydınlık, cinsel içgüdülerin bastırılmadığı, herkesin yeteneğine göre özgürce çalıştığı, çalışmanın bir oyun haline getirildiği, devletin baskıcı görevine gerek duyulmayan bir toplum düzenini özlemiştir.
Marcuse'ün çalışmasının temeli, baskının bütün sistemlerini kapsayan, iddia ve tartışmayı denetim altına alan bütün muhalefet şekillerini ortadan kaldıran gelişmiş sanayi toplumun -yani "baskıcı hoşgörü'nün- ortaya konulmasıdır. Bu "tek boyutlu toplum" a karşı Marcuse, sadece ütopik bir geleceği kabul etmedi, aynı zamanda Üçüncü Dünyadaki öğrenciler, etnik azınlıklar, kadın ve işçiler gibi gruplara güvenen geleneksel çalışan sınıfa devrimci bir güç olarak baktı. Marcuse' ün önemli çalışmaları şunlardır: Reasom and Revolution (Akıl ve Devrim, 1941), Eros and Civilization (Eros ve Medeniyet, 1958) ve One Dimensional Man (Tek Boyutlu İnsan, 1964).
Herbert Marcuse Kitapları - Eserleri
- Özgürlük Üzerine Bir Deneme
- Tek Boyutlu İnsan
- Eros ve Uygarlık
- Karşıdevrim ve İsyan
- Us ve Devrim
- Estetik Boyut
- Olumsuzlamalar
- Kriz Danışması ve Travmatik Olaylarda Tedavi Planlayıcı
- Sovyet Marksizmi
- Diyalektik Materyalizm Devlet Ve Faşizm
- Karşıdevrim ve İsyan
Herbert Marcuse Alıntıları - Sözleri
- Ortak çıkarlar yaratan devrim korkusu karşıdevrimin çeşitli aşama ve biçimlerini birbirine bağlar. Bütün bunlar parlamenter demokrasiden polis devleti yoluyla açık diktatörlüğe giden yolu açar. Kapitalizm bütün tarihsel devrimler içinde en radikal olanın tehdidine karşı yeniden örgütlenmektedir. (Karşıdevrim ve İsyan)
- . Akıl, bu düzenin irrasyonel karakterini ortaya çıkaran mevcut toplumsal güçler adına insanların ve şeylerin kurulu düzeniyle çelişir. Çünkü "rasyonel" cehaleti, yıkımı, gaddarlığı ve baskıyı azaltmaya yönelik bir düşünce ve eylem tarzıdır. ... (Tek Boyutlu İnsan)
- Ve erkekler ve kadınlar eşeysel özgürlükten her zaman olduğundan daha da çok yararlanırken, artık-baskıdan söz etmenin hiçbir anlamı yoktur. Ama gerçek bu özgürlüğün ve doyumun yeryüzünü cehenneme dönüştürmekte olduğudur. (Eros ve Uygarlık)
- Sizin sayınız onun için bir cinayettir! (Tek Boyutlu İnsan)
- . Sanatın gerçeği, yerleşik gerçekliğin tekelini kırma, gerçek olanı tanımlama gücünde yatar. ... (Estetik Boyut)
- Bilincin tarihte aldığı ilk biçim bir bireyin bilincinin biçimi değil ama belki de en doğrusu tüm bireyselliği topluluğa gömmüş ilkel bir küme bilinci olarak temsil edilebilecek bir evrensel bilinç biçimidir. Duygular, duyumlar, ve kavramlar gerçekte bireyin değildirler, tersine herkes tarafından paylaşılmakta ve böylece tikel değil ama ortak öğeler bilinci belirlemektedirler. Ama bu birlik bile karşıtlık kapsamaktadır; bilinç ancak nesneleri ile karşıtlığı yoluyla bilinçtir. (Us ve Devrim)
- Yeni emperyalizmin iç bütünleyicisi olarak tüketim toplumunda da doğrultu benzer şekilde ters çevrilmiştir gerçek ücretler düşmekte, enflasyon ile işsizlik sürmekte ve uluslararası mali kriz, imparatorluğun ekonomik bazının zayıflığını göstermektedir. Toplumsal değişimin bir potansiyel kitle bazı, kapitalizmin işlemsel gereklerini ve değerlerini baltalama tehdidi oluşturan çalışma tutumları ile protestolarda kendi dağılımını ve politika-öncesi ifadesini bulur. İnsanın bu aptal, yorucu, bitmek bilmeyen iş olmadan (daha az ücretle, daha az gereç ve plastikle yaşayıp daha fazla zaman ve özgürlük edinerek) hayatını kazanması mümkün değil midir? Dünyayı yönetenler tarafından dayatılan hayatın gerçeklerince yadsınan bu yüz yıllık soru artık soyut, duygusal, gerçekdışı bir soru değildir. Günümüzde bu soru tehlikeli derecede somut, gerçekçi, yıkıcı biçimler alır. (Karşıdevrim ve İsyan)
- Sonlu şeylerin varlıkları yitip gitmenin tohumunu kendi içinde taşımaktadır; doğum saatleri ölüm saatleridir. (Olumsuzlamalar)
- Bir yapıtın proleteryanın ya da burjuvazinin çıkarlarını ya da dünya görüşünü gerçekten temsil etmesi olgusu onu henüz asillik gösteren bir sanat yapıtına çevirmez. Sanatın evrenselliği tikel bir sınıfın dünyasında ve dünya görüşünde temellendirilemez, çünkü sanat somut bir evrenseli, insanlığı öngörür ki, hiçbir tikel sınıf, giderek proleterya, Marx’ın “evrensel sınıfı” bile ona katılamaz. (Estetik Boyut)
- Mimesis yabancılaşma yoluyla temsildir,bilincin devrilişidir.Deneyim,kırılma noktasına dek yeğinleşir;dünya Lear ve Anthony için,Berenice,Michael Kohlhaas,Woyzeck için olduğu gibi görünür,tıpkı tüm zamanların aşıkları için olduğu gibi.Onlar dünyayı gizemsizleştirilmiş yaşarlar.Algının yeğinleşmesi şeyleri çarpıtma noktasına dek gidebilir,öyle ki konuşulamayan konuşulur,başka türlü görülebilir olmayan görülebilir olur ve dayanılabilir olmayan patlar.Böylece estetik dönüşüm suçlamaya dönüşür-ama o denli de türesizliğe ve teröre direnenin ve henüz kurtarılabilecek olanın bir kutlamasına. (Estetik Boyut)
- Efendileri özgürce seçme efendileri ya da köleleri ortadan kaldırmamaktadır. (Tek Boyutlu İnsan)
- Libido toplumsal olarak yararlı edimlemeler için saptırılır ki, bunlarda birey ancak aygıt için çalıştığı sürece, çoğu kez kendi yeti ve istekleri ile bağdaşmayan etkinliklerle uğraştığı sürece, kendisi için çalışmaktadır. (Eros ve Uygarlık)
- (... )bizim bütün tartışmamız devrimin sadece varolan toplum içerisinde harekete geçen baskıcı olmayan güçler tarafından gerçekleştirildiğinde özgürleştirici olabileceği üzerinde temellendirilmiştir. önerme bir ümitten daha fazla, ve daha az, bir şey değildir. bu ümidin gerçekleşmesinden önce, yargılayabilecek olan aslında sadece bireydir., kendi bilinçleri ve vicdanlarından başka meşrulukları olmayan bireyler. fakat bu bireyler kendilerine özgü belirsiz tercih ve çıkarlara sahip olan özel kişilerden fazla ve farklıdırlar. onların yargı gücü bağımsız düşünce ve bilgiye, toplumlarının ussal bir çözümleme ve değerlendirmesine dayandığı sürece öznelliklerini aşar. böyle bir usallık yeteneğine sahip bireyler çoğunluğunun varlığı demokratik kuramın dayandığı varsayımdır. eğer yerleşik çoğunluk böyle bireylerden oluşmuyor ise egemen bir halk gibi düşünemez, karar veremez ve hareket edemez.(...) (Özgürlük Üzerine Bir Deneme)
- Onlar teknolojik egemenliğin bireye boyun eğmiş öğelerinin modern değişkenleridir. (Tek Boyutlu İnsan)
- Sanat yapıtı var olanı gizlemez açığa serer. (Estetik Boyut)
- Sömürü zinciri en güçlü halkasından kırılmalıdır. (Özgürlük Üzerine Bir Deneme)
- Yerkürenin büyük alanlarını cehenneme çeviren bir sistemin devamını sağlayan mal ve servislerin üretiminde fiziksel enerjinin yerini giderek artan bir şekilde zihinsel enerji alıyor olsa, bu durumda çalışmak daha mı az yorucu olacaktır? (Özgürlük Üzerine Bir Deneme)
- Eğer baskının yokluğu özgürlüğün arketipi ise, o zaman uygarlık bu özgürlüğe karşı savaşımdır. (Eros ve Uygarlık)
- Teknolojik perdenin ardından –siyasal demokrasi perdesinin ardından gerçeklik– evrensel kulluk, yapay seçme özgürlüğü içinde insan onurunun yokluğu belirir. (Karşıdevrim ve İsyan)
- Sanat ve toplumsal sınıf arasında belirli bir bağıntı vardır. Biricik asıl, gerçek, ilerici sanat yükselen bir sınıfın sanatıdır. Böyle bir sanat, bu sınıfın bilincini anlatır. (Estetik Boyut)