Türk İslam Ülküsü 2 - Seyyid Ahmet Arvasi Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Türk İslam Ülküsü 2 kimin eseri? Türk İslam Ülküsü 2 kitabının yazarı kimdir? Türk İslam Ülküsü 2 konusu ve anafikri nedir? Türk İslam Ülküsü 2 kitabı ne anlatıyor? Türk İslam Ülküsü 2 PDF indirme linki var mı? Türk İslam Ülküsü 2 kitabının yazarı Seyyid Ahmet Arvasi kimdir? İşte Türk İslam Ülküsü 2 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Seyyid Ahmet Arvasi
Yayın Evi: Bilgeoğuz Yayınları
İSBN: 9786055965259
Sayfa Sayısı: 436
Türk İslam Ülküsü 2 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Arvasi Hoca'nın kaleme aldığı eserleri incelediğimizde bütün gayretinin imanlı bir gençlik yetişmesini esas aldığını görürüz. Bunun için çırpınmış, bunun için kafa yormuş ve aramızdan ayrılana kadar da bu istikametini asla bozmamıştır.Bu hususta başkaları ikbal peşinde koşarken Arvasi Hoca "gözünü büyük" ideale dikmiş, bunun gerçekleşmesi için çaba sarf etmiştir.
Türk İslam Ülküsü 2 Alıntıları - Sözleri
- Mal sahibi mülk sahibi..hani bunun ilk sahibi? Mal da yalan,mülk de yalan Var biraz da sen oyalan.
- Millî şuurdan yoksun kadrolara, milleti teslim etmek ihanettir. Millete inanmayanlar, millet idaresine talip olamazlar.
- Başarıları yaratan ve veren alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Biz onun rızasını kazanmak ve kainatın efendisi şanlı Peygamberimizi memnun etmek, mensubu olmakla şeref duyduğumuz Türk Milletini yüceltmek niyeti ile çalıştık.
- Bugünkü, şartlarda, bunu savunmak çok zor ve çetin şartlarda olabilir, ancak «para oyunları» ile hem kitleleri, hem zayıf milletleri sömürmeye çalışan «süper güçlere» karşı savaşmak, bütün namuslu kadroların boynunun borcudur. Düşmanın ve namussuzların emri vakilerine teslim olunamaz.
- Türk-İslam ülkücüleri İslam'ın ' basireti ' ve Türklüğün ' haysiyeti ' içinde hareket ederek insanları esir alan veya almaya çalışan bütün tahakküm unsurlarını, bütün sahte mabutları yıkmaya, " Allah'tan başka ilah yoktur " parolası ile kitleleri hürriyete kavuşturmaya çalışırken, milli demokrasisini büyük tarihi mirası üzerinde oturtarak sosyal adalete, sosyal güvenliğe, fırsat ve imkan eşitliğine dayanan sistemini kuracaktır. O, bu sistemin bütün temellerini, kendi kültür ve medeniyeti içinde yakalamasını bilecektir. Çünkü bizim tarihimiz hem " hür " hem de " tok " insanların tarihidir. Bizim vicdanımızda hükmeden prensiplere göre, " komşusu açken tok uyuyanlar bizden değildir " ve yine " esiri hürriyetine kavuşturmak ibadettir ".
- İslam'da "Beyt'ül Mal" -yani devlet maliyesi ve malı- yetim malı gibidir, dolayısı ile bir kuruşu ve bir çöpü bile israf ve zayi edilemez, zarara sokulamaz
- . Emperyalizm, bizim dökülen ılık kanlarımızla beslenip güçlenmeye bakmaktadır. Allah ve Resulünden aldığı güçle, muhteşem bir Kur'an medeniyeti geliştirerek bütün dünyaya hayat, ümit, ilim ve adalet götüren bir zamanların ebed müddet devletlerini kuran Müslümanların durumu, bugün yürekler acısıdır. Bugün, Allah ve Resulüne bağlanmak yerine, kara ve kızıl emperyalizmin öncülerine sarılan, elde ettikleri zenginlikleri, emperyalizmin bankalarına yatıran, o ülkelerin lüks ve sefahat alemlerinde israf eden, kendi milli ve mukaddes değerlerinden utanarak emperyalizmin yaldızlı sahte hayatına iştiyakla koşan nesillerden, şeyhlerden, emirlerden, devrimbazlardan kurtuluş reçetesi beklemek ahmaklıktır.
- İlim, duygulara yer vermez, objektiftir, gayeci ve ülkücü değil deterministtir, alemşümul [evrensel] kanunların peşindedir. Onu, milli ve mahalli ihtiyaçlara biz, uydurmak zorundayız.
- Dini ideolojinin zayıflaması, felsefi ideolojilere imkan verir.
- Üretici ve imalatçı, barış ve savaş şartları içinde, "ululemrin" [yönetici, ordu komutanı], İslam'a aykırı olmayan, emir ve tavsiyelere de uymak zorundadır.
- Eğer Allah, insanoğluna yeni bir "hidayet kapısı" açacaksa "en güzel surette yaratılmış insanın", yeniden şerefine uygun bir yaşayışa kavuşmasını murad edecekse, görünen odur ki, bunu, yine tarihi misyonuna yakışır bir biçimde, Türk - İslam Ülkücüsü, mazlum ve mağdur "Anadolu çocukları", başaracaklardır.
- Türk Milleti, alicenap, fedakar, vefakar ve misafirperverdir; çabuk inanır, merhametlidir, düşkünü, mazlumu, ezilmişi sever ve himaye eder.
- Türk başkasına benzemekten ziyade, kendini geliştirmeyi sever.
- Milletimiz çok aldatıldığı için, haklı olarak "şüphecidir". O, samimi kadroları bulduğu zaman, etrafında kenetlenir. Nitekim görmüyor muyuz?
Türk İslam Ülküsü 2 İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Çağımızın önemli ilim, ahlak ve fazilet insanlarından biri Seyit Ahmet Arvasi’dir. Çünkü Arvasi hoca, insanlığın ideolojik bataklıklar içerisinde çırpındığı bir dönemde, kendini yetiştirerek insanları, özellikle de Ülkücü gençleri aydınlatma yolunda durmadan çalışmış, fikir üretmiş, hep onların saadetleri için çırpınıp durmuştur. Arvasi hoca, fikir ve düşünce hayatının çeşitli uçurumlarında kol gezen ve okumayı seven gençlere el uzatarak, adeta onların koruyucu meleği olmuş, onların yerine fırtınaları göğüslemiş ve muhtemel sarsıntılara karşı daima tetikte beklemiştir. Arvasi hocanın kaleme aldığı eserlerini incelediğimizde bütün gayretinin imanlı bir gençlik yetişmesi olduğunu görürüz. Bunun için çırpınmış, bunun için kafa yormuş ve aramızdan ayrılana kadar da bu istikametini asla bozmamıştır. Bu hususta başkaları ikballer peşinde koşarken Arvasî hoca gözünü “Büyük ideale” dikmiş, bunun gerçekleşmesi için çaba sarf etmiştir. Arvasî hocayı yakından tanıyanlar bu çabanın asla normal bir çaba olmadığını da müşahede etmişlerdir. (Hakan Arıkan)
. “Ben, İslâm iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, büyük Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslamiyet’i gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim.” (S.3) Seyyit Ahmed Arvâsî Kitabın ilk baskısını 1979 yılında yaptığını hatırlatmakta fayda görüyorum. Eserin ilk cildi ekseriyetle Türk - İslam Ülkücüleri’nin tefekkürü, inançları, insan ve cemiyet anlayışı, kültür ve medeniyet görüşü üzerine tezlerden oluşmaktaydı. İkinci cilt de baştan aşağıya tezlerden oluşmakta ve daha çok ekonomik ve politik hayatın yorumlanmasına ağırlık vermektedir. Kitabın ilk baskısının üzerinden 40 yıl geçmiş olmasına rağmen, üzerinde durduğu konular öneminden bir şey kaybetmiş değildir. Türk - İslâm kültür ve medeniyetinde ekonomi ve ekonomik sistemin nasıl olması gerektiği, devleti yönetenler başta olmakla insanlarımızın nelere dikkat etmesi gerektiği üzerinde Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler’den alıntılar yapılarak durulmuş. Ayriyeten yazarımız, milliyetçiliği kafatasçılık, etnik ırkçılık gibi göstermeye çalışan emperyalizmin şakşakçılarını da Türk - İslâm ülkücüsünün fikir sistemini detaylarıyla açıklayarak tokatlamayı ihmal etmemiş. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin sindire sindire okumasını ısrarla tavsiye ederim. “Hiçbir millet, kendi mutluluğunu, insanlığın ıstırapları ve diğer milletlerin gözyaşları üzerine bina etmemelidir.” “Kendi milletini efendi, diğer milletleri köle ve binek hayvanı sayan, egoist ve şoven bir hareketin adı, asla milliyetçilik değildir; sömürücülüktür, emperyalizmdir.” (S.295) 22.03.2019 17.27 Erciş . (Ali Dayıcık)
Türk İslam Ülküsü 2 PDF indirme linki var mı?
Seyyid Ahmet Arvasi - Türk İslam Ülküsü 2 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Türk İslam Ülküsü 2 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Seyyid Ahmet Arvasi Kimdir?
Ahmet Arvasî (d. 15 Şubat 1932 - ö. 31 Aralık 1988) toplumbilimci, pedagog, yazar. Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde doğmuştur. Seyyid'tir. 56 yaşındayken, İstanbul'un Erenköy ilçesindeki evinde 31 Aralık 1988 - Saat: 11:00'da, daktilosu başında vefat etmiştir.
Kökeni
Arvaslar neslindendir. Atalarının Anadolu'ya gelişini kendisi şöyle anlatmaktadır:
« ...Ailem "Arvasî" adı ile bilinir. 650 yıldan beri Anadolu'da yaşar. Orhan Gazi ile tanışan ceddim Hacı Kasım-ı Bağdadi adında bir zattır. Onun oğullarından biri Van Gölü'nün güneyine (Arvas Köyüne) yerleşmiştir. Biz ondan türemiş ve çoğalmışız... »
"Arvasîler" olarak bilinen aile, Soyadı Kanunu'nun çıkmasıyla, "Arvasi" soyadını almıştır. Babası, Abdülhakim Arvasî'dir. Fakat, Necip Fazıl Kısakürek'in manevî hocası olarak bilinen Abdülhakim Arvasî ile aynı kişi değildir. Ahmet Arvasî'nin babası olan Abdülhakim Arvasi bu isim benzerliğini 18 Nisan 1980'de, Mehmet İlhan Bey'e yazmış olduğu bir mektupta şöyle anlatmaktadır:
« Şu an Ankara'nın Bağlum nahiyesinde yatan S. Abdülhakim Arvasî hazretleri ile aynı ailedeniz. Kendileri aynı zamanda babamın da isim babalarıdır. Babama kendi adlarını vermişlerdir. »
Hayatı
Ailenin altı çocuğundan birincisi olan S.Ahmed Arvasî, ilköğretime Van'da başlayıp Doğubayazıt'ta tamamladı. Ortaokulu Erzurum'da okudu ve sonrasında Erzurum Erkek Öğretmen Okulu'nu bitirdi. 1952 yılında Konya'nın Doğanbeyli nahiyesinde ilkokul öğretmeni olarak göreve başlayan Arvasi, yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptı. Daha sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü -Pedagoji Bölümü'ne başladı ve buradan da 1958 yılında mezun oldu. Balıkesir, Bursa ve İstanbul'daki eğitim enstitülerinde hocalık yaptı. 1978 yılında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü'nden 24 arkadaşıyla birlikte siyasî amaçlar için sürgün edilen Arvasî, 1979 yılında emekli olmak zorunda kaldı.
« Hayretle gördüm ki, bu ülkede Türk kelimesinden ürkenler var. Yine hayretle gördüm ki, bu ülkede İslam kelimesinden ürkenler var. Ve yine ürpererek gördüm ki, bu ülkede Türk ve İslamkelimelerinin yan yana gelmesinden dehşete kapılan kişi ve çevreler var. »
(Seyyid Ahmet Arvasî)
Emekli olduğu yıl, Milliyetçi Hareket Partisi Olağan Kongresi'nde "Genel İdare Kurulu Üyesi" sıfatıyla aktif siyasete atıldı. Diğer yandan çeşitli gazete ve dergilerde yazdı. Her gün Gazetesi'nde, "Türk-İslam Ülküsü" başlığı ile günlük makaleleri yayımlandı. 12 Eylül 1980 darbesine kadar partideki görevini ve yazılarını sürdürdü. Darbenin ardından Mamak Cezaevi'ne hapsedildi. Burada işkencelere maruz kaldı ve ilk kalp krizini burada geçirdi. Tahliye olduktan sonra ülkücü gazete ve dergilerde yazdı. Türkiye Gazetesi'nde Hasbihal başlığı ile makaleleri yayımlandı.
Arvasî'nin Mamak'ta geçirdiği kalp krizini Alpaslan Türkeş şöyle anlatıyordu:
« Tutukevinde geçirdiği kalp rahatsızlığı dolayısıyla Ankara mevki hastanesi'ne kaldırıldı. O gün, daha dün gibi hatırımdadır. Görevliler kendisini hastaneye gitmesi için aşağıya indirdiler. Biz, yukarıda kalmıştık. Odamın penceresinden dış kapının açıldığı merdivenleri görebiliyordum. Arvasî hocamızı hastaneye götürecek cankurtaran henüz gelmemişti. Ayakta bekleyecek hali yoktu, bitkin bir vaziyette taş merdivenlere oturarak cankurtaranın gelmesini bekledi. Yukarıdan askerlere seslendim. Bir binbaşı çıktı. Kendisine Arvasî Bey'in rahatsız olduğunu, bir sandalye getirilmesi için emir buyurulmasını rica ettim. Bu ricamdan sonra bir sandalye getirdiler. Daha sonra cankurtaran geldi ve uzaktan birbirimize el sallayarak ayrıldık, vedâlaştık. »
Eserleri
- Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz
- Doğu Anadolu Gerçeği
- Eğitim Sosyolojisi
- Hasbihal (6 cilt)
(Hasbihal, daha sonra konularına göre şu isimlerde yayınlanmıştır:)
1- Emperyalizmin Oyunları
2- Devletin Dini Olur mu
3- Kadın Erkek Üzerine
4- İnsanın Yalnızlığı.
- İleri Türk Milliyetçiliğinin İlkeleri
- İnsan ve İnsan Ötesi
- Kendini Arayan İnsan
- Şiirlerim
- Türk-İslâm Ülküsü (3 Cilt)
Seyyid Ahmet Arvasi Kitapları - Eserleri
- İnsanın Yalnızlığı
- Kendini Arayan İnsan
- İnsan Ve İnsan Ötesi
- Eğitim Sosyolojisi
- Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz
- Şiirlerim
- Sahte Dindarlar Sahte Laikler
- Doğu Anadolu Gerçeği
- Mamak Günleri
- Türk İslam Ülküsü 1
- Türk İslam Ülküsü 2
- İlm-i Hal
- Hasbihal 1
- Hasbihal 2
- Hasbihal 3
- Hasbihal 4
- Hasbihal 5
- Hasbihal 6
- Türk İslam Ülküsü 3
- Düşünen Adamdan Mektup Var
- Türkiyede Şark Meselesi ve Alınacak Tedbirler
- Sohbetler
- Devletin Dini Olur mu?
- Akıl ve Gönül
- Türk İslam Ülküsü I-II-III
- Manevi Yönelişler
- Şüphe ve İman
- Milletlerin İtibarı
- Size Sesleniyorum
- Fikir Sefaletine Örnekler
- Kadın Erkek Üzerine
- Emperyalizmin Oyunları
- Davamız: İ'la-yı Kelimetullah İçin Nizam-ı Âlem
- İlmi Hal
- Medenileşme ve İslamiyet
- İlmi Tavır ve Ötesi
Seyyid Ahmet Arvasi Alıntıları - Sözleri
- Kısacası, insan başıboş kalmakla bahtiyar olacağını sandı ve yanıldı. Bu konuda yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de (Kıyamet Suresi, ayet:36'da) "İnsan kendini başıboş bırakılacak mı zanneder?" diye buyrulmuştur. (Sohbetler)
- Fert, kendini himaye edemeyen cemiyete, önceleri küser; sonra ona isyan ederek "bildiği gibi" yaşamaya ve hareket etmeye yönelir. Bu isyanını da "hürriyet" çığlıklarıyla maskeler. Oysa kişi, cemiyete karşı isyan çığlıkları bastığı bu anda, cemiyetin şefkat ve himayesine ne kadar muhtaçtır. (İnsanın Yalnızlığı)
- Kollektif ruh, ferdi ruhların bir toplamı değil, onu aşan bir sentezdir. (Eğitim Sosyolojisi)
- İnsanı geri kalmış hiçbir cemiyet asla kalkınamaz. İnsanı, geri kalmışlıktan kurtarmanın tek yolu da ferdin ve cemiyetin muhtaç olduğu eğitimden geçirilmesidir. (Kadın Erkek Üzerine)
- (...) Görülüyor ki, ilmin gelip dayandığı noktada, materyalizm değil, İslâm güç kazanmaktadır. İslâm, bindörtyüz yıldan beri, bütün varlıkların Mutlak Varlık olan Allah ile var olduklarını ve bütün âlemin O'nun "yaratıcı soluğu" ile yenilenip durduğunu savunup durmaktadır. Kâinatta, her an "enerji demetleri halinde" yeni bir güç püskürtüldüğünü müşahade eden ve buna "quantumlar" adını veren modern fizikçinin idraki yavaş yavaş da olsa İslâm'a açılmaktadır. (Şüphe ve İman)
- Unutmamak gerekir ki, deha üstün zekadan çok, büyük bir ülküye, sarsılmaz bir imana, tükenmez bir sabra, yılmaz bir iradeye, devamlı bir dikkate ve disiplinli bir çalışmaya dayanır. Bazılarının sandığı gibi, insan anasından dahi olarak doğmaz. Dahilerin hayatını inceleyiniz, istisnasız hepsinde çalışma temposu delicedir ve iş başarma ve eser verme arzusu ihtiras derecesindedir. Yoksa nice üstün zekalı ve kabiliyetli insan gördük ki, sırf bu vasıflara sahip olma iradesini gösteremedikleri için bir iz bırakmadan kaybolup gittiler. (Türk İslam Ülküsü 3)
- inanmak ve bilmek farklı şeylerdir.Her "bilen" inanmış değildir. (Size Sesleniyorum)
- Güneş iner, çıkar durur, Ömür boşa akar durur, Nice canlar uçar gider, Gafil neden bakar durur? (Şiirlerim)
- "Sonunda ölüm bulunan bir dünya insana mutluluğu vermez, sadece aratır." (Kendini Arayan İnsan)
- Türk milliyetçisi, Türk içtimai ırkını benimser, sever ve sevdirirken ailesini de bu espri içinde kurmaya çalışır. Bununla beraber, başka "içtimai ırkları" da Allah'ın birer "ayeti" olarak değerlendirir. Seyyid Ahmet Arvasi (Türk İslam Ülküsü I-II-III)
- . Bizim mücadelemiz, bütün insanların layık oldukları şeref üzere kalmalarını temin etmek içindir. . (Türk İslam Ülküsü 3)
- Nitekim , İslam'dan önce , " Tanrı'nın kırbacı " olarak anılan Türkler , İslam'dan sonra "Tevhidin sözcüsü " ve " Nizamın öncüsü " olmakla şereflendiler." İ'la-yı Kelimetullah " ve " Nizam-ı Alem " bayraktarlığı yaptılar. (Fikir Sefaletine Örnekler)
- Aydınların ve devlet adamlarının en önemli görevi; ... insanımızı, ne suretle kendine ve cemiyetine verimli kılabileceği hususunda tam bir düşünme ve araştırma seferberliğine davet etmektir. (Kadın Erkek Üzerine)
- Sevgili Peygamberimiz'e göre, maişetini, helâl yollardan kazanmak için çırpınan ve cemiyetin -yanlış telakkiye kapılarak- aşağı bulduğu iş ve mesleklerde çalışan bir mümin, elbette, cemiyetin en yüksek katlarını ele geçirmiş bulunan ve gayrimeşrû gelir kapıları arayan bazı haramzâdelerden daha şereflidir. Bu konuda Şanlı Peygamberimiz şöyle buyururlar: "Helal kazanmak için, beğenilmeyen bir yerde bulunana Cennet vacib olur." (Manevi Yönelişler)
- Oysa, tarihimiz diyor ki, " Batı , Türk Milletinin melcei ve kurtuluşu sığınağı değil,fetih hedefidir." Atalarımız , hiçbir zaman Avrupalı'yı " kurtarıcı "olarak görmedi, aksine onları " kurtulmaya muhtaç " bildi. (Fikir Sefaletine Örnekler)
- İnsan, bir ülke için en önemli güç kaynağıdır. İnsanı cahil ve geri bırakılmış bir ülkenin sosyal hayatı da, kültür hayatı da, ekonomik hayatı da, politik hayatı da perişandır. (Sohbetler)
- ...inançsızlık, insan fıtratına uymadığı için, onlar [inanmayanlar], sürekli olarak mutsuz, huzursuz ve tedirgindirler, cemiyetle irtibatları zayıfladığı için egoist olurlar, onların beden ve ruh sağlıkları her an tehlikeye marûzdur ve çok defa "anti-sosyal" (cemiyete aykırı) tavır ve davranış içindedirler. İntibaksızdırlar, efelik taslamalarına rağmen "mustarip"tirler... İnançsızlar, " boş bir vicdan" taşımanın acısını sık sık beyinlerinde ve yüreklerinde duyarlar. Bu boşluğu doldurmak için çareler ararlar, olmadık şeylere başvururlar. "Dîne afyon" diyen bu kimseler, her ne hikmetse, bizzat kendilerini "afyonla, esrarla, eroinle, kokainle ve alkolle" uyutmaya ve uyuşturmaya yönelirler. Gerçekten de yapılan araştırmalar göstermiştir ki, inançsızlar arasında bu gibi, uyuşturucu düşkünlerinin sayısı hayli kabarıktır. Öte yandan, mabetlerden kaçan bu gibi inançsız kimseler, bilhassa, kendilerine benzer kimseler bulmak ve onlara için dökmek için ne kadar "menfi hane" varsa oralara koşarlar. Meyhanelerde, esrar tekkelerinde ve benzeri yerlerde, başlarını masaya koyup ya hüngür hüngür ağlayan veya mânasız kahkahalarla dikkat çekmeye çalışan niceleri var... (Şüphe ve İman)
- Açlığı, sadece midelerindeki sancıdan ibaret zanneden, beyinlerindeki ve kalblerindeki açlığı duymamazlıktan gelen nice insanlar tanıdım... (Kendini Arayan İnsan)
- Başkalarını bilmem ama, İslâmiyet, bir cemiyet ve cemaat dinidir. İnsanları, birbiri ile dostluğa, kardeşliğe ve yakınlığa dâvet eder. Cemiyet ile ferdî, birbiri ile kaynaştırır ve bütünleştirir. Bunun yanında hemen belirtmeliyiz ki, sosyologlar, psikologlar, psikiyatristler ve pedagoglar, "inançsızlığın, marazî bir kaçış ve yalnızlaşma mekanizması" olduğu kanaatindedirler. Yapılan ilmî araştırmalar göstermiştir ki, inançsızlar, genellikle "egosantrik" (kendini merkez sanan), yalnız ve hatta egoist kimselerdir. Bu durumları ile intihara, çıldırmaya ve suça daha yakın durmaktadırlar. Bu konuda o kadar çok eser yazılmış ve müşahede ortaya konmuştur ki, saymakla bitmez. (Şüphe ve İman)
- "El değmemiş bahçeden ırkım ahlak dererken Vatan aşkı imanla gönülde sulanacak. Kendini kaybetmiş Türk, kendisini ararken Ve ufuktan Türk-İslam Güneşi parlayacak" (Şiirlerim)