Türk Masalları - Naki Tezel Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Türk Masalları kimin eseri? Türk Masalları kitabının yazarı kimdir? Türk Masalları konusu ve anafikri nedir? Türk Masalları kitabı ne anlatıyor? Türk Masalları PDF indirme linki var mı? Türk Masalları kitabının yazarı Naki Tezel kimdir? İşte Türk Masalları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Naki Tezel
Çizer: Mustafa Delioğlu
Yayın Evi: Bilge Kültür Sanat
İSBN: 9789944425803
Sayfa Sayısı: 528
Türk Masalları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Bir varmış bir yokmuş. Zaman zaman içinde kalbur saman içinde. Deve tellal iken, horoz imam iken, manda berber iken; annem kaşıkta, babam beşikte iken... ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, babam düştü beşikten, alnını yardı eşikten... annem kaptı maşayı, babam kaptı küreği, gösterdiler bana kapı arkasındaki köşeyi... Çoğu zaman bu sözlerle aralanır masal âleminin kapıları. Develer tellal olur, pireler berber. Bir dudağı yerde bir dudağı gökte araplar darda kalanın yardımına koşar. Demirden elbiselerini kuşanan acar delikanlılar Kafdağı`nın ardına yollara düşer. Az gidilir uz gidilir. Dere tepe düz gidilir. Altı ay bir güz gidilir. Yedi kat yer altının, on yedi kat gökyüzünün ejderhaları gözü pek yiğitlerin karşısına dikilir. Ayın on dördü gibi güzel, ay gibi ışıldayan, güneş gibi parlayan padişah kızları kırk gün kırk gece düğünle muratlarına erer. Onlar erer muradına biz çıkarız kerevetine... Naki Tezel hem bir halk bilimci hem de masallarımızın yok olup gitmeden toplanmasını zaruri bir ödev olarak gören bir masal derleyicisi. Tezel`ia 1933-1958 yıllan arasında, yurdun çeşitli yerlerinden büyük bir titizlikle derlediği 54 Türk Masalının yer aldığı bu eşsiz çalışma her yaştan masal severler için eşsiz bir kaynak.
Türk Masalları Alıntıları - Sözleri
- Onlar ermiş muradına, biz gidelim kapı ardına...
- Onlar ermiş muradına ,biz çıkalım dam ardına.
- Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Develer tellal, pireler bakkalken. Keçiler berber, ben annemle babamın beşiklerini tıngır mıngır sallarken, annem kaptı maşayı, babam kaptı dolmayı. Kaç kaçmaz mısın, kaç kaçmaz mısın. Sen de olsan kaçmaz mısın. Gittim, gittim. Az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim. Konarak, göçerek, arpa, buğday, lale, sümbül biçerek, altı ay bir güz gittim. Bir de arkama baktım ki ne göreyim? Bir iğne boyu yol gitmişim. Oracıkta üç dükkan gördüm. İkisi harap, birinin kepengi yok. Kepengi olmayan dükkana girdim, orada üç silah gördüm. İkisi kırık, birinin barutu yok. Barutu olmayan silahı aldım ava çıktım. Dolaştım, dolaştım, üç tavşan buldum. İkisi ölü, birinin canı yok. Canı olmayan tavşanı vurdum. Gittim, gittim gittim. Önüme üç dere çıktı. İkisi kuru, birinin suyu yok. Suyu olmayan derede tavşanı yıkadım. Orada üç tencere buldum. İkisi delik, birinin dibi yok. Dipsiz tencereye tavşanı koydum. Pişirdim, pişirdim. Dittim, dittim. Yedim, yedim. Karnım doydu, doydu. Ama hala dudaklarımın haberi yok.
- Masal masal matitas... Kalaylandı bakır tas ... Çukura düştü çıkamaz... Pır pır eder uçamaz...
- Bir varmış, bir yokmuş... Evveli evveliyken... Develer tellal iken... Kediler berber, horozlar imam iken... Annem eşikte, babam beşikteyken... Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken... Annem düştü eşikten, alnı yarıldı kaşıktan... Annem kaptı sopayı, babam kaptı maşayı... Karıncaya vurdum palanı... Kırk yerinden bağladım kolanı... Evvel zaman içinde ben öyle bir kabadayı idim ki, karıncaya biner, deveyi kucağıma alırdım... Tophane güllelerini leblebi diye yutar, minareleri boru diye belime sokardım... Bir gün Bitpazarı’ndan geçiyordum. Baktım bir tarafı tozluk dumanlık, bir tarafı sazlık samanlık... Bir tarafta demirciler demir dövüyor denk ile, bir tarafta boyacılar boya boyuyor renk ile... Bir tarafta da düşman düşmana harp ediyor top ile, tüfek ile... Masaldır bunun adı... Dinlemekle çıkar tadı... Her kim bu masalı dinlemezse, gece rüyasına girsin kör kedi...
- Bir varmış, bir yokmuş. Insanoğlu dağdan taştan çokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellâl iken, eşek berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken... Tombul sineğim vız dedi uçtu havaya. Yakalayıp yağını süzdürdüm doksan dokuz tavaya... Derisini yüklettim seksen sekiz deveye... Oradan kalktım gittim Istanbul'a. Tophane güllelerini alıp alıp cebime doldurdum darıdır diye... Galata Kulesi’ni elime aldım borudur diye... Önüme bir deniz çıktı; ortasına bastım kıyıdır diye... Cumburlop içine yuvarlanmayayım mı? Gözümü açtım, bereket versin ki rüyâ imiş...
- Onlar ermiş muradına , biz çıkalım tavan arasına.
- Bir varmış, bir yokmuş... Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Develer tellallık eder eski hamam içinde... Hamamcının tası yok. Külhancının baltası yok... Arap bacı hamama gider, koltuğunda bohçası yok... Handadır handa, yetmiş iki deli ile bir manda. Yedik, içtik, dişimizin dibi et yüzü görmedi... Bereket versin hacı cambaza... Bize bir at verdi, dorudur diye... At bize bir tekme vurdu. Geri dur diye... Deniz ortasına vardık kıyıdır diye... Tophane güllesini cebimize doldurduk, darıdır diye... Kız kulesini belimize soktuk borudur diye... Tuttu bizi bir zaptiye, delidir diye... Attı tımarhaneye, bir gün, iki gün, üç gün... Tuttuk pirenin birisini, yüzdük derisini, çadır kurduk Üsküdar'dan berisini... Masaldır bunun adı... Söylemekle çıkar tadı... Her kim ki dinlemezse, hakkından gelsin topal dadı...
- Bir varmış, bir yokmuş... Çarşı, pazarda soğan, sarımsak satarken... Terazimin kolu kırıldı bir güzele bakarken...Sivrisinek hatırı için...Tavuk tepti, horoz öttü, bülbül kızın selâm etti... Dam altında daldasın...A benim güzelim nerdesin... Bazı gül gibi açarsın... Bazı da havalarda uçarsın. Masal Masal masladı...İki kedi atladı... Kurbağa kanatlandı...Gitti gelin getirmeye...Gelin çıktı çardağa...Çat yerleşti bardağa...Masaldır bunun adı...Söylemekle çıkar tadı...
- "Evvel zaman içinde... Kalbur saman içinde... Deve tellâl iken... Keçi berber iken... Katır natırken... Ben minarede biçki biçerken... Babam bana bir at aldı, durdur diye... At bana bir tekme vurdu, geri dur diye... O yalan, bu yalan... Fili yuttu bir yılan... Bu da mı yalan?"
Türk Masalları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Bir varmış bir yokmuş. Zaman zaman içinde kalbur saman içinde. Deve tellal iken, horoz imam iken, manda berber iken; annem kaşıkta, babam beşikte iken... ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, babam düştü beşikten, alnını yardı eşikten... annem kaptı maşayı, babam kaptı küreği, gösterdiler bana kapı arkasındaki köşeyi... Çoğu zaman bu sözlerle aralanır masal âleminin kapıları. Develer tellal olur, pireler berber. Bir dudağı yerde bir dudağı gökte araplar darda kalanın yardımına koşar. Demirden elbiselerini kuşanan acar delikanlılar Kafdağı'nın ardına yollara düşer. Az gidilir uz gidilir. Dere tepe düz gidilir. Altı ay bir güz gidilir. Yedi kat yer altının, on yedi kat gökyüzünün ejderhaları gözü pek yiğitlerin karşısına dikilir. Ayın on dördü gibi güzel, ay gibi ışıldayan, güneş gibi parlayan padişah kızları kırk gün kırk gece düğünle muratlarına erer. Onlar erer muradına biz çıkarız kerevetine... (Mert Abdullah Marz)
Normalde bu kitabı her gün bir masal okumak amacıyla okumaya başladım.Herkes masal okurken ben de Türk masalları okumak istedim bazı durumlardan dolayı her gün bir masal okuyamadığım için bu kadar geç bitti.Türk masalları 54 tane masaldan oluşuyor ve hep bizim kültürümüzü yansıtıyor okunabilir tavsiye ederim. (ebru turhan çavuş)
Eğer bir halkın düşünce yapısını, medeniyetini, yaşam tarzını, dilini, örfünü, adetini ve hatta bugünkü davranışının altında yatan sebepleri öğrenmek istiyorsanız, o halkın masallarını okumanız gerek. Gelelim kitaba 1. Yazar kitapta masalları bizzat söyleyenin ağzından olduğu gibi aktarmanın doğru olduğunu söylüyor. Ama buradaki bütün masalların sonunda sanki yazarın masalı 2-3 cümle ile hızlıca bitirmek istemiş hissine kapılıyorsunuz. Açıkcası anlatanın bu şekilde anlattığına inanmıyorum. Belkide sayfa kısıtlamasından dolayı böyle olmuş. Ama eğer durum buysa, o zaman 1 kitap yerine 2-3 cilt yazıla bilirdi. 2. Yaş sınırlaması yok kitapta. O yüzden bazı masallar, özellikle Keloğlanla ilgili masalların bazıları çocuklar için uygum değil, çalıp-çırpma, şantaj, hırsızlık vs barındırıyor. 3. Bütün kötülükleri kendinde barındıran başkahraman masallarının hiçbiri türk masalı değildir. Türkiye büyük bir coğrafyaya ve zengin kültüre sahip bir ülke. Farklı kültürlerin beraber yaşaması sonucu bu masallar da türk kültürüne geçmiştir. Daha önceleri de bir çok halkın masallarını olunduğum için bu konuda bilgim olduğu için eminlikle söylüyorum. Genel olarak tekrar okur muyum? - Evet, masalları seviyorum :) (Kıvırcıx)
Türk Masalları PDF indirme linki var mı?
Naki Tezel - Türk Masalları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Türk Masalları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Naki Tezel Kimdir?
Hukuk Fakültesi mezunudur. Memurluk ve müşavirlik yapmıştır. Yeni Türk ve Halkbilgisi Haberleri dergilerinde yazdı. Masal derledi, Halkevinde çalıştı. Ulus, Cumhuriyet, Dünya gazetelerinde makaleleri yayınlandı. Yücel, Varlık, Ülkü, Hisar dergilerinde yazdı.
Naki Tezel Kitapları - Eserleri
- Türk Masalları
- İstanbul Masalları
- Türk Halk Bilmeceleri
Naki Tezel Alıntıları - Sözleri
- Bir varmış, bir yokmuş. Insanoğlu dağdan taştan çokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellâl iken, eşek berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken... Tombul sineğim vız dedi uçtu havaya. Yakalayıp yağını süzdürdüm doksan dokuz tavaya... Derisini yüklettim seksen sekiz deveye... Oradan kalktım gittim Istanbul'a. Tophane güllelerini alıp alıp cebime doldurdum darıdır diye... Galata Kulesi’ni elime aldım borudur diye... Önüme bir deniz çıktı; ortasına bastım kıyıdır diye... Cumburlop içine yuvarlanmayayım mı? Gözümü açtım, bereket versin ki rüyâ imiş... (Türk Masalları)
- Masal masal matitas... Kalaylandı bakır tas ... Çukura düştü çıkamaz... Pır pır eder uçamaz... (Türk Masalları)
- Onlar ermiş muradına ,biz çıkalım dam ardına. (Türk Masalları)
- Dağdan gelir hız ile, yetmiş bin yıldız ile, ayağında bengi var, her tarafla cengi var? (Türk Halk Bilmeceleri)
- Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Develer tellal, pireler bakkalken. Keçiler berber, ben annemle babamın beşiklerini tıngır mıngır sallarken, annem kaptı maşayı, babam kaptı dolmayı. Kaç kaçmaz mısın, kaç kaçmaz mısın. Sen de olsan kaçmaz mısın. Gittim, gittim. Az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim. Konarak, göçerek, arpa, buğday, lale, sümbül biçerek, altı ay bir güz gittim. Bir de arkama baktım ki ne göreyim? Bir iğne boyu yol gitmişim. Oracıkta üç dükkan gördüm. İkisi harap, birinin kepengi yok. Kepengi olmayan dükkana girdim, orada üç silah gördüm. İkisi kırık, birinin barutu yok. Barutu olmayan silahı aldım ava çıktım. Dolaştım, dolaştım, üç tavşan buldum. İkisi ölü, birinin canı yok. Canı olmayan tavşanı vurdum. Gittim, gittim gittim. Önüme üç dere çıktı. İkisi kuru, birinin suyu yok. Suyu olmayan derede tavşanı yıkadım. Orada üç tencere buldum. İkisi delik, birinin dibi yok. Dipsiz tencereye tavşanı koydum. Pişirdim, pişirdim. Dittim, dittim. Yedim, yedim. Karnım doydu, doydu. Ama hala dudaklarımın haberi yok. (Türk Masalları)
- Onlar ermiş muradına , biz çıkalım tavan arasına. (Türk Masalları)
- "Evvel zaman içinde... Kalbur saman içinde... Deve tellâl iken... Keçi berber iken... Katır natırken... Ben minarede biçki biçerken... Babam bana bir at aldı, durdur diye... At bana bir tekme vurdu, geri dur diye... O yalan, bu yalan... Fili yuttu bir yılan... Bu da mı yalan?" (Türk Masalları)
- Onlar ermiş muradına, biz gidelim kapı ardına... (Türk Masalları)
- Bir varmış, bir yokmuş... Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Develer tellallık eder eski hamam içinde... Hamamcının tası yok. Külhancının baltası yok... Arap bacı hamama gider, koltuğunda bohçası yok... Handadır handa, yetmiş iki deli ile bir manda. Yedik, içtik, dişimizin dibi et yüzü görmedi... Bereket versin hacı cambaza... Bize bir at verdi, dorudur diye... At bize bir tekme vurdu. Geri dur diye... Deniz ortasına vardık kıyıdır diye... Tophane güllesini cebimize doldurduk, darıdır diye... Kız kulesini belimize soktuk borudur diye... Tuttu bizi bir zaptiye, delidir diye... Attı tımarhaneye, bir gün, iki gün, üç gün... Tuttuk pirenin birisini, yüzdük derisini, çadır kurduk Üsküdar'dan berisini... Masaldır bunun adı... Söylemekle çıkar tadı... Her kim ki dinlemezse, hakkından gelsin topal dadı... (Türk Masalları)
- Bir varmış, bir yokmuş... Evveli evveliyken... Develer tellal iken... Kediler berber, horozlar imam iken... Annem eşikte, babam beşikteyken... Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken... Annem düştü eşikten, alnı yarıldı kaşıktan... Annem kaptı sopayı, babam kaptı maşayı... Karıncaya vurdum palanı... Kırk yerinden bağladım kolanı... Evvel zaman içinde ben öyle bir kabadayı idim ki, karıncaya biner, deveyi kucağıma alırdım... Tophane güllelerini leblebi diye yutar, minareleri boru diye belime sokardım... Bir gün Bitpazarı’ndan geçiyordum. Baktım bir tarafı tozluk dumanlık, bir tarafı sazlık samanlık... Bir tarafta demirciler demir dövüyor denk ile, bir tarafta boyacılar boya boyuyor renk ile... Bir tarafta da düşman düşmana harp ediyor top ile, tüfek ile... Masaldır bunun adı... Dinlemekle çıkar tadı... Her kim bu masalı dinlemezse, gece rüyasına girsin kör kedi... (Türk Masalları)
- Bir varmış, bir yokmuş... Çarşı, pazarda soğan, sarımsak satarken... Terazimin kolu kırıldı bir güzele bakarken...Sivrisinek hatırı için...Tavuk tepti, horoz öttü, bülbül kızın selâm etti... Dam altında daldasın...A benim güzelim nerdesin... Bazı gül gibi açarsın... Bazı da havalarda uçarsın. Masal Masal masladı...İki kedi atladı... Kurbağa kanatlandı...Gitti gelin getirmeye...Gelin çıktı çardağa...Çat yerleşti bardağa...Masaldır bunun adı...Söylemekle çıkar tadı... (Türk Masalları)