Türkçe "Off" - Feyza Hepçilingirler Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Türkçe "Off" kimin eseri? Türkçe "Off" kitabının yazarı kimdir? Türkçe "Off" konusu ve anafikri nedir? Türkçe "Off" kitabı ne anlatıyor? Türkçe "Off" kitabının yazarı Feyza Hepçilingirler kimdir? İşte Türkçe "Off" kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Feyza Hepçilingirler
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9789752892729
Sayfa Sayısı: 410
Türkçe "Off" Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yalnızca bir iletişim aracı olarak görmeye alıştırdığımız, belki de bu yüzden hafife almaya başladığımız dil, aslında yaşamımızı belirleyen en önemli kültürel etken. Dilimizin yoğurduğu bir zihinle düşünüyor, hissediyor ve bunları yine dili kullanarak aktarıyoruz. Dildeki bozulma, yaşamı algılayışımızı, kurgulayışımızı, yaşama sahip çıkışımızı etkilediği gibi, iletişim kazalarına da yol açabiliyor. Feyza Hepçilingirler bu kitapta, bir yandan dilimize sahip çıkmanın anlamını tartışırken, bir yandan da doğru Türkçe’nin bilgisini sunuyor okurlara. Dilimize ayna tutarken yaşadıklarımıza da tanıklık eden bu yazılar, Türkiye’yi birçok boyutuyla yansıtıyor.
"Bunca sorun dururken dille uğraşmayı gereksiz bulanlar var mıdır, bilemiyorum. Gereksiz değildir; çünkü dildeki bozulma, hem o sorunların göstergesidir hem de dolaylı olarak nedeni. Türkçe’nin bu kadar kötü kullanılıyor olması, bütün işlerin kötüye gidiyor olmasından bağımsız mı?"
Türkçe "Off" Alıntıları - Sözleri
- Bir insanın yaşamını sürdürmesi için kaç sözcüğe gereksinmesi vardır? Hemen, hangi insan ve hangi yaşam soruları geliyor akla. Öyle ya ondan vardır 500 sözcük yeter yaşamını sürdürmesine, insan vardır 500 bin sözcükle anlatmak istediğini tam iletemiyor olmanın sıkıntısını çeker.
- "Gelen gideni aratır." atasözü hâlâ geçerliliğini koruyor. "İyi hatip" olduğu söylenenler en kötü konuşmacılar! Bağırarak konuşmayı hitabet sanmalar, sözün ortasında durup ses yükseltmeler, standart dilin yerine sokak dilini egemen kılmalar ve inanılmaz bir kalabalık...
- Edebiyatçı, yazar kabul edilen kişiler çok özel yöntemlerle gözden düşürülüyor.
- Kişinin yarısı dili, öteki yarısı da kalbidir. Bundan geri kalan et ve kandan ibarettir.
- “Sevgisiz yaşanmaz, diyorum. Hepiniz birbirinizi sevin.”
- Başka bir deyişle Türkçe, insana önem verir; yalnızca onu, öteki varlıklardan farklı ve üstün bir yere koyar.
- “Bunlar, şunlar” gibi sözcükler, insan için kullanılmaz; bu sözcükleri insan için kullandığınızda siz istemeseniz bile sözünüz ‘küçümseme’ ya da ‘hakaret’ ya da ‘adam yerine koymama’ anlamı taşır.
- Türkçeyi “banal” bulup İngilizce konuşmak, iki sözün arasına yabancı bir sözcük sıkıştırmak, o da olmazsa hem Türkçesini hem İngilizcesini bozup çorba haline getirilmiş bir dille meramını anlatmaya çalışmak moda oldu.
- Dil böyledir işte! Onu iyi bilmezseniz söylemek istemediğiniz şeyleri söyletip iş açar başınıza.
- Bir insanın yaşamını sürdürebilmesi için kaç sözcüğe gereksinmesi vardır? Hemen, hangi insan ve hangi yaşam, soruları geliyor akla.
- Oysa “salaş” sözcüğü ‘yer’ için kullanılır; giyim için ya da insan için kullanılmaz .
- Bunca sorun dururken dille uğraşmayı gereksiz bulanlar var mıdır, bilemiyorum. Gereksiz değildir; çünkü dildeki bozulma, hem o sorunların göstergesidir hem de dolaylı olarak nedeni.
- Televizyon, tüm kötü güçlerin 60-70 yılda, daha geniş düşünürsek 600-700 yılda yapamadığını 10 yılda yaptı. İnsanları ne söylediğini bilmez, söyleneni anlamaz duruma getirdi.
- 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’da fırınlardan önce tiyatro salonları açılırken gerekçe net bir biçimde söylenmişti: “Yıkılan insanı onarmaya çalışmak”.
Türkçe "Off" İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Türkçe Off: Türkçe kendi içindeki mantığı ve anlatım kusursuzluğu yönüyle Dünya’nın sayılı dilleri arasındadır. Fakat ülkemizde dil bilincinin yetersiz oluşu, dili kullananların dili özensiz ve şımarık kullanması, Türkçeyi aşağılama ve yetersiz görme hastalığı, Arapça ve İngilizce başta olmak üzere diğer dillere gösterilen sempatizanlık, millî ve manevi değerlerden kopukluk gibi daha sayamayacağım birçok neden Türkçenin yerinde saymasına neden oluyor. Kusursuz Türkçe, kusurlu veya yetersiz insanlar tarafından kullanılınca da kitaptaki gibi komik ama bir o kadar da acı durumlar ortaya çıkıyor. Kitapta dönemin siyasilerinden, sanatçılarına, sosyal hayattan, edebi şahsiyetlere kadar çoğu kişi söylemleri ile kitaba dahil edilmiş. Aslında kitap, ülkemizde vatandaşlar üzerinde tanınırlık ve saygı duyulurluk statüsünü kazanan insanların cahillik anıtı desem, abartmış olmam. Yusuf Has Hacip’in bir sözü vardır: “İnsanda dilince değişir kader, ya yurda baş olur ya başı gider!” Bu eser, bize baş olanlardan sanatçı geçinenlere kadar aslında bizi, yani dilimizi bilmediğini adeta suratımıza fırlatıyor. Halkın dil bilincini artırma vasıtaları ve örnek olma düsturu ellerindeyken sanki Türkçelerini nasıl bozarız, bu bilinci nasıl yok ederiz diye planlı hareket eden insanlar sürüsü ile karşı karşıya kalıyoruz eserde. Yazara da değinecek olursam, bazı yerlerde noktalama imi eksikliğinden dolayı anlatım bozukluğu yapmış. Ayrıca bazı deyimleri (Ör. havada uçuşmak) anlatım bozukluğu olarak değerlendirmiş. Türkçeye ve doğru kullanımına dikkat çeken birisinin bu yanlışları yapması, gözden kaçmış olabilir söylemi ile açıklanamaz. Eğer açıklanırsa kitaptaki eleştirileri ve söylemleri geçersiz sayılır. Türkçe matematiksel bir dildir, matematik ise dikkat gerektiren bir alan. Hâl böyleyken dikkatsiz Türkçe olmaz! Eseri tüm Türkçe ve dil sevdalılarına öneririm. Türkçeye saygılı ve dikkatli yaklaşmanız ümidiyle. Keyifli okumalar. (Muhammed DALKILIÇ)
bir dönemin, özellikle medya alanındaki dil yanlışlarını merceğe alan kitap günümüz için doyurucu olmamakla ve dil yanlışlarını kapsayıcılığı bakımından epey sınırlı kalmasıyla birlikte, okunmalı. (dekinoks)
Türkçe Off: Feyza Hepçilingirler tarafından yazılmış, Türkçe kelimelerin veya cümlelerin nerede nasıl kullanıldığına yönelik büyük bir emek ile hazırlanmış kılavuz niteliğinde, akıcı bir anlatım sahip güzel bir eleştiri ve deneme kitabıdır . Başta internet ve kitle iletişim araçlarının giderek artması ve küreselleşmenin dur durak bilmemesi Türk dilinde ki bozulmaları da beraberinde getirmektedir.Hepçilingirler bu eserinde Türkçenin bozulmaya yüz tutmasıyla birlikte bilinçli veya bilinç dışı yapılan yanlışları irdelemiştir . Topluma bir şeyler söylemek isteyenlerin, yazarların, sanatçıların, siyasetçilerin ve bir çok alanda tanınmış veya tanınmamış halktan kişilerin günlük yaşamda konuşmalarında ki yanlışları akıcı bir biçimde eleştirerek bizlere sunmuştur . Haber başlıklarına baktığımızda da özensiz cümlelerin , sırf dikkat çekeceğini düşünerek doğruluğunu veya yanlışlığını düşünmeden halka aktararak halkın da bu yanlışları sorgulamadan bu haberleri izlemesi kaçınılmaz olmaktadır . Sadece konuşmada ki yanlışları değil, yazım ve noktalamada ki yanlışları da açıklamıştır. Dilimiz de önemli bir yere sahip olan atasözlerinin de cümle içinde kullanılırken anlamının dışında farklı yerlerde kullanıldığını görmekteyiz. Bazı yerlerde yazım yanlışları konusunda da açıklamaya yer vermiştir. Yolları açık olmasın adlı bölümde; her alanda dilimize yerleşmiş yabancı kelimeleri sıklıkla kullandığımızı böyle yaparak Avrupai bir yaşam tarzını benimsemiş görüntüsü verildiğini böyle yaparak Türkçe ‘ye ısınamadıklarını; Osmanlı atalarının yolundan onlardan daha hızlı ilerlediklerini bu yüzden böyle bir başlık kullanılarak tüm gerçeği yüzlerine, yüzümüze tokat gibi vurmuştur. Bu kitap beni baştan sona etkiledi çünkü bu kadar derin bir gözlem gücüne sahip olmanın her kelime üzerine kafa yormanın ne kadar zor olduğunu düşününce yazara çok şaşırdım. Türkiye de bu dile bu kadar emek verenlerin olması çok gurur verici. Emek verilince her şeyin mümkün olabileceğini her örnekleriyle yansıtmıştır. Dilimizin çok fazla yozlaştığını ve bunun için düzeltmeler yapmak yerine sürekli yanlışla kapatma ihtiyacı duymayı artık alışkanlık haline getirmişiz . Yazar Türkçenin yeni eklere açık bir dil olduğu için değişimde kaçınılmaz son olduğunu vurguluyor. (Ayşenur YAVUZ)
Kitabın Yazarı Feyza Hepçilingirler Kimdir?
Feyza Hepçilingirler, (d. 26 Ocak 1948, Ayvalık), Türk yazar.
Ayvalık ve İzmir'de ilköğretimini ve liseyi bitiren Feyza Hepçilingirler, 1971 yılında İstanbul Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde yüksek öğrenimini tamamladı. Bir süre İzmir'de çeşitli okullarda öğretmen ve öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1983 yılında 1402 sayılı Sıkıyönetim yasasıyla görevinden alınarak Karadeniz Üniversitesi'ne atandı, ancak 1402 sayılı yasayı protesto etmek için istifa ederek İzmir'e geldi. 1992 yılına kadar özel dersanelerde çalışmasının ardından İstanbul'a yerleşti. Halen Yıldız Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak bulunmaktadır. Hepçilingirler, 1963 yılında çeşitli dergilerde evlilik öncesi adı olan Feyza Baran olarak şiir yazarak edebiyat çalışmalarına başladı. Yazdığı öykü ve romanları kitaplaştırılan Hepçilingirler, birçok ödül aldı. Halen çeşitli dergilerde ve Cumhuriyet Gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır.
Feyza Hepçilingirler Kitapları - Eserleri
- Türkçe "Off"
- Off, Dilim!
- Sabah Yolcuları
- Dedim Ah!
- Türkü Çocuk
- Öyküyü Okumak
- Kırmızı Karanfil Ne Renk Solar?
- Eski Bir Balerin
- Türkçe Dilbilgisi Öğretme Kitabı
- Yazarlık Sınıfı
- Türkçe "Off" 3 - Dilim Dilim Anadilim
- Kırlangıçsız Geçti Yaz
- Tanrıkadın
- Öykünmece
- Ürkek Kuşlar
- Harflerimizin Gizli Dünyası
- Savrulmalar
- Sihirbaz Babam
- Nasıl " Pop-Yazar " Olunur?
- Anlar
- Ezber Bozan Hatice Teyze
- İşte Gidiyorum
- Ayvalık’tan Gelen Mektup
- İnsanları da Küçültebilir Misin?
- Yıldızların Suya Döküldüğü
- Sorulmadan
- Küçülme Oyunu
- Anne Kimdir
- Dut Yemiş Bülbül
- En Güzel Kim?
- Rüzgarın Göğe Savurduğu
- Üç Valiz İki Sandık
- Hitit Prensesi Arinna
- Çirkin Prenses
- Kara Kargalar ile Ak Martılar
- Atascadero'nun Sincapları
- Dilin Zamana Dokuduğu
- Tohumun Toprağa Düştüğü
- Bu Dağların Karı Erimez
- Ekinin Harman Olduğu
- Kanatlı Nokta ve Pelin
- Ardahan'dan Gelen Mektup
- Masal Bozan Feride Teyze
- Kara Kuzu'nun Kulağı
- Üç Nokta Bir Çizgi
- Filizin Boy Verdiği
- Ya Armut Ağacı Olursam
- Kar Altında Buğday Tanesi
- Lahanistan
- Edirne’den Gelen Mektup
- Uçtu Uçtu Pelin Uçtu
- Öyküler
- Beyaz Gülün Öyküsü
- Arada Aşk Var
Feyza Hepçilingirler Alıntıları - Sözleri
- Hep başkalarının ölçüleri esastır. Nasıl görüyorlar, nasıl tanıyorlarsa seni, o kadarsın. (Tanrıkadın)
- Hala "Ah!" çekilecek bir durumda Türkçe ve bu "Ah!" sözcüğüne yüklediğimiz anlam, başka hiçbir dilde bu derinlikte yaratılamaz. Bu kitapla, dilde "kirlenme" diye adlandırılan olgunun aslında kültürel bir yıpranmaya, aşınmaya işaret ettiğini göstermeye çalıştım. (Dedim Ah!)
- "Dil daraltılıp kirletildikçe edebiyat soluksuz kalmaz mı ?" (Türkçe "Off" 3 - Dilim Dilim Anadilim)
- “Kimi gülüşlerin provası olmazdı demek, kimi gülüşler provasız oldukları için güzeldir.” (Eski Bir Balerin)
- Oysa benim içimde bir yer sessizce yırtılıverdi (Kırmızı Karanfil Ne Renk Solar?)
- Öykü yumuşak yumuşak okşamaz; başında ya da sonunda sarsar okuru. Bir tümceyle, bir ünlemle, bir sözcükle; kimi zaman susarak. (Öyküyü Okumak)
- İnsan yalnız sözle insandır ve sözle bağlanırız birbirimize. (Türkçe "Off" 3 - Dilim Dilim Anadilim)
- Yaşanamamış tüm güzel düşler gibi onu da gömmesi gerektiğini bilmiyor henüz. (Kırlangıçsız Geçti Yaz)
- Kitaplar da insanlar gibi. Kimileri hak etmediği halde övülüp göklere çıkarılıyor, kimileri övgüyü hak ettiği halde görmezden geliniyor. (Ekinin Harman Olduğu)
- '' Bir insan sağdan soldan, komşularından ödünç aldıklarıyla nasıl zenginleşmezse bir dil de başka dillerden aldığı sözcüklerle zenginleşmez. '' (Off, Dilim!)
- ... Alaturka duyarlıkların insanıyız, yerli film yetiştirmeleriyiz, sizcileyin uyanık değiliz... (Kırlangıçsız Geçti Yaz)
- Susanlar kendi aralarında ikiye ayrılır: İçlerinden konuşanlar, içlerinden de susanlar. İkinciler aptaldır. (Savrulmalar)
- Ölmekten daha acı olan, kimsenin ayrımsamadığı bir ölümle ölmek. Bunu düşünmek istemiyor, görmek de... Hele görmek hiç, hiç istemiyor. Nasıl kaçabilir, ölümden, kendi ölümünden nasıl kaçabilir insan. (Eski Bir Balerin)
- Bir ay önce yine bu vapurdan atlayan adam için, bilseydim abi demiş simitçi hiç parası olmadığını, o yüzden benden simit istediğini bilseydim, vermez miydim hiç? İntihar eden adam da cebinde bir simit alacak kadar bile parası olmayan insanın yaşamaya hakkı yoktur, demiş. Demiş mi, öyleyse ölmemiş. Hani aklını oynatmadan intihar edemezmiş insanlar. İşte ediyor! (Kırlangıçsız Geçti Yaz)
- Avrupa Birliği'nin ortak dil değil, ortak para esasına göre bir araya gelmiş ülkeler topluluğu olduğunu söylüyorduk. İngiltere, parasını bile değiştirmezken bizim dilimizi değiştirmeye kalkmamızdan söz ediyorduk. Yalnız parasını mı ölçü birimlerini bile değiştirmemiştir İngiltere. Bütün dünyada trafik yolun sağından akarken o soldan götürür arabaları. Dünyaya uyacağım diye bir kaygı gütmediği gibi yapabildiği oranda dünyayı kendisine uydurmaya çalışır. (Off, Dilim!)
- "Aşk ne demektir biliyor musun; Aşk, kendinden geçmedir, kendini sonsuz bir derinlikte yitirmek ve bulamamak ve bulamamaktan mutlu olmak demektir." (Öyküler)
- Hayır, yaşamadan yaşlanmak istemiyorum. Biriktirdiklerim olmalı, yenileri gelmediğinde kullanacağım güneşli günlerim, denizlerim. (Kırlangıçsız Geçti Yaz)
- Çoğul bir yalnızlıktır ölüm, dedi Adam. Yaşamaksa tekil bir kalabalık, dedi Kadın... (Ürkek Kuşlar)
- "Dillerin zenginlik ve yoksulluklarını ölçmede biricik ölçüt sözcük sayısı mıdır?" (Off, Dilim!)
- Yaşanmış ve yaşanabilir olayları anlatan ın kendini öykücü sanması, devrik tümceleri yan yana değil alt alta dizenin kendisini şair sarmasına benzer. (Öyküyü Okumak)