Yakındaki Uzak - Rebecca Solnit Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Yakındaki Uzak kimin eseri? Yakındaki Uzak kitabının yazarı kimdir? Yakındaki Uzak konusu ve anafikri nedir? Yakındaki Uzak kitabı ne anlatıyor? Yakındaki Uzak PDF indirme linki var mı? Yakındaki Uzak kitabının yazarı Rebecca Solnit kimdir? İşte Yakındaki Uzak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Rebecca Solnit

Çevirmen: Müge Karahan

Çevirmen: Mehmet Öznur

Orijinal Adı: The Faraway Nearby

Yayın Evi: Encore

İSBN: 9786059949071

Sayfa Sayısı: 264

Yakındaki Uzak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Armağanlar farklı yollardan, farklı kılıklarda gelebilir. Amerikalı yazar Rebecca Solnit, bir yaz günü, üç kasa dolusu kayısıyla kalakalıyor. Alzheimer hastası annesinin artık yaşamadığı evinin bahçesindeki ağacın son hasadı bu kayısılar. Bir armağan, bir miras, bir hafıza belki de. Bu mirası ve hafızayı muhafaza etmenin yollarını okuruyla birlikte arıyor Solnit. Çıktığı bu yolda da pek çok durak var. Hastalıklar, ölümler, doğumlar; en önemlisi de masallar ve edebiyat. Frankenstein'ın yaratıcısı Mary Shelley'den Marquis de Sade'a gönderiyor okurunu; bununla da kalmıyor Karlar Kraliçesi'nin yolculuğuna çıkarıyor veİzlanda'daki gerçek yaşam öykülerine sokuyor. Kayısıların vesile olduğu bu yolculuğun/yolun ortasında bir düğüm atsa da Solnit, geri sarıp en başa, kayısılara çağırıyor bizi, usulca ve hiç sıkmadan.

Yaşlı insanlarda sıkça görüldüğü gibi, annem eşyalarını kaybettiğine değil, bunların çalındığına inanıyordu: ütüler, cüzdanlar, anahtarlar, çamaşırlar, para. Ve en çok da gerçek problemlerini saklamasına yardım eden bu hayali karakterlerden saklamaya kalktığı şeyleri kaybediyordu. Evi şehrin yirmi mil kuzeyindeki sevimli bir semtteydi ve başına hiçbir şey gelmiş değildi, yine de düş dünyası hırsızlar ve fırsatçılarla doluydu. Pencereden içeriyi inceleyen insanlardan korkup perdelerin çoğunu tamamen kapalı tutuyordu ve pırıltılar saçan mavi ve altın sarısı bir temmuz günü bile lamba yakmak zorundaydı.

Yakındaki Uzak, Rebecca Solnit'in sınırsız hüner ve hayal gücünün yanı sıra olgun bir donanımla yazdığı bir anı, yolculuk ve edebiyat metni.

(Tanıtım Bülteninden)

Yakındaki Uzak Alıntıları - Sözleri

  • . Ama aslında dünyanın en güzel insanı yok çünkü çok fazla güzellik var. Bazı insanlar yuvarlaklığı ve yumuşaklığı sever, bazıları ise keskin kenarları ve güçlü kasları sever. Bazıları aslan yelesi gibi kalın saçlardan hoşlanır, bazıları ise mürekkepli bir şelale gibi dökülen ince saçlardan hoşlanır ve bazıları birini o kadar çok sever ki neye benzediğini unutur. Bazı insanlar gece yarısı yıldızlarla dolu gece gökyüzünün hayal edilebilecek en güzel şey olduğunu düşünür, bazıları karla kaplı bir orman olduğunu düşünür. Güzellik hakkında birçok fikri olan bir sürü insan var. Ve aşk... Birini çok sevdiğinizde, sadece aşk gibi görünürler. ...
  • "Dinle: Sen kendin değilsin, diğerlerinin oluşturduğu kalabalıklardansın, her zaman su sızdıran bir teknesin sen de, hayatının büyük kısmını başka biri olarak geçirdin, çok önce ölmüş insanlar olarak, hiç yaşamamış insanlar olarak, hiç karşılamadığın yabancılar olarak."
  • . Kitap, yalnızca bir başkasının göğsünde atan bir kalptir. ...
  • "Yaratıcılık hep karanlıkta olur, çünkü yaratma işini ancak ne yaptığını tam bilmeden, ışıkta durarak değil karanlığın içine yürüyerek gerçekleştirebilirsin. Fikirler eşiklerde ve ışığa varmak üzere dalınan karanlıkta doğar; başkaları onları ışıkta görse de doğdukları yer başkadır."
  • ... çektiğin acı seni özel kılmaz, ama onlara vereceğin tepki kılabilir.
  • "Yazmak, herhangi birine söylenemeyecek şeyleri hem hiç kimseye söylememek hem de herkese söylemektir. Ya da daha doğrusu yazmak, söyleyebileceğin herhangi biri olmayan şeyleri belki okuyacak olan o hiç-kimseye söylemektir."
  • Bir kişiyi tehlikeden kurtarabilirsin,ama değişme ve ölümden kurtaramazsın;savaştan sağ dönen asker başka bir yerde başka biri başka bir şey olur.Katıldığı savaş biter,anıları silikleşir,mensubu olduğu ulus ortadan kalkar,temel yapılar dışında her şey dağılıp gider; evvelce savaşan taraflar olan atomlar bile toprak olmuştur artık;ağaçlara,aşıklara,kuşlara bırakmıştır yerini,bütün o madalyalar başkalarının elinde oyuncak olmuştur,toplar eritilip yeniden kilise çanları yapılmıştır ve ileride bir kez daha başka bir savaşın topları olacaktır.
  • "En iyi yanıyla görsel sanat, başka yollardan yapılan felsefe ve sözcükleri olmayan şiirdir. Varoluşun en önemli bileşenlerine ilişkin en büyük soruları sorar: zaman, uzam, algı, değer, yaratma, kimlik, güzellik hakkında sorular. Görsel sanat dilsiz nesneleri konuşturur ve dünyanın unsurlarını beklenmedik olandan yararlanarak yeniler, gündelik şeyleri bizi uyandıracak ve farkına varmamızı sağlayacak şekilde sunar. Bu tür sanat oluşturma üzerine temel sorular atar ortaya: ne anlama gelir, kimin içindir, böyle bir düzenlemede malzemelere, tarihe ve somutlaşan düş gücüne ne olmaktadır."
  • "Bir sayfanın üstüne bir şey yazılmadan önceki beyazlığı ile bir şey yazılıp silindikten sonraki beyazlığı hem aynı beyazlık hem de aynı beyazlık değil. Bir söz söylenmeden önceki sessizlik ile söylendikten sonraki sessizlik de hem aynı hem de değil."
  • Kitabın Teşekkür kısmına Rebecca Solnit, Şair Antonio Machado'ya ithafta bulunarak; kalbinin bir arı kovanı olduğunu, arıların "eski hatalarından beyaz petek ve bal yaptığını" söyler. Hataya düşmek kolaydır, hatalardan bal yapmak ise daha zor" diye başlıyor.

Yakındaki Uzak İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Bir sayfanın üstüne bir şey yazılmadan önceki beyazlığı ile bir şey yazılıp silindikten sonraki beyazlığı hem aynı beyazlık hem de değil. Bir söz söylenmeden önceki sessizlik ile söylendikten sonraki sessizlik de hem aynı hem de değil." Kitap, yazarın annesinin eskiden yaşadığı evin bahçesinden yazara gönderilen kilolarca kayısıyla başlıyor. Rebecca Solnit'in güçlü kalemi daha bu aşamada kendini hissettiriyor. Yazar o kayısılara ithafta bulunarak kendi yaşantısının dönemlerini ele alıyor. Aynı zamanda yazarın annesiyle çocukluğundan beri bir türlü yolunda gitmeyen ilişkisini konu ediniyor. Sayfalardan birinde annesi hakkında yazdığı şu sözler, belki de çoğumuzun hayatına, farklı şekillerde, farklı öznelerle işlemiş çocuk ihmalinden de bahsediyor: "Yıllar boyunca beni hiç duyamıyormuş gibiydi; ben de başka yerlerde konuştum; yazdım; başka biri oldum, duyulabilir biri." Kitabı okudukça ne denli edebi, kültürel ve hatta bilimsel bilgiyle donanımlı biri tarafından yazıldığı açıkça anlaşılıyor. Çok çeşitli konular, cümlelerin arasına öyle özenle yerleştirilmiş ki okurken hiçbir şekilde göze batmıyor. Adeta buzları eriyen bir nehrin suları gibi karakterler, olaylar, hikayeler birbirinin içinde eriyerek akıp gidiyor. Çoğumuzun farklı konularda kendine kızgınlıkları, kırgınlıkları, gücenmişlikleri olabiliyor. Farkında olmadan onlarla yaşıyor ve hatta karakterimize kadar işlemesine izin veriyoruz. Fakat bu öz şefkat eksikliği, dış dünyaya bakışımızı dahi etkiliyor. İnsan ilişkilerimize varana dek hayatımıza karışıyor. Ancak bunları aşarak, kendimizi affederek birçok aksaklığın, ruhsal bunalımın içinden çıkabileceğimiz ise yadsınamaz bir gerçek. Kitapta bu durum, yazarın önce kendisiyle ve sonra da annesiyle ölmeden önce barışmasını, uzlaşmasını ele alış tarzıyla da oldukça etkileyici. Kitabın Teşekkür kısmına Rebecca Solnit, Şair Antonio Machado'ya ithafta bulunarak; kalbinin bir arı kovanı olduğunu, arıların "eski hatalarından beyaz petek ve bal yaptığını" söyler. Hataya düşmek kolaydır, hatalardan bal yapmak ise daha zor" diye başlıyor. Hatalarımızı iyi birer öğretmen olarak görebilmek dileğiyle, Keyifli okumalar :) (Nurdan)

Kitaba konu olan hikayeye merak sardığım için alıp okudum. Sonra dayanamayıp yazarın bütün kitaplarını okuma hevesine kapilmama sebep olduğu icin hiç mi hiç pişman olmadım. Solnit'in düşünmeye ve düşündürmeye açık bir dili var. (Isa Darakcı)

Ah o kayısılar nerelerden alıp nerelere götürüyor insanı.Nasil naif bir anlati, öğretici yani da ağır basıyor hem de pek çok konuda. İzlanda kisimlarinda biraz sıkılmadım dersem yalan olur. Yüreğe dokunan hikayeler insanları nasıl bir araya getiriyor. Müthiş bir yazar kesinlikle diğer kitaplarını da okuyacağım. Yeni şeyler öğrenmek kendine bir şeyler katmak gibisi yok.Kalemine sağlık sevgili yazar. (Eylül)

Yakındaki Uzak PDF indirme linki var mı?

Rebecca Solnit - Yakındaki Uzak kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yakındaki Uzak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Rebecca Solnit Kimdir?

Amerikalı yazar Rebecca Solnit, 24 Haziran 1961 tarihinde Connecticut Eyaleti'nin Bridgeport şehrinde doğdu. California Üniversitesi Gazetecilik bölümünde master yaptı. Harper's dergisinde de yazıları yayımlandı. Makalelerinde ve kitaplarında Kültür tarihi, çevrecilik ve anı türlerinde eserler veren yazar; feminizm, siyaset, mekân ve sanat konularında yazmaktadır.

Rebecca Solnit Kitapları - Eserleri

  • Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar
  • Kaybolma Kılavuzu
  • Karanlıktaki Umut
  • Yakındaki Uzak
  • Yol Aşkı - Yürümenin Tarihi
  • Yokluğumdan Aklımda Kalanlar

Rebecca Solnit Alıntıları - Sözleri

  • "Bazen eski bir fotoğraf, eski bir arkadaş ya da eski bir mektup, bize bir zamanlar olduğumuz o kişinin bambaşka bir yere gittiğini hatırlatır. Bunu seçen, şunu yazan o insan artık yoktur. Farkına bile varılmadan büyük mesafeler alınmıştır." (Kaybolma Kılavuzu)
  • . Ama aslında dünyanın en güzel insanı yok çünkü çok fazla güzellik var. Bazı insanlar yuvarlaklığı ve yumuşaklığı sever, bazıları ise keskin kenarları ve güçlü kasları sever. Bazıları aslan yelesi gibi kalın saçlardan hoşlanır, bazıları ise mürekkepli bir şelale gibi dökülen ince saçlardan hoşlanır ve bazıları birini o kadar çok sever ki neye benzediğini unutur. Bazı insanlar gece yarısı yıldızlarla dolu gece gökyüzünün hayal edilebilecek en güzel şey olduğunu düşünür, bazıları karla kaplı bir orman olduğunu düşünür. Güzellik hakkında birçok fikri olan bir sürü insan var. Ve aşk... Birini çok sevdiğinizde, sadece aşk gibi görünürler. ... (Yakındaki Uzak)
  • "Şiddetin bir ırkı, sınıfı, dini ya da milliyeti yok, ama şiddetin bir cinsiyeti var." (Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar)
  • Görülebilir olmanın ve konuşabilmenin mümkün olmadığı yerde hayatta kalmak, onurlu ve özgür olmak mümkün değil. (Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar)
  • Bedenen hayatta kalma mücadelesi de çok şiddetli olabilir ama mücadele sadece o değil, katılım, itibar ve ses sahibi olma hakları da dahil olmak üzere hak sahibi bir kişi olarak hayatta kalma mücadelesiydi. Yani sadece hayatta kalmaktan fazlası söz konusuydu: Yaşamak söz konusuydu. (Yokluğumdan Aklımda Kalanlar)
  • “İnsanları kendi tarafınıza çekmek için bilgiyi aşina oldukları bir perspektiften sunmalısınız.” (Karanlıktaki Umut)
  • "Bir sayfanın üstüne bir şey yazılmadan önceki beyazlığı ile bir şey yazılıp silindikten sonraki beyazlığı hem aynı beyazlık hem de aynı beyazlık değil. Bir söz söylenmeden önceki sessizlik ile söylendikten sonraki sessizlik de hem aynı hem de değil." (Yakındaki Uzak)
  • Marifet unutmak değil,gitmesine izin vermektir . Ve diğer her şey gittiği zaman kaybolanda zenginleşirsin … (Kaybolma Kılavuzu)
  • Bazen eski bir fotoğraf , bazen eski bir arkadaş ya da bir köşede unutulmuş eski bir mektup bize bir zamanlar olduğumuz o kişinin bambaşka bir yere gittiğini hatırlatır. Zira orada onların arasında oturan , onu değer veren , bunu seçen , şunu yazan o insan artık yoktur. Farkına bile varılmadan büyük mesafeler alınmıştır. Yabancı olan artık tanıdıktır ve bir zamanlar bize tanıdık gelen , yabancı değilse bile biraz tuhaftır hatta rahatsız edicidir. (Kaybolma Kılavuzu)
  • "Kadın olarak benim bir ülkem yok." (Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar)
  • ‘Hiç kuşkusuz, bulmak kaybolmaktır.’ (Kaybolma Kılavuzu)
  • “Biz gün doğumundan gelmiştik, onlar gün batımından... Biz hastalara şifa vermiştik, onlar ise sağlıklı olanı öldürmüşlerdi. Biz çıplak ve yalınayaktık, onlar ise giyinikti, ayrıca atları ve mızrakları vardı. Biz hiçbir şeye göz koymamış, aksine bize sunulanları paylaşmıştık, oysa onlar karşılarına çıkan herkesten çalıyor, kimseye bir şey vermiyorlardı.” ” (Kaybolma Kılavuzu)
  • "Yazmak, herhangi birine söylenemeyecek şeyleri hem hiç kimseye söylememek hem de herkese söylemektir. Ya da daha doğrusu yazmak, söyleyebileceğin herhangi biri olmayan şeyleri belki okuyacak olan o hiç-kimseye söylemektir." (Yakındaki Uzak)
  • Mesele sadece, onlu yaşlarınızın sonunda hâlâ yeniyetme olmanız değil, aynı zamanda çocuk olmayan herkesi soktuğumuz yetişkinlik kategorisinin de sürekli değişim halinde olması. Aydınlık saatlerin hepsine gündüz deyip geçerken, gün doğumundaki uzun gölgelerin ve sabah çiyinin, öğle saatlerinin düz ve berrak ışığından farklı olduğunu hiç anlamamışız gibi. (Yokluğumdan Aklımda Kalanlar)
  • "Dinle: Sen kendin değilsin, diğerlerinin oluşturduğu kalabalıklardansın, her zaman su sızdıran bir teknesin sen de, hayatının büyük kısmını başka biri olarak geçirdin, çok önce ölmüş insanlar olarak, hiç yaşamamış insanlar olarak, hiç karşılamadığın yabancılar olarak." (Yakındaki Uzak)
  • Yürüyüş sınırsızdır; sınırsız az sayıdaki spordan biridir. (Yol Aşkı - Yürümenin Tarihi)
  • İnsanın kendi hikayesini kelimelerle ya da imgelerle anlatabiliyor olması, zaferin ve isyanın ta kendisidir. (Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar)
  • "Uçabiliyordum ama şimdi diyorum ki belki esas sorun tekrar dünyaya inebilmekti." . (Yokluğumdan Aklımda Kalanlar)
  • Kelebek, insan ruhunu öyle iyi sembolize eder ki Yunancada ona psyche derler ve bu ruh anlamına da gelir. (Kaybolma Kılavuzu)
  • Batı dünyasında, tarih boyunca, evlilik kurumunu tanımlayan yasalar kadını kocasının sahip olduğu bir mal, hatta erkeği patron, kadını ise hizmetçi ya da köle olarak tanımlanmıştır. (Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar)