Abdulkadir Turan kimdir? Abdulkadir Turan kitapları ve sözleri
Gazeteci, Yazar Abdulkadir Turan hayatı araştırılıyor. Peki Abdulkadir Turan kimdir? Abdulkadir Turan aslen nerelidir? Abdulkadir Turan ne zaman, nerede doğdu? Abdulkadir Turan hayatta mı? İşte Abdulkadir Turan hayatı...

Doğum Tarihi:
Doğum Yeri: Mardin
Abdulkadir Turan kimdir?
Dini konulardan oluşan kitapları mevcuttur. Ayrıca Doğru Haber gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır.
İlkokulu doğum yeri Mardin’in Dargeçit (Kerburan) ilçesinin Kurucu (Şikeftika) Köyü’nde, ortaokulu Dargeçit’te okudu. Mardin İmam Hatip Lisesi ve Dicle Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat Öğretmenliğinden mezun oldu. Bir süre Burdur’da Milli Eğitim kurumlarında öğretmenlik yaptıktan sonra kendi isteğiyle istifa etti. Ankara’da farklı dershanelerde ders verdi. Uzun yıllar aynı anda birden çok üniversiteye hazırlık dergisinde Türkçe-Edebiyat zümresini yönetti. Türk Dili ve Edebiyatı bilgilerinin sınav için hazırlık aracına dönüştürülmesi üzerinde çalıştı. Bu alanda çok sayıda kitabı yayımlandı. 2008’de öğretmenlikten ayrıldı.
Yüksek lisansını Sakarya Üniversitesi’nde sosyoloji (Toplumsal Değişim Analizleri) alanında yapan yazarın İnzar, Doğruhaber, Kelhaamed, Milli Şuur dergilerinde yazıları yayımlanırken “Müteahhit” ve “Selahaddin” adlı iki romanının yanı sıra “Kürtlerde İslamî Kimliğin Gelişmesi” ve çocuklar için hazırlanan “Peygamberimi Tanıyorum” adlı kitapları vardır. Doğruhaber gazetesine yazdığı rehberlik yazılarının bir bölümü de bir broşür niteliğinde kitaplaştırılmıştır.
Abdulkadir Turan Kitapları - Eserleri
- Selahaddin
- Müteahhit
- İsa'nın Oğlağı
- Türkiye Batı ve İslam
- Kürtlerde İslami Kimliğin Gelişmesi
- Nureddin Mahmud Zengi
- Kudüs'ün İstilasından Urfa'nın Fethine
- Eğitimde Özgün Rehberlik
- Peygamberimi Tanıyorum 1 ve 2 Tek Kitap
- Fetihler, Hareketler ve Şahsiyetler Açısından Kürtler
- Ve Kudüs Düştü
- Selahaddin Sonrası Eyyübiler
- Yüreğim Tetiktedir
Abdulkadir Turan Alıntıları - Sözleri
- "..ama Allah katında günler hesaplıdır; hiçbir şey zamanından önce gerçekleşmez." (Selahaddin)
- Ev içinde aile olduğu zaman evmiş yoksa başını sokacak bir barınaktan başka bir şey değilmiş (Müteahhit)
- Şu hakikat bilinsin ki şeref İslam’dadır ve Kürtlerin İslam’la tanışması bir kavmin şeref kazanma hikayesidir. (Kürtlerde İslami Kimliğin Gelişmesi)
- Milliyetçilik, bireyler için habis bir hastalık; toplumlar için sonu gelmez bir kargaşa ve huzursuzluk kaynağıdır. (Fetihler, Hareketler ve Şahsiyetler Açısından Kürtler)
- Ama kim bilir hainlerin başına ne gelir? Yılan deliğinde hain ihanetinde ölür ama tarih daima şerefli insanları hatırlatır (Selahaddin)
- "Değil bir gözüm,her iki gözüm de kör olsa ben bu işten vazgeçmeyeceğim" deyip onları umursamadan yoluna devam etti. (Selahaddin)
- "Deliliğin bulaştığı insanlar, (u)mutludurlar, ben de onlardan biri olduğumu düşünüyorum. " (Türkiye Batı ve İslam)
- Ah Kudüs... Ah Mescid-i Aksa sana ulaşmak ne zordu! Sen ne çok kıymetliydin ki bir hazine gibi perde perde çevrelenmiştin. O perdeleri bir bir açmak, o hayat sahnelerini bir bir yaşamak gerekiyordu. Buna ancak Selahaddin'in sabrı yeterdi. (Selahaddin)
- Baudouin, Sur'u alamayacağını anlayınca dört buçuk ayın ardından, 10 Şevval 505/10 Nisan 1112'de şehrin çevresini terk etti. Haçlılar Sur'dan uzaklaşırken inşa ettikleri yapıları yıktılar, iki yüze yakın gemilerini de yaktılar. Buna rağmen onlardan Sûr halkına çok silah kaldı. Haçlılar ilk kez böyle bir teknikle karşılaşmışlar ve iki bin civarında kayıp vermişlerdi. Surluların kaybı ise yüz kişi ile sınırlıydı. Baudouin çekildiğinde Sur valisi. Tuğtegin'e verdiği sözde durmadı, şehri ona teslim etmedi. Tuğtegin, buna rağmen valiye istediği zaman yardım etme sözü verdi. (Kudüs'ün İstilasından Urfa'nın Fethine)
- Rabbim, daha çok bozulmama, içimdekini yapmama izin vermeden canımı al. Rabbim, bana kötülük yolunda fırsat verme. Beni maddeye tapanlardan kılma. Rabbim, senin için çalıştığım günlerin hatırına bana yardımcı ol. Beni bu halden kurtar. (Amin) (Müteahhit)
- Hafız Şirazi der ki "Denenmişi deneyen, pişmanlığı yüklenir." (Türkiye Batı ve İslam)
- Rabbim! İnancımı sağlamlaştır, ahlakımı güzelleştir, amelimi salih kıl! Rabbim! Haramı benim için zorlaştır, helali kolaylaştır! (Müteahhit)
- Üretken ve kimseye zarar vermeyen her el mukaddestir, korunmuştur, korunmalıdır. (İsa'nın Oğlağı)
- Ahmet önce kararsızlaştı, sonra iç sesinin çıkmasını engeller gibi bogazını içten sıktı, sanki kafasıyla gövdesi birleşmiş, karnı adeta sırtına yapışmıştı. (Müteahhit)
- Her usta yanlız bir işle geçinebilirdi. Birçok iş bilse de başkalarının işine engel olmamak için yanlız kendi işi için para alırdı. (İsa'nın Oğlağı)
- Bir Kırgız romancının anlattığı "Mankurt" efsanesinde Juan-Juan adlı toplum, esirin saçını kökünden koparırmış. Taze deve derisini , kan içindeki kazınmış başına sımsıkı sararmış. Başını yere sürtmesin diye boynuna bir kütük bağlayıp çığlıkları duyulmasın diye uzak bir yere götürürlermiş. Elleri, ayakları bağlı; kızgın güneşin altında bırakırlarmış. Ancak beşte ikisi sağ kalırmış. Onlar da hafızalarını, kimliklerini kaybetmiş birer "mankurt" haline gelirmiş. Mankurt; Kim olduğunu, hangi soy ve kabileden geldiğini, neye inandığını, Anne ve babasını, çocukluğunu bilmezmiş. Insan olduğunun bile farkında değilmiş. Efendisine sadık, başkalarını dinlemeyen, yakıtı su ve yemek olan, Her emre hazır bir yaratık... En pis, En çekilmez işleri yapan emir kulu... Aslına dönmesini isteyen öz anasını bile öldürecek kadar, kimliğinden ve kişiliğinden uzaklaşan bir köle... Teknik gelişti, işgal biçimleri değişti, kolelestirme biçimleri farklılaştı. Mankurtlaştırma eskiden eziyetle, acıyla yapılırken bugün zevk ve eğlenceyle uyuşturularak yapılıyor. Mankurtun zihninde kafasının dışında işlem yapılarak müdahale edilirken bugün kafalarını içine doğrudan müdahale ediliyor, beyinler işgal ediliyor, aklın ayarlarıyla oynanıyor, akıl denetim altına alınıyor, insanlar kendilerine ve toplumlarına yabancılaştırılıyor. Kendi dinlerine ve dinlerinden iz taşıyan her türlü değerin düşmanı haline getiriliyor. Kendilerini saadete ulaştırmak isteyenlere karşı her emre hazır bir saldırgan noktasına sürükleniyor. (Türkiye Batı ve İslam)
- "İmtihanı dua, plan ve sabırla kazanmalıydı." (Selahaddin)
- "Kendi zamanındaki en düşük fakir bile ondan daha fazla para harcardı ." (Selahaddin)
- Terörist, terim anlamıyla siyasi düşüncelerini kabul ettirmek için şiddette, toplumu korkutup yıldırmada, sınır tanımayan kişi veya kurumdur. Kendini kabul ettirme konusunda Amerika ve israilden daha aşırı giden kim var? Terörist denince öncelikle onların hatırlanması, onların uygulamalarının göz önüne gelmesi gerekir. (Türkiye Batı ve İslam)
- “Meşru ezanı okumayan müezzinlerin başına minareleri yıkarım.” Nureddin Zengi (Nureddin Mahmud Zengi)
Editör: Nasrettin Güneş