Ahmet Efe kimdir? Ahmet Efe kitapları ve sözleri
Türk Yazar Ahmet Efe hayatı araştırılıyor. Peki Ahmet Efe kimdir? Ahmet Efe aslen nerelidir? Ahmet Efe ne zaman, nerede doğdu? Ahmet Efe hayatta mı? İşte Ahmet Efe hayatı...

Tam / Gerçek Adı: Ahmed Efe
Doğum Tarihi: 1955
Doğum Yeri: Kayseri, Türkiye
Ahmet Efe kimdir?
1955 yılında Kayseri’de doğdu.
Babasının memuriyeti dolayısıyla ilköğretimini çeşitli ilçelerde sürdürdü.
Parasız Yatılı İmtihanını kazanarak Ankara İmam Hatip Okulu’na girdi (1967). 1973-74 öğretim yılında hem buradan, hem de fark dersleri imtihanına girerek Ankara Keçiören Lisesi’nden mezun oldu. Daha sonra Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi bitirdi (1979). İzmir Menemen’de askerlik görevini yaptı(1982).
Diyanet işleri Başkanlığı ve TRT Genel Müdürlüğü’nde memur olarak çalıştı. 1983 yılında kurulan ve daha çok çocuk kitapları neşreden Kandil Yayınevi’nin kuruluşuna iştirak amacıyla memuriyetten istifa etti. Neşri bir yıl kadar devam eden, aylık periyodlu Kandil Çocuk Dergisi’ni çıkarttı. Çok sayıda hikaye, masal, şiir ve roman yayınladı.
1985 yılında Türkiye Yazarlar Birliği’nde Çocuk edebiyatı dalında yılın yazarı seçildi. Milli Eğitim Bakanlığı’nca düzenlenen çocuk şiirleri yarışması’nda ve çeşitli kurum ve kuruluşların açtığı yarışmalarda ödüller aldı.
“Akyazı” ve “Fındık Osman” isimli ilk hikaye kitapları Diyanet Yayınları arasında neşredildi.
İlk şiiri Aylık Kültür ve Sanat Dergisi Pınar’da yayınlandı.
Yeni Devir, Milli Gazete, Zaman gibi gazetelerde ve çeşitli kültür sanat dergilerinde yazılar neşretti. Gençlik Dergisi yayın yönetmenliği yaptı (1992).
1993 yılında Ankara’dan Konya’ya nakletti. Esra Film bünyesinde sinema çalışmalarına katıldı. Kısa ve uzun metrajlı bazı filmlerde senaryo yazarlığı ve yönetmenlik yaptı. Mahalli radyo ve TV kanalları için programlar hazırladı. Konya Büyükşehir Belediyesi ve İl Kültür Müdürlüğü’nce neşredilen kitaplarda editörlük, sanat danışmanlığı ve grafiker olarak hizmet sundu. Hat, tezhip ve minyatür sanatlarıyla da ilgilendi. Konya kültür ve sanatıyla ilgili bir çok kitabı neşredildi.
Emekli bir müftünün (Feteva-i Hindiyye mütercimi Mustafa Efe’nin) oğlu olan Ahmet Efe evli ve üç çocuk babasıdır. Hâlen İstanbul’da ikamet etmekte ve çalışmalarını sürdürmektedir.
Ahmet Efe Kitapları - Eserleri
- Nasıl Öldürüldüler?
- Çölde Kanat Sesleri
- Peygamberimizin Hayatı
- Çocuklar ve Gençler İçin Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi
- Yunus
- Çirkin Portreler
- Hüma
- Hançer
- Bozkır Yılanı Sadeddin Köpek
- Peygamberler Tarihi Ansiklopedisi
- Çerkez Ethem
- Uçurtmam Kuşlardan Güzel
- Sis
- Hasretin Yedi Rengi
- Nasreddin Hoca
- Son Av
- Efsaneden Gerçeğe Kuşçubaşı Eşref
- Mevlana’dan Hikayeler
- Sûfînin Hâli
- Siret-i Resul
- Basiret ve Direniş
- Kıssalar Hisseler
- Ebu Cehil
- Anadolu Masalları
- N'oldu Bu Gönlüm
- Çocuklara İslam Büyükleri Ansiklopedisi
- Kutlu İle Melinda
- Köse Mihal
- Ey Yâr
- Kor
- Keloğlan Keleşoğlan
- Portre / Biyografi ve Tuğralarıyla Osmanlı Padişahları
- Sir Deryadan Uçan Kartal
- Kaleyi Tutsa Gol
- Çocuklar İçin Tarih ve Kahramanlık Hikayeleri
- Cepheye Koşmak
- Safa'ya Mektuplar
- A Güzeller Güzeli
- Develer Dolaşmaktan Usansa Da
- Sayyâd ile Ceylan
- Yasemin'in Dünyası
- Tabya
- Anadolu Səlcuqu Sultanları
- Bütün Şiirleri
- Son Cümle
- Tavus ile Hüdhüd - Minyatürlerle Dünya Masalları
- Malazgirt’ten Söğüt’e Anadolu Selçuklu Sultanları
- Acı
- Hasbiyallah
- Çocuklar ve Gençler İçin İslam Ansiklopedisi
- Beydeba'dan Hikayeler
- Bilal'in Çiçeği
- Mum Alevi
- Yunus'un Çiçekleri
- Osmanlı Tarihi Aksiklopedisi
- Güzeli Bulmak
- Zenadika
- Hz. Muhammed. Hayatı ve Mücadelesi
- Çocuklar ve Gençler İçin Ahlâk Bilgileri
- İslami Perspektiften İktisadi Paradigmalar
- Besmele Yazıları
- Bir Yalnız Ağaç
- Çanta
Ahmet Efe Alıntıları - Sözleri
- Hümanistler "savaşa karşı" büyük propagandalar, süslü gösteriler tertip edip, rakiplerini silahsızlandırmaya çalışırken, kendileri onları yok edecek nükleer silahların üretimlerine devam eden bayağı yalancılardır. (Son Cümle)
- ‘ Dört kitabın manisin okudum tahsil ettim Aşka gelicek gördüm bir uzun heceyimiş ‘ (Yunus)
- Abdülhamit' in bu yaklaşımının aksine, Il. Meşrutiyet' in ilanı, Türkiye'deki Kuzey Kafkas topluluğnun tarihinde "Altın Çağ"ın başlangıcı olarak adlandırılır. Çünkü, Kuzey Kafkasyalılar'ın Türkiye 'ye göç etmelerine kadar sadece 1841 'de kurulan bir Çerkez Komitesi mevcut iken; ve yukarıda da değinildiği gibi Abdülhamit döneminde bir Çerkez tarihi yazmalarına izin verilmeyip buna girişenlerin sürgün edilmelerine karşın, II. Meşrutiyet'ten sonra peşpeşe Çerkez örgütlenmeleri ortaya çıkar. Bunların ilkinin, Çerkezler arasında her bakımdan dayanışma sağlamayı amaçlayan ÇİTC olduğu yukarıda belirtilmişti. Kültürel aydınlanmacı amaçlar da taşıyan ÇİTC, bir dizi okul kitabı ve alfabe de yayınlamıştı. Çerkez alfabesinin hazırlanması ile çalışmalar yapan Şemsettin Tleseruk Paşa (1855-1917), 81 harf ve işaretten oluşan bir projeyi önermesine karşın, ÇİTC dil ve alfabe komisyonu, Çerkez alfabesi için 42 harf öngören bir proje üzerinde duruyordu. ÇİTC, ilk Çerkez gazetesi olan ve yazıişleri müdürlüğünü Mehmet Şemsettin Paşa 'nın yaptığı "Guaze"yi -Arap alfabesi ile-Türkçe ve Kabartay dilinde 1911 'de yayınlamaya başlar. Mehmet Şemsettin Paşa, ÇİTC'ye zengin bir kütüphane kurulması ile Adige dilinde kitap yayınlamaya da önayak olur. ÇİTC, yine 1911 yılında Çerkezce eğitim veren ilk okul olan "Özel Çerkez Örnek Okulu'nu da açmıştı. Yine bu sıralarda ÇİTC'nin dışında Çerkez Kadınları Teavün Cemiyeti de kurulur. 1910-12 yılları arasında da "Muhacir Komisyonu" olarak adlandırılan bir Abaza-Çerkez Komitesi kurulur. ÇİTC ile Muhacir Komisyonu temel alınarak 1914 'te de Şimali Kafkasya Cemiyeti Siyasiyesi adıyla bir örgüt kurulur. Ancak çalışmamız Osmanlı dönemindeki Çerkez örgütlenmeleri olmadığından bu konuyu burada kesiyoruz. Fakat, görüldüğü gibi Meşrutiyet' in getirdiği özgürlükçü ortamdan yararlanarak gayrısiyasi amaçlarla kurulan anılan Çerkez örgütleri, yaptıkları faaliyetlerden açıkça anlaşılacağı gibi milli haklarını elde etmek gibi siyasi sayılabilecek faaliyetlere de girişiyordu. Olayların canlı tanığı, Çerkezler'in "Hasan Amca"sı [Vasfi Kıztaşı] da o günlerle ve konumuzla ilgili şu önemli bilgileri verir: " ... Ne tuhaf? ÇİTC'nin açılış günü de bu gündü [Mebusan Meclisi'nin açılış günü]. Bir taraftan birliğimizi ayakta tutacak Meclisimizi kurarken, yanı başında muhtelif anasırın milli kulüpleri de birer birer doğuyordu. Arnavutlar'ın Başkım Kulübü, Kürtler'in Kürt Teali, Araplar'ın Arap Kardeşliği Cemiyeti .. Hatta bunlardan bazıları Büyük Mcclis'ten önce kurulmuşlardı. Rumlar'ın Etniki Eterya, Ermeniler'in Hınçak, Taşnak, Ramgavar, daha bilmem ne cemiyetleri çoktan var. Adeta tarihi idi onlar .. Bunu bir an düşündüğüm zaman, Zaptiye Nazırı Şefik Paşa'nın, 'Bu camiai kübra kelimei vahide etrafında duruyor. Meşrutiyet 'te her millet kendi varlığını düşünecek, istiklalini hatırlayacak ve isteyecek. Bu devlet on seneye varmaz dağılır' dediğini hatırladım. Acaba, biz şimdiki halde o büyük dağılmanın ilk çatlaklarını mı teşkil ediyoruz, diye de düşündüm.." Sanırız, Kuşçubaşı Eşref Bey'in meramını buraya kadar olan satırlar anlatabilmiştir. (Efsaneden Gerçeğe Kuşçubaşı Eşref)
- şükür ki canımdan özgesin canım cennetin bahçesi kıl gülistanım.. (Hüma)
- Şimdi biz az edebe, çok bilgiden daha çok muhtacız (Sûfînin Hâli)
- Belki gün girmesin diye odaya, efendim Perdeler sımsıkı örtülmüştü... (Bir Yalnız Ağaç)
- Ak idi yüreği, pak idi, ak, pak yüreğine gölge düştü. İçi sızladı. (Hançer)
- Efendimizin beyanıyla: “Bir Müslümanın din kardeşinin arkasında ettiği hayır dua kabul olur. O dua edince, bir melek ‘Âmin, kardeşin için istediğinin aynısı sana da verilsin’ der.” (Hasbiyallah)
- İnsanlık şehrinin lambası tarihtir, fitilide yazı... (Güzeli Bulmak)
- "İnsan zihninin ürünü olan bir sistemin bir gün yine tıkanacağını ne vakit öğreneceğiz ?" (Son Cümle)
- Hakkında en küçük şüphe duyduklarını hemen yok ediyor, evlerini ve sokaklarını beğenmediği Roma’yı yakıp yeniden inşa ediyordu. (Nasıl Öldürüldüler?)
- İmdada gelmez misin Hüznü kuşandım ey yâr!.. (Ey Yâr)
- Bu arada konunun anlaşılabilmesi için belirtelim ki, 1925/1926’da Ankara ve Bursa’da yapılacak suikasttan haberdar olmasına karşın bunu Mustafa Kemal’e bildirmeyen Rauf Bey, (23) Atatürk’e 16 Haziran 1926’da İzmir’de yapılması planlanan suikasttan hemen bir ay önce 12 Mayıs 1926’da 45 gün izin alarak ‘tropik malarya’ tedavisi bahanesiyle Türkiye’den alelacele ve şaibeli bir biçimde ayrılmıştır. (24) Rauf Bey’le birlikte, daha sonra yazdığı “Türkiye’de Şark, Garp ve Amerikan Tesirleri” kitabını ona ithaf edecek Halide Edib(25) ile eşi Dr. Adnan Adıvar da yurt dışına kaçacak ve Rauf Bey 1935 yılına kadar da dönmeyecektir. Döndükten sonra da Atatürk tarafından -10 Kasım 1938’e dek-kabul edilmeyecektir.(26) ---------------------------------------------------------------- 23) Soyak, a.g.e., s. 337 vd. 24) Orbay, Siyasi hatıralar (Örgün 2003), s. 629 vd. Bu arada Sayın Taha Akyol’un hazırlayıp sunduğu, Rauf Bey’in yeğeni Bekir Şasa’yı konuk ettiği ve CNN Türk’te 14 Temmuz 2006’da yayınlanan. "Eğrisi Doğrusu” programında Örbay için “...İzmir suikastı nedeniyle 10 yıl sürgüne mahkûm edildiğinde. ... "gibi bir ifadenin kullanılmasını son derece yadırgadığımızı da belirtmek isteriz. Bilimsel tarihi gerçeklerle bağdaşmayan bu ifade, her zaman bilimden dem vuran Sayın Akyol’a hiç yakışmamıştır. Sayın Akyol, Rauf Bey “sürgün” değil “firari”dir firari!.. 25) Mahmut Çelin, Kart-Kurt Sesleri, s. 133 vd. 26) Soyak, a.g.e., s. 361 vd. (Çerkez Ethem)
- Daha sonra gelişecek olaylardan, İngilizlerin bu hazırlıklarının 1930’da patlak verecek Ağrı isyanı için yapıldığı ortaya çıkacaktır. Nitekim, Şeyh Sait ve Ağrı isyanlarına katılan Haşan Hişyar Serdi de Ağrı isyanının Şeyh Sait isyanının devamı olduğunu belirtmektedir.15 Bu isyan Kürt-Ermeni örgütü Hoybun tarafından organize edilip Çerkez Ethem’in de destek verdiği Cumhuriyet’e karşı ciddi bir kalkışmadır. ----------------------------------------------------------- 15) Görüş ve Anılarım, s. 360 vd. (Çerkez Ethem)
- Klasik Ethem biyografilerine eklenen “tedavi için Almanya’ya gitti” faslı, Ethem ve Kuşçubaşı Eşrefin, Lozan’daki Türk delegelerine suikast girişimlerini örtmek için ustaca imal edilmiş bir kurgudur. (Çerkez Ethem)
- "Her hayat sahibi ölecektir. Her yeni eskiyecektir. Her büyüyen son bulacaktır. Ben de öleceğim. Ne mutlu bana ki, Böyle oğlum gibi bir hatıra bırakarak gidiyorum." (Peygamberimizin Hayatı)
- "Su testisi su yolunda kırılır" derler.n (Hançer)
- Artık kırılmış bir fidanın üstüne niçin yürüyorsunuz? (Nasıl Öldürüldüler?)
- ‘ Canlar canını buldum Bu canım yağma olsun ‘ (Yunus)
- İslam tek bir millet, küfür de her çeşidiyle tek bir millettir... (Peygamberimizin Hayatı)