tatlidede
tatlidede

Anka'nın Kanatları - Çağrı Dörter Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Anka'nın Kanatları kimin eseri? Anka'nın Kanatları kitabının yazarı kimdir? Anka'nın Kanatları konusu ve anafikri nedir? Anka'nın Kanatları kitabı ne anlatıyor? Anka'nın Kanatları PDF indirme linki var mı? Anka'nın Kanatları kitabının yazarı Çağrı Dörter kimdir? İşte Anka'nın Kanatları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 04.10.2022 08:00
Anka'nın Kanatları - Çağrı Dörter Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Çağrı Dörter

Yayın Evi: Sokak Kitapları Yayınları

İSBN: 9786051482750

Sayfa Sayısı: 222

Anka'nın Kanatları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Fırsat vermediler sana sen olman için...

Ve sen, sen olamadın yaşamın boyunca...

Doğduğun yer farklı olsaydı eğer; ailen, inancın, kültürün,

değerlerin ve yaşamın da farklı olacaktı... Şimdiki sen ile ne

benzerliğin olacaktı o zaman? Belki de hiç...

O zaman her gün bu 'ben' dediğin ne? Sonsuz bir uzayda, küçük bir küre üzerinde, kısa bir zaman diliminde yaşayan rastlantısal bir karakter... Kendisi bu kadar rastantısal olan bir karakterin; doğrular, yanlışlar, insanlar ve hayat hakkında yaptığı yorumlar ve vardığı yargılar ne kadar gerçek olabilir ki?"

Bir süre sessiz kaldıktan sonra, ağır ağır devam etti: "Beşer, evrende uykuya en düşkün varlıktır... Gece gözünü kapar ve uyur... Gündüz gözünü açar ve uyur... Rüya gördüğünü fark etmeyenin ise, o rüyanın içinde savrulmaktan başka şansı yoktur..."

"Anka'nın Kanatları", -tanıdığı herkes gibi- sorgulanmamış yaşamını tüketip, zamanı dolduğunda kendi varlığına ve içinde yaşadığı varoluşa ait hiçbir gerçek cevaba ulaşamadan dünyayı terk edecek bir bireyin; dünyayı ve kendini sorgulamaya başladıktan sonra ona görünür kılınan bir 'kapı'dan içeri girmesiyle başlayan ve tüm varlığını dönüştüren gizemli yolculuğunun anlatımı...

İsimlerin ve cinsiyetlerin açığa vurulmadığı; varoluş, yaşam, ölüm, anlam, dinler, felsefeler, aydınlanma, insan ve hepsinin ardında yatan Hakikat üzerine süren tarifi zor diyalog, okuyucuyu -Mevlana ve Yunus Emre'lerin de içinde yoğrulduğu- varlıksal öğretinin kendine has atmosferi içine alarak derinleşirken; zamanı ve mekanı aşkın bu sohbetin cevap makamında oturan ve "O" olarak geçenin 'kim' veya 'ne' olduğunun keşfi ise, okura bırakılan bir sır olarak kalıyor...

(Tanıtım Bülteninden)

Anka'nın Kanatları Alıntıları - Sözleri

  • "Bilmediğini bilmenin farkındalığı" ile yola çıkan insan, "bilen (olan)" ile ilişkisinde -potansiyeline bağlı olarak dönüşmeye başlayacaktır. Ne kadar bilirse bilsin, "bildikleri" değil "yapabildikleri" onu "dönüştürecektir". Yolda yürümek için insan nasıl ileriye doğru adım atıyor ancak zamanı geldiğinde ayağını oradan çekmeyi de biliyorsa; bilginin toplanacağı, hazmedileceği ve toplamanın bırakılacağı zamanlar olacaktır... Sürekli sulanan çiçeğin kökleri çürür... Sulanmayanınki ise kurur...
  • "Söyle; hangisi, tek başına hükümdar olduğu 'beden toprakları'nda kendi savaşını bitirebilmiştir?"
  • "Bilgilenmiş ego, adam olamamış bir kral olma potansiyelini içinde taşır. Elinde her türlü zenginlik vardır ama tek yatırım yapmadığı şey o bilgiyi ve zenginliği kaldırabilecek, sindirebilecek ve hayata geçirebilecek anlayışla irfaniyettir."
  • Uçurumdan atlayanı korumak için azalmaz yerçekimi. Kafasını inatla vurana zarar gelmesin diye yumuşamaz beton duvarlar. Ve içini cahil bırakana, tepeden inme huzur ve mutluluk dağıtmaz doğası.
  • Düşünce kalabalığı, oyalanacak aktiviteler ve gürültü onun emniyet sübabları olduğundan, yaşadığı dünyayı şekillendirirken her an bu üçünün var olabileceği ortamlar yaratma zorunluluğu hisseder... Gürültülü şehirlerden gürültü dolu tatil bölgelerine gitmesi, koşuşturma dolu bir çalışma sürecinden sonra aktivite dolu tatillere çıkması, onun boş zamanlarında "sessiz kalma korkusu"na karşı aldığı önlemlerdir... Çünkü tanımadığı ve bilmediği bir yabancıyla yalnız kalmaktan korkar insanoğlu... Özellikle de; "Kendi'siyle... Bu nedenle gürültü onun en derin bağımlılığı, en yoğun zikri, en büyük afyonudur... Bulamadığı anlamı ve doldu ramadığı boşluğu unutma yoludur... Ve her şeyi; ama her şeyi bu kaçış için kullanabilir... En değerli Hakikat sözlerini dahi...
  • Kendi bilgisini bilmeyen bir insanın, dünyanın bilgisine sahip olmasının, bu durumda bir anlam ifade etmeyeceği açıktır... Tıpkı insanı beslemek üzere önüne konan leziz bir yemek gibi; bilgiden amacın yenmek ve hazmedilmek olduğu, bu de rinliklere inebilenlerce ifade edilmiştir. Varlığı dönüştürmeyen bilgiler, biriktikçe ve bekledikçe kokmaya başlayacak, bir süre sonra da yiyeni zehirleyecektir...
  • Üstelik henüz kendi derdine derman bulamamışken, kime, hangi konuda yardım edebileceğini düşünüyorsun? Bu genellikle, öğrenmeye ve dönüşmeye karşı direnç gösteren zihnin bir oyunudur... Bir an evvel öğretmeye başlamak ki; öğrenme çabasından kaçabilsin...
  • Sorular tüketilmek içindir... Ki, hakiki cevabın doğacağı sükünete ve boşluğa yer açılsın... Ancak ne gariptir ki soru sormadan da bu istasyona varılamaz... İşte bu, doğal ve gerçek sükünet halidir... En yüksek meditasyon, budur... Gerçek anlamıyla "ibadet"; insanı bu safiyete getirecek emeklerinin toplamıdır... Gerçek anlamıyla"dua"; her an senden açığa çıkan samimi eylemlerin kendisidir... Safiyet adına, kendini sana sunulanlardan mahrum bırakmandır; "oruç"... Sağlayabildiğin saflıkta ve temizlikte durabilmektir; "abdest"... Ve, an gelir de kabul edilirsen İçeri; Sahibi'ne vereceğin emanettir; "kurban"... Bu nihai ziyarettir; "Hac"... Tüm bunlardan sonra, O'nda yok olmakdır; "Miraç"...
  • Onlar; bir muradın (arzu) ardında bin muratsızlık (dert) yattığını anlamış ve o bir murattan vazgeçerek, bin muratsızlıktan da kurtulmuşlardır...
  • Ölüm sahte olan her şeyin senden alınmasıdır.

Anka'nın Kanatları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Yolcu yolda Şems'ini kaybedecek, çölde yalnız yürüyecek, Hira Dağı'ndaki mağaraya yalnız varacak, O' nun kapısında yalnız yatacaktır... Kapı açılırsa şayet, bundan sonrası "O"nunla "o"nun arasında cereyan edecek bir "sır"a, bir "yaşantı" ya dönüşecektir. Buralardan sonrasına ne dil döner, ne de akıl erer..." " Vakti değil midir artık, kabuğunu kırmanın? Zamanı gelmedi mi, küllerinden doğmanın? " Çağrı Dörter'in yazdığı seri kitapların ilki olan "Anka'nın Kanatları" kitabı kendini bilmek (aydınlanma) isteyenler için gayet yalın olarak yazılmış, yüreğimizin derinliklerine işleye işleye anlatılmış bir rehber.. Kitap ile ilgili size tek tavsiyem yavaş yavaş sindire sindire okumanız.. (hayallereyolculukvar)

Mutlaka okumak, üzerinde çokça düşünmek, satır aralarının altında yatan gizli manaları kavramak, iyice sindirerek yaşam felsefesi haline getirmek... Alıntı yapmaya doyamadım . Okumaya doyamadım. Ruhuma dokundu, beni sarıp sarmaladı. (Ebru Altiok)

“Fırsat vermediler sana, ‘sen’ olman için.. Ve sen, ‘sen’ olamadın,yaşamın boyunca.. Gelenekler, görenekler, inançlar, arzular, huylar ve alışkanlıklar yaşadı da üzerinden; bir ‘sen’ yaşayamadın... Vakti değil midir artık, kabuğunu kırmanın? Zamanı gelmedi mi, küllerinden doğmanın?” Çağrı Dörter’in okuduğum 3.kitabı. Sondan başlamışım okumaya o yüzden diğer kitapları beni daha çok etkilemişti. Normalime göre uzun bir sürede okudum.Araya başka şeyler girdi.Öyle olunca dağıldım,toparlayamadım. Zamanlamam yanlıştı diyeceğim ama yanlış diye birşeyin olmadığını biliyorum, onun yerine almam gerekenler bu kadarmış demek istiyorum.Daha zamanı var belki de kabuğumun kırılmasının.. Küllerimden yeniden doğduğumu zannederken,tüm zanlarımdan arınmanın..Ol’dum demenin tehlikesinin farkına varmamın.. Çağrı Dörter, kendi hayat tecrübeleriyle bir boyuta yükselmiş, farkındalık noktasına erişmiş ve bunları beşere fark ettirmeye gönül vermiş bir isim. Hakikat yolcusu. Kitaplarında O’nu işliyor. En çok bahsettiği şey “sorgulamak”. Kitabı okurken özellikle dikkat gerektiriyor. Bağlantıları iyi kurmak, düşünmek, sırları çözmek ancak okuyanın kabı kadar mümkün. Kitabın devamı olan “Aşk ve Ejder”i almışım önce, bilmeden. O kitabı okumak istediğimde “Anka’nın Kanatları”nı fark ettim. Yani bu kitabın varlığını sindirmeden, okuduğum halde sindiremeden, aklım hâlâ diğerinde. Temeli yapmadan kat çıkmaya çalışmak gibi.. Belki bu yüzden seçmişimdir Felsefe bölümü okumayı.Temelimi sağlamlaştırıp ilerleyebilmek için.En başa,en derine inip,sonra yüzeye çıkabilmek için.Kitap bende derin izler bıraktı.Bazı cümleler tokat gibi yüzüme çarptı mesela: “Hazmedemedikten sonra, okuyup bir kenara bıraktığın kitaplar seni ancak bilgi obezi yapar, bilge değil.” (s.21) Bazıları düşündürdü: “Emeksiz varılan hangi menzilden hayır gelmiş yolcuya?” Bazıları şükrettirdi: “Felsefe;anlam yolunda olanlar için aklı işletmenin ve parlatmanın en hayati gereklerinden biridir..” Bazıları fark ettirdi: “Bir hastanın iyileşmesinin ilk kuralı, hasta olduğunun idrakine varmasıdır.” (s.29) Yollarımızın tekrar kesişeceğine inanıyorum. Merak edenlere tavsiye ediyorum. (Şeyda)

Anka'nın Kanatları PDF indirme linki var mı?

Çağrı Dörter - Anka'nın Kanatları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Anka'nın Kanatları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Çağrı Dörter Kimdir?

Çağrı Dörter Kitapları - Eserleri

  • Asi Peygamberler
  • Bugünün Tasavvufu
  • Anka'nın Kanatları
  • Aşk ve Ejder
  • Sezginin Sonsuzluğu

Çağrı Dörter Alıntıları - Sözleri

  • "İnsanın kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür... " (Platon) (Asi Peygamberler)
  • Sorular tüketilmek içindir... Ki, hakiki cevabın doğacağı sükünete ve boşluğa yer açılsın... Ancak ne gariptir ki soru sormadan da bu istasyona varılamaz... İşte bu, doğal ve gerçek sükünet halidir... En yüksek meditasyon, budur... Gerçek anlamıyla "ibadet"; insanı bu safiyete getirecek emeklerinin toplamıdır... Gerçek anlamıyla"dua"; her an senden açığa çıkan samimi eylemlerin kendisidir... Safiyet adına, kendini sana sunulanlardan mahrum bırakmandır; "oruç"... Sağlayabildiğin saflıkta ve temizlikte durabilmektir; "abdest"... Ve, an gelir de kabul edilirsen İçeri; Sahibi'ne vereceğin emanettir; "kurban"... Bu nihai ziyarettir; "Hac"... Tüm bunlardan sonra, O'nda yok olmakdır; "Miraç"... (Anka'nın Kanatları)
  • İş başkalarını veya başka görüşleri eleştirmeye gelince bülbül kesilirler. Ama konu kendi zanları, inançları, anlayışları olduğunda; tek bir adım dahi atacak cesareti bulamazlar. (Asi Peygamberler)
  • ... her kültürde geçerli olan tek ahlaksızlık vardır ki, o da kendi aklakını ötekine dayatma ahlaksızlığıdır... (Asi Peygamberler)
  • Bir bilgi, okuyanda bir arayışa yol açıyorsa, onun varoluşunu dönüştürebilecek bir etki yaratmış ve köprü olma vazifesini gerçekleştirmiş demektir. (Bugünün Tasavvufu)
  • Artık yere inme vakit... Artık topraklanma vakti... Artık kıyafetine bürünme ve döndüğün aleme katılma vakti... (Sezginin Sonsuzluğu)
  • Üstelik henüz kendi derdine derman bulamamışken, kime, hangi konuda yardım edebileceğini düşünüyorsun? Bu genellikle, öğrenmeye ve dönüşmeye karşı direnç gösteren zihnin bir oyunudur... Bir an evvel öğretmeye başlamak ki; öğrenme çabasından kaçabilsin... (Anka'nın Kanatları)
  • Ejder, yeni bir mücadele için bıçaklarını bilerken, ‘Hepsini yoldan çıkaracağım..’ diyordu Aşk’a.. ‘Yüreklerinden tutup yıldızlara fırlatacaklarımı değil..’ diye cevaplıyordu Aşk.. (Aşk ve Ejder)
  • Gri ki, kül rengi; yananlara mahsustur... Gri ki, bahşeder zamanı geldiğinde, varolan tüm renkleri, içinden tekrar doğabilene.... (Aşk ve Ejder)
  • Ejder kızmak ne demek sana; bilakis duacınım tüccar kafan durdukça; sende ölmem yaşarım daha büyük arzula; hedef cennet-i ala bereketim açılır; ben en büyük tüccarım göstersin kitapların, kurtuluşun yönünü sis çekerim gözüne, göremezsin önünü bir yanını yaparken, bir yanını bozarım ölü diri istemem, ara yerde tutarım keserim şu kafamı; bir huyun değişirse hükümdarlığım feda; böylesi erişirse arzuları, hırsları; ümit yapar satarım anlaşmayı imzalar; sen ölürken bozarım (Aşk ve Ejder)
  • Düşünce kalabalığı, oyalanacak aktiviteler ve gürültü onun emniyet sübabları olduğundan, yaşadığı dünyayı şekillendirirken her an bu üçünün var olabileceği ortamlar yaratma zorunluluğu hisseder... Gürültülü şehirlerden gürültü dolu tatil bölgelerine gitmesi, koşuşturma dolu bir çalışma sürecinden sonra aktivite dolu tatillere çıkması, onun boş zamanlarında "sessiz kalma korkusu"na karşı aldığı önlemlerdir... Çünkü tanımadığı ve bilmediği bir yabancıyla yalnız kalmaktan korkar insanoğlu... Özellikle de; "Kendi'siyle... Bu nedenle gürültü onun en derin bağımlılığı, en yoğun zikri, en büyük afyonudur... Bulamadığı anlamı ve doldu ramadığı boşluğu unutma yoludur... Ve her şeyi; ama her şeyi bu kaçış için kullanabilir... En değerli Hakikat sözlerini dahi... (Anka'nın Kanatları)
  • Hak dini bulmanın ilk şartı, insana din adı altında öğretilen ancak dinin özü ile bağlantısı olmayan ve bu nedenle de insanı sıkıntı için de yaşamaya mahkûm eden kalıplardan, ezberlerden, tabulardan, yalan korkulardan ve zanlardan kurtulmaktır. Gerçek anlamda "putların kırılması" budur. (Bugünün Tasavvufu)
  • varamazsın O'na, aldığın sınırlarla almaz seni yanına, üstündeki kılıfla ismi, cismi, resmi, yok; sahibidir hepsinin rengi olmadığı için; anası, tüm renklerin... kavuşmak mı istersin? dökülsün boyaların gün ki renksiz kalırsın; içeri alınırdı... (Aşk ve Ejder)
  • "Söyle; hangisi, tek başına hükümdar olduğu 'beden toprakları'nda kendi savaşını bitirebilmiştir?" (Anka'nın Kanatları)
  • Hayır gelmez insana 'içinden' gelecek olanı dışında aramaktan... (Aşk ve Ejder)
  • Günlük anlayışta dilediğini yapabilmek özgürlük gibi algılanırken hakiki özgürlüğün içindeki sıkıntıyı unutmak için koşturmaktan azade özgür olduğu ıskılanır . (Bugünün Tasavvufu)
  • "Bilgilenmiş ego, adam olamamış bir kral olma potansiyelini içinde taşır. Elinde her türlü zenginlik vardır ama tek yatırım yapmadığı şey o bilgiyi ve zenginliği kaldırabilecek, sindirebilecek ve hayata geçirebilecek anlayışla irfaniyettir." (Anka'nın Kanatları)
  • Sorgulamayanlar, yalanları din edinmeye mahkumken; sorgulayanların ilk kurtulacağı şey 'yalanlar' olur. (Asi Peygamberler)
  • Aradan günler geçti... O günler boyunca ellerine,bedenine, ağaçlara baktı, yeni doğmuş bir bebeğin hayretiyle... Nefes alıp vermek nasıl bir mucizeydi! (Sezginin Sonsuzluğu)
  • "İçinde adalet,vicdan,sevgi ve şefkat uyanmamışsa,neye yarıyor ibadetin?" (Sezginin Sonsuzluğu)

Yorum Yaz