Ara Güler kimdir? Ara Güler kitapları ve sözleri
Ermeni Asıllı Türk Fotoğrafçı, Fotoğraf Muhabiri ve Yazar Ara Güler hayatı araştırılıyor. Peki Ara Güler kimdir? Ara Güler aslen nerelidir? Ara Güler ne zaman, nerede doğdu? Ara Güler hayatta mı? İşte Ara Güler hayatı... Ara Güler yaşıyor mu? Ara Güler ne zaman, nerede öldü?

Doğum Tarihi: 16 Ağustos 1928
Doğum Yeri: Beyoğlu, İstanbul, Türkiye
Ölüm Tarihi: 17 Ekim 2018
Ölüm Yeri: İstanbul, Türkiye
Ara Güler kimdir?
1928'de Beyoğlu, İstanbul'da doğdu. Çocukken sinemadan çok etkilendi. 1951 yılında Getronagan Ermeni Lisesi'nden mezun oldu. Lisedeyken film stüdyolarında sinemacılığın her dalında çalıştı. Muhsin Ertuğrul'un yanında tiyatro ve oyunculuk eğitimi almaya başladı. Amacı rejisör veya oyun yazarı olmaktı. 1950'de Yeni İstanbul gazetesinde gazeteciliğe başladı. Bu yıllarda Ermenice gazete ve edebiyat dergilerinde öyküleri yayınlandı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne devam ediyordu. Ancak fotoğrafçı ve gazeteci olmaya karar verdi.
1961 yılına kadar Hayat dergisinde fotoğraf bölümü şefi olarak çalıştı. 1961'de İngiltere'de yayınlanan Photography Annual, onu dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısından biri olarak tanımladı. Aynı yıl Amerikan Dergi Fotoğrafçıları Derneği'ne kabul edildi ve bu kuruluşun Türkiye'den tek üyesi oldu. Fotoğraf dünyasının çok önemli yayınlarında fotoğrafları kullanıldı, kendisinden bahsedildi. ABD'de, Almanya'da, Paris'te çeşitli sergiler açtı. Bu arada, Bertrand Russell, Winston Churchill, Arnold Toynbee, Picasso, Salvador Dali gibi birçok ünlünün fotoğrafını çekti, röportajlar yaptı.
1979'da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin foto muhabirliği dalındaki birincilik ödülünü aldı. 1980'de fotoğraflarının bir kısmı Karacan Yayıncılık tarafından kitap haline getirildi. 1986'da Hürriyet Vakfı'nca basılan, Prof. Abdullah Kuran'ın yazdığı Mimar Sinan kitabını fotoğrafladı. Bu kitap 1987de Institute of Turkish Studies tarafından İngilizce olarak yayınlandı.
1989'da Hil Yayınları Ara Güler'in Sinemacıları kitabını yayınladı. Yıllarca üstünde çalıştığı Mimar Sinan yapıtlarının fotoğrafları, 1992'de Fransa'da Edition Arthaud, ABD ve İngiltere'de Thomas and Hudson, Singapur'da Archipelago Press tarafından Turkish Style başlığıyla, Fransa'da ise Albin Michel yayınevi tarafından Demeures Ottomanes de Turquie adıyla yayınlandı. Dünya Şirketler Grubu 1994'te Eski İstanbul Anıları, 1995'te Yitirilmiş Renkler kitabını yayınladı. Ana Yayıncılık ise 1994'te Bir Devir Böyle Geçti, Kalanlara Selam Olsun ve 1995'te Yüzlerinde Yeryüzü adlı kitapları yayınladı.
Ara Güler'in fotoğraflarının büyük bir bölümü Fransa, ABD ve Almanya'da çeşitli müzelerde sergilenmekledir. Fotoğraflarında Leica makinasını kullanmıştır. Fotoğrafın sanat dalı olmadığını düşünmektedir.
18 Ağustos 2018 günü 90.doğum gününde İstanbul'da Ara Güler Müzesi açılmıştır.
Ara Güler 17 ekim 2018 günü saat 23.30'da yoğun bakımda bulunduğu Florance Nightingale hastanesinde vefat etmiştir.
Ara Güler Kitapları - Eserleri
- Babil'den Sonra Yaşayacağız
- Kumkapı Ermeni Balıkçıları - 1952
- All The World in Their Faces
- Bir Devir Böyle Geçti Kalanlara Selam Olsun
- Aphrodisias Çığlığı
- Al İşte İstanbul
- Ara Güler Ressam Portreleri
- Beyaz Güvercinli Adam
- İstanbul'da Alınteri
- I`m Listening to Istanbul 1950 - 2010
- Bir Göz Bir Makina ve Gerçek
- Sevgili Dostum Ara'ya
- 100 Yüz
- Fotocep 1 - Ara Güler
- Yeryüzünde Yedi İz
- İnsansız Anı Olmaz
- İstanbul'u Dinliyorum
- Ara'dan Yetmiş Yedi Yıl Geçti
- Aynı Rüyanın İçinde
- Sebastiao Salgado
- İz Dergisi Sayı: 6
- We Will Live After Babylon
Ara Güler Alıntıları - Sözleri
- Fakat yapmasını çok iyi bilen ve seven şark muhafaza etmesini bilmez. | Beş Şehir, 157 | (Aynı Rüyanın İçinde)
- Yaşam size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir şekilde doldurmaya çalışın. (Al İşte İstanbul)
- “Rastgele çekilen fotoğraflar daha güzel çıkar, tesadüfen tanışılan insanlarla daha mutlu oluruz, kıyıda köşede uyuyakalmak uykunun en keyiflisidir, plansız hadi denilerek yapılan aktiviteler daha eğlencelidir. Her şeyin "kendiliğinden" olanı güzel.” | Ara Güler (100 Yüz)
- Başkent Ankara'da, Başbakanlık binasının birinci katında, her iki taraftan girişi olan beyaz mermer taşlı uzun bir koridor vardır. Yerler bir uçtan bir uca uzayıp giden kırmızı halıyla döşelidir. Bu koridora açılan küçük bir kapıdan girilince uzun ve dar bir odaya varılır. Burası Bakanlar Kurulu odasıdır. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından bugüne kadar Türk milletine ait kararlar bu odadaki bu uzun masada alınmıştır. Her dönemde bu masanın çevresinde başbakanlar, bakanlar oturmuşlardır. Vatandaşların büyük çoğunluğu bu odayı hiç görmemiştir. Ama herkes bilir ki, bu uzun odayı hiç görmemiştir. Ama herkes bilir ki, bu uzun oda ve masa hiç kimsenin değil, Türk milletinindir. (Beyaz Güvercinli Adam)
- Binlerce, milyonlarca insan binlerce, milyonlarca yoldan dünyanın dört yanına gider. Birbirine kavuşanlar, birbirinden ayrılanlar olur. Binlerce otobüs, milyonlarca yol yalnızca bu işe hizmet eder. Binlerce, milyonlarca insan aynı şeyi duyumsar, aynı şeyi ister. Birbirlerinin yanından geçer, konuşur, ayrılırlar... Her insanın pusulası, sanırsın onları birbirinden uzaklaştırmak için yaratılmıştır. Her an yanından geçen binlerce, milyonlarca mutluluktan habersizdir insan. Köpük içinde hapsolmuş sinekler gibi... (Babil'den Sonra Yaşayacağız)
- ‘‘Memleket ne doğduğun, ne doyduğun yerdir, memleket; çocukluğunun geçtiği yerdir.’’ (Ara Güler Ressam Portreleri)
- Rastgele çekildiğimiz fotoğraflar daha güzel çıkıyor, tıpkı tesadüfen tanıştığımız insanlar gibi... (Kumkapı Ermeni Balıkçıları - 1952)
- İnsan beyni zaten durmuş durumda. İnsanlarda zevk diye bir şey yok, kültür yok. Dünyanın en aşağılık insanları, en değerli yaratıklar gibi sunuluyor. İnsan sevgisi kaybedilmişse hiçbir şeyin önemi yoktur aslında. En mühim şey insan sevgisidir. Her şey buna bağlıdır. İnsan sevgisi oldukça fotoğraf da gelişecektir. Çünkü her şey, fotoğraf da, insan içindir. Sevgisiz insan, insansız da fotoğraf olmaz. (İnsansız Anı Olmaz)
- İnsanlar gittikçe cahilleştiği için röportaja gerek kalmıyor. Çünkü insan merak etmiyor. Merak duygusu gittikçe köreliyor, cahilleşiyor insanlar. (İnsansız Anı Olmaz)
- Denizcilerin memleketi, vatanları yoktur. Anamız, babamız, yatağımız, ne bileyim her şeyimiz denizdir. Onun beşiğinde açtık gözümüzü. Sefamız da cefamız da denizdendir. (Babil'den Sonra Yaşayacağız)
- İnsanları birbirine kavuşturan, birbirinden ayıran otobüslerle tramvaylar kentin puslu karanlığında oradan oraya koşuşturuyordu. (Babil'den Sonra Yaşayacağız)
- İyi fotoğrafçı dikiş makinesiyle de resim çeker. İyi bir makineyle iyi fotoğrafçı olunmuyor. Yani en iyi daktiloyu aldın diye büyük yazar olamazsın. (Fotocep 1 - Ara Güler)
- Her gece Hamlet ölüyor dinine yandığımın kaç tane hamlet vardır ya! Sanat hakikaten yalandan doğar. (Fotocep 1 - Ara Güler)
- (Eugène Atget) Paris'e bakıyor adam. Başka da bir şey bulamazsın. Bir de ağaçları var. Onları Museum of Modern Art'da sergide gördüm. İki bin tane ağaç görmek istiyorsan git o sergiye. Aynı ağaç; yandan, önden, sağdan, soldan... Oduncu olabilirsin kısa zamanda. (Sevgili Dostum Ara'ya)
- Dünyamızı boyayan sihir tabiatın, kozmosun kendisidir, oraya ışığı serper güzel olur, o ışığı toplar götürür, karanlık yapar başka şey olur. Yani sihirli boya her zaman var olacaktır. (Fotocep 1 - Ara Güler)
- Gerek fotoğraf makineleri, gerek edebiyat, gerek resim bütün dünyadaki sanatların esas vazifesi yaşadığı devri ressamlar resimle, fotoğrafçılar fotoğrafla, müzisyenler o zaman şarkılarıyla geçerler. Bir ileriki nesile sanatla geçiliyor. (Fotocep 1 - Ara Güler)
- "... Anlamaz ki annem sosyete hanımı, ne iş yapıyor oğlan serseri midir diye. Adam olacağına serseri oldu anama soracak olursan." (I`m Listening to Istanbul 1950 - 2010)
- ...başka mevsimlerde belki biz şair oluruz fakat sonbahar, kendisi şairdir. Hep Aynı Boşluk, 273 (Aynı Rüyanın İçinde)
- Bugünün mahallesi artık eskiden olduğu gibi her uzvu birbirine bağlı yaşayan topluluk değildir; sadece belediye teşkilatının bir cüzü olarak mevcuttur. Zaten mahallenin yerini yavaş yavaş alt kattaki üsttekinden habersiz, ölümüne, dirimine kayıtsız, küçük bir Babil gibi, her penceresinden ayrı bir radyo merkezinin nağmesi taşan apartman aldı. (Aynı Rüyanın İçinde)
- Üstüne eğildikleri Kur’an sayfalarının aydınlığını benimseyen ve ferdî çizgilerini böylece onda erittikleri yüzleri, bize artık bir insan yerine iyi tezhip edilmiş bir Fatiha gibi ilhamlı ve rahmanî görünen bu insanlar, eski medeniyetimizin belki en güzel ve en iyi taraflarıydı. (Aynı Rüyanın İçinde)
Editör: Nasrettin Güneş