diorex
sampiyon

Arnold J. Toynbee kimdir? Arnold J. Toynbee kitapları ve sözleri

İngiliz Tarihçi Arnold J. Toynbee hayatı araştırılıyor. Peki Arnold J. Toynbee kimdir? Arnold J. Toynbee aslen nerelidir? Arnold J. Toynbee ne zaman, nerede doğdu? Arnold J. Toynbee hayatta mı? İşte Arnold J. Toynbee hayatı... Arnold J. Toynbee yaşıyor mu? Arnold J. Toynbee ne zaman, nerede öldü?

  • 18.06.2023 12:00
Arnold J. Toynbee kimdir? Arnold J. Toynbee kitapları ve sözleri
İngiliz Tarihçi Arnold J. Toynbee edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Arnold J. Toynbee hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Arnold J. Toynbee hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Arnold J. Toynbee hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 14 Nisan 1889

Doğum Yeri: Londra, Birleşik Krallık

Ölüm Tarihi: 22 Ekim 1975

Ölüm Yeri:

Arnold J. Toynbee kimdir?

14 Nisan 1889'da Londra’da dünyaya geldi. Winchester, Balliol Koleji ve daha sonraları öğretim kadrosu içinde yer alacağı Oxford'da eğitim gördü. Birinci Dünya Savaşı çıktığında ülkesinin edebiyatçılarından birçoğu gibi o da savaş bakanlığına bağlı propaganda bürosunda çalıştırıldı. Bu esnada birçok propaganda eserine imzasını attı. Bunların arasında o zamanlar İngiliz imparatorluğu ile harp halinde bulunan Türkiye’yi ilgilendiren kitaplar da bulunmaktaydı.

Daha sonraları, Londra Üniversitesindeki Bizans ve Modern Yunan Dili, Edebiyatı ve Tarihi üzerine Koraís kürsüsünün kurucu profesörü olarak göreve başladı. 1921 yılında, mevcut görevinden izin alarak "Manchester Guardian" adına Anadolu'daki Türk-Yunan savaşını yerinde izledi ve Yunan birliklerinin giriştiği vahşet hareketlerini bu gazetenin okurlarına aktardı. Dönüşünde, Türkiye’de ve Yunanistan’da Batı Meselesi adlı eserini kaleme aldı. Bu kitap Mustafa Kemal önderliğindeki Milli Türk Ordusunun Yunan kuvvetlerini bozguna uğratmalarının hemen öncesinde, 1922 yılının yazında yayınlandı. Toynbee’nin bu yazıları ve Türklerin davasına karşı giderek artan sempatisi Koraís kürsüsünün finansmanına katkıda bulunan Yunan hükümetinin ve destekçilerinin tepkisini çekti. baskı ve suçlamalardan bunalan Toynbee 1924 yılında kürsüden ayrıldı. Daha sonra, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsünde 1955 yılında emekli oluncaya dek çalışacak ve önemli eserlerini bu kurumda kaleme aldı.

22 Ekim 1975'te hayatını kaybetti.

Tarihin konusunun kültürler olduğunu söyleyen, kültürlerin ise dinamik yapılar olup, özelliklerini yaratıcı kişilerden aldığı, dolayısıyla tarihin kültürler hakkında olumlu ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunmak yerine, kültürleri anlamaya çalışması gerektiği düşüncesiyle seçkinleşen tarih felsefecisidir.

Arnold J. Toynbee Kitapları - Eserleri

  • Uygarlık Yargılanıyor
  • Türkiye Bir Devletin Yeniden Doğuşu
  • Hatıralar
  • Tarihçi Açısından Din
  • Medeniyet Yargılanıyor
  • Tarih Bilinci
  • Dünya Batı Ve İslam
  • İnsan Soyu ve Toprak Ana
  • 1920'lerde Türkiye
  • Türkiye
  • Hıristiyanlık ve Dünya Dinleri
  • Dünya ve Garb
  • Türkiye ve Avrupa
  • Türkiye ve Yunanistan'da Batı Meselesi
  • Türkiye Bir Devletin Yeniden Doğuşu Cilt 3
  • Türkiye Bir Devletin Yeniden Doğuşu Cilt 2
  • Türkiye Bir Devletin Yeniden Doğuşu Cilt 1
  • Civilization on Trial
  • Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermenilere Yönelik Muamele 1915-1916
  • Savaş ve Uygarlık

Arnold J. Toynbee Alıntıları - Sözleri

  • Komünizm, bozulmuş Asya köylüsünün vaziyetine uygun hususi bir ilaç olarak takdim edilmiş ve toptan bir kollektifleştirme ve makineleşme programına sahiptir. (Dünya ve Garb)
  • 1860’da Meji restorasyonu ile Japonya’da Batının umduğu bir devlet değil, korkunç bir militarizm ortaya çıkartmıştır. (Dünya ve Garb)
  • Kadere karşı hiçbir silah yoktur. (Hatıralar)
  • ... Mahatma Ghandi, kültürel ilişkilerde bir şeyin diğer bir şeyi de içten içe beraberinde getirdiğinin farkına vardı. (Dünya Batı Ve İslam)
  • En güzel kefen Tanrı'nın ülkesidir. (Medeniyet Yargılanıyor)
  • Bir çöl yapıyorlar ve ona sulh adını veriyorlar. Tacitus (Dünya ve Garb)
  • Eğer bütün dünya Avrupalılaşırsa, Avrupa dünyadaki üstünlüğünü yitirirse ne fark eder? (Uygarlık Yargılanıyor)
  • Komünizm; bombalar, uçaklar ve toplar gibi Batılı olan bir silahtır. (Dünya ve Garb)
  • Yaşamın olduğu yerde umudun da olduğuna ve insanın Tanrı'nın yardımıyla bazı konularda kendi yazgısını kendisinin çizeceğine inanıyorum. (Uygarlık Yargılanıyor)
  • Batı asla Dünyanın hepsi değildir ki, bu da çok ehemmiyetlidir. (Dünya ve Garb)
  • Militanlık dalgası birkaç askeri diktatörü iktidara taşıdı. Bunlardan bazıları tevarüs etmiş hiçbir statüsü bulunmayan "tiran"lardı. Bunların yükselişi İslâmî gelenekle çelişkisi daha az olmakla birlikte batı'da devrim sayılabilecek bir nitelikteydi. Meselâ mustafa kemal başarılı bir kurmay subayken yeni Türkiye cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı oldu. (1920'lerde Türkiye)
  • Batı medeniyetimizin, Arapça konuşan kavimlerce aynen kopya edilmesi çok acıklı olan bir kötü taraftır. (Dünya ve Garb)
  • Tabiat Bilgisi olmayan bir kişi, derisini değiştiren bir yılan gördüğünde hayvanın derisini kaybettiği için bir zaman tekrar eski durumuna gelebileceğine inanmaz (Türkiye Bir Devletin Yeniden Doğuşu)
  • 29 Ekim 1923'te Türk Devleti'nin şekli Cumhuriyet olarak ilan edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, çok daha önceden kendini Türkiye'nin tek egemeni ilan etmiş ve saltanat ile eski Osmanlı rejimini bir daha geri gelmemek üzere ortadan kaldırmıştı. "Cumhuriyet" büyük bir bayram havası içinde karşılandı. Gazi Mustafa Kemal Paşa birkaç muhalifi dışında Meclis'in oybirliği ve "Yaşasın Cumhuriyet!" sesleri arasında Cumhurbaşkanı seçildi.Meclis' ten taşan sesler, dışarda sokaklarda toplanmış olan halk tarafından bir bayram havası için e alkışlarla karşılanmıştı. (Türkiye Bir Devletin Yeniden Doğuşu)
  • "Uygarlığın doğuşundan beri İnsan türünün teknolojik ilerlemesiyle sosyal performansı arasında bir uyumsuzluk yaşanmıştır. Teknolojinin ilerleyişi, özellikle 1773-1973 arasındaki iki yüzyıl boyunca gelen en son ilerleyiş, İnsan türünün servet ve gücünü bir hayli artırmıştır. Ayrıca İnsan türünün kötülük yapmaya yönelik fiziksel gücüyle bu güçle başa çıkmaya yönelik manevi kapasitesi arasındaki "ahlâklılık uçurumu" Cehennemin mitolojik ağzı kadar alabildiğine açılmıştır." (İnsan Soyu ve Toprak Ana)
  • "...bilim hâlihazırdaki hızında ilerlese bile, galiba yeni başarıları onu geçmişteki ve bugünkü sınırlarının ötesine taşımayacaktır. Görüngüsel [fenomenal] Evren'in işleyişine dair bilgimiz artabilir ama bilimin Evren'in neden böyle işlediğini veya açıkçası Evren'in varoluş nedenini anlamamızı sağlamak bakımından, gelecekte geçmişte başardıklarından daha fazla başarı kazanacağı mümkün gibi görünmemektedir. Ne var ki bir insan psikosomatik hayatı boyunca biyosferde yaşayıp hareket etmeye mecburdur; hayatın ve hareketin icapları onu, bu cevapları bilimden elde edemese ve bilimsel bilginin yegâne doğru bilgi türü olduğuna inansa bile, görüngülerin önüne serdiği bilmecelere eğreti cevaplar bulmaya zorlar. Bu inanç tartışılmaz değildir. Bütün bunlara rağmen, gerçekten de, bilimin sınırları dışında bulunan cevaplar, doğrulanamayan dinî bütünlük konusudur. Bunlar mantığa dayalı ispatlar değildir; dinî sezgilerdir.(...)Nitekim din, insan doğasının kendi yapısından gelen ve ayırt edici bir özelliğidir. Bu [din] bir insanın sadece insana has bilinç yetisi yüzünden karşılaştığı görüngülerin akıl sır ermezliğiyle başa çıkmak için verdiği zorunlu tepkidir." (İnsan Soyu ve Toprak Ana)
  • Şurası açıktır ki Halife'nin gerçek fonksiyonu imanın müdafaası ve bu dünyanın idaresi yolunda Şa-ri'in (yani peygamberin) vekili olmasıdır. Şu halde Şari çift yönlü bir mes'uliyetle mükellefti: İmanla ilgili mes'uliyeti Şeriat'a riayet edilmesini temin etmek ve insanları onun vazettiği vazifeleri kabule ikna etmek; ve bu dünyanın idaresi ile ilgili bir mes'uliyet ki bu da tebaasının sosyal refahını temin etmesiydi. İbn-i Haldun (1920'lerde Türkiye)
  • Manda altındaki bir memlekete yeni bir azınlık sokmak hususunda en maksatlı, en aykırı ve en mühim teşebbüs İngiliz hükümetinin Filistin'de Yahudiler için "milli bir vatan" kurma işini üstlenmesiydi. (1920'lerde Türkiye)
  • Ölüm 1876`da, 1912`de ve tam bir güven içinde de 1914 yılında beklenmiştir. Ve türkler sağlık ve güçlerinin yerinde olduğunu "muzaffer" müttefiklere Lozan Barış antlaşmasını imzalatarak ispatlamıştır. (Türkiye Bir Devletin Yeniden Doğuşu)
  • İslâm toplumunun istikbali, diplomatik ve askerî olaylardan ziyade mezkûr sosyal ve kültürel çabaların neticesine bağlı bulunuyordu. (1920'lerde Türkiye)

Yorum Yaz