tatlidede

Aşkın Hâlleri - Hüseyin Su Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Aşkın Hâlleri kimin eseri? Aşkın Hâlleri kitabının yazarı kimdir? Aşkın Hâlleri konusu ve anafikri nedir? Aşkın Hâlleri kitabı ne anlatıyor? Aşkın Hâlleri PDF indirme linki var mı? Aşkın Hâlleri kitabının yazarı Hüseyin Su kimdir? İşte Aşkın Hâlleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 04.12.2022 05:00
Aşkın Hâlleri - Hüseyin Su Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Hüseyin Su

Editör: Naime Erkovan

Tasarımcı: Yasin Çetin

Yayın Evi: Şule Yayınları

İSBN: 9786054498925

Sayfa Sayısı: 117

Aşkın Hâlleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türk öykücülüğünün aşk öyküleri izleğinde farklı bir duyarlığın yazarıdır Hüseyin Su. Aşkı, mutlak varlık alanına ve varoluş- sal nedenlere bağlı olarak ele alır. Aşkı, sadece insanî ve bedensel bir yaklaşımla düşünmez. Aşkı, aşkın boyutlarıyla birlikte yazar. Bütün boyutlarıyla ve bu bağlam içinde anlatır. Aşk, her ne kadar bu sınırları zorlayan bir insanîlik olsa da Hüseyin Su öykülerinde mutlaka aşkın bağlamıyla birlikte; gelenek, din, kültür, duyarlık alanlarıyla irtibatı kopmadan anlatılır. Aşkın Hâllerinde Hüseyin Su, insanı aşkın birçok haliyle yüzleştirir. Şöyle der: Aşkın Hâllerinde kadın erkek, genç yaşlı herkes bu hâllerden birini, hatta birçoğunu yaşamaktadır. Kimi zaman cesur ve atak, kimi zaman da korkaktır; çekinir ve ürker. Bazen gözü döner. Yıkılır veya yıkar. Feraseti açılır ya da hayret edip öylece kalıverir. Ne aradığını bilemez hâle gelir. Bütün dünyayı istediğini sanır ve ardına düşer. Münzevileşir, yalnızlığını kutsar, dilsizleşir. Erkek kuşatılır, kadın kuşatır. Aşkta güçlü kadındır; daha mantıklı, daha hesaplı, daha hakimdir. Erkek daha zayıftır. Sevdiği hiçbir kadına güç yetirebilen, hatta onunla kendisini eşitleyebilen erkek yoktur. Âşık hiçbir zaman kendisini görmez, ben demez, sevgisini fedakârlık olarak anmaz ve anlamaz. Hep sevdiğini yüceltir, çünkü onunla dünyasını doldurmuştur. Görmek istediği yalnızca bir yüz/sûrettir. Ona göre oluş, için- de bulunduğu hâlden ibarettir.; Aşk, insanın, imkânsızlığa tutkusu, imkânsızın ardından koşmasıdır. Bir anlamda incelme, bir başka anlamda da beşerîliğe meyli, gönül indirme hâlidir. Aşkın yüzü şehvete döndüğünde düşüş; güzelliğe, saflığa, ruha döndüğünde incelme başlar.

Aşkın Hâlleri Alıntıları - Sözleri

  • Halbuki yeni bir insan, tanımaya başlayacağın bir dünya, zorluklarına, kolaylıklarına alışacağın yeni bir hayat değil mi?
  • Dinlenmeyi düşünmeden, belki farkında bile olmadan, bir yorgunluktu özlemle yaşamak istedikleri.
  • "Sen gidince gönlüm karışıyor."
  • Anılar bir mızrap gibi kalbine dokunuyordu. Görüyordum. Kaşlarını çatıp gözlerimin üstüne yıktı.Duygularıydı onu yoran.Alnındaki çizgiler, onun bu yorgunluğunu göstermek istercesine belirgindi.
  • Hayat fotoğrafımızın düzgün çıkması için kaderin karşısında teslimiyet pozuyla durmak gerekiyordu.
  • Israrcı olmak, daralmak, telâşa kapılmak kaderi öne alamıyor, gerçekleşmesini hızlandıramıyor ya da yavaşlatamıyordu işte. Hayat fotoğrafımızın düzgün çıkması için kaderin karşısında teslimiyet pozuyla durmak gerekiyordu. İnsan en güzel fotoğraflarını böyle verdiği hâlde, yine de her defasında ince iğnenin deliğinden geçiriyoruz kendimizi.
  • "Sen hiç kâlbini bir taş gibi göğsüne bağlayıp da kendini suya salıverdin mi?"
  • Hayatın durgunluğu, belki de dağdağası içinde bir saz gibi ağır ağır salınışından şikâyetçi olmuyorsun. Görüyorsun, hep çürüyen, çözülen, dökülen, dağılan bir şeyler olduğunu kâlplerde.
  • Sen gidince gönlüm karışıyor.
  • Hatırlıyor musun, birbirimize birer pencere gibi açıldığımızı söylerdik. O pencereden ne denli az ya da çok şey gördüğümüz bir yana, gözlerimizi açmak gibi bir şeydi bu; bir kez daha ve göz göre göre doğmak gibi bir şey...

Aşkın Hâlleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Aşk: İnsanın hesaplarla, kurgularla yaptığı seçiminin bozulması... Korumaya çalıştığı sınırların birden ihlâl olması, nedenini kavrayamadığı, nereden geldiğini kestiremediği bir ilişki düğümlenmesi ya da çözülmesi... (Bilal)

Kitaba dair yazacağım ilk şey Galib'in şu beyiti idi: Âh min'el aşki ve hâlâtihi Ahraka kalbî bi harârâtihi Kitabın sonunda bir sürpriz ile karşılaştım. Son söz yerine yazar bu beyti kullanmıştı zaten. Gâlib öyle bir söz ustası idi ki, aşk deyince onun sözlerinden ictinab etmek mümkün değildi. Hüsn ü Aşk başlı başına bir aşk lügati idi. Ama "çaldımsa mîr-i mâlden çaldım" diyerek Mevlana'yı işaret ediyordu. Mevlâna ise: سینه خواهم شرحه شرحه از فراق تا بگویم شرح درد اشتیاق Sîne hâhem şerha şerha ez fîrak Tâ begûyem şerh-i derd-i iştiyâk Ayrılıktan şerha şerha olmuş bir sîne isterim Tâ iştiyak derdini şerh edebileyim diyordu. Aşk, söz söz dolaştıktan sonra sükûta vasıl olur. Eskiler füsûn, cünûn, sükûn diye bir sıralama yaparlardı. Aşk gelicek füsûn olur, ağırlaşır cünûn olur, nihayetinde sükûn olur... Kitapta beşerî aşka dair birkaç hikâye vardı. Hikaye demişken her aşk bir hikayedir. Böyle demeye getirir Mevlana. Dinle neyden hikayet etmede Ayrılıklardan şikayet etmede. Kitaptan aklıma mıhlanan bir cümleyi paylaşmak istiyorum: "Gözleri, Firavunu askerleriyle birlikte yutacak kadar derin..." (Vakti Garîbe Âlemi Muhal)

Kitap kıyıda köşede rastlayacağınız, içinde kısa kısa öyküler bulunduran türden.Hatta yerel diyebileceğimiz dilin etkisi fazla.Her öykü kendi içinde aşkın kişiye etkisini anlatıyor.Öz itibarıyla denk düşerseniz bir yerlerde, okuyabilirsiniz. (Asya)

Aşkın Hâlleri PDF indirme linki var mı?

Hüseyin Su - Aşkın Hâlleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Aşkın Hâlleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hüseyin Su Kimdir?

Ortaöğrenimini Kırıkkale’de, yüksek öğrenimini Ankara’da, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yeni Türk Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı. Memurluk, edebiyat öğretmenliği ve kütüphanecilik yaptı. Yazmaya ‘Edebiyat’ dergisinde başladı. İlim Sanat ve Mavera dergilerinde yazdı. HECE dergisinin kuruluşunda yer aldı. HECE, HECEÖYKÜ dergilerinin ve HECE Yayınları’nın yayın yönetmenliğini sürdürmekte. Öykülerinden ‘Ateş’, Boşnakçaya; ‘Ana Üşümesi’, ‘Gülşefdeli Yemeni’ ve ‘Giden Gün Ömürdendir’ Arnavutçaya çevrildi. Kitapları: Tüneller (öykü, Edebiyat Dergisi Yayınları 1983), Ana Üşümesi (öykü, Hece Yayınları 1999; Tüneller’in yeniden düzenlenmiş hâliyle birlikte); Gülşefdeli Yemeni (öykü, Hece Yayınları 1998; Türkiye Yazarlar Birliği 1998 Yılı Öykü Ödülü); Aşkın Hâlleri (öykü, Hece Yayınları 1999); Bir Yağmur Türküsü (deneme, Hece Yayınları 1999); Öykümüzün Hikâyesi (inceleme, Hece Yayınları 2000). Yayına hazırladıkları: Asaf Halet Çelebi Kitabı (inceleme, Hece Yayınları 2003; İlyas Dirin ve Şaban Özdemir’le birlikte); Teori ve Eleştiri (eleştiri, Hece Yayınları 2004); Düşünce ve Dil (deneme, Hece Yayınları 2004).

Hüseyin Su Kitapları - Eserleri

  • Gülşefdeli Yemeni
  • Aşkın Hâlleri
  • Ana Üşümesi
  • İçkanama
  • Yazı ve Yazgı
  • Ağılı! Ağılı!
  • Kalemin Yükü
  • Kırklar Cemi
  • Entelektüel Öfke
  • Takvim Yırtıkları Seti
  • Müstear Adresler
  • Edebiyat Eylemi ve Nuri Pakdil
  • Hikaye Anlatıcısı
  • Bir Yağmur Türküsü
  • Çağdaş Azerbaycan Öyküsü
  • Çağdaş Kırım Tatar Öyküsü
  • Keklik Vurmak
  • Gülşefdeli Yemeni
  • Sayılı Gündü Geçti
  • Asaf Halet Çelebi Kitabı
  • Düşünce ve Dil
  • Çağdaş Türkmenistan Öyküsü
  • Çağdaş Kazakistan Öyküsü
  • Öykümüzün Hikayesi
  • Çağdaş Gagauz Öyküsü
  • Çağdaş Özbek Öyküsü

Hüseyin Su Alıntıları - Sözleri

  • Düşünce de diriliş olmaksızın inançta diriliş gelişemez. İnanışta diriliş olmaksızın da duyuşta, duyarlıkta, yani sanat ve edebiyatta diriliş başlayamaz. (Kalemin Yükü)
  • "Kitaplar, önce adlarıyla vururlar okuyucuyu. Sonra da kapaklarıyla ve iç düzenleriyle. Güzel bir kitabı, adını okur okumaz, kapağını görür görmez yakından tanıdığımız çok olur. Güzel bir kapak ve adın ardında hiçbir şey bulamadığımız, yanıldığımız, yazıklandığımız da olur kuşkusuz. Kötü bir ad ve kapak nedeniyle önemsemediğimiz, hatta kaçırdığımız kitaplar az mı olmuştur?" (Bir Yağmur Türküsü)
  • Hatırlıyor musun, birbirimize birer pencere gibi açıldığımızı söylerdik. O pencereden ne denli az ya da çok şey gördüğümüz bir yana, gözlerimizi açmak gibi bir şeydi bu; bir kez daha ve göz göre göre doğmak gibi bir şey... (Aşkın Hâlleri)
  • İnsan bir kez açmayagörsün hatıraların sıkışıp kaldığı sandığın kapağını. (İçkanama)
  • Bazı şeyler de var ki insan onlara aldanır, aldanmak istediği için aldanır, bile isteye aldanır (İçkanama)
  • "Bir yanımızı türkülerde bulur, bir yanımızdan türkülerle vuruluruz her zaman." (Bir Yağmur Türküsü)
  • Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır. (Entelektüel Öfke)
  • “ibrâhim, gönlümü put sanıp kıran kim” (Asaf Halet Çelebi Kitabı)
  • Hiçbir yazar, inançlarının, dünyayı kavrayışının, siyasal görüşlerinin; esasen de insan oluşunun kendisine yüklediği sorumluluktan bağımsız olarak istesede yazamaz; hatta yazmaması gerekir. (Kalemin Yükü)
  • "Kalbimizde eşiği geçen yüzümüzün gülümsemesine denk düşmez mi? (Bir Yağmur Türküsü)
  • "Nuri Pakdil'i saygıyla analım. 1972'de kendisini tanıdığımda, Kırıkkale gibi bir kasabadan gelmişiz. Nuri Pakdil'le görüşüyoruz. Elimde bir kitap var, kitabın ortasında da bir kalem var. Kendisiyle görüşürken kitap da elimde. Ayrılırken bana; "Bir dahaki görüşmemizde elinizde bir "çantanız" olacak. Çantanızın içinde de okuduğunuz kitabınız, derginiz. Not aldığınız defteriniz ve kaleminiz olacak" dedi. "Mümkünse bir de imlâ kılavuzu olacak" diye ekledi. O günden sonra ilk işim, bir çanta almak ve taşımak oldu. Aynen kendisinin tavsiye ettiği gibi okuduğum kitabı, izlediğim aylık dergileri, not tuttuğum defteri, kalemi, hatta biraz da gençliğin verdiği hevesle (okuduğu kitabı kendisi çok düzgün çizdiği için ben de) bir küçük cetvel alıp çantama koymuştum. Bütün bunlar yazar hayatına dahil. Hatta yazar hayatında çok önemli bir yeri vardır bunların. Olsa ne olur, olmasa ne olur, diye düşünmemek gerekir. Çünkü yazarlık, göçebe hayatı, ayaküstü yaşamayı kaldırmaz. Mutlaka hem evinizin içinde hem genel haya tinizin içinde, yerleşik bir hayat ister. Bunun içerisine çantanız, masanız, kaleminiz, defteriniz ve kitaplığıniz... her şeyiniz dahildir. Bütün bunlar bir ‘yazar hayatı içerisinde değerlendirilebilir. (Sayılı Gündü Geçti)
  • Sadece sözcükler değil yazınsal ve sözel dolaşımdan çekilen. Anlam dünyası da çekildi dilimizden; sözcük dağarcığımız bunun için daraldı. Yani dilimiz de hayatımız gibi, tarihimiz ve kültürümüz gibi kısaldı, kısırlaştı. (Keklik Vurmak)
  • "İnsanlardaki doğal hüzün onları hikayecisi yapmaktadır." Peter Bichsel (Hikaye Anlatıcısı)
  • "Sen gidince gönlüm karışıyor." (Aşkın Hâlleri)
  • Sürekli kendinizle konuşmak, kendinizi dinleyip durmak oldukça yorucudur. (Ağılı! Ağılı!)
  • Bir insanın, bir başka insan karşısındaki duruşu, yüzüyle verdiği fotoğraf, hiçbir zaman o insanın kendisi değildir (İçkanama)
  • Umuyorum ki insanlar bir gün bu sanal belirsizlik ortamından bıkacak, yorulup geri dönecekler ve unuttukları mürekkep kokusunu hatırlayacaklardır... (Keklik Vurmak)
  • Beklemesini bilen neler görmezdi... (Gülşefdeli Yemeni)
  • Dizüstü de olsa yürümekten başka seçeneğimiz mi var? Yol, içimizden başlıyor ve içimizden geçip gidiyor zaman zaman sarpa da sarsa. (Yazı ve Yazgı)
  • Oldum olası bir söz ilgilendirmiştir beni; ‘Eylem’ sözü. Varoluşumuzu bu sözden başka hiçbir sözle açıklayamayız. (Entelektüel Öfke)

Yorum Yaz