tatlidede
tatlidede

Ayşe Şasa kimdir? Ayşe Şasa kitapları ve sözleri

Yazar, Senarist Ayşe Şasa hayatı araştırılıyor. Peki Ayşe Şasa kimdir? Ayşe Şasa aslen nerelidir? Ayşe Şasa ne zaman, nerede doğdu? Ayşe Şasa hayatta mı? İşte Ayşe Şasa hayatı... Ayşe Şasa yaşıyor mu? Ayşe Şasa ne zaman, nerede öldü?
  • 12.08.2022 21:00
Ayşe Şasa kimdir? Ayşe Şasa kitapları ve sözleri
Yazar, Senarist Ayşe Şasa edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ayşe Şasa hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ayşe Şasa hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ayşe Şasa hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1941

Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye

Ölüm Tarihi: 16 Haziran 2014

Ölüm Yeri: İstanbul, Türkiye

Ayşe Şasa kimdir?

1941 yılında İstanbul’da doğdu. 1960’ta Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nden mezun oldu. 1963-1965 yılları arasında Robert Kolej’in İdari Bilimler Bölümü’ne devam etti. 1963’ten başlayarak Türk sinemasında senaristlik yaptı. Murat’ın Türküsü, Ah Güzel İstanbul, Utanç ve Gramofon Avrat gibi filmlere imza attı. 1993’te sinemayla ilgili denemelerini Yeşilçam Günlüğü adıyla yayınladı. Şubat 2003 tarihinde de Delilik Ülkesinden Notlar isimli eseri yayınlandı.

Geçirdiği rahatsızlık sonucu önce kemoterapi gören daha sonra zatürre teşhisi konulan senarist Ayşe Şasa 73 yaşında hayatını kaybetti Sahrayıcedit Mezarlığı'na defnedildi.

Ayşe Şasa Kitapları - Eserleri

  • Bir Ruh Macerası
  • Delilik Ülkesinden Notlar
  • Şebek Romanı
  • Yeşilçam Günlüğü
  • Hayret Perdesini Temaşa

Ayşe Şasa Alıntıları - Sözleri

  • "Mucizeler bir kere başladı mı bitmek bilmez!" (Bir Ruh Macerası)
  • Hiç kimsenin kimseyi düşünmediği, herkesin selamı ve teşekkürü çoktan unuttuğu bir dünyada, şükürsüz, duvar yüzlü, yitik insanlara karşılıksız iyilikte bulunmak, hayırda kendi kendiyle yarışmak, ona ayrı bir zevk veriyordu. (Şebek Romanı)
  • Para, mevki, şöhret... Modern toplumda insanlar bu putların yaydığı sihir alanına sokulabildiği, bu putlara yakın olabildiği oranda başarılı sayılıyor. Bu başarı anlayışı insanın asıl varoluş gerçeği açısından da bakıldığında oldukça hazin ve sefil bir görünüm arz ediyor. Bizim geleneksel medeniyet anlayışımızda insanı eşref-i mahlûkât yapan, üstün ve değerli yapan putlardan arınmış olmaktır. (Hayret Perdesini Temaşa)
  • "İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar" Dolayısıyla 'ölmeden önce ölünüz'... Buradaki 'ölmeden önce ölünüz' ibaresi, seküler kafalara söylendiği zaman, hemen bunu yanlış anlıyorlar. Dünyevî kafalar, ölüm kelimesini bir yok olma, bir uyuşma, bir kaybolma olarak algılıyorlar. Halbuki dini muhteva içerisinde ölüm, asıl hayattır. Hayy sıfatı... Hz. Allah'ın hayat sıfatı...yani Hayy sıfatıyla sıfatlanmak... Sathi bir hayatın ölmesi, onun yerine deruni bir hayatın başlangıcı... Kuru mantığın ölüp kalbî idrakin, yani bütün meleklerle eşyayı idrak etmenin canlanması... Bu, ebedi hayatın başlangıcı oluyor. Yani iki dünyada da Hayy olmak, diri olmak. (Delilik Ülkesinden Notlar)
  • Bir kuşak evvel samimi bir dini hayat yaşayan kimselerin torunları, Allah isminden habersiz yetişiyor. (Bir Ruh Macerası)
  • Anton yıldızlara bakarken büyüleniyor, heyecana kapılıyorumuş. Her geçen gün göğü ve ondaki olayları daha anlamlı, daha harikulade buluyormuş. Bir gün Anton, izlediği bir TV programında Kâbe'nin ve onu tavaf edenlerin görüntüsüyle karşılaşmış, hayretler içinde haykırmış: "işte yıldızların hareketi, semadaki anlam... İşte çokluktaki birlik." (Delilik Ülkesinden Notlar)
  • Kıyamet günü, Yaratıcı'ya anlamlı ve onurlu bir hikâye anlatabilmeliyim. (Şebek Romanı)
  • Cehennemdeyken bile cennet rüyası görebi­ liriz. Bu da Allah'ın rahman ve rahim adının bir delili. (Yeşilçam Günlüğü)
  • - "Ortalama Türk filmini şekillendiren iki unsur vardır. Bir tarafta hep potansiyel, örtük bir yerellik, bir tarafta hep çiğ ve sözde bir modernlik. Bu iki karşıt eğimin, zıt kutuplardan oluşan baskısı, Türk sinemasının veriminde karmaşık bir rol oynar..." (Yeşilçam Günlüğü)
  • Düşünüyorum... Çocuklarına, âlemin neye dair olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini bildirmekten aciz bir dünyada esenliğin, mutluluğun, bilginin, anlamın bir katresinden söz edilebilir mi? Yüce, aşkın değerlerin varlığına, hakikate sırt çevirmiş hümanist kültür, modern insanın kulağına, kendisinin âlemin merkezi olduğunu fısıldamış, ona ilahlığını beyan etmiş; zuhur eden büyüklük hezeyanının ağırlığına dayanamayan insanoğlu, tüm dengesini yitirerek, bu kez iki adımda bir küçüklük hezeyanlarının, mikromaninin girdabına yakalanmaya yüz tutmuştur. Modern yalanının bedelidir bu. (Delilik Ülkesinden Notlar)
  • Ben sırtımı inancıma dayamış biriyim. Bu inanç beni çoğaltıyor, çoğaltıyor, çoğaltıyor. Düşünmeyen, düşünemeyen Seküler adına da düşünmek sorumluluğu, bu ağır yük, geçirdiğin bunca şeye rağmen beni ürkütmüyor... İnanca bağlandığımdan beri zaman ve mekan kavramı değişti... Her ikisi de sonsuza uzanıyor. Bir de ibadet insanı arıtıyor, güçlendiriyor, sürekli ek enerji sağlıyor... (Hayret Perdesini Temaşa)
  • Şer gibi görünen şeylerde, bilemeyeceğimiz birçok hayırlar var. (Delilik Ülkesinden Notlar)
  • İçerde gerçekten bir cennet var, insanoğlunun kalbinde... (Bir Ruh Macerası)
  • Hal erenler halidir Yol erenler yoludur Gafil olman sofiler Degen üstad koludur (Yeşilçam Günlüğü)
  • 'anlam kaybına uğramış, şiddet dolu ultra-modern bir ortamda, gelenek, kendine özgü huzur ve dinginliğe hangi biçimde yol bulur? insanlığa, en karanlık, en çetin şartlarda yaşama gücü veren, ne türden bir derinliktir? (Şebek Romanı)
  • Şer gibi görünen şeylerde, bilemeyeceğimiz birçok hayırlar var. (Delilik Ülkesinden Notlar)
  • Batı yalanla yaşar, Doğu doğruların üzerinde uyur (S.Hüseyin Nasr) (Yeşilçam Günlüğü)
  • 'zamandan "kadim" sökülüyor, "mucize ruhu" iğnelerle çıkarılıyor, "vahiy diriliği" çekiliyor; insan, eşyada ruhsuz bir kımıldama olmaya mahkum oluyor. (Şebek Romanı)
  • Kıyamet günü, Yaratıcı'ya anlamlı ve onurlu bir hikâye anlatabilmeliyim. Anlam ve onur. Bütün savaşım bu ikisini, cinnet anlarımda bile savunmak. (Delilik Ülkesinden Notlar)
  • 'gönül ehlinin elinde yontulmayacak taş var mı? (Şebek Romanı)

Yorum Yaz