tatlidede
tatlidede

Başkalarını Değil Kendinizi Sorgulayın

Neden kendinizi hiç sorgulamıyorsunuz? Neden kendinizi hiç sorguya çekmiyorsunuz?
Başkalarını Değil Kendinizi Sorgulayın

Neden hiçbir zaman empati denen o güzelim duygunun içerisine girmekten aciz duruma düşer oluyorsunuz?

Neden doğruluktan bu kadar korkar oldunuz?

Neden her şeyi göstermelik için yapar oldunuz?

Neden her şeyi haram yoldan kazanmayı doğru bildiniz?

Neden sürekli olarak aynı hataları yapmaktan, konuşmaktan ve işlemekten mutluluk duyar oldunuz?

Bu durumun içerisinde kesinlikle ters giden bir şeyler vardır.

Kötü bir demirin kalıbından asla iyi bir kılıç elde edemezsiniz.

Şereften yoksun bir baba, şerefli çocuk ister.

Namussuzluklarıyla ün salmış koca, namuslu bir hanım ister.

Yalancılıkla, düzenbazlıkla en önde yer alan bir halk, kendilerine yalansız ve düzenbazlıkla işi olmayan bir siyasetçi bir lider ister.

Kendisini yetiştirememiş, tembel ve cahillikleriyle kendisinden söz ettiren bir öğretmen, karşısında çalışkan ve verimli bir öğrenci ister.

Zinayı kendilerine en iyi yol olarak seçen gençler, evlenmek için el değmemiş bir kız arar durur ve öylesine mükemmel birini isterler.

Sahtekarlıklarıyla ve yaptığı düzenbazlıklarıyla isminden söz ettiren amirler, karşılarında dürüst memurlar ister dururlar.

Cuma namazını asla kaçırmam deyip, beş vakit namaz için zamanın olmadığını ve bir türlü denk gelmiyor diyerek çeşitli bahaneler üreten insanlarsınız.

Domuz etinin haram olduğunu ve yenilmeyeceğini söyleyerek, faiz veren ve faiz yiyen insanların başında gelen insanlarsınız.

Oturup, keyif çatıp, mücadele etmeden, çalışmadan her daim ister durulur, lakin çok zengin olalım isteyenlerdensiniz.

Başkaları tarafından sürekli olarak sevilmek istersiniz fakat sizler hiç kimseyi sevmezsiniz.

Her şeye öylece bakıyorsunuz, ne yazıktır ki, görmüyorsunuz.

Her şeyi işitiyorsunuz, ne yazıktır ki, duymuyorsunuz.

Her şeye dokunur durursunuz, ne yazıktır ki, hissetmiyorsunuz.

Çok konuşursunuz, az iş yaparsınız ve çok iş yapanlara, emek verenlere asla söz hakkı vermez olursunuz.

Alim ile bileni sürekli olarak karıştırıyorsunuz.

Çeyrek ekmek gibi çeyrek bir Müslümanlık istiyorsunuz.

Yenildiğinizde kaybettiğinizi düşünür durursunuz.

Duymayacak kadar körsünüz, görmeyecek kadar da sağır.

Gerçek bir dirilişi ayet-i kerimelerden ve hadislerden değil de, insanlığa zerre kadar faydası olmayan TV’lerden dizilerden bekliyorsunuz.

Kahramanı bekliyorsunuz ama hiçbir zaman kahraman olmuyorsunuz.

Ölümlü dünyada yaşıyorsunuz fakat ölmeyecekmişsiniz gibi yaşıyorsunuz.

Faizi sizler alırsınız, sizler verirsiniz.

Zinayı yaparsınız, yaptırırsınız.

Kumarı oynarsınız, oynatırsınız.

Çocuklarınızı kötü yetiştirir sürekli döversiniz, hanımınıza bağırır durursunuz.

Fakat ne acıdır ki, sürekli olarak dış mihrakların oyunudur der durursunuz. Kendinizi, kendi yaptıklarınızı hiçbir zaman sorgulamayı akıl edinemiyorsunuz.

Neden kendinizi sorgulamıyorsunuz?

Hiçbir zaman okumazsınız, araştırmazsınız ama başkalarının cahilliklerinden bahseder durursunuz.

Yapmış olduğunuz günahlara tövbe etmek için değil, günahları işlememek için değil, tekrardan günah işleyelim diye tövbe eder durursunuz.

Hiçbir bilgiye sahip değilsiniz, lakin her şey de bir fikriniz var ve her şey de konuşur durursunuz.

Cehennem’in var olduğunu bildiğiniz halde ebedi olmayan bu dünyayı pis işlerinizle yokmuş gibi yaşamaya devam edersiniz.

Artmakta olan adalet saraylarıyla beraber adalet arayışlarınızda arttı.

Artan paralarınızla birlikte kirliliğiniz daha da çoğaldı.

Artan paranızla beraber infakınızda azaldı.

Kendinizden ve evinizden önce dünyayı değiştirmeye çalışıyorsunuz.

Müslümansınız lakin gerçek müslüman gibi Allah’a teslim olmuyorsunuz. O’nun emir ve yasaklarına uymuyorsunuz.

İman ediyorsunuz ama tereddüt etmekten geri durmuyorsunuz.

Başınızı kapatıyorsunuz fakat diğer yerlerinizi açıyorsunuz.

Hanımınıza bakılmasını istemiyorsunuz fakat sizler başkalarının hanımına yahut kızına bakıyorsunuz.

Örtünmeyi moda olarak görüyorsunuz. Örtünüyorsunuz ama daha fazla görünmek ve dikkat çekmek için modanın çizdiği yoldan gidiyorsunuz.

Giyiniyorsunuz lakin çıplak olan taraflarınız daha çok.

Evlenmek için neler neler yapıyorsunuz fakat hemen de boşanıyorsunuz.

Okumak istiyorsunuz ama sadece bir diploma için mücadele ediyorsunuz.

Durmadan namaz kılıyorsunuz fakat kötülüklerden ve pis işlerden de asla geri durmuyorsunuz.

Oruç tutarsınız ama sadece midenizle tutuklu kalıyor. Gözleriniz, kulaklarınız, ayaklarınız ve tüm bedeniniz haramların peşinde koşuyor.

Hac vazifesini yerine getirmek için gidiyorsunuz lakin bir turistin seyahata çıktığı gibi çıkarsınız.

Şehadet edersiniz kalbinizle değil, sadece ve sadece dilinizle eder durursunuz.

TV’ler de ki dizilerin fuhuştan farkları yok. Hangi TV kanalını açarsanız açın bildiğiniz cinayet, fuhuş, insan kaçakçılığı ve namusuzluktan başka hiçbir şey yoktur. Sizler de onlara evlatlarınızla bakar durursunuz.

İşte bunları yüceltenlere ve bu duruma da getirenler sizlersiniz.

Var olan bütün pislikleri yapar durursunuz ama bir tek suçlusu var o da şeytan. Suçu daima şeytana atar durursunuz. Öyle ki, şeytana çalım atacak kadar profesyonel olmuşsunuz.

Konuşması gereken alimler ve diğer insanlar susuyor, fakat ilmi bilmeyenler ve diğer tüm cahiller konuşur durur.

Kendinizi sorgulayın! Yaşamınızı sorgulayın! Yaptığınız tüm pislikleri, yanlışları, eksiklikleri ve düzenbazlıkları sorgulayın!

Kendinizi hayatınız boyunca sorgulayın!

Neden kendinizi sorgulamaktan aciz kalmış insanlarsınız?

Neden kendinizi sorgulamıyorsunuz?

Başkalarını değil kendinizi sorgulayın!

Editör: Nezir Güneş

Yorum Yaz