tatlidede

Başkalarının Kültürü Olan Yılbaşı – Size Saadet Getirmez

Başkalarının Kültürü Olan Yılbaşı – Size Saadet Getirmez

                    Üzerinde yaşadığımız şu yerküre,saniyede otuz (30)km süratle yol alırken, buna karşın daha yüksek bir hızla her birimizi mukadder, gerçek ve inkar edilemez bir sona doğru götürmektedir.Günler, aylar ve dolayısıyla yıllar su gibi akıp geçerken,zaman  her bir canlı için mutlak  olan  kaçınılmaz sona  doğru durmadan  ilerlemektedir….İnsanoğlunun  ömrü  her geçen   gün tükenirken , vuslat (dünya için nihai  son)’a  doğru  hızla tükenmektedir. İnkar  edilmez  bir gerçek olan, dünya hayatının her  canlı  için fani  ve  geçici olduğudur. Nefesler  sayılı  olmasına karşın  nice  değerler  bilinçsizce tüketilir  ve nice  yozlaşmalar  yaşanmaktır. Ahiret  yolculuğuna  çıkarken iman ve salih amel dışında hiçbir şeyin faydası olmayacağı kesindir. Öyle ise, zamanın değerini, hayatın anlamını, gençliğin önemini, bir lokma nimetin ve bir nefes sıhhatin şükrünü idrak etmek çok önemlidir.Böyle yapabilmişsek  sevinmeli, günlerimizi heba etmiş, malımızı israfla ve yanlış yollarda tüketmiş, aklımızı ve  bedenimizi haram şeylerle zehirlemiş, sevdiklerimizi incitmiş, ibadetlerimizi aksatmışsak kesinlikle üzülmeliyiz.

                 Geçen  her  bir  yılın-her  bir  anın  vücut  binamızı eskitmiş  olması, aslında bize dünya  üzerinde  kalan   az  yılların ve az  zamanların  habercisidir. Geride  bırakılan   zamanın  bir  muhasebesini  barındırması  gereken  saatler, maalesef her  yıl   bir  takım  yanlışlarla  israf  edilmektedir. Şöyle ki, Dini  ve ahlaki değerler  unutularak, dikkate  alınmayarak, gayr-i  meşru   tutum  ve  davranışlarla, eğlence  aldatmasıyla  nefesler  tüketilerek hayatlar  ve  yarınlar heba  edilmektedir.Sergilediğimiz acı tablodan habersiz,dünyanın   farklı -farklı   coğrafyalarında  zulümlere  maruz   kalan insanların  feryatlarını  duymadan, gözyaşlarını  dikkate  almadan,insan kanı üzerinde atılan temelleri  görmeden, dünyayı  bir  eğlence  gezegeninden  ibaret  zannederek yaradılış fıtratına yakışmayan acı bir durumdur. Sahip olduğumuz  akıl   sayesinde doğruyu-yanlıştan, güzeli-çirkinden  ayırt  edebilen   ve her şeyin  Mutlak  Hakimi Allah’u  Teala’nın  varlığına  inanarak, tükenme yönünde ilerleyen ömrümüzün  ve  içinde  yaşadığımız  her  anın  kıymetini  bilmeliyiz. O,  gelmesi  muhakkak  olan  güne  kendimizi  iyi hazırlamalıyız diye haykırıyorum.

             Şöyle bir saate bakıyorum, yeni  yılın (2023) girmesine sadece 4 saat  kalmıştır.Ömrümüzün   bir   yılını  daha   geride  bırakmak  üzereyiz. İnsan  için  her  yılın başlangıcı  yarınlar için bir umut, insanlık   için muhasebe   ve  tefekkür  vakti  olmalıdır. Bitmiş  olan  yılı  karla mı? zararla mı?  kapatıldığının   hesap  edileceği   an   olmalıdır.Dünyalık olan ne varsa, hepsine bir yolcu kadar değer verip, nihai hedefimizin cennet olduğunu unutmadan yaşamalıyız.Lakin üzülerek ifade edeyim…..

Günümüzde bir yılbaşı alışkanlığı vardır ki, doğru mu? yanlış mı? (sorgulamıyorum)  Hıristiyan kültürüne mal  olduğu, Müslüman kültürüyle hiçbir ilgi ve alakasının olmadığı kesindir.Müslümanların yeni yılı Muharrem Ayı ile başlandığı açıktır.Öyle olmasına karşın,Müslüman’ım dediği halde yılbaşı gecesinin sarhoşluğuna,eğlence ,kumar  ve içki  alemlerine bilinçsizce hazırlananları maalesef yine ortalıklarda hazırlık içersinde olduklarını  görmekteyiz.Herkese soruyorum !!!!  Hiç Hıristiyan ve Yahudilerin, Müslümanların bayramı veya yılbaşları için böyle hazırlık yaptıklarını gördünüz mü?.....Öyle ise Müslümanlara neler oluyor ki, Vatikan Kilisesini geride bırakacak bir yanlışa giriyorlar? Bu nasıl bir şahsiyetsizliktir ??? Hicri yılbaşı gelir-gider kimsenin ruhu duymaz,kimsecikler umursamazken, Miladi yılbaşı geldi mi yer yerinden oynar, toplumun ayakları birbirlerine dolanır…Bizim bu halimize yerde ve gökte olan herkes matem tutmaz mı? Uyanmak ve gerçeklerin farkına varmak için illaki Kıyametin kopmasını mı bekleyeceğiz?

                Şu kesindir ki,bir milletin kendi dini değerlerini bırakıp,yabancıların örf ve adetlerini benimsemesi, o milletin çöküşü anlamındadır.Dünyanın dört  bir tarafına baktığımızda Müslümanların yaşantıları dini yönden  çok zayıfladığı açıktır.Kendimizden başlamak üzere İslami ölçülere vurduğumuzda evlerimizin,evlatlarımızın ve toplumsal hayatımızın yangın içinde olduğunu görmekteyiz.Müslümanlar bu taklitçiliği bir an önce terk etmeli ve özüne dönmelidir. Allah’u Teala  cc. Yahudi ve Hıristiyanlarla dostluğu yasaklamıştır.Tabi ki Müslümanlar  herkese karşı insanlık vazifesini yerine getirmelidir.Fakat  dostluk demek, onların düşüncelerini,yaşayışlarını,örf ve adetlerini benimseyip,yaşamak anlamına gelmemelidir.Müslümanlar onlara yaklaştıkça,onları taklit ettikçe bizlerden razı olacaklarını mı zannediyorlar ? Kesinlikle hayır..Bugün Avrupa’nın bir çok ülkesinde yaşayan Müslümanların karşılaştıkları zorluklar, “Ya bize uyun yada ülkenize dönün” yaklaşımları,Kıbrıs,Bosna-Hersek,Cezair,Afganistan,Irak,Suriye,Libya,Mısır,Azerbaycan  ve bir çok yerde  akıtılan kanlar neyin işaretidir? AB (Hıristiyan Kulubü  olması) konusunda Müslüman Ülke olduğumuz için bizden hoşnut olmadıkları her yaklaşımlarında göstermediler mi? Tüm bunları görmezden gelerek onların kültürü olan yılbaşını taklit ederek kutlamak,onları mutlu etmek akıl karı değildir. Çılgınca,bilinçsizce ve hesapsızca bu yanlış davranışlarda bulunacak Müslüman kardeşlerime İstiklal Marşı Şairimiz M.Akif ERSOY’un beytini hatırlatıyorum.

Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan

Hey sıkılmaz, ağlamazsan bari gülmekten utan.

                  Yabancıların ilim ve tekniğini bırakıp, örf ve adetlerini,yaşantılarını,kültürlerini,giyim şekillerini alarak Medeniyet ve zenginlik elde edilmez.Bu  olsa  olsa  kendi öz benliğini inkar etmek ve resmen basitleşmektir.Çam ağaçlarına,hindi sürülerine savaş açarak zafer kazanmak mı medeniyet ? İçki şişelerini boşaltmak, kumar masalarında küflenmek, sabahlara kadar kadın-erkek tepişmek mi medeniyet? Medeniyet değil de, yozlaşmak, tükenmek kısaca bitmek denilse daha doğrudur. Şöyle bir görsel basına kısa süreliğine baktığımda bu gece için yapılan hazırlıklar,harcanacak emek ve enerji adeta beni  kahrediyor.Millet bu geceyi huzur ve güven içerisinde geçirmesi için 390 bin güvenlik görevlisi işbaşında…Soruyorum !! İyi ve doğru bir iş ise bu gecede  yapılacaklardan neden korkuluyor,milletin zaten huzur içerisindeyken  bu kadar personeli teyakkuzda tutmak neyin işaretidir. Geçmişteki korkulardan ve en anormal hareket ve işlerin yapılacağına işaret  olduğu kesindir.Bu  gece tükenecek içkilerin istatistiğinin tutulmasını talep ediyorum !!!!!

                 Tek bir Allah’a ve emirlerine inanan Müslümanlar, temeli putperestliğe ve bozulmuş Hıristiyanlığa dayanan bu yılbaşı adetini yerine getirirken,Yahudi ve Hıristiyanların kültür ve  tarihi bilgilerine dönüp baksınlar diyorum.Aynı zamanda Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in şu sözlerini iyi hatırlamalıdırlar. “ Kim yaşantısı ile bir topluma benzerse o toplumdan olur”. Öyle ise gelin bu yılbaşında Rabbimizi gazaplandırmadan, onlara benzemeden,yanlış davranışlardan kaçınalım.Yılbaşı gibi basit,yanlış  ve yozlaşmış hareketlere kapılarak, çoluk çocuğumuza kötü örnek olmayalım.İslam’ı bütün varlığımızla yaşayalım.İslam’ın dışında olan hiçbir sistemin  saadet getirmeyeceğini bilelim.

                 Değerli okuyucularım  ve kıymetli kardeşlerim,,,Bir millet kendi durumunu değiştirmedikçe Allah  Teala , O milletin durumunu değiştirmeyeceğini bilmemiz gerekir.Şu sabit bilgilere vakıf olunursa belki doğruyu yanlıştan ayırt edebiliriz. Miladi yılbaşı  Hz.İsa’nın  doğumuyla başlar ve o şekilde hesaplanır.Hicri yılbaşı ise,Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav)’in Mekke’den Medine’ye hicretiyle.Hicretin öncesi ve sonrasında neler yaşandığını neler yapıldığını ve ilk İslam devletinin temellerinin nasıl atıldığını bütün  dünya  ve alemin malumudur.

          Sonuç olarak söylüyorum:

          Ömrümüzün ve elimizdeki nimetlerin kıymetini bilelim. Her gün ve gecemiz gibi, bu geceyi de Mevlanın  rızasına uygun, faydalı, iyi ve tefekkür ile geçirirken, Rabbimize el  açarak herkesin içinden gelen güzel dualarla beraber; Ya Rabbi : “Günlerimizi, aylarımızı  ve   yıllarımızı bereketli  kıl, ömrümüzü  salih  amellerle  geçirmeyi nasip  eyle diyerek ”insanlığın ve Müslümanların arasına düşen bu nifak tohumlarını kurut,akan kan ve göz yaşını durdur,bütün Müslümanlarla kardeş olduğumuzu bir kez daha bizlere hatırlat, şu fani dünyada son nefesimizi vermeden  önce güzel şeyler yapmayı  ve rızanı kazanmayı nasip eyle” diyerek  evimizde ve ailelerimizle huzur içerisinde gecemizi geçirelim.

 

                Kötülüklerin  yok olduğu,insanlığın insanca  yaşadığı yeni bir yıl  diliyorum….

Editör: Osman Yıldız

Yorum Yaz