Aclan Sayılgan kimdir? Aclan Sayılgan kitapları ve sözleri
Yazar Aclan Sayılgan hayatı araştırılıyor. Peki Aclan Sayılgan kimdir? Aclan Sayılgan aslen nerelidir? Aclan Sayılgan ne zaman, nerede doğdu? Aclan Sayılgan hayatta mı? İşte Aclan Sayılgan hayatı... Aclan Sayılgan yaşıyor mu? Aclan Sayılgan ne zaman, nerede öldü?

Yazar Aclan Sayılgan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Aclan Sayılgan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Aclan Sayılgan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Aclan Sayılgan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi: 1924
Doğum Yeri: İzmir
Ölüm Tarihi: 5 Eylül 2001
Ölüm Yeri: İzmir
Aclan Sayılgan kimdir?
1924 yılında İzmir'de doğdu. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nü bitirdikten sonra Devlet Tiyatroları'nda oyuncu ve yönetmen olarak görev aldı. Bir dönem Türkiye Komünist Partisi (TKP) içinde yer aldı. Sonra TKP’nin Sovyetler Birliği bir dünya görüşü savunmasına karşı çıkarak, komünizmden uzaklaştı. Bir yandan Devlet Tiyatroları’nda çalışırken, diğer yandan yazar olarak eserler yazdı. Bu eserlerde, yaşadıklarından hareketle, komünizm ve Türk aydınının yabancılaşma çizgisi üzerinde önemli tespitlerde bulundu. 5 Eylül 2001 tarihinde İzmir'de vefat etti.
Aclan Sayılgan Kitapları - Eserleri
- Türkiye'de Sol Hareketler
- Aydınlık Savaşı
- Kurt Oyunu
- Yeni Kavga (Milli Demokratik Devrim Nedir?)
- Soldaki Çatlaklar
- Solun 94 Yılı
- Deprem
- İnkâr Fırtınası
- Dünyayı Saran Tehlike
Aclan Sayılgan Alıntıları - Sözleri
- YAZAR HAKKINDA Aclan Sayılgan, Aslen Karakeçili Yörük aşiretine mensup olan Aclan Sayılgan 1924'te lzmir, Karşıyaka'da dünyaya gelmiştir. Babası lsmail Hilmi, annesi (Ahıska Türklerinden) Hatice Devlet hanımdır. ilk tahsilini lzmir Muallim Mektebinde, orta tahsilini lzmir lnönü Lisesinde tamamlayan Sayılgan, Ankara Devlet Konservatuarı Drama bölümünden mezun olmuştur. 1944'te lstanbul'da (Eyüp) Levazım subayı olarak askerliğini yapmış, 1946'da TKP'ye girmiştir. 1952 komünist tevkifatında tutuklanmış, serbest bırakıldıktan sonra partiden ayrılarak, kendini araştırma, sanat ve edebiyata yönelmiştir. Aktör ve rejisör olarak pek çok oyun sergileyen Sayılgan; Türkiye'nin sosyal ve siyasi hayatını teşkil eden 12 Mart 1971 darbesini konu alan "Deprem" ve "Tutuklama" romanları ve "Türkiye'de Sol Hareketler" incelemesiyle aydın sorumluluğunun zirvesine çıkmıştır. O, bu haliyle ünlü muhalif aydın Sovyet-Rus tiyatro sosyologu Boris Kagarlitski ile benzerlik taşımaktadır. Türk solunu tahlil eden makaleleri ve kitapları yanında, Dostoyevski'den, Kafka'dan adaptasyonları, deneme ve şiirleri bulunan Sayılgan, Memduha (Diker) ile evlenmiş, 5 Eylül 2001 'de doğduğu topraklarda lzmir'de vefat etmiştir. Sayılgan'ın ressam olan Gülcan ve tiyatro sanatçısı Şahap adında iki çocuğu bulunmaktadır. (Türkiye'de Sol Hareketler)
- Aclan Sayılgan, Aslen Karakeçili Yörük aşiretine mensup olan Aclan Sayılgan 1924'te lzmir, Karşıyaka'da dünyaya gelmiştir. Babası lsmail Hilmi, annesi (Ahıska Türklerinden) Hatice Devlet hanımdır. ilk tahsilini lzmir Muallim Mektebinde, orta tahsilini lzmir lnönü Lisesinde tamamlayan Sayılgan, Ankara Devlet Konservatuarı Drama bölümünden mezun olmuştur. 1944'te lstanbul'da (Eyüp) Levazım subayı olarak askerliğini yapmış, 1946'da TKP'ye girmiştir. 1952 komünist tevkifatında tutuklanmış, serbest bırakıldıktan sonra partiden ayrılarak, kendini araştırma, sanat ve edebiyata yönelmiştir. Aktör ve rejisör olarak pek çok oyun sergileyen Sayılgan; Türkiye'nin sosyal ve siyasi hayatını teşkil eden 12 Mart 1971 darbesini konu alan "Deprem" ve "Tutuklama" romanları ve "Türkiye'de Sol Hareketler" incelemesiyle aydın sorumluluğunun zirvesine çıkmıştır. O, bu haliyle ünlü muhalif aydın Sovyet-Rus tiyatro sosyologu Boris Kagarlitski ile benzerlik taşımaktadır. Türk solunu tahlil eden makaleleri ve kitapları yanında, Dostoyevski'den, Kafka'dan adaptasyonları, deneme ve şiirleri bulunan Sayılgan, Memduha (Diker) ile evlenmiş, 5 Eylül 2001'de doğduğu topraklarda İzmir'de vefat etmiştir. Sayılgan'ın ressam olan Gülcan ve tiyatro sanatçısı Şahap adında iki çocuğu bulunmaktadır. (Türkiye'de Sol Hareketler)
- VE Türk sol hareketi içinde, politik oluşum daha başlangıç aşamasında adeta fraksiyonlarla doğmuş gibidir. Bunun ilk isimleri orasında Şevket Süreyya Aydemir'in öncülüğünü yaptığı "Kadro" hareketi görünür Revizyonizm Suçu 1924 yılında gizli Komünist Partisinin Merkez Komite-sinde Teşkilat Sekreteri Şevket Süreyya (Aydemir) şöyle ya-zıyordu: "Bize gelince; bizde imparatorluk zamanında memleke-timizin hakikaten fena idare edilmesi, lüzumsuz muharebe-ler, kapitülasyonlar memleketimizi bir yarı müstemleke ha-linde bırakmış ve iktisaden inkişafımıza mani olmuştur. Bü-tün bunların ve bilhassa harbi umumi ve Yunan harplerinin tahribatı neticesinde, şimdi memleketimizdeki iktisadi seyir, menfi bir seyridir. Yani, memleketimiz şimdi bir sermaye te-rakkümü devri yaşamıyor. Memleket umumi bir fakirleşme ve sefilleşme halindedir. Bizde henüz proleterya değil, işsizler, ihtisas-sızlar, hülasa "lumpen proleterya" artıyor. Nasıl ki iktisadi inkişaf de-diğimiz hallerde, hakiki sanayi ve ticaret değil ihtikar (spekülasyon) hakim olmaktadır. Binaenaleyh bizde, ne sosyal demokrasi, ne de diğer şekil kütlevi hareketler için lazım olan içtimai zemin henüz ve tabiatı ile teşekkül etmemiştir. Memleketin zengin, sermayedar, ileri bir hale gel-mesi şimdi günün tarihi bir vazifesidir. Bu vazife ise, disiplinli ve mü-teşekkil bir Cumhuriyet Partisine düşer. Cumhuriyetin idame ve mu-hafazası için yapılacak her hareket, hatta ne kadar şiddetli bile olsa doğrudur. Terakkiperverane ileri bir harekettir"2 Bu satırların ifade ettiği mana, Türkiye Komünist Partisinin dev-rin tek partisi olan Cumhuriyet Halk Fırkasına iltihakı idi. Aynı yıllarda (20 Ocak 1924) Çin' de Kuomüntang'ın akdettiği birinci kongreden sonra Çin Komünist Partisi yayımladığı bir memorandumla, aralarında Mao-Çe Tung ve Li-Ta-Chao bulunduğu halde Kuomüntang'a gir-diler3. Keza Hindistan' da başlarında Benerci ve M.N. Roy'un bulundu-ğu bir kısım komünist parti mensubu Hindistan Komünist Partisini terk ederek, Hint Milli Partisi olan Kongre Partisi'ne dahil oldular. Öy-le zannediliyor ki, Türkiye' deki "Revizyonist" hareket de önceden planlanmış, Çin, Hind ve Türk komünistleri müştereken hareket etmişlerdi. Türkiye Komünist Partisi içindeki 1927 temizliğinden sonra, 1929' da revizyonistlerin birleşmek istedikleri Cumhuriyet Halk Fırkası ve onun lideri Mustafa Kemal'e karşı harp ilan ediyorlar ve vilayet komitelerine şu tamimi yolluyorlardı4. (Türkiye'de Sol Hareketler)
- "Ne gülüyorsun, anlattığım senin hikayen" Erol Cihangir Türkiye'nin son yüzelli yıllık sosyo-politik tarihi olabildiğince derin sancılı ve sürekli çalkantılarla sarsılan ve hareket halinde olan bir ülke ve milletin tarihidir. 19. yy.'ın ortalarında Avrupa sömürgecilik hareketinin tetiklediği sanayi ve sermaye birikimi, dünyayı ciddi sarsıntıya sokarak, geleneksel ekonomik ve siyasal yapıların en uç örneği olan imparatorlukları sıkıştırmaya ve tehdit etmeye başlar. Elbette bu "tehdit", bir takım normatif motifler taşımış olmasına rağmen (ki, bu motifler toplumu harekete geçirmek için kullanılacaktır), normatif olmaktan ziyade, yeni çağın belirleyici unsuru olan şişen "kapitalizme" saha açmak için, klasik sosyo-ekonomik yapıyı, kapitalizme eklemlemek amacı taşıyordu. İmparatorlukların bu yeni olgu karşısında ilk tepkileri, direnme biçiminde ortay çıktığında, devreye sokulan "milliyetçilik" hareketleri, imparatorlukların önce ciddi biçimde bocalamasına, ardından da Batıyla yapılan bir dizi gümrük, imtiyaz ve borçlanma anlaşmalarıyla kapitalizmle eklemlenme süreciyle sonuçlanacaktır. Ne var ki bu sonuçlar, uzun asırların birikimine dayanan geleneksel üretim biçiminden, kapitalist üretime geçişte hemen hemen bütün sosyo-ekonomik ve politik yapıyı dünya ölçeğinde sarsarak, sonu I. Dünya Savaşıyla somutlaşacak genel bir "dünya bunalımı"nın adı olacaktır. Bu bunalımın Osmanlı Türkiyesine yansıması, bilindiği gibi imparatorluk bünyesinde bulunan Balkanlardan, Ortadoğuya kadar bir dizi etnik-milliyetçi ayrılma hareketleri biçiminde tezahür edecek, etmeyen yerlerde ise, Batının cebri müdahaleleriyle, bilinen Balkan, Ortadoğu ve kısmen Kuzey Afrika' da savaş cephelerinin açılmasına yol olacaktır. Toplumsal, iktisadi ve siyasi sistemin derinden sarsıntıya uğradığı imparatorlukların bu son döneminde, her memlekette olduğu gibi, Osmanlı Türkiyesinde de bu bunalımı aşma noktasında bir takım fikir ve ideoloji hareketlerinin ortaya çıktığı görülür. Çağdaş Türk Düşünce tarihi içinde milliyetçilik hareketi başta olmak üzere, İslamcılık ve Osmanlıcılık bunlardan ön plana çıkanlardandır. Ancak imparatorluğun kozmopolit yapısı içindeki bu yordam arayışları esnasında, yine Batı merkezli, o güne kadar yeni bir fikir akımı Osmanlı fikir hayatı içinde telif ve telaffuz edilmeye başlar ki, o da; "sınıf" şiarına dayanan iştirakiyunculuk ve marksizmdir. "Sınıf" şiarına dayanmasına rağmen bu yeni ideolojik olgu, (Marksizm), I. Dünya Savaşının kanlı boğuşması esnasında, kendinden bir adım önde olan "milliyetçilik" akımı savaş yıllarının kendine özgü şartları içerisinde gelişmeye başlar. Savaşın amansız şartlarında, barışa duyulan dayanılmaz istek, tam da savaşın akabinde Lenin'in Rusya' da giriştiği Sovyet Devrimi (1917) ünlü "savaşsız bir dünya" diskurunda cevabını bulacaktır. Savaşın başlarında son derece keskin bir tema taşıyan "pan-milliyetçi" hareketlerin, savaşta ağır yenilgiye uğramış olması, arayış çabası içinde olan aydınları milliyetçilik hareketinden "sol-sosyalist" harekete doğru kaymasından önemli bir etken olur. Ancak, Rusya' da meydana gelen devrimin Marksist orjinine rağmen, Karl Marks'ın doktrinini üzerine kurmuş olduğu "sınıf" teorisiyle birebir uyuştuğunu söylemek pek mümkün değildir. Bu konuyla ilgili daha sonraları liberal ideologlar tarafından popülizme feda edilecek olan "Marks, teorisini sanayinin gelişmiş olduğu ve sınıflı toplumun tam teşekkül ettiği İngiltere başta olmak üzere, Batı Avrupa için öngörüyordu ama, hiç de ümit etmediği Rus devrim gerçekleşmiştir" söylemi hatırlanacaktır. İşin popülist tarafı bir yana, marksizmin Rusya' da devrimindeki konumunun sınıf teşekkülü bile tartışılırken (ki Marksist analize uyma noktasında şöyle ya da böyle Rusya' da sınıflar olmuş olmasına rağmen) geleneksel himaye ilişkileriyle, geçimlik ekonomiye dayanan Osmanlı Türkiyesinde sanayi kapitalizminin verilerine dayanan, marksist bir sınıfsal yapı üzerine Marksist bir sosyalist nizam teorisi kurmak oldukça güçtür. Nitekim, bu konuda aynı zamanda kendisi de Türk sol hareketi içinde yer almış olan Parvüs Efendi'nin Osmanlı iktisadi yapısı üzerine yazdığı yazılar son derece önemlidir. Bu durumda, başlangıç dönemi Türk sol hareketin bakış biçimini Türkiye'nin özgüllüğünden ziyade, marksist literatürün tercümesine dayanan "tercümeye uygun" bir Türkiye sosyo-politik sol tahlili oluşturur. Türk sol hareketi teorik yanını tercümeyle bu şekilde halletme yoluna giderken, işin pratikteki cevabı daha da müşküldür. Çünkü "devrim" için işçi sınıfına ihtiyaç vardır, ama işçi sınıfı yoktur. Bu durum Sovyet Devriminin daha ilk yıllarında devrimin dinamo gücünü oluşturan eski Çarlık rejiminin müslüman-Türk aydınları içinde çok ciddi bir problem teşkil etmiş, probleme çözüm arayışları içinde bilindiği gibi Kazanlı Sosyalist devrimci liderlerden Sultan Galiyev, Molla Nur Vahidof tarafından "Doğu" dünyasını, Batıdan ayrı konumlarda değerlendirilerek, marksizmin Doğu biçimi olan "Sömürgeler Enternasyonali" tezini öne süreceklerdir. (Bknz., Konu haklarında yapılan muhtelif makaleler yanında tarafımızdan hazırlanan tez çalışması, Sultan Galiyev ve Sömürgeler Enternasyonali, 1994). Marksizmden ayrılamamak (veya ayrılamamak) ama, aynı zamanda yapılmasına inanıın Türkiye sosyalist devrimi için uygun argüman arama çabaları içinde tutunabilecek yegane unsur yine de Batı emperyalizmi karşısında sömürülen doğu halklarının "milli bağımsızlık hareketleri" kalacaktır. (Türkiye'de Sol Hareketler)
- Türkiye'nin son yüzelli yıllık sosyo-politik tarihi olabildiğince derin sancılı ve sürekli çalkantılarla sarsılan ve hareket halinde olan bir ülke ve milletin tarihidir. (Türkiye'de Sol Hareketler)