matesis
dedas

Ahmed Refik kimdir? Ahmed Refik kitapları ve sözleri

Türk Tarihçi, Yazar, Şair, Darülfünun Tarih Müderrisi ve Yüzbaşı Ahmed Refik hayatı araştırılıyor. Peki Ahmed Refik kimdir? Ahmed Refik aslen nerelidir? Ahmed Refik ne zaman, nerede doğdu? Ahmed Refik hayatta mı? İşte Ahmed Refik hayatı... Ahmed Refik yaşıyor mu? Ahmed Refik ne zaman, nerede öldü?
  • 16.07.2022 08:00
Ahmed Refik kimdir? Ahmed Refik kitapları ve sözleri
Türk Tarihçi, Yazar, Şair, Darülfünun Tarih Müderrisi ve Yüzbaşı Ahmed Refik edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ahmed Refik hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ahmed Refik hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ahmed Refik hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Ahmet Refik Altınay

Doğum Tarihi: 1880

Doğum Yeri: Beşiktaş, İstanbul

Ölüm Tarihi: 10 Ekim 1937

Ölüm Yeri: İstanbul

Ahmed Refik kimdir?

Ahmed Refik, 1880 yılında İstanbul′da doğdu. Beşiktaş Askeri Rüştiyesi′ni ve Kuleli Askeri İdadisi′ni bitirdi. Babası Sultan Abdulaziz′in Vekilharcı Ürgüplü Ahmet Ağa′dır. Ahmed Refik, Toptaşı Askeri Rüştiyesi ile Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi′nde coğrafya öğretmenliği yapmıştır. Dört yıl süren bu görevden sonra 1902 yılında Harbiye Mektebi Fransızca öğretmenliğine nakledildi. 1903′de birinci mulazım, 1907′de yüzbaşı oldu. Bu yıllarda bazı gazete ve mecmualarda ilk yazılarını yayınlamaya başladı. İrtika, Malumat, Hazine-i Fünun, Mecmua-i Ebuzziya bu yayınlardan başlıcalarıdır. Ayrıca Tercüman-ı Hakikat ve Millet gazetelerinin başyazarlığını yaptı. Vak′anüvis Abdurrahman Şeref Efendi′nin ölümü üzerine Tarih Encümeni Başkanlığı′na seçildi. Ünlü tarihçi hayatının son yıllarını sefalet içinde geçirdi. Değerli kütüphanesini parç parça sattı. Sonunda 10 Ekim 1937′de öldü. Vasiyeti gereği cenazesi Büyükada′nın Tepeköyü mezarlığına defnedildi. Çağdaşları tarafından "Tarihi Sevdiren Adam" diye nitelendirilen Ahmed Refik, dünya tarihinden çocuk kitaplarına kadar geniş bir sahada kalem oynattı. Akıcı bir üslupla yazdığı ve "Geçmiş Asırlarda Türk Hayatı" başlığı altında yayınladığı "Bizans Karşısında Türkler", "Sokullu", "Cem Sultan", "Alimler ve Sanatkarlar", "Kadınlar Saltanatı", Felaket Seneleri", "Lale Devri" gibi eserleriyle büyük bir ün kazanmıştır. 

Ahmed Refik Kitapları - Eserleri

  • Kösem Sultan
  • Fatih ve Bellini
  • Lale Devri
  • Baltacı ve Büyük Petro
  • Sultan Cem
  • Kadınlar Saltanatı
  • Osmanlı'nın Felaket Seneleri
  • Osmanlı Kumandanları
  • Kafkas Yollarında
  • Yirmi Beş Sene Siper Kavgası
  • Felaket Seneleri
  • Köprülüler
  • Osmanlı’da Hoca Nüfuzu
  • Osmanlı Zaferleri
  • Nasıl Öldüler?
  • Kabakçı Mustafa
  • Eski İstanbul
  • 1711 Prut Seferi
  • Muhteşem Süleyman'ın Viyana Kuşatması
  • Mimar Sinan
  • Katran Kazanında Sterilize
  • İki Komite İki Kıtal
  • Lale Devri
  • Osmanlı Devrinde Zorbalar
  • Bizans Karşısında Türkler
  • Padişahlarımızda Din Gayreti Ve Vatan Muhabbeti
  • İki Komite İki Kıtal Kafkas Yollarında
  • Sokollu
  • Hz. Muhammed'in Gazaları
  • Meşhur Osmanlı Kumandanları
  • Eski İstanbul Manzaraları
  • Osmanlının Zafer Sayfaları
  • Türkler ve Kraliçe Elizabet (1200-1255)
  • Türk Mimarları
  • Fatma Sultan
  • Sultan Cem
  • 16. Asırda Rafızilik ve Bektaşilik
  • Bizans İmparatoriçeleri
  • Anadolu'da Türk Aşiretleri
  • Kızlar Ağası
  • Tarih Oku-yorum
  • Osmanlının Zafer Sayfaları
  • Büyük İskender
  • Peygamberimizin Gazaları Gazavat-ı Celile-i Peygamberi
  • Türk İdaresinde Bulgaristan
  • Kafes ve Ferace Devrinde İstanbul
  • Osmanlı Âlimleri Ve Sanatkarları
  • Kafkas Yollarında: Hatıralar ve Tahassüsler
  • Peçevi
  • Türk Hizmetinde Kıral Tököli İmre
  • Türkiye'de Mülteciler Meselesi
  • Onüçüncü Asr-ı Hicri'de İstanbul Hayatı (1786-1882)
  • Onikinci Asr-ı Hicri'de İstanbul Hayatı
  • Memalik-i Osmaniye'de Demirbaş Şarl
  • Osman Oğulları - Kuruluş
  • Kızlar Ağası
  • Alimler ve Sanatkarlar

Ahmed Refik Alıntıları - Sözleri

  • "Gedik" tesmiyesi, ön dişlerinden birkaçının eksik bulunmasındandır. (Meşhur Osmanlı Kumandanları)
  • " Geçmiş zaman vardır ki, hayali cihan değer ". (Katran Kazanında Sterilize)
  • Üsküp ve Pirlepe taraflarındaki papasların isyanlarına dair: Üsküp Beyine ve Pirlepe Kadısına hüküm ki Sen ki kadısın mektup gönderüp Stoka nam kariyeden Dimitri İstale ve Gradışniçe nam kariyeden Pop Dimitri ve Pestiya nam kariyeden Matyo Nikola ve İstarunya nam kariyeden İstopan Piyo ve Pop Yako nam zimmîler eşkıyadan olup bunlar sebebi ile nahiyei mezkûre zimmîleri tuğyan üzere olup itaat şeri' itmeyüp sabıka Emri Şerif gönderilüp ele getürülmek buyurulmağın ele giremiyüp gaybet itmişlerdir Bu def'a haklarından gelinmez ise nahiyei mezkûre keferesine zaptü sükûn gelmez... (Türk İdaresinde Bulgaristan)
  • "Süleyman Paşa'nın en önemli fethi Gelibolu'nun alınmasıdır. Çünkü Gelibolu, askerî ve siyasi önemi açısından Rumeli'nin adeta kilidi mahiyetindeydi." (Osmanlı Kumandanları)
  • Kırım Hanı da yetişmiş, on bin Tatar askeri de atlarını nehre salarak geçmişlerdi. Hatta geceleyin tam bir faaliyetle dört köprü inşa edilmiş, bütün Osmanlı Ordusu karşı sahile geçmişti (Baltacı ve Büyük Petro)
  • Kösem sultan mühim ve tarihi bir gün yaşıyordu. Eşi Birinci Ahmed zamanından beri sarayda bütün olup biteni gören tecrübeli sultan şimdi fiilen müdahale ediyor, memleketin kaderini etkileyecek teşebbüslerde bulunuyordu. Kösem Sultan Dördüncü Murad'ın kan dökücü tabiatını değiştirmeye uğraşmış, Osmanlı hanedanını yok olmaktan kurtarmıştı. Sultan İbrahim'in hasta olduğunu bildiği halde hanedanın son nesli olarak Fatih'in tahtına oturtmuştu, bu yüksek makamı geçici bir zaman için işgal ettirmişti. Kösem Sultan , sultan İbrahim vasıtasıyla adeta Osmanlı neslinin devamlılığına çalışmıştı. Şimdi elinde torunu, Turhan Sultan'ın oğlu Yedi yaşında Şehzade Mehmed vardı. Osmanlı tahtına onu geçirmek kendi vesayet etmek, Sultan İbrahim'in hafifliğiyle bütün Türklüğü mahvettirmekten evla idi. (Kadınlar Saltanatı)
  • Özellikle Çar’ı esir edip İstanbul’a götürmekte mi elinde değildi, diye hiddetli kızgın tavırlarla Baltacı’ya sorduğu zaman, Baltacı manalı, hile ve desise ile dolu nazarlarını Şarl’a çevirmiş; — Ben onu esir edersem, memleketini sonra kim idare eder diye cevap vermişti. (Baltacı ve Büyük Petro)
  • Türklerde yiğit, lakabıyla anılırdı. (Yirmi Beş Sene Siper Kavgası)
  • Fatih Sultan Mehmet ile ilgili efsanelerden biri: "Sultan Mehmet'in sarayında birçok cariye vardı. Bunların içinde pek dilber bir cariye vardı ki Fatih'in pek hoşuna giderdi. Hatta o seviyede ki Fatih buna son derece tutulduğundan büyük kuvvetini ziyan ediyordu. Elde ettiği başarılardan daha yüce başarılar kazanmak mümkünken bu nedenden dolayı devlet işlerini ihmal ediyordu. Fatih, bu hatasını anlar anlamaz bu kadının vücudunu ortadan kaldırılmadıkça onun etkisinden asla kurtulamayacağına karar verdi. Bu nedenle de kadından kurtulmayı düşündü. Bir gün saraya geldi. Kadınla yalnız başlarına kaldıkları sırada hançerini çıkararak kadını öldürdü. Kadını öldürür öldürmez kalbinde öyle bir ıstırap hissetti ki oracıkta adeta hasta gibi dermansız kalakaldı. Sonradan bütün kederleri sona erdi ve bu kadına karşı hissettiği aşk ve muhabbete bu suretle galebe çalmış oldu." (Fatih ve Bellini)
  • "Çaldıran seferi Osmanlı savaş yönteminde büyük bir yenilik yapmakla birlikte topçuluk ve süvarilik açısından da büyük bir öneme sahiptir." (Osmanlının Zafer Sayfaları)
  • İnat ve muhalefet idenleri vukuu üzere yazup arzeyliyesiz ki getürdülüp haklarından geline (Türk İdaresinde Bulgaristan)
  • Voynukların İzmit civarındaki ormanlardan odun kesmemelerine dair: İznikmid Kadısına hüküm ki Kazai mezburda vâki olan hassa korulardan bazı Arnavut Voynuk tayifesi geçüp odun ve tekne ağacı kesüp koruya zarar eyledikleri istimâ olunmağın buyurdum ki erbabı timardan Sinan Kethüda vardukta tahtı kazanda vâki olan koruyu gereği gibi hıfzittirüp bir ferde odun ve gayri nesne kestirmiyesin. (Türk İdaresinde Bulgaristan)
  • "Türklerde matem tutmak âdeti de vardı. Bu âdet III.Mehmet'ten sonraki zamanlara kadar devam etmişti. Cenazede giysilerini ters giyer başlarını açarlardı. Ulemâ yalnız elbiselerini ters giyerler, başlarını açmazlar fakat üzerine siyah yünden bir mendil sararlardı." (Bizans Karşısında Türkler)
  • Yollar tenha, bazen köylerine dönen yolcuların, öküzlerini çayırlara salmış, kağnılar üzerinde çocuklarıyla beraber ot yedikleri görülüyor. Bu beldelerin en büyük düşmanı açlık. Köpekler bile mezarlara yeni gömülmüş ölülerle karınlarını doyuruyorlar. (Kafkas Yollarında: Hatıralar ve Tahassüsler)
  • "Osmanlı Türkleri, Anadolu'nun en güçlü topluluğuydu. İlk önce Karacahisar'ı, sonra Yenişehir'i merkez kabul eden Osmanlı Türkleri, Bitinya'nın en güzel merkezini elde etmişlerdi. Yeşil Bursa, bu diyarın en cazip beldesiydi." (Bizans Karşısında Türkler)
  • Sultan III.Ahmet süs ve eğlenceye meyilli, zevk ve sanata düşkündü. Siyah gözlerinde sabır ve şefkatin eserleri okunuyordu. Simasında görülen ciddiyet ise saltanat ve hâkimiyetin kalbinde husule getirdiği gururundan ileri geliyordu. (Fatma Sultan)
  • Fatih'i Osmanlı tarihindeki Klasik Dönem'in diğer hükümdarlarından ayıran en önemli özelliği, sanatın ve bilimin her dalına karşı beslediği doymak bilmez açlığıydı. Bu amaçla o, genç yaşta fethettiği Bizans'ın Konstantinopolisi'ni bir Darü'l İlm'e yani İlim Yurdu'na çevirmek için gerekli ön hazırlıkları yaptı. (Fatih ve Bellini)
  • ''Selim-i Salis devrinde valide kethüdası Yusuf Ağa,Sadullah Ağa namında birine müracaat ediyor,muayyen bir para mukabilinde ömrünün yedi senesini istiyordu.O zat da buna muvafakat eder etmez Galata kadısı Şeytan Emin Efendi şahitler huzurunda bir kıta hüccet-i şer'iye îta + eyliyordu. Asrın hâlet-i fikriyesini pek beliğane sfade eden bu hücette '' Saâdetlu, atûfetlu Yusuf Ağa bin el-merhum İsmail Ağa Hazretlerinin sahilhanelerinde mün'akid meclis-i şer'-i müşarun- ileyh hazretleri mahzarında bi't-tav ve'r-rıza ikrar-ı tam ve takrir_i kêlam edüp + ibtidâ-yı hilkat-i ervâhta takdir ve levh-i mahfuza sebt ü tahrir olunan ecel-i mev'ûdumdan ömrümün yedi sene-i kamilesini müşarünileyh Yusuf Ağa Hazretlerine hibe edüp ...'' suretinde hibenin şer'an îfa kılındığı yazıyordu. İşte Osmanlılar bu ulemâ ile, bu ulemânın irşadıyla +İslâmıyet sayesinde terakki edecekler, şer'i şerfe göre haklarının muhafaza edildiğini görecekler, heyet-i içtimaiye içinde namuskârâne ve pür-şeref bir hayat imrâr edeceklerdi! Halbuki İslamiyet, ulemanın cehli ile doymak bilmeyen ihtirası ile ulviyet ve nüfuzunu zâyi etmiş, +âhkam-ı şeriat cahil ve zayıf dimağlardan süzüle süzüle tağyir-i mahiyet eylemişti. O zaman içtimaî vezâifini bile şer'i şerife tatbik mecburiyetinde bulunan Osmanlı Devleti, bu bozuk ahkâm , bu hırs ve menfaate göre tebdil-i şekil eden düsturlar karşısında medeni ve içtimai +hiçbir tekâmül takip edememiş,aile saadeti, milliyet muhabbeti, marfiet zevki, medeniyet hissi, sanat sevdası Osmanlı kalplerinden mechur kalmıştı.'' DEVAMI GELECEK... (Kabakçı Mustafa)
  • İşimiz kaldı heman merhamet-i lemyezele. (İşimiz Allah'ın merhametine kaldı.) (Kabakçı Mustafa)
  • "Osmanlı ordusu, İslâmiyet ve Osmanlılık gibi iki kutsal temel üzerine zaferlerini inşa etmiştir. İslâmiyet mücahitliğin güzide faziletlerini, Osmanlılık ise mertliğin güzel huylarını ortaya çıkardığından zaferin bu iki esası, Osmanlılık kılıcının gösterişinin parlak ufukları üzerinde zaferleri aydınlatmasını sağlamıştır." (Hz. Muhammed'in Gazaları)

Yorum Yaz