Ahmed Yesevi kimdir? Ahmed Yesevi kitapları ve sözleri
Türk Mutasavvıf ve Şair Ahmed Yesevi hayatı araştırılıyor. Peki Ahmed Yesevi kimdir? Ahmed Yesevi aslen nerelidir? Ahmed Yesevi ne zaman, nerede doğdu? Ahmed Yesevi hayatta mı? İşte Ahmed Yesevi hayatı... Ahmed Yesevi yaşıyor mu? Ahmed Yesevi ne zaman, nerede öldü?

Tam / Gerçek Adı: Ahmed bin İbrâhim bin İlyâs, Hoca Ahmed Yesevi, Ata Yesevi
Doğum Tarihi: 1093
Doğum Yeri: Sayram, Kazakistan
Ölüm Tarihi: 1166
Ölüm Yeri: Türkistan, Kazakistan
Ahmed Yesevi kimdir?
Türkistan´da yetişen büyük velilerdendir. Adı Ahmet bin İbrahim bin İlyas Yesevi olup, Piri Sultan, Hoca Ahmet, Kul Hace Ahmet diyede tanınır. Babası Hace İbrahim´in nesebi Hz. Alinin oğlu Muhammet bin Hanefi´ye dayanır. Hicri 5. asrın ortalarında doğduğu tahmin edilmektedir. çok küçük yaşta babasını, 7 yaşındada annesini kaybetmiştir. Yesi şehrinde ilim ve terbiye tahsiletmiştir. Bundan dolayı YESEVİ nisbetiyle şöhret bulduğu kabul edilmiştir. Yesi´de, önce Arslan Baba Hazretlerinden ders aldı. Arslan Baba´nın vefatıyla Buhara´ya gitti. Orada Ehli Sünnet alimlerinden Yusuf Hamedaniye bağlandı ve manevi ilimleri tahsil etti. İnsanlara doğru yolu göstermek için ondan icazet (diploma) aldı.
Buhara bu tarihlerde Karahanlıların hakimiyeti altındaydı ve devrin en büyük ilim merkezlerinden biriydi. Dünyanın çeşitli yerlerinden talebeler buraya gelip ilim tahsil ediyorlardı. Buhara´da güçlü bir Hanefi Fıkıh geleneği mevcuttu. Hoca Buhara´da bir müddet ders verdi. Daha sonra bu vazifeyi başkasına devredip Yesi´ye döndü ve burada talebe yetiştirmeye başladı. Büyüklüğü ve şöhreti kısa zamanda Maveraünnehir, Horasan ve Harzem dolaylarına yayıldı. Zamanın en büyük ve üstün evliyelarından oldu. Zahiri ve batını bütün ilimlerde derin alim olan Hazretleri, Hızır Aleyhisselam ile görüşür sohbet ederdi. Günün büyük bölümünü ibadet ve zikir ile geçirirdi. Zamanında arta kalan diğer bir kısmında, talebelerine zahiri ve batını ilimleri öğretir, günün kısa bir bölümünde ise, alınteri ile geçimini sağlamak üzere, tahta kaşık ve kepçe yapıp bunları satardı.
Hazretleri yetiştirdiği talebelerinin her birini bir memlekete göndermek suretiyle İslamiyetin doğru olarak öğretilip yayılmasını sağladı. Onun bu şekilde gönderdiği talebelerinden bir kısmı da Anadoluya geldiler. Bu vesileyle onun yolu Anadoluda yayılıp tanındı. Anadolunun Müslüman Türklere yurt olması, onun manevi işaretiyle hazırlandı. Talebelerinin gayretiyle Anadolu ebediyyen Türk yurdu oldu.
Hazretlerinin en önemli özelliği, Arapça ve Farsça bilmesine rağmen çok sade bir Türkçe ile Hikmet denilen eğitici sözleri, Türkistan Türkleri üzerinde büyük izleri bırakmış olmasıdır. Bu hikmetli sözlerde şeriat erkanını ve tarikat adaplarını anlatmıştır. Yesevi Ocağı aynı zamanda bir tarikattır. Önemli ve büyük tarikatlardan Nakşilik ve Bektaşilik, Yeseviliğin kollarıdır. Yeseviliğin, adapları müridlerin uyması gerekli hususlar ve ahkamları vardır. Yesevi dergahı, fakirler, yoksullar, yetim ve çaresizler için bir sığınak yeriydi. Bu dergahlar aynı zamanda, tekke edebiyatının ilk temsil edildiği yerler olmuştur. Hazretleri tekke edebiyatının ilk temsilcisidir. Bu vesileyle Anadoludaki Türk edebiyatının yeşerip gelişmesine zemin hazırlamış, Yunus Emre gibi büyük şairlerin yetişmesine sebep olmuştur. Bu şekilde yetiştirdiği talebelerinden tayin ettiği halifeleri şunlardır;
Mansur Ata, Abdulmelik Ata, Süleyman Hakim Ata (Bu Türkler arasında en meşhur halifesidir) Muhammed Danişmend, Muhammed Buhari (Sarı Saltuk) Zengi Ata, Tac Ata v.b. Bu halifelerinin yetiştirdiği birçok talebe ki; Ahi Evran, Hacı Bektaş, Mevlana, Taptuk Emre, Yunus Emre gibi talebeler Anadoluda, Hazretlerinin çizdiği yolda ilerlemişler ve Türk dilini, edebiyatını, kültürünü özellikle İslam dinini doğru olarak gelecek nesillere aktarmışlardır. Sade bir Türkçe ile Halkın anlayacağı, sohbet tarzındakiHikmet adlı şiirleri, Çin´den, Marmara sahillerine kadar yayılıp, Türk Milletine manevi ışık olmuştur. Hazretleri Hicri 590 (1194) de Yesi şehrinde vefat etmiştir. Kabri üzerine türbe, 200 yıl sonra, Timur Han tarafından inşa edilmiştir.
"Kafir bile olsan, hiç kimsenin kalbini kırma. Çünkü kalbi kırmak Allah´ü Teala´yı kırmaktır. Gönlü kırık zavallı garip birini görsen, yarasına merhem koy, yoldaşı ve yardımcısı ol."
Ahmed Yesevi Kitapları - Eserleri
- Divan-ı Hikmet
- Yoklar Doymadığında Varlar Ağlamıyor İse Dünya Tez Yıkılır
- Divan-ı Hikmet'ten Seçmeler
- Yesevî’nin Fakr-nâmesi ve İki Farsça Risalesi
- Altmış Üçte Girdim Yere
- Açıklamalı Muhtasar Divan-ı Hikmet
- Divan-ı Hikmet
- Seçme Makaleler
Ahmed Yesevi Alıntıları - Sözleri
- Yine sûfi denilen (kişiyi) mezarında bulmazlar; (hatta) sıratta da, cennette de bulmazlar, Hazret-i Vâcib Taâlâ'nın yakınında bulurlar. (Yesevî’nin Fakr-nâmesi ve İki Farsça Risalesi)
- “Bizden sonra âhır zaman yakın olduğunda öyle şeyhler ortaya çıkacak ki İblîs, lânet onun üzerine olsun, onlardan ders alacak ve bütün halk onlara dost olacak ve (fakat) müritlerini idare edemeyecekler. O şeyhler ki müritlerinden açgözlülükle bir şeyler dilerler ve canlarını küfür ve dalâletten ayırmazlar ve bid'at ehlini iyi görürler ve sünnet ehlini kötü görürler ve şeriat ilmi ile amel etmezler ve nâmahremlere göz salarlar (bakarlar) ve kötülüğü âdet edip Allahu Taâlâ'nın rahmetinden ümitli olurlar ve şeyhlik işlerini değersiz görürler, (onların) müritleri de dinden çıkmış olur, kendileri de dinden çıkmış olur. Ve yine değersiz bir şekilde ve inleyerek müritlerinin eşiğinde dolaşırlar, o halde müritlerinden yardım alırlar. Eğer müritleri bağış ve yardımda bulunmasa, dövüşürler ve derler ki “Ben usanmışım, Tanrı da usanmıştır.” derler.” (Yesevî’nin Fakr-nâmesi ve İki Farsça Risalesi)
- Aşktır, ruhumuzu diriltip, bize yeni bir hayatın, şarkısını söylemeye davet eden. (Yoklar Doymadığında Varlar Ağlamıyor İse Dünya Tez Yıkılır)
- Hazret-i Ali’den, Allah ondan razı olsun, rivayet ederler ki dervişlik makamı kırktır. Eğer (bir derviş) bilip (buna göre) amel etse, dervişliği temiz olur ve eğer bilmese ve öğrenmese, dervişlik makamı ona haram olur ve (o kişi) cahildir. O kırk makamın onu şeriat makamında ve onu tarikat makamında ve onu mârifet makamında ve onu hakikat makamındadır. (Yesevî’nin Fakr-nâmesi ve İki Farsça Risalesi)
- Ey arkadaşlar, aşk derdine devâ olmaz; Diri oldukça aşk defteri tamam olmaz, (Divan-ı Hikmet)
- Yaşamayı, gönülden söyleyen, içli bir türküye çevirendir aşk. (Yoklar Doymadığında Varlar Ağlamıyor İse Dünya Tez Yıkılır)
- Gönlü kırık, zavallı ve garip birini görürsen, yarasına merhem ol. (Yoklar Doymadığında Varlar Ağlamıyor İse Dünya Tez Yıkılır)
- Fakîrlik mertebesi yüce bir makamdır, herkesin kolayca eline geçmez. (Yesevî’nin Fakr-nâmesi ve İki Farsça Risalesi)
- Bir çocuk için annesini yitirmek, yeri doldurulamaz bir boşluğu içinde taşımak gibidir. (Yoklar Doymadığında Varlar Ağlamıyor İse Dünya Tez Yıkılır)
- Bizden sonra âhır zaman yakın olduğunda öyle şeyhler ortaya çıkacak ki İblîs, lânet onun üzerine olsun, onlardan ders alacak ve bütün halk onlara dost olacak ve (fakat) müritlerini idare edemeyecekler. (Yesevî’nin Fakr-nâmesi ve İki Farsça Risalesi)
- Doğru söylesem eğri yola boynumu çeker, Kanlar yutup gam zehrine doydum ben işte (Divan-ı Hikmet)
- Fakr bir denizdir. O denizin sonu yok, onun sonunu Hazret-i Muhammed Mustafa’dan, Allah’ın salât ve selâmı üzerine olsun, başka kimsenin gördüğü yok. (Yesevî’nin Fakr-nâmesi ve İki Farsça Risalesi)
- İyilik edenin iyilik bulacağını, Allah'ı sevenin herkes tarafından sevileceğini öğrettim onlara. (Yoklar Doymadığında Varlar Ağlamıyor İse Dünya Tez Yıkılır)
- ''Seher vakti uyumaz tilavetli Muhammed, Garip ile yetime mürüvetli Muhammed, Yoldan çıkmış olana hidayetli Muhammed, Darda kalan ruhlara kifayetli Muhammed.'' (Divan-ı Hikmet'ten Seçmeler)
- İlahi Sen affeyle takatım yok, Senin önünde lâyık ibadetim yok (Divan-ı Hikmet)
- güller bitsin, bastığın yerde izlerinden; güle baksan, gül açılıp handan olur. (Divan-ı Hikmet'ten Seçmeler)
- Yetimi görseniz, incitmeyiniz; Garibi görseniz, dağ etmeyiniz. (Divan-ı Hikmet)
- Ablam, hem annem oldu hem de babam. (Yoklar Doymadığında Varlar Ağlamıyor İse Dünya Tez Yıkılır)
- Yükünü yükleyip yola giren merdan olur; Kılavuzsız yola giren hayran olur; Yol rehberi, yolu gören, kervan olur; Yol görmeden kervan ayak koymaz imiş. (Divan-ı Hikmet'ten Seçmeler)
- Aşk, bir melodidir. Yaşamın sırlarını içinde gizleyen. (Yoklar Doymadığında Varlar Ağlamıyor İse Dünya Tez Yıkılır)