Alaeddin Özdenören kimdir? Alaeddin Özdenören kitapları ve sözleri
Yazar-Şair Alaeddin Özdenören hayatı araştırılıyor. Peki Alaeddin Özdenören kimdir? Alaeddin Özdenören aslen nerelidir? Alaeddin Özdenören ne zaman, nerede doğdu? Alaeddin Özdenören hayatta mı? İşte Alaeddin Özdenören hayatı... Alaeddin Özdenören yaşıyor mu? Alaeddin Özdenören ne zaman, nerede öldü?

Doğum Tarihi: 20 Mayıs 1940
Doğum Yeri: Kahramanmaraş
Ölüm Tarihi: 26 Haziran 2003
Ölüm Yeri: Balıkesir
Alaeddin Özdenören kimdir?
Türk Edebiyatı'nın önde gelen hikayecilerinden Rasim Özdenören'in ikizi olarak 20 Mayıs 1940'ta Kahramanmaraş'ta dünyaya gelen Alâeddin Özdenören, ilk ve orta öğrenimini Maraş, Tunceli, Malatya ve İstanbul'da tamamladı. 1966 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitiren Özdenören, İstanbul, Maraş, Çorum, Mersin ve Ankara'da çeşitli okullarda öğretmen olarak görev yaptı. 1991 yılında Kültür Bakanlığı Müşavirliği'ne atanan Özdenören, bu görevindeyken emekli oldu ve emekliliğinden sonra Balıkesir'e yerleşti.
Lise yıllarında ikiz kardeşi Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu ve Erdem Bayazıt ile Maraş'ta çıkardıkları Hamle dergisi ile mahalli gazeteler için hazırladıkları edebiyat sayfalarında edebiyata başlayan Alâeddin Özdenören, daha sonraları Yeni İstiklal, Diriliş ve Edebiyat dergileri ile, 1976'da kurucuları arasında yer aldığı Mavera dergisinde yazmaya devam etti. Özdenören, son yıllarda ise Edebiyat Ortamı, Yedi İklim, Hece, Ay Vakti, Ünlem, Yansıma gibi dergilerde görünmüştü. Şair, kimi zaman kendi adıyla, kimi zaman da Bilal Davut müstearıyla Yeni Devir, Milli Gazete, Zaman, Tutanak ve Sağduyu gazetelerinde de fikrî ve kültürel yazılar kaleme aldı. Özdenören'in şiirlerine hüzün, ayrılık, ölüm, keder gibi duygular hakimdir. Bu duygular, ince bir lirizm ile sağlam bir şiirsel yapı oluşturur. Daha çok şairlik yönüyle tanıdığımız Alâeddin Özdenören'in deneme, inceleme, hatıra ve deneme alanlarında da eserleri vardır.
Bir süre Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümü'nde tedavi gördükten sonra, taburcu olan ve ikamet ettiği Balıkesir'e dönen şair Alaeddin Özdenören, 26 Haziran 2003'de hayata gözlerini yumdu. Şairin cenazesi 27 Haziran 2003 günü Cuma namazını müteakip Balıkesir Bahçelievler Camii'nden kaldırılarak Başçeşme Mezarlığı’na defnedildi.
Alaeddin Özdenören Kitapları - Eserleri
- Bütün Şiirleri
- Unutulmuşluklar
- İnsan ve İslam
- Şiirin Geçitleri
- Batılılaşma Üzerine
- Geleceğin İnsanı
- Açılı/Yorum
- Şiir Beni Korkutmuştur
- Şiirler (1975-1999)
- Devlet ve İnsan
- Güneş Donanması
- 28 Şubat Öncesi ve Sonrası Türkiye'de Dini Hayat
- Yakınçağ Batı Dünyası ve Türkiyedeki Yansımaları
Alaeddin Özdenören Alıntıları - Sözleri
- "Her nesne insanı terk edebilir, sevgi hariç." (Unutulmuşluklar)
- Müslüman'ın savaşı Allah için olacaktır.Allah'ın hükmünü yeryüzünde geçerli kılmak için olacaktır. (İnsan ve İslam)
- Hayat bir rüyadır. (Unutulmuşluklar)
- İçimin göğüne ağsam diyorum Yoruldum kelime hamallığından (Şiirin Geçitleri)
- Gözlerin gül ormanı (Bütün Şiirleri)
- Adın kalbimde kanıyor. (Bütün Şiirleri)
- "İslam'ın ilk kıblesi ve Miraç olayının ilk durağı olan Mescid-i Aksa ile İslâm Peygamberlerinin sayısız izleriyle dolu çevresi şimdi yahudinin işgali altında. Kudüs'ün İslâmî hüviyetini yok etme, yavaş yavaş yahudileştirme faaliyetleri devam etmekte, buna karşılık İslâm dünyasından güçlü ve meseleyi sona erdirici bir hareket görünmemektedir." (İnsan ve İslam)
- Antik çağın devlet görüşünü, Rönesans’ta ortaya çıkan duygu ve düşüncelerle bağdaştıran ilk düşünür Machiavelli olmuştur. Kilise'nin otoritesi çözülünce, İtalya şehir devletleri ve antik ‘polis'ler yeniden canlanmış ve birbirleriyle çekişmeye başlamışlardı. Machiavelli, ülkesinin kurtuluşunu, güçlü ve birlikli bir millî devlet idesinin gerçekleştirilmesinde görür. Machiavelli, devlet hakkındaki görüşlerini Hükümdar adlı eserinde toplamıştır. Kilise'ye karşı duyulan ortak tepkinin bir sonucu olarak Machiavelli, Kilise otoritesinin yerine ikame olacak bir başka otorite arar ve bu otoritenin de bizzat milletin kendisi olması gerektiği tezini ileri sürer. Böylece Kilise’yi bir kuvvet faktörü olmaktan çıkarmak ister. Devlet, karşısında ve üstünde Kilise'yi bulmamalıdır. Devletin başında bulunan insanın, devletin varlığını korumak ve gücünü artırmaktan başka hiçbir amacı olmamalıdır. Bunun için din, hukuk ve ahlak Kilise'ye bağlı olmaktan çıkarılmalı, devlete bağlanmalı ve ondan kaynaklanmalıdır. Böylece devlet başkanı, gerekirse, devleti güçlü kılmak için din, hukuk ve ahlaki birer vasıta olarak kullanabilme imkânına sahip olur; çünkü bunlar birer gaye değil, vasıtadır. Gaye sadece devletin güçlü olmasını sağlamaktır, bu gayeye ulaşmak için de her yol meşrudur. Devlet başkanı, kendisini devletle özdeşleştirmeli ve "devlet benim” diyebilmelidir. Ahlak ve hukukun varlığı devlete bağlı olduğuna göre, devletin sınırları nın bittiği yerde bunlar da biter. Devletin başka milletlere karşı hiçbir ahlaki ve hukuki yükümlülüğü yoktur. Makyavelizmi devlet politikası olarak benimseyen Batılı uluslar, Afrika, Ortadoğu ve Asya ülkelerini acımasız biçimde sömürmüşlerdir. (Geleceğin İnsanı)
- Gözlerinin değdiği her yerde Bir göç başlar (Şiirler (1975-1999))
- "Bil ki bu benim son yenilgim olmayacak." (Bütün Şiirleri)
- "Yağmur yağıyor ve ben Yeraltı nehirlerinden Islana ıslana kalbinden Sessizce geçiyorum." (Bütün Şiirleri)
- Tüm yeryüzü kaynakları sorumsuzca tüketilmekte ve tahrip edilmektedir. Eşya ulaşılacak son nokta olmaktadır. Doğayı egemenlik altına alma yolunda bir girişim olan teknolojik gelişme, baş döndürücü bir hızla sürmekte, insanın kendisi ise bu gelişmenin çok gerisinde kalmaktadır. Doğaya dönük araştırmanın alabildiğine geliştiği, insana dönük araştırmanın ise alabildiğine durgun olduğu bir toplumda, maddeye egemen olmak isteyen insanın, maddenin egemenliğine girmesi, bu uygarlığın kendi iç dinamiğinden doğan bir çelişkidir. İnsanın bir ürünü olan teknoloji, insanı kendisine râm etmiştir. (Geleceğin İnsanı)
- Şiir kalbimde yaşayan gizemli, bilinmez bir varlık. (Unutulmuşluklar)
- Çizmeli tülbentli kız Saçlarında yirmi yedi yıl lodos Laleliden otobüse biniyor Kim bilir nerede oturuyor (Şiirin Geçitleri)
- Göğsümde sükûnetle taşıdığım öfkeye karşı Savunurlar beni Bana karşı. (Şiirler (1975-1999))
- Cemal Süreya, "Şiir geldi kelimeye dayandı" der. (Şiir Beni Korkutmuştur)
- "Bir imtihan dünyası içinde yaşadığını unutan, yaratılış gayesine aykırı olarak hareket eden insan, kendisini hiçbir zaman güvenlik içinde hissedemeyecektir." (İnsan ve İslam)
- Batı uygarlığının doğu ülkelerinde bir aşağılık duygusu uyandırdığı doğrudur. Bu aşağılık duygusunun kökünde materyalist yönde gelişen, ezici, şahsiyeti öldürücü maddi başarı vardır. Batı uygarlığının özü bu. (Batılılaşma Üzerine)
- Allah'a inanmazsa insan, bu yırtıcı dünyaya nasıl karşı koyabilir? (Şiir Beni Korkutmuştur)
- Nerde kıyınızı süsleyen güneşin çocukları Aşkın ve inancın bahtsız çocukları. (Şiirler (1975-1999))