diorex
life

Ali Nar kimdir? Ali Nar kitapları ve sözleri

Türk Şair, Yazar ve Romancısı Ali Nar hayatı araştırılıyor. Peki Ali Nar kimdir? Ali Nar aslen nerelidir? Ali Nar ne zaman, nerede doğdu? Ali Nar hayatta mı? İşte Ali Nar hayatı... Ali Nar yaşıyor mu? Ali Nar ne zaman, nerede öldü?

  • 09.01.2023 22:00
Ali Nar kimdir? Ali Nar kitapları ve sözleri
Türk Şair, Yazar ve Romancısı Ali Nar edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ali Nar hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ali Nar hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ali Nar hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1938

Doğum Yeri: Hasankale, Erzurum, Türkiye

Ölüm Tarihi: 16 Temmuz 2015

Ölüm Yeri: İstanbul, Türkiye

Ali Nar kimdir?

Ali Nar, (d. 1938, Hasankale, Erzurum - ö. 16 Temmuz 2015, İstanbul), Türk şair, yazar ve romancısıdır

Ali Nar, 1938 Hasankale’de doğdu, ailesi 1950’de Yozgat-Sarıkaya’ya göçtü, 1953’te Kayseri İmam Hatip Lisesi’ne girdi; 1959’da Erzurum’da mezun oldu; aynı yıl İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’ne girdi ve 1964’te buradan mezun oldu. Diyarbakır, Erzincan, İzmit ve İstanbul’daki İmam hatip liselerinde öğretmenlik yaptı, 1990’da emekli oldu. Dünya İslamî Edebiyat Birliği üyesi olup bu cemiyetin Türkiye temsilcisi idi. İlk şiiri “Su” 1961’de, ilk kitabı “Fetih” 1975’te yayınlandı. Milli Gazete, Yeni Devir, Vahdet Dergisi gibi süreli yayınlarda makaleleri neşredildi. Klasik ve Modern Arapça’dan çevirileri de olan Nar, Türkiye ve İslam dünyasının ilk bilim-kurgu romanı olan Uzay Çiftçileri kitabının da yazarıdır. Bu eser Türk sinemasını da etkilemiştir. Fethullah Gülen'in de desteklediği Dinlerarası Diyalog'a karșı olan etkin yazarlardan biri olmuştur. Kapsamlı eserlerinden biri Dinler Arası Diyalog Fitnesi adlı kitabıdır. 

Ali Nar, 16 Temmuz 2015 tarihinde tedavi gördüğü Fatih Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çoklu organ yetmezliği sonucu hayatını kaybetti. Cenazesi Edirnekapı Şehitliğine defnedilmiştir.

Ali Nar Kitapları - Eserleri

  • Arılar Ülkesi
  • Uzay Çiftçileri
  • Kırk Hadisle Müslüman Kimliği
  • Hicret
  • Dinde Yenilikçiler ve Buluşma Noktaları
  • Sığamadığım Dünya
  • Dini Modernizmin Üç Şövalyesi
  • Dağ Pınarı
  • Bir Çağ Sonrasına
  • Akaid Risaleleri
  • Edebiyatın İslamcası
  • İki Sonsuzda Gerilim
  • Yedi İklim Dört Kıta 1
  • Büyük Kavga İlmi Tartışma Makaleleri
  • Cemaleddin Efgani'nin Gerçek Yüzü
  • Son Asır Ehl-i Sünnet Alimleri
  • Çağdaş Arap Hikayesinden Seçmeler
  • Mizah Edebiyatı
  • Ortadoğu Günlüğü
  • Anadolu Günlüğü
  • Tasavvuf Gerçeği ve Üç Şahidi
  • Muhtarname

Ali Nar Alıntıları - Sözleri

  • Sen gül diyarının yapma gülüsün! Aynı yapmacıkla Çoban Sülü’sün! Yoktur izlediğin bir dava yolu; Bir bu yan, bir şu yan, büküntülüsün! Fikir dağlar boyu kocaman kitap; Sen de o kocaman kitabın bir virgülüsün! Böyleyken ustasın gözbağcılıkta; Cüceler sirkinin baş Herkülüsün! Gözyaşı ve çığlık vatanında sen, Hüzün bahçesinin şen bülbülüsün! Büzülmüş susarken mahzun hakikat, Davuldan ziyade gümbürtülüsün! Teokratik rejim olmaz deyip de, Peşinden müslüman görüntülüsün! Kolera, vergiler, zamlar, enflasyon; Bir felaketsin ki, binbir türlüsün! Gelirsiz giderli bütçelerinle, Her yıl, milyar milyar köpürtülüsün! Okka okka vicdan satıl alırsın; Topuzu altından oy baskülüsün! Bir gökdelen sanır seni gören göz; Bilmez ki, temelden çöküntülüsün! Büyük Kongre, dikiş tutturduğun yer; Meclise gelince söküntülüsün! Bağlısın hak bilmez yeminlilere; Hakkı bilenlerden çözüntülüsün! Üçbuçuk mebusa kaldı diye fark, Kimbilir, ne kadar üzüntülüsün! Millet gökten adam dilensin, dursun! Ümit fakirinin keşkülüsün! N.FAZIL (Mizah Edebiyatı)
  • Saltanat , dalkavukluk saray , istibdat, dedik, Kükredik bir hamlede yerle yeksan eyledik, Şu Hürriyet uğruna bilsen ne haltlar yedik Meğer sözler , vaidler yalanmış baştan başa Halimi arz geldim , dinle ey Marko Paşa (Mizah Edebiyatı)
  • ... O baş, o yaşta toprağa konur muydu? Kondu işte. Çünkü baş vermeden taş kalkmazdı. (Bir Çağ Sonrasına)
  • Evet o fetret döneminde din ilmi kökünden budandı. Kurumları berhava edildi. Esas tamiri imkânsız sonuçsa; müslü manın kontrol mekanizmasının yok olmasıydı... O yüzdendir ki, ellili yıllarda başlayan serbestide, herşey hüda-yi nabit gelişti. Adeta "kitapsız ve hocasız" din âlimi yetiştirme denendi. Ve o hengamede sol, "biz bir dini fideliğin yeniden olsumasin dan yana değiliz. Bu İlâhiyat bu İmam-Hatip de kim oluyor?" diye çıkışırken sağ (1), "Merak etmeyin, biz meseleyi mihraptan halledeceğiz..." diyordu. Öyle olmadı, milletin ciddi sahip çıkmasıyla sağlam inançlı bir gençlik yetişti. Bunun üstüne İslam Enstitüleri de eklenince yetmişli yıllardan itibaren Imam-Hatip kökenli okur-yazarın sesi duyulmaya başladı. Parlamentoya kadar ulaştı. Ama nasıl olduysa oldu, birden garipleşti ses: (11) "Dini ıslah, mezhepleri bir yerde cem, yeniden ictihad, dini çağa göre yeniden yorumlama..." gibi söylemler işitilmeye başladı... (Reşid Rıza'nın "Telfik-i Mezahib" diye ün alan kitabı, Düşünce dergisindeki yazılar buna örnektir. 1974-1976) (Dini Modernizmin Üç Şövalyesi)
  • 'Aşık odur ki, sever amma sevmemezlikten gelir. Maşuk odur ki bilir amma bilmemezlikten gelir.' (Uzay Çiftçileri)
  • -"İtirazın var mı?" (Dağ Pınarı)
  • Atlarla itler olmada mail tekellüme , Kartalsa başlamış papağandan taallüme Maymun hazırlıyor size bir sofra ve bir döşek , Derken görürsünüz para saymakta bir eşek... A.Hamid Tarhan (Mizah Edebiyatı)
  • "Cevaplar sorulardan, sorular cevaplardan beter şaşkın" (Dağ Pınarı)
  • İnsan açısından kâinatın en büyük hadisesi, yaradanın mahlukuna hitabıdır. Rabbın kuluna hitabı kitapla olmuştur. (Edebiyatın İslamcası)
  • Her terakki, yenilik bence aliyyül â'lâ, Apaçık söylüyorum; düzme lisan müstesna. Bilirim düzme dilin ilme olan hizmetini, Cehl-i tâmim ile maziyi yıkan himmetini!... Hakka, haysiyete, insanlığa nâmûsa sağır. Duyulan kendi sesindir, işiten varsa çağır." H.Siyret (Büyük Kavga İlmi Tartışma Makaleleri)
  • Kitap vardır, bir dönem için yazılmıştır. Kitap vardır, asırlar boyu okunur. Kitap vardır, asırlar geçtikçe değer kazanır. Kitap da vardır ki, doğmadan ölür. Ya kıymetsizdir ya da kıymetini bilecek yoktur, ama asırlar sonra bir ehli gelir de gün yüzüne çıkarır. (Edebiyatın İslamcası)
  • Verak-ı mihr ü vefayı kim okur, kim anlar? (Dini Modernizmin Üç Şövalyesi)
  • Hayatın en yorucu olayı beklemektir. (Arılar Ülkesi)
  • Bütün bir hayatın ortasıydı sanki bu durak yeri. Şuursuzca durmuştu belki, belki de bunca yoldan, yorulmuşluğunun duygusu durdurmuştu. Gerçi o hep yorgundu, hep dinçti aynı zamanda. "Yorulmak borcum" demişti. (Dağ Pınarı)
  • Hasan en az üç yıldır, komşu kızı Hatice’ye tutkun. Onu ilk defa yaylada koyun sağarken açık saçık görmüş de vurulmuştu. (Uzay Çiftçileri)
  • Dünyada her huzursuzlugun temelinde kan vardır. Habil ve Kabil’le başlamış sürüyor… (Uzay Çiftçileri)
  • “Eskiden öyle miydi; önce ilmihal öğretilirdi. Şimdiki gençler taharetlenmesini bilmez. Çoğu gusletmek bilmez de cünüp gezer belki” diye mırıldanırdı… (Uzay Çiftçileri)
  • Onun güneşi, bankada bekleyen altın; şafağı ise odasını süsleyen gümüş eşyasıdır. Havası ise göğsünü dolduran hırsıdır. (Çağdaş Arap Hikayesinden Seçmeler)
  • Çok özel olarak çocuklarımızı, beğendiğimiz yazarların isim ve üslubuna alıştırarak, onların yaymakta olduğu ideal ve ilkeleri benimsetmenin yolunu açmak var. Çünkü çocuk, ilk tanıdığı isimlerin hayranı ve alıştığı üslubun adamı olacaktır. (Edebiyatın İslamcası)
  • Ancak gelene hoşgeldin demek gelenekti. Bekleyene de gözaydını... (Dağ Pınarı)

Yorum Yaz