Anna Kavan kimdir? Anna Kavan kitapları ve sözleri
Yazar Anna Kavan hayatı araştırılıyor. Peki Anna Kavan kimdir? Anna Kavan aslen nerelidir? Anna Kavan ne zaman, nerede doğdu? Anna Kavan hayatta mı? İşte Anna Kavan hayatı...

Doğum Tarihi: 1901
Doğum Yeri: Fransa
Anna Kavan kimdir?
1901'de bir İngiliz ailenin çocuğu olarak Fransa'nın Cannes kentinde doğdu. Zengin bir baba ile çocuğunu hem ezen hem de inkâr eden bir annenin kızıydı. 14 yaşındayken, babası ona "hayat boyu yalnızlık" bırakarak öldü. Kavan'ın müreffeh ama sevgisiz çocukluğu Avrupa ve Kaliforniya'da geçti. Yazmaya ilk kocası Donald Ferguson'la birlikte yaşadığı Burma'da (şimdiki Birmanya) başladı. "Anna Kavan" adını "Women's Liberation için öncü bir çaba" olarak nitelenen Let Me Alone romanının kadın kahramanından aldı. "Kavan", kahramanın nefret ettiği ve küçümsediği kocasının soyadıydı. (Bu soyadı ayrıca hayran olduğu Kafka'ya da bir göndermeydi.)
Yaptığı İki evlilik de başarısızlıkla sonuçlanan Anna Kavan, 1925'ten ölümüne kadar iyileşmez bir eroin bağımlısıydı. İlk eşinden olan oğlu Bryan II. Dünya Savaşı'nda, Stuart Edmonds'la evliliğinden olan kızı Margaret ise doğum yaptıktan sonra öldü. 1968'de Londra'daki evinde kalp krizi sonucu ölmüş olarak bulunduğunda, elinde yazdıklarında "bazuka" olarak geçen şırıngası vardı.
Anna Kavan, egzotik hayatını yazdıklarına yedirişi, düş dünyası ve kâbus dolu hayal gücü dolayısıyla sık sık benzetilip kıyaslandığı Anais Nin gibi kültleşmiş bir yazar. Düş, mesel, alegori ve masal gibi araç-formlar kullanarak otobiyografik yanları belirgin, ama iyi sindirilmiş, öykü ve romanlar yazdı. Türkçeye Buz dışında iki romanı daha çevrildi: Uyku Tanrısının Evi (Çev. Şefika Komçez) ve Kartal Yuvası (Çev. Roza Hakmen).
Anna Kavan Kitapları - Eserleri
- Buz
- Kartal Yuvası
- Uyku Tanrısının Evi
- Julia ve Bazuka
Anna Kavan Alıntıları - Sözleri
- Milyarlarca tekrardan sonra güneşin artık mekanik olarak hareket ettiğini sanırsınız değil mi? Ancak durum hiç de böyle değil. Seyircilerine ödedikleri paranın karşılığını vermek isteyen bilinçli bir oyuncu gibi, oyunu tüm maharetini kullanarak ilk günkü heyecanla oynar. Kuşkusuz öteki oyuncular sadece ona eşlik etmek için orada bulunurlar. (Uyku Tanrısının Evi)
- Ama bir kez yola çıktıktan sonra geri dönemezdik. Yapılacak tek şey, nereye gideceğimizi bilmesek de yola devam etmekti. (Uyku Tanrısının Evi)
- Felâket başladığında herkes tektir,yapayalnızdır. (Buz)
- Dünya kaçışın mümkün olmadığı bir arktik hapishane olmuştu (Buz)
- Gece karanlık zaman: Merak zamanı; gündüz sorulamayacak sorular zamanı. (Uyku Tanrısının Evi)
- İnanılmaz bir şekilde, hatalarıma rağmen beni seven bir sevgiliden, beni çok uzaklardan soğukkanlılıkla kınayan bir yargıca dönüşmüştü. (Julia ve Bazuka)
- Dış dünyanın gerçekdışılığı tuhaf bir şekilde kendi rahatsız zihinsel durumumun bir uzantısı gibiydi sanki. (Buz)
- Yaşam gerilimdir ya da gerilimin bir sonucu: Gerilim olmasa yaratıcı dürtü de olmazdı. İnsan yaşamı iki kutup, gece ve gündüz, arasındaki gerilimin sonucu olarak ele alınırsa, gece, yani eksi kutup, artı kutup olan gündüzden hiç de aşağı kalmaz. İnsan ilişkileri, gündüze göre çok farklı bir kozmik ışınım etkisinde olan geceleri, uç noktalarda gezinmeye eğilimlidir. İnsanlar çoğunlukla gece doğar ve ölürler. (Uyku Tanrısının Evi)
- İşte istediğiniz menekşeler. Onlar için ta çiçek pazarına gitmek zorunda kaldım. Maalesef biraz pahalı. (Buz)
- Gündüz yaşamı içinde bana yer yoktu. (Uyku Tanrısının Evi)
- Bana öyle geliyor ki bir kişi başka birine yer açmak zorunda olduğu için uzaklaşır. (Julia ve Bazuka)
- Dünya çoktan sona varmış gibiydi. (Buz)
- Ne kadar da karanlık. Biri ayı çalmış olmalı gizlice. (Uyku Tanrısının Evi)
- Onunla bağlantılı olarak birçok mucize meydana gelmişti, bu da yeni bir mucize olabilirdi, kozmik ışınlar ve mutasyon gizemi onları birbirine bağlamıştı madem - bedensiz bir araya gelemezler miydi, sadece rüyalarda mı olacaktı bu? (Julia ve Bazuka)
- "İlk elem duygum, o kayıptan doğal olarak kaynaklanmış olabilir, üzerime o kadar yavaştan, belli etmeden çökmüştü ki; izini süremediğim bir keder." (Kartal Yuvası)
- Ben artık bir zamanlar olduğum insan değilim. Artık ne olmam gerektiğini bilmiyorum. Burada nesneler değişmeye, karanlıkta kaybolmaya devam ediyor. Bu çok rahatsız edici. Her ne olursam olayım, kayıp şeyler arasındayım - bunu biliyorum. Julia ve Bazuka (Julia ve Bazuka)
- Adamın soğuk heykel gözleri bir Merkür'ün gözleriydi, buz-gözler, mesmerik ve tehdit eden. Nefreti özlüyordu kız. (Buz)
- Gerçek hayat nefret dolu ve yorucu bir rüya. (Julia ve Bazuka)
- Gece. Gece karanlık zaman: Merak zamanı; gündüz sorulamayacak sorular zamanı. (Uyku Tanrısının Evi)
- "Geçmiş kaybolmuş ve hiç olmuştu; gelecek, yokoluşun kavranmaz hiçliğiydi. Bütün geriye kalan, 'şimdi' denen durmaksızın büzülen zaman parçasıydı. " (Buz)