diorex
sampiyon

Arda Denkel kimdir? Arda Denkel kitapları ve sözleri

Türk felsefeci, Akademisyen Arda Denkel hayatı araştırılıyor. Peki Arda Denkel kimdir? Arda Denkel aslen nerelidir? Arda Denkel ne zaman, nerede doğdu? Arda Denkel hayatta mı? İşte Arda Denkel hayatı... Arda Denkel yaşıyor mu? Arda Denkel ne zaman, nerede öldü?

  • 08.01.2023 21:00
Arda Denkel kimdir? Arda Denkel kitapları ve sözleri
Türk felsefeci, Akademisyen Arda Denkel edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Arda Denkel hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Arda Denkel hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Arda Denkel hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1949

Doğum Yeri: Ankara

Ölüm Tarihi: 2000

Ölüm Yeri: İstanbul

Arda Denkel kimdir?

Ankara'da doğdu. Saint Benoit Lisesi'nden sonra ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nde okudu. 1972 yılında Şehir Planlama lisans derecesi aldı. Aynı yıl Oxford Üniversitesi'nde felsefe öğrenimine başladı. 1977'de bu üniversiteden felsefe dalında doktora derecesini kazandıktan sonra, Boğaziçi Üniversitesi'nde göreve başladı. 1988'de profesör ünvanını alan Denkel, 1985 ve 1989 yıllarında ABD Wisconsin Üniversitesi felsefe bölümünde konuk öğretim üyesi, 1994'te Uludağ Üniversitesi'nde ve 1995-97 yılları arasında da Koç Üniversitesi'nde ek görevli olarak dersler verdi. Türkiye Felsefe Kurumu, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve Institut International de Philosophie üyeliği yaptı. Avrupa Analitik Felsefe Kurumu'nun (ESAP) yönetim kurulunda da görev almış olan Denkel, Türkçe ve İngilizce olarak çok sayıda makale yayımladı. Denkel'in Türkçe olarak yayımlanan, dil felsefesi, felsefe, tarih, bilgi ve varlık felsefelerini konu alan kitapları arasında Anlam ve Nedensellik (Kabalcı, 1996); Düşünceler ve Gerekçeler I-II (Göçebe, 1997); Anlaşma: Anlatma ve Anlama (B.Ü. Yayınları, 1989) sayılabilir. Bunlardan başka, 1996'da Object and Property başlıklı kitabı Cambridge University Press tarafından basılmıştır. The Natural Background of Meaning başlıklı kitabıysa, Kluwer Academic Press tarafından Haziran 1998'de yayımlandı.

Arda Denkel Kitapları - Eserleri

  • Bilginin Temelleri
  • İlkçağ'da Doğa Felsefeleri
  • Düşünceler ve Gerekçeler
  • Anlam ve Nedensellik
  • Yönletim
  • Düşünceler ve Gerekçeler
  • Nesne ve Doğası
  • Anlaşma: Anlatma ve Anlama
  • Nesne ve Özellik
  • Düşünceler ve Gerekçeler
  • Anlamın Kökenleri
  • The Natural Background of Meaning
  • Bilginin Temelleri

Arda Denkel Alıntıları - Sözleri

  • Yaşayan varlıklar olarak içinde bulundugumuz evrenle sürekli bir karşılıklı etkileşim durumundayız. Yaşamımızı sürdürebilmemiz bu sürekli etkileşimin sürebilmesine baglıdır. Evrenin yaşam işlevlerimiz için uygun ortamlar sagladıgı yerlerde, gereksinimlerimizi onun birçok degişik yönleri ve bölümlerinden karşılarız. Bu amaç dogrultusunda, evrenin degişik durum ve bölümleri üzerinde etkili olur, onları degiştiririz de. (Bilginin Temelleri)
  • Animal communication is not foreign to us humans at all; as has been noted, we utilize this type of communication constantly, both on its own and alongside with the linguistic. Even if we suppose that we are the sole owners of artificial communication, the quasinatural meaning we abundantly produce is good evidence of the evolutionary link that exists between our ways of interacting and those of other species . Right at the fringe of nonnatural meaning, patterns of quasi-natural meaning provide concrete examples of the evolutionary progression. Again, it is mainly in such ways that we communicate with animals themselves . Without the ability to produce animal communication, the human species would be deprived of the necessary basis for creating nonnatural meaning, even though some mutation might help bring about the emergence of the latter. (The Natural Background of Meaning)
  • Kökenlerini Hume ve Kant'tan alan Pozitivizm, 19. yy 'dan başlayarak, Epistemizm 'in en ateşli ve en uzun süreli savunucusu olmuştur. (Düşünceler ve Gerekçeler)
  • Eğer dil doğuştan sahip olduğumuz bir yetiyse, böylesi bir çeşitlilik niye? Bu çeşitliliği doğuştancı öğreti açısından anlaşılır göstermek için Chomsky'nin ortaya attığı "temel yapı" ve "yüzey yapısı" arasındaki ayrım ve "evrensel gramer" kavramları, dilbilimciler arasında "tartışmalı" (controversial) sayılan konuların ötesine aşamamış, bilimsel ve veri düzeyine hiçbir zaman ulaşamamıştır.(21)Burada Chomsky'nin doğuştancılık savlarının felsefi yetkinliği üzerinde daha fazla durmayı düşünmüyorum. (22) (Düşünceler ve Gerekçeler)
  • Chomsky şöyle devam ediyor: "Dil bilen bir kişi, her biri belli bir biçim ve anlam, ya da anlam potansiyeli taşıyan, birbiriyle örtüşmeyen sonsuz sayıda önermenin oluşturduğu bir öbeği belirleyen kimi kural ve ilkeleri öğrenmiş bir kişidir. En düşük zeka düzeyinde bile, bu bilginin kendine özgü kullanımı, şimdi betimlenen anlamdaki özgürlük ve yaratıcılığını korur: İnsan bir yadırgama ya da alışmamışlık duygusu duymadan sınırsız çokluktaki söylenimleri anında kavrayabilmek yetisindedir... Eğer bu doğruysa, insan dilinin hayvan iletişim dizgelerinin evrimi olduğu konusunda kafa yormak da boşunadır" Chomsky , Noam "Knowledge of Language", Times Literary Supplement, 15 Mayıs 1969- (Anlam ve Nedensellik)
  • Yazımı bir sloganla tamamlıyorum: Eski felsefeleri nasıl mı okumalıyız? Profesyonelce ve yaratıcılıkla ... (Düşünceler ve Gerekçeler)
  • Bizi çevreleyen evren nelerden oluşur? Böyle bir sorunun yanıtı, en az bir ölçüde, bu yanıtı vermeye hazırlanan kişinin bilgibilim bağlamında savunduğu felsefi tutumla belirlenecektir. Örneğin, kişi eğer bilginin kaynağına ilişkin olarak deneyci bir görüşe bağlıysa, temele tikel varlığı almak eğiliminde olacaktır. Öte yandan eğer usçu bir tutum içindeyse, nesnel ya da öznel ideaları daha öncel olarak değerlendirebilecektir. Ne var ki, bilgibilimsel yatkmlıklanmız, varlığın temel ögelerine ilişkin inançlarımızı bütünüyle belirlemiyor. Örneğin Russell, deneyci bir felsefe geliştirmiş olmasına karşın, tikeller yanısıra tümel varlıkların da bulunduğuna inanmıştı. O, bu tümellere nesnel idealar olarak değil, kümeler olarak bakmıştır. (Nesne ve Doğası)
  • Varlık iki türlüdür; var olan her şey ya özdekseldir (fiziksel) ya da tinseldir (anlıksal). Bu iki tür varlık birbirine indirgenemez. Descartes tözü var olmak için başka bir şeye dayanması gerekmeyen; kendi başına, bağımsız olarak var olan diye tanımlar. Tin ve özdek bu anlamda tözdürler ve bu nedenle de bütünüyle bağımsızdırlar (Bilginin Temelleri)
  • Böyle bir çözümlemenin ilk aşamasına girişmeden önce ''iletişim'' sözcüğünün bazı ilgilenmediğimiz anlamlarını yolumuzdan sıyırmalıyız. Burada sözünü ettiğimiz iletişim kavramının, ''kitle iletişimi'' (masscommunication), ''kentsel trafik iletişimi'', ''posta, radyo, televizyon aracılığıyla yerine getirilen iletişim'' (tele-communication) gibi kavramlarla ancak dolaylı bir ilişkisi vardır. Bu tür kavramların bizim ilgili olduğumuz kavrama indirgenebileceği, en azından böyle bir indirgemeyi yerine getiren bir çözümlemenin sunu labi leceği kolaylıkla kabul edilebilir. Ancak, bu konular kitabın kapsamı dışındadır. (Anlaşma: Anlatma ve Anlama)
  • Son değerlendirmede, bilim açısından doğruluğu sınanan şey deneydir. Bundan dolayı bilime 'deneysel' diyoruz. Felsefe içinse doğruluğu saptayan, mantıksal uslamlamadır. (Düşünceler ve Gerekçeler)
  • Doğrudan yönletim düşüncesi, bir ad ile onun yönlettiği nesne arasındaki ilişkinin, nesneye ilişkin bilgiden ve nesnenin taşıdığı niteliklerden bağımsız olması sonucunu doğuruyor. Dolayısıyla nesne hangi nitelikleri kazanırsa kazansın, ne gibi değişikliklerden geçerse geçsin, adı, onu yönletir. Bu, nesnenin değişme olanaklarına karşın adının onu yine yönleteceği sonucunu da getiriyor. (Nesne ve Doğası)
  • Yaşayan varlıklar olarak içinde bulundugumuz evrenle sürekli bir karşılıklı etkileşim durumundayız. Yaşamımızı sürdürebilmemiz bu sürekli etkileşimin sürebilmesine baglıdır. Evrenin yaşam işlevlerimiz için uygun ortamlar sagladıgı yerlerde, gereksinimlerimizi onun birçok degişik yönleri ve bölümlerinden karşılarız. Bu amaç dogrultusunda, evrenin degişik durum ve bölümleri üzerinde etkili olur, onları degiştiririz de. (Bilginin Temelleri)
  • Nedenselliğin varolduğu söylenen bir olguda deney verisi açısından saptanabilen şey nedir? Nedensellik bir ilişki olarak düşünülünce, böyle bir olguda ilişkiye öge olan iki olay, bunların uzay-zamanda bitişikliği ve bu ikisinden etki denilenin neden denileni zaman içinde izlemesi (ardışıklık) söz-konusu olmakta, deney verisinde ancak bu saptanmaktadır. Hume bu anlamda ardışık ilişkinin nedensellik olmayabileceğini belirtir. Dolayısıyla, deney verisi içinde saptanan iki özellik nedensel bir ilişki için birlikte yeterli olamayan gerekli koşullar olarak anlaşılmaktadır. (Düşünceler ve Gerekçeler)
  • Kimilerinin inancının tersine, çeviri işlemi felsefe tarihi yapmak değil; zorunlu olan bu koşul, felsefe tarihi için yeterli olmayacaktır. Nasıl mantık felsefe yapmak için yeterli olmayacaktır. Nasıl mantık felsefe yapmak için zorunlu olduğu halde yalnızca mantık yapılarak felsefe yapılmış olmuyorsa, eski filozofun önermelerini günümüz diline yalnızca çevirmekle, bu çeviri zengin bir anlamsal yorum eşliğinde sunuluyor olsa bile, felsefe tarihi yapılmış olamaz. Peki eksik kalan nedir? (Düşünceler ve Gerekçeler)
  • "Şeyler bir arada hem bütündür, hem değildir; hem uyumlu hem de uyumsuz olarak, bir arada ve dağınıktır. Bütün her şeyden bir birlik ve birlikten de her şey oluşur" (DK22B 1 0) "Tanrı gündüz gece, kış yaz, savaş barış, doygunluk açlıktır) (Bunun anlamı: tüm karşıtlardır.) Ateşin baharatla birleşip çıkan kokulara göre adiandınidığı gibi, o da değişim geçirir." (DK22B67) "Denizin suyu hem çok saydam hem de çok bulanıktır. Balıklar için içilebilir ve sağlık verirken, insan için içilmez ve yokedicidir." (DK22B61) "Kalemin çizdiği çizgi hem doğru hem de kıvrıktır." (DK22B59) "Çember üzerinde başlangıç ve son birdir." (DK22B103) "Yaşam ile ölüm, uyanıklık ile uyku, genç ile yaşlı, içimizde birdirler; çünkü öncekiler değişir sonrakilere dönüşürler ve sonrakiler de öncekilere dönüşürler." (DK22B88) (Beni bu dipnotu eklemeye yöneiten Doç.Dr. Yalçın Koç'a teşekkür ediyorum.) (Düşünceler ve Gerekçeler)
  • Bir iletişim olayının kendi iletişimsel geçmişi (yani bu olaydan önce iletişimin sürdürülüyor olup olmaması), kullanılan iletişim davranışının (söylenimin) ve iletişimsel niyet imlemesinin üretilişinin açık seçiklik niteliğini etkileyecektir. (Anlaşma: Anlatma ve Anlama)
  • Öyle ise, felsefeye başlarken felsefeyi ayırt ederek tanıtmak yerine, felsefeyi bir etkinlik olarak sunma yolu ile tanıtmak, sonra da sonuç olarak kimi ayrıştırıcı noktalara değinmek, hem eğitim hem de genel tanıtım amacı açısından, çok daha yararlı olabilir. (Düşünceler ve Gerekçeler)
  • Aristoteles’in varlık öğretisi bilimle çelişen, somuttuk ötesi varlıklar ya da ‘zihinsel yaratıklar’ bulundurmaz. Ancak bilimsel de değildir. Onu bir bilimmiş gibi görmek, olsa olsa bunu böyle yapmış olan nesillerin hatasıdır. (İlkçağ'da Doğa Felsefeleri)
  • …bugün için dört yüz yıldır bilime temel paradigma yapılan atomculuk, Rönesans sonlarında Ortaçağ’ın yetersiz ve başarısız bilimine bir seçenek aranırken, yirmi yüzyıl öncesinden alınıp benimsenmiş ve geliştirilmiştir. (İlkçağ'da Doğa Felsefeleri)
  • Eğer, yalın gerçekçilik, gerçeği olduğu gibi değil de bir görüntüsü aracılığıyla algılamak durumundaysak gerçeği 'doğrudan' değil, 'dolaylı olarak' algılıyoruz demektir (Bilginin Temelleri)

Yorum Yaz