diorex

Arif Akpınar kimdir? Arif Akpınar kitapları ve sözleri

Türk Yazar Arif Akpınar hayatı araştırılıyor. Peki Arif Akpınar kimdir? Arif Akpınar aslen nerelidir? Arif Akpınar ne zaman, nerede doğdu? Arif Akpınar hayatta mı? İşte Arif Akpınar hayatı...

  • 30.05.2022 05:00
Arif Akpınar kimdir? Arif Akpınar kitapları ve sözleri
Türk Yazar Arif Akpınar edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Arif Akpınar hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Arif Akpınar hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Arif Akpınar hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1966

Doğum Yeri: Gölbaşı

Arif Akpınar kimdir?

1966 yılında Gölbaşı'nda doğdu. İlk ve orta öretimini Harmanlı İlköğretim okulunda, orta öğretimini Mersin Gazi Lisesi'nde, yüksek öğrenimini Atatürk Üniversitesi K.K. Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde tamamladı.Gaziantep, Adapazarı, Mersin ve Giresun illerinde edebiyat öğretmenliği yaptı. Ahmet Alperen, Fatmanur ve Muzaffer Ensar'ın babası. Zehra Akpınar'ın eşi.

Arif Akpınar Kitapları - Eserleri

  • Gül Devrine Seyahat
  • Kardan Kanatlar
  • Sarıkamış Hikayeleri
  • Çınar Ağacı
  • Bir Hilal Uğruna
  • Çanakkale İçinde
  • Cephede Bayram
  • Uçurtmamı Vurdular
  • Çağı Aydınlatan Nur Bediüzzaman
  • Peygamber Sevdalıları
  • Gurbet Yolcusu
  • Geç Olmadan
  • Çanakkale'de Efsane Fenerbahçeliler
  • Anadolunun Sırrı
  • Çılgın Efe
  • Namludaki Formalar
  • Hastalıklara Pozitif Bakış

Arif Akpınar Alıntıları - Sözleri

  • "Dünyadan giderken mal, seninle gelmez.Dostlar gelir gelirler ama onlar da mezar taşına kadar. Ölüm gününde dost, hal diliyle der ki: "Sana buraya kadar yoldaşım, bundan öteye gidemem. Bundan ötesinde insana amellerinden başka yardım edecek dost yoktur." Bundandır ki en vefalı yoldaş, yapılan hayırlı işlerdir. (Gurbet Yolcusu)
  • Bir iyilik bin can kurtarır. (Gurbet Yolcusu)
  • Hakk gibi dost İman gibi kuvvet Gaflet gibi acı yoktur. (Ahmet Akpınar) (Gurbet Yolcusu)
  • "İnsan, iyiliğin kölesidir." (Çınar Ağacı)
  • "...Acının içinden geçen ırmak mı daha hüzünlü akar, içinden acı geçen ırmak mı ?..." (Çanakkale'de Efsane Fenerbahçeliler)
  • Allah zorlukları kullarını yarattıktan sonra yaratmıştır. Dolayısıyla yarattığı hiçbir zorluk,kuluna yüklediği donanımı aşacak cinsten değildir. O yaratıp dünyaya gönderdiği ve en şerefli kıldığı insanı aciz yaratmamıştır. (Kardan Kanatlar)
  • Umutsuzluk gitmiş, geriye sadece umut kalmıştı. (Gurbet Yolcusu)
  • Umutlar buz tutar mıydı? Umutlar buz tutuyor, buz oluyordu işte. Nice umutlar Allahüekber Dağları'nda buz olup kalakalıyordu öylece. (Sarıkamış Hikayeleri)
  • Neden hayatın renkleri hep böyle soluk? (Çınar Ağacı)
  • İçinde özlem olmayan gönül; meyvesiz kuru bir ağaç gibi, köpüksüz kahve gibi, gizemsiz çöl gibi... (Çınar Ağacı)
  • Allahüekber kar dağı, Mübarek şehit yatağı, Allahüekber'de söndü, Doksan bin evin ocağı. (Sarıkamış Hikayeleri)
  • Şafak, ana rahmi; sabah, çocukluk; öğle, gençlik; ikindi, olgunluk; akşam, yaşlılığa adım; gece, yaşlılık ve ölüm... Bir de mevsimler var sonra... İlkbaharı gençlik, yazı olgunluk, sonbaharı yaşlılık, kışı ölüm... Kısaca her şey onu tarif edip onu işaret ediyor. İşte ömür! (Gurbet Yolcusu)
  • Dünyalık aşklar, vatan aşkına engel değildi. (Kardan Kanatlar)
  • Allah yarattığı her bir nesneye kendini tanıttıracak bir sır koymuştur. Allah yarattığı bu en şerefli varlığı başı boş bırakmaz. Her bir varlığa nakşettiği sırrı insanın çözmesini ister. (Kardan Kanatlar)
  • Suçlanan çocuklar sonra neden suçlandıklarını değil de hep çarptırıldıkları cezayı hatırlarmış. (Çınar Ağacı)
  • Sevmek; anlamak, bilmek, tanımak ve paylaşmakla olur... (Gül Devrine Seyahat)
  • “O alemi o kadar karanlıklı , o kadar dehşetli gördüm ki en derin kalbimden feryat ettim. ‘EYVAH!’ dedim.” (Gül Devrine Seyahat)
  • Birden kendimi her nesnenin yerini koymaya karar verdim. Bırakın önemsenmeyen bir insanın yerine koymayı, taşın, toprağın, ağacın hatta bilumum hayvanatın yerine koydum kendimi. Yani, empati yaptım. Sonra üzerime umursamadan basıp geçtiğimiz çiçeğin, koklayıp bir kenara fırlattığımız gülün yerine koydum. Üzerine basılıp geçilen çiçeğin, koklanıp atılan gülün, uçarken vurulan bir kuşun, deli diye burun kıvırdığımız yalnız insanların hayatı ne kadar da dramatikti. Öyle ya aslında he varlığın bir hayatı vardı.Ve her varlık fark edilmeyi bekliyordu belki de. Belki de başkalarının ve başka varlıkların varlığını fark edemediğimiz için çirkinleşiyordu hayatımız. (Gurbet Yolcusu)
  • "Ey biçare hasta! Merak etme,sabret. Senin hastalığın sana dert değil ki bir nevi dermandır. Çünkü ömür bir sermayedir, gidiyor. Meyvesi bulunmazsa zayi olur. Hem rahat ve gafletle olsa, pek çabuk gidiyor. Hastalık, senin o sermayeni büyük karlarla meyvedar ediyor. Ey sabırsız hasta! Sabret, belki şükret. Senin bu hastalığın, ömür dakikalarını birer saat ibadet hükmüne getirebilir. Evet, hastalıkla geçen bir ömür, Allah'tan şekva etmemek şartıyla, mü'min için ibadet sayıldığına salih rivayetler vardır. Ey tahammülsüz hasta! İnsan bu dünyaya keyf sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve firakta yuvarlanması şahittir. Demek insan, bu dünyaya yalnız güzel yaşamak için ve rahatla ve safa ile ömür geçirmek için gelmemiştir. Belki azim bir sermaye elinde bulunan insan, burada ticaret ile ebedi daimi bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir. Onun eline verilen sermaye de ömürdür. Eğer hastalık olmazsa, sıhhat ve afiyet gaflet verir, dünyayı hoş gösterir, ahiretini unutturur. Hastalık ise birden gözünü açtırır. Vücuduna ve cesedine der ki: "Başıboş değilsin, bir vazifen var. Gururu bırak, seni yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan." İşte hastalık bu nokta-i nazardan hiç aldatmaz bir nasih ve ikaz edici bir mürşiddir. Ondan şekva değil, beki bu cihette ona teşekkür etmek; eğer fazla ağır gelse, sabır istemek gerektir." (Gurbet Yolcusu)
  • Umutlar buz tutar mıydı? Umutlar buz tutuyor, buz oluyordu işte. (Sarıkamış Hikayeleri)

Yorum Yaz