diorex
Dedas

Arthur Koestler kimdir? Arthur Koestler kitapları ve sözleri

Macar Siyasetçi, Yazar Arthur Koestler hayatı araştırılıyor. Peki Arthur Koestler kimdir? Arthur Koestler aslen nerelidir? Arthur Koestler ne zaman, nerede doğdu? Arthur Koestler hayatta mı? İşte Arthur Koestler hayatı... Arthur Koestler yaşıyor mu? Arthur Koestler ne zaman, nerede öldü?

  • 30.06.2022 08:00
Arthur Koestler kimdir? Arthur Koestler kitapları ve sözleri
Macar Siyasetçi, Yazar Arthur Koestler edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Arthur Koestler hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Arthur Koestler hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Arthur Koestler hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 5 Eylül 1905

Doğum Yeri: Budapeşte, Macaristan

Ölüm Tarihi: 1 Mart 1983

Ölüm Yeri: Londra, Birleşik Krallık

Arthur Koestler kimdir?

Arthur Koestler (5 Eylül 1905, Budapeşte– 3 Mart 1983 Londra) Macaristan doğumlu çok yönlü bir yazar. Asıl adı Kösztler Artúrdur. Babası Leopold Koestler, Kuzey Macaristan'a göçmüş bir Rus yahudisiydi. Roman, gazete yazıları, sosyal felsefe eserleri ve bilim alanında kitaplar yazdı. 1931 yılında Almanya Komünist Partisi'ne katıldı ama yedi yıl sonra, Birleşik Krallık'a göç edince ayrıldı. 1940'ların sonlarına doğru en tanınmış İngiliz anti-komünistlerinden biri oldu. 1950'ler boyunca da aktif olarak siyasete devam etti. Sovyetler'de 1930'lardaki tasfiyeleri anlatan Gün Ortasında Karanlık romanı Stalinizmin kurgusal temsili olarak George Orwell'ın 1984 romanı ile birlikte anılır. 13. Kabile adlı araştırmasında ise Aşkenaz Yahudilerinin tarih sahnesinden silinmiş olan Hazar Türkleri olduğu savını ortaya atmıştır. Bu sav bilimsel çevrelerde halen tartışılmaktadır. Ayrıca Britannica Ansiklopedisi için de maddeler yazmıştır.

Arthur Koestler Kitapları - Eserleri

  • Gün Ortasında Karanlık
  • Geliş ve Gidiş
  • Uyurgezerler - Bir Bilim Tarihi Kitabı
  • Spartaküs
  • 13. Kabile
  • Sıfır ve Sonsuzluk
  • Spartacus
  • Militanlar
  • Ve Özgürlük
  • Ölüm Hücresi
  • İspanya’da Ölüm Güncesi
  • Haçsız Haçlılar
  • Ölüm Korkusu
  • Toprağın Tortusu
  • Mizah Yaratma Eylemi

Arthur Koestler Alıntıları - Sözleri

  • "Hepimiz yüce olanın gü­lünç olandan yalnızca bir adımlık mesafede olduğunu biliriz; bu adımın tersine atılmasıyla kazanılabilecek şeyleri ruhbilimin şimdiye dek dikkate almamış olması şaşırtıcıdır." (Mizah Yaratma Eylemi)
  • Kararsızlık yarım ölüm demektir. (Ölüm Hücresi)
  • "Fazla şey bilirsen, seni asarlar. . "Çok alçak gönüllüysen üstüne basarlar .. (13. Kabile)
  • ... Sonra bir hücreye götürdüler beni. Ve ilk kez dışardan kapanan bir zindan kapısının sesini duydum. (Ölüm Hücresi)
  • Bekleyiş her zaman bir işkencedir, umutsuz bekleyiş ise hepsinin en beteri. (Ölüm Hücresi)
  • MS 1.yüzyılda Çinliler bu istenmeyen Hun komşularını batıya sürmüş ve yüzyıllar boyu Asya'dan kopup Avrupa'ya akacak çığı başlamışlardır. 1.yüzyıldan başlayarak sürekli olarak batıya akan bu gruplar çoğunlukla genel bir sözcük olan "Türk" sözcüğüyle tanımlanmıştır. Bu sözcüğün de Çinceden geldiği ve gerçekte bir tepenin adından alındığı öne sürülmektedir. Ama sonradan bu sözcük, belirli özelliklere sahip dilleri konuşan, yani "Türki" dilleri konuşan bütün kavimlere mal edilmiştir. Dolayısıyla Türk deyimi, Ortaçağ yazarlarının ve bazı çağdaş yazarların kullandığı anlamda bir ırktan çok, bir dil grubunu anlatan bir deyimdir. Bu açıdan bakıldığında Hunlar ve Hazarlar da "Türki" uluslardır. (13. Kabile)
  • Demokrasilerimizin adaleti inkâr ettiğini herkese duyururken seslerimiz erdemli bir öfkeyle nasıl da titriyor. (Militanlar)
  • ... bazı kimseler için Çile çekmemek de çile çekmektir. DONNE (Haçsız Haçlılar)
  • "Mademki kurban gerekli, bari başımıza dert açabilecek olanlardan kurtulalım." (13. Kabile)
  • Gerçekten de, insanın kişiliği denizde bir tuz tanesi gibi eriyor, ama aynı zamanda sonsuz deniz bir tuz tanesine sığabiliyordu. (Gün Ortasında Karanlık)
  • Ne karışık,ne pis hale soktuk altın çağımızı! (Sıfır ve Sonsuzluk)
  • Hikayenin sonu iyi bağlandığında çekilen çileler unutulur. (Gün Ortasında Karanlık)
  • komünistler kollarını kavuşturmuş, düşmanca bir sessizlik içindeydiler. (Militanlar)
  • Acımak insanın bahtsızlığının bir yankısı gibidir ve bu, bahtsızlığı iki kata çıkarır. (Ölüm Hücresi)
  • “İnsan haklı ve doğru edimlerinin bedelini de ödemek zorunda mıdır?” (Gün Ortasında Karanlık)
  • Oğuzlardan bir Türk, birlikte yola çıktıkları İslam misyoneri İbni Fadlan’a sitem etmiş: “Halife bizden ne istiyor? Öldürecek bizi bu soğukta! Ne istediğini bilsek, hemen verir kurtulurduk” demiş. İbni Fadlan cevap olarak; “Bütün istediği ‘Allah’tan başka Tanrı yoktur’ demeniz” diye karşılık verince, Türk gülmüş: “Doğru olduğunu bilsek, söylerdik” demiş. (13. Kabile)
  • Rönesans’ta prensler eğlenmek için saraylarına cüceleri, kamburları, insan azmanlarını, zencileri toplarlardı. Bu tür şeylere gülmeyecek öl­çüde uygarız artık; ne var ki çocuklar aksayan ya da kekeleyenlere, garip telaffuzlu yabancılara, garip giysili insanlara -alışıl­mış kurallardan ayrılan her tür görünüşe ya da davranışa- hâlâ gülerler ya da bunlarla alay ederler. Genç olsun, ergin olsun, bir toplumsal grup ne denli kapalıysa normal kavramı da o denli katıdır ve normalden ayrılan kimseyi alaya almaya o ölçüde ha­zırdır. (Mizah Yaratma Eylemi)
  • Peter: - Bir şey yok, dedi. Senin yemek yediğini görmek hoşuma gidiyor. Dudaklarının ve dişlerinin devinimini izlemek hoşuma gidiyor, her şeyin hoşuma gidiyor (Ve Özgürlük)
  • Hastalıklı bir yüzyılda yaşıyoruz. Hastalığı, tüm sebeplerini mikroskobik bir dikkatle saptadık, ama nereye bir neşter attıysak yeni yeni yaralar açıldı. (Gün Ortasında Karanlık)
  • Hiç bir şey bu nehrin akışını durduramıyordu ve ölüm korkusu denilen kaynaktan beslenerek akıyor, akıyordu. (Ölüm Hücresi)

Yorum Yaz