diorex

Atakan Altınörs kimdir? Atakan Altınörs kitapları ve sözleri

Akademisyen, Felsefeci, Yazar Atakan Altınörs hayatı araştırılıyor. Peki Atakan Altınörs kimdir? Atakan Altınörs aslen nerelidir? Atakan Altınörs ne zaman, nerede doğdu? Atakan Altınörs hayatta mı? İşte Atakan Altınörs hayatı...

  • 22.06.2023 11:00
Atakan Altınörs kimdir? Atakan Altınörs kitapları ve sözleri
Akademisyen, Felsefeci, Yazar Atakan Altınörs edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Atakan Altınörs hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Atakan Altınörs hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Atakan Altınörs hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Doç. Dr. S. Atakan Altınörs, Selami Atakan Altınörs

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri:

Atakan Altınörs kimdir?

Felsefe alanında lisans, yüksek lisans ve doktora öğrenimi gördü. Dokuz ay boyunca Burgonya Üniversitesi’nde burslu olarak bulundu. 2012 yılında doçent oldu. 2002 yılından beri Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde görev yapmaktadır. Dil felsefesi başta olmak üzere, araştırmaları analitik felsefe, Yeniçağ felsefesi, epistemoloji gibi alanlarda yoğunlaşan yazarın çeşitli hakemli dergilerde yayımlanmış Platon, Locke, Berkeley, Rousseau, Herder, Chomsky gibi filozoflar hakkında birçok makalesi yanında Descartes, Leibniz, Bergson, Renan, Ricoeur gibi filozoflardan yaptığı çevirileri vardır. Telif çalışmaları arasında “İdealar ve Dil Bağlamında Locke ile Leibniz” ve “50 Soruda Dil Felsefesi” başlıklı kitaplar bulunmaktadır.

Atakan Altınörs Kitapları - Eserleri

  • 50 Soruda Dil Felsefesi
  • Dil Felsefesi Tartışmaları
  • Dil Felsefesine Giriş
  • İdealar ve Dil Bağlamında Locke ile Leibniz
  • Dil Felsefesi Sözlüğü
  • Anlam Doğrulama ve Edimsellik

Atakan Altınörs Alıntıları - Sözleri

  • Çözümleyici geleneğin filozofları dil eleştirisi merkezli felsefe anlayışlarını, "metafizik" ya da "spekülatif" diye nitelendirdikleri geleneksel felsefedeki düşünceleri irdelemenin biricik yolu olarak sunmaktadır. Bu anlayış en özlü ifadesini Reichenbach'ın şu sözünde bulmaktadır:"Yalnışın eleştirisi, dilin eleştirisiyle başlar". (Anlam Doğrulama ve Edimsellik)
  • "Bir düşüncenin bileşimini meydana getiren idealar zihinde eşzamanlıyken konuşmada art arda gelir: demek ki düşüncelerimizi analiz etme yollarını bize sağlayan dillerdir." (Dil Felsefesi Tartışmaları)
  • Fakat "anlam" bütünüyle "referans"a indirgenemez. Sonuçta Denkel'in son derece yerinde tespitindeki gibi, bir dilsel ifadeyle bildirilen yargının doğru ya da yanlış olabilmesi için o ifadenin bir anlam taşıması şarttır; bir başka deyişle anlamsız olan ifadeler bir doğruluk değerinden de yoksundur. Ama referansiyel görüşün öne sürdüğü haliyle, bunun tersi geçerli değildir. Yani doğruluk, anlamlılığın koşulu değildir. Ne doğru ne de yanlış olduğu halde anlam taşıyan beyanlar vardır. (50 Soruda Dil Felsefesi)
  • "Metafizik, sembollerden yakasını kurtarma iddiasında olan bilimdir." (Dil Felsefesi Tartışmaları)
  • Bu konuda özellikle on dokuzuncu yüzyılda, lengüistiğin doğum sancılarının yaşandığı bir bilim-öncesi tartışmalar ikliminde o kadar çok sayıda spekülasyon yapılmıştır ki, Paris Lengüistik Topluluğu 1866 yılında bu konuda tebliğ sunulmasını ve yuvarlak masa toplantıları yapılmasını yasaklamıştır. (Dil Felsefesine Giriş)
  • “Aşk'' ve “nefret” gibi sözsel kategorilerin kazanılması, kendi içinde, deneyimin biçimlenmesine yol açar. Birçok durumda, uygun sözcükleri öğrenmeden, bazı deneyimleri edinmek olanağı bulunmayabilir. (Dil Felsefesine Giriş)
  • "Logos'un varlığını mutlak surette reddedip ondan yoksul bırakılacak olursak netice itibariyle herhangi bir şey üzerine söz söyleme imkânı elimizden alınmış olur." - Platon (Dil Felsefesi Tartışmaları)
  • Doğadaki seslerin taklit edilmesiyle oluşturulmuş sözcükler. Tınlamak, çınlamak, üflemek, oflamak, şırıl şırıl akmak, püfür püfür esmek gibi Örnekler birer yansımadır. (Dil Felsefesi Sözlüğü)
  • Örneğin XIII. yüzyılda Ramond Llull, tüm insanların Hristiyanlığa iman etmesini sağlamak amacıyla ars magna adını verdiği kusursuz bir dil projesi geliştirmiştir. XV. yüzyılda ise Memet Muhiddin’in –Babil Kulesi mitosundan esinlenerek– “Bâlibilen” diye adlandırdığı romantik bir yapay dil projesi üzerinde çalıştığı bilinmektedir. Pragmatik bir niyete dayanarak geliştirilmiş uluslararası yapay dillerin en şöhretlisi kuşkusuz, Polonyalı araştırmacı Dr.L.L. Zamenhof tarafından icat edilen Esperanto’dur. Lebniz’in ars combinatoria’sı ise, felsefî ideal dil projelerin içinde en iddialı olanıdır. (Dil Felsefesine Giriş)
  • Söz, insanların bir ruhu olduğunun emaresidir. (Dil Felsefesi Tartışmaları)
  • Carnap ise Felsefe ve Mantıksal Sözdizim (philosophy and logical Syntax) isimli çalışmasında, "anlam" ın iki düzeyi olarak "bilişsel(cognitive)" ve "duygusal (emotional)" anlamı birbirinden ayırmaktadır. Metafizik ve şiirsel ifadelerin duygusal anlamlı olduğunu söyleyen Carnap, bu tür ifadelerin olgusal bir sav olmadığını ve bundan dolayı ne doğru ne de yanlış olduğunu belirtmektedir. Carnap'a göre onların bir şey dile getirdikleri yadsınamaz, fakat yine de bir imlemleri(meaning), bilişsel bir içerikleri yoktur. (Anlam Doğrulama ve Edimsellik)
  • Gösteren ve gösterilen. Bir sözcüğün göstereni, onun kavramsal içeriği ya da dış dünyadaki nesne karşılığı dışında kalan işitsel öğedir. Örneğin, ‘ağaç’ sözcüğünün gösterileni ağaç imgesi ya da idesi iken, göstereni ‘a/ğ/a/ç’ sesleridir. (Dil Felsefesi Sözlüğü)
  • ... birisinden bir şey yapmasını rica eden kişi, bunun yapılmasını arzuladığını; birisine bir şey yapmaya söz veren kişi, bunu yapmaya gücü olduğunu dışavurur. Örneklerde sırasıyla, o şeyin yapılmasını arzulamadığı hâlde ricada bulunan ya da yapacak gücü olmadığı halde söz veren kişi, içtenlik koşulunu ihlâl etmektedir. (Dil Felsefesi Sözlüğü)
  • "Tümellik kavramlarımızın değil, adlandırmalarımızın bir özelliğidir ve bu bakımdan da tümeller dilin dışında var olan entiteler değildir." (Dil Felsefesi Tartışmaları)
  • Geniş anlamıyla, Platon ve Aristoteles ile başlayan ve Ortaçağ boyunca süren tümeller tartışmasında, Roscelinus gibi filozoflarca savunulmuş ve “tümel” denen şeylerin gerçekte var olan özleri belirtmeyen sesler, adlandırmalar olduğu biçimindeki tez. (Dil Felsefesi Sözlüğü)
  • Humboldt, konuşmanın düşünceyi yaratan bir fenomen olduğunu savunmuştur. Ona göre yaşam olaylarını dilden ayırmak mümkün değildir. Tarih de böyle olayların ardışıklığı olarak dilden bağımsız düşünülemeyecek bir gelişim sürecidir. Humboldt, insan topluluklarının ulus niteliği kazanmasında dil ortaklığının önemli bir belirleyici olduğunu düşünmektedir. (Dil Felsefesi Sözlüğü)
  • I. Bir sözceleme eşlik eden tonlama, vurgu gibi öğelerin ortak niteliği. II. Bu tür öğeler yardımıyla aktarılan ileti. (Dil Felsefesi Sözlüğü)
  • "Diğer bütün semiyotik sistemlerdeki gibi dilde de işareti oluşturan şey, diğer işaretlerden farklılığıdır; yani, işaretin mizacı 'ayrım'dır." (Dil Felsefesi Tartışmaları)
  • Frazier'ın ağzından Skinner şöyle der: Sizin kadar bende despotizmi sevmiyorum. Cehaletin despotizmini sevmiyorum. Görmezden gelmenin despotizmini, sorumsuzluğun despotizmini, rastlantının despotizmini sevmiyorum; ve demokrasinin despotizmini de! (Dil Felsefesi Tartışmaları)
  • Özne ve yüklem (mantıksal anlamda anlaşıldığında) elbette ki düşüncenin öğeleridir; bilgi için durduklarıyer aynıdüzeydedir. Özne ile yüklemi birleştirerek kişi yalnız bir düşünceye ulaşır, asla anlamdan göndergeye, bir düşünceden onun doğruluk değerine geçmez. (Dil Felsefesine Giriş)

Yorum Yaz