Aydın Şimşek kimdir? Aydın Şimşek kitapları ve sözleri
Konuşmacı, Yazar, Şair Aydın Şimşek hayatı araştırılıyor. Peki Aydın Şimşek kimdir? Aydın Şimşek aslen nerelidir? Aydın Şimşek ne zaman, nerede doğdu? Aydın Şimşek hayatta mı? İşte Aydın Şimşek hayatı...

Doğum Tarihi: 1960
Doğum Yeri: Çorum
Aydın Şimşek kimdir?
Aydın Şimşek; 1960 doğumlu. Memur bir ailenin çocuğu olduğu için yerleşik bir düzeni olamadı. Öğrenimini çeşitli il ve ilçelerde tamamladı. 1979 yılında devlet memuru oldu. 1983 yılında yargılandığı Sıkıyönetim Mahkemesince işine son verildi.
1980’den itibaren, Yarın, Adam Sanat, Virgül, Varlık, Defter, Fanatik, Yaba-Öykü, Damar, Dönemeç, Argos, Edebiyat Eleştiri, İle, Agora, Bilim ve Ütopya, Kum, Papirüs, Sanat Olayı, Milliyet Sanat, Parantez (Almanya) Visions (Amerika), Kuş (Yugoslavya), Sanat Edebiyat Gazetesi (İngiltere), Cumhuriyet, Cumhuriyet Kitap Eki, Gündem Gazetesi, Radikal
Kitap Eki v.b. dergi ve gazetelerde şiirleri, deneme ve eleştiri yazıları yayımlandı. Yazıları ve şiirleri çeşitli dillere çevrildi.
Bir süre Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi Karşılaştırmalı
Edebiyat Bölümü’nde dersler verdi.
Şimdilerde, “Deliler Teknesi” ve “Öykü Teknesi” adlı Edebiyat-Sanat dergilerini çıkarıyor. Kanguru Yayınlarını yönetiyor.
Şiir Kitapları
Ertelenmiş Buluşma 1. baskı Yaba Yay. (1986)
Arınmış ve Ölümsüz (1989 İ.H.D. Şiir Ödülü)
Ayrılıklar İmgedir (1996 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü)
Aşk Ayrılığı da Bilir (2001 Ses Şiir Ödülü)
Susmalar Kitabı (2003 Behçet Aysan Şiir Ödülü)
Sesler Kitabı (2007)
Adalar Kitabı (2010 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü)
Araştırma - İnceleme Kitapları
Siyasal Tarih Sürecinde Sanat ve İktidar (Ümit Yay.)
Estetik ve Mücadele Estetiği (İlya Yay.)
Yaratıcı Yazarlık ve Deneysel Düşünme (Kanguru Yay.)
Calvino’yu Niçin Okumalı? (Kanguru Yay. 2009)
Hızın ve Devrimin Sanatı: Fütürizm (Kanguru Yay. 2009)
Aydın Şimşek Kitapları - Eserleri
- Yaratıcı Yazarlık ve Deneysel Düşünme
- Hiçbir Şey Silemez Aşkı - Mayakovski
- Kopuk ve Hiç
- Yazma Yaratma ve Okuma Cesareti
- Bebek Patikleri
- Adalar Kitabı
- Aşk Ayrılığı da Bilir
- Arınmış ve Ölümsüz
- Ertelenmiş Buluşma
- Sanat ve İktidar
- Susmalar Kitabı
- Bahçeler Dili
Aydın Şimşek Alıntıları - Sözleri
- Sanat insanin içinde olan şeyi açığa vurur. Oysa günümüzde her sey dissalliktir,sanat ise içsellik olmalidir. Hep ayni seyleri duymak isteyenler için hep ayni şeyleri söyleyip yazanlar,olsa olsa gündelik sanatçılar olabilirler. (Sanat ve İktidar)
- Gerçekten yazma eylemi edebi değer olarak mı önceleniyor yoksa giderek popülerleşen hayatlar acısından, yazı da kışkırtılmayla mı karşı karşıya? Ya da söz patlamasını yazıya indirgeyen,yazıyı oluşturan estetik ve etik incelikleri aşındıran,işlevini yabancılaşma olarak yazıdan ya da yazardan alan yeni bir sürece mi tanıklık ediyoruz? (Yaratıcı Yazarlık ve Deneysel Düşünme)
- Sensin övdüğüm elbet süslü püslü sarışın yosma. (Hiçbir Şey Silemez Aşkı - Mayakovski)
- Bir çocuk tanrının öldüğünü annesinin öldüğü gün öğrenir. (Kopuk ve Hiç)
- Kapitalist toplumdaki gelişme evreleri ile gerçekçiliğin nitelikleri de değişkenlik göstermektedir. Bu nedenle, Romantik gerçekçilikten yola koyulan burjuva sanatçıları, toplumun işleyiş yasalarından etkilenip ortaya çıkan sanatın,düzeni eleştirmesine, düzendeki büyük haksızlıkları göstermesine ve tüm olumsuzluklara ilişkin yöntem geliştirmesine kadar uzun bir yolu katetmişlerdir. Bu yolun sonuna ise Eleştirel Gerçekçilik denilmektedir. Eleştirel gerçekçilik kavramı ne yazık ki çoğu zaman elastikidir, belirginlik taşımaktan uzaktır. Bu nedenle eleştirel gerçekçilerin sundukları iyi ve kötü kavramları çoğu zaman ters sonuçlar verebilir. "Gerçeği, var olanı olduğu gibi değil de soyutlaştırarak yazarın ve şairin arzusu doğrultusunda olması gerektiği şekilde sunuyor. Böylece iyi ve kötü de gerçeklikten uzaklaşıyor. Romantiklerin iyi diye sundukları kişilikler gerçekte kötü, kötü diye sundukları kişilikler gerçekte iyi olabilirler. (Sanat ve İktidar)
- Her tartışmada değişmeyen tek mutlaklık insana ilişkin bir durumu ve çoğu zaman da kabul görmenin içeriğidir. Bu soruların önemli yanı 'insan nedir' sorusu, yani soruyu soranın kendisine dönerek kendisini ,kendi türünü sorguladığı sorudur.. Soru insanın kendisini bilme, kendi varlığının ya da türünün temel iralayıcılığını belirtme çabasının bir sonucudur." diyor Scheler. Aristoteles sorunun yanıtını politikada vermektedir. Politika, yurttaş (bütün anlamlarıyla) yaratmanın, bireyi iyi kılmanın ve sonuç-mutluluk ilişkilerinin temelidir. Bu yüzden birey, politik bir davranış sonucudur, bu davranış öncelikle etik ve estetik üretir. Söz konusu olan, politikayla açığa çıkan birey ve erdem bütünlüğüdür. Epikuros ise, bireyin temelini mutlulukla özdeşleştirir. Mutluluk ise haz olarak tanımlanır. Mutluluk tinseldir, bu yüzden ruh dinginliğinin sağlanması gereklidir. İnsan ruh dinginliğine eriştikçe mutlu olacaktır ve mutluluk bireyin kötülük üretmesine engel olacaktır. Protagoras'ta insan her şeyin ölçüsüdür, Aristotelesçi Aquinolu Tomas'ta ise, tanrı her şeyin ölçüsüdür. (Sanat ve İktidar)
- "Senin payına ayrılmış zaman o kadar kısa ki; bir saniye yitirdin mi bütün ömrünü elden çıkardın demektir; çünkü ömrün yitirdiğin zamandan daha uzun değildir..." F. Kafka (Bir Savaşın Tasviri) (Kopuk ve Hiç)
- Bu aşk belki de son aşkıdır dünyanın yanar bir veremlinin kızıl rengiyle. (Hiçbir Şey Silemez Aşkı - Mayakovski)
- Mezar taşında "Bunca gürültü koca bir sessizlik içinmiş!" yazan Ejder. (Kopuk ve Hiç)
- Susalım Tanrıların cehennemidir seslerimiz Sonsuzluğa ele geçirinceye kadar (Susmalar Kitabı)
- Sadece anlaşır olanı anlayanlar, çok az şey anlıyordur. (Kopuk ve Hiç)
- Aşk her şeyin kalbi. Bu kalp ölünce, her şey ölüp gider, anlamsızlaşır. Ama yürek çalışırsa, her şey üzerine konuşulabilir. Yüreğimin çalışmasından yoksun kalırsam, ölürüm. (Hiçbir Şey Silemez Aşkı - Mayakovski)
- Garip bir gerçeklik olarak, günümüzde bilmenin tersi cehalet değil, yalan ve hiledir artık. Çünkü modern akilcılığın geldiği yer, kitlesel öldürme, yok etme sanayidir. Bu nedenle neredeyse topraklarından faşizm geçen tüm ülkelerde, eleştirel ve tarihsel bir bellek yaratabilmek için soykırım müzeleri kurulmuştur. Ancak büyük bir insanlık trajedisini faşizmin gerçek yüzünü göstermesi, sergilemesi gereken bu müzeler çoğu zaman gerçek amaçlarını unutmuşlardır. Bu müzelerden bir tanesi de Amerika'da, Washington kentindeki Soykırım Müzesi'dir. "Müzeye girerken, yaşınıza, cinsiyetinize uygun bir soykırım kurbanının fotoğraflı kimlik kartını alıyorsunuz.Üç kata yayılmış sergiyi gezerken, bu kartı önünüze çıkan bilgisayarlara sokup, yerine geçtiğiniz kurbanın başına gelenleri izliyorsunuz. Sonunda ya sağ kurtuluyorsunuz, ya da vurularak, zehirli gazla veya yakılarak öldürülüyorsunuz. Açlıktan ya da tifüsten ölmek üzere kalabalık bir koğuşa da kapatılmanız mümkün. Hepsinden kötüsü her taraftaki video cihazlarında, kitle imha gruplarının insanları vurmasını, kılıçtan geçirmesini, hendekleri çıplak insan cesetleriyle doldurmasını seyrediyorsunuz. Konumuzun dışına çıkarak aktardığım bu alıntı, soykirimların bile zihnin sınırları içerisinde, soykırım lunaparkına dönüştürüldüğünün, bellek yitiminin eleştirel zekânın varliğına karşı sürdüğünün bir göstergesidir. Çağımız sadece kitlesel öldürme çağı değil, aynı zamanda ölüleri unutma ve ölümleri sirke çevirme çağıdır. (Sanat ve İktidar)
- Yalnızca anlaşılır olanı anlayanlar, çok az sey anlıyor demektir. Marie von Ebner-Eschenbach (Sanat ve İktidar)
- Hiçbir şey silemez aşkı ne tartışmalar ne ayrılık... (Hiçbir Şey Silemez Aşkı - Mayakovski)
- Unut beni kalabalığın cinnetinde bağışla bütün dillerimi dinlerimi, unut ve sus (Susmalar Kitabı)
- Şimdi anımsadığım tek şey unuttuklarım, bir tek bunu biliyorum. (Kopuk ve Hiç)
- Nedense götürdüklerine değil de, kaybettiklerine değil de, gelecek olanlara yönelir kalbimiz. Kalp yanıltır ve bir rüzgar dalgınlığında kalır insan. (Kopuk ve Hiç)
- Yoldaşlar uyanın ve yeni sanatlar verin bize, ülkeyi çamurdan çıkarmak için ! (Hiçbir Şey Silemez Aşkı - Mayakovski)
- Herkesin kaçmak istediği yaşadığıdır aslında. (Kopuk ve Hiç)