diorex

Baron de Tott kimdir? Baron de Tott kitapları ve sözleri

Gezgin Baron de Tott hayatı araştırılıyor. Peki Baron de Tott kimdir? Baron de Tott aslen nerelidir? Baron de Tott ne zaman, nerede doğdu? Baron de Tott hayatta mı? İşte Baron de Tott hayatı... Baron de Tott yaşıyor mu? Baron de Tott ne zaman, nerede öldü?

  • 05.07.2023 03:00
Baron de Tott kimdir? Baron de Tott kitapları ve sözleri
Gezgin Baron de Tott edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Baron de Tott hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Baron de Tott hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Baron de Tott hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: François Baron de Tott

Doğum Tarihi: 17 Ağustos 1733

Doğum Yeri: Fransa

Ölüm Tarihi: 24 Eylül 1793

Ölüm Yeri: Macaristan

Baron de Tott kimdir?

François Baron de Tott, Türkiye'ye iltica eden, daha sonra Bercsenyi hafif süvari tümeniyle Fransa'ya giden ve orada baronluğa yükseltilen bir Macar asilzadesinin oğludur. 17 Ağustos 1733'te Fransa'nın Chamigny köyünde doğdu. Genç yaşta babasının bulunduğu tümene katılarak, 1754'te teğmen oldu.

Baron de Tott, Fransa hükümeti tarafından, Osmanlı Devleti nezdine elçi tayin edilen eniştesi Vergennes'in sekreteri sıfatıyla, 1755'te İstanbul'a geldi. Asıl görevi Türkçe öğrenmek, Osmanlı İmparatorluğunun durumunu incelemek ve özellikle Kırım ile ilgili bilgi toplamaktı. 1763'te Paris'e döndü. 1766'da Fransa hükümeti tarafından İsviçre'ye gönderildi. 1767 yılında ise Kırım hakkında incelemelerde bulunmak ve Tatarları Ruslara karşı kışkırtmak amacı ile Kırım konsolosu tayin edildi. 1768 yılında çıkan Osmanlı-Rus Savaşı'nda önemli rol oynadı. Bir süre sonra Kırımdan ayrılarak İstanbul'a gelen Baron de Tott, Osmanlı hükümeti tarafından, Çanakkale'yi zorlayan Rus donanmasına karşı Boğazı korumakla görevlendirildi.

Humbaracı Ahmed Paşa'nın izinde yürüyerek Osmanlı ordusunda bazı yenilikler gerçekleştirmeye çalıştı. Yeni toplar döktürdü. Sürat topçuları ocağını kurdurdu. Boğazda kaleler inşa ettirdi ve Haliç'te bir Hendesehane açtırdı. İskenderiye, Halep, İzmir, Selanik ve Tunus başta olmak üzere bütün Akdeniz sahillerini dolaştı ve Süveyş kanalının açılması konusunda incelemelerde bulundu. Hatıralarını 4 ciltlik bir kitapta toplayan Baron de Tott, Fransız İhtilalinden sonra gittiği İsviçre'den Macaristan'a döndü ve 24 Eylül 1793'te burada öldü.

Baron de Tott Kitapları - Eserleri

  • Türkler

Baron de Tott Alıntıları - Sözleri

  • Babam Türklerin gemiye çıkmalarını önlemek için feluka kaptanına bir kaç şişe likör armağan etmemizi önerdi. Bu armağanları almak için gelen muço yanlışlıkla 6 şişe lavanta esansı getirdi, bu hatayı telafi etmek için muçoyu geri göndermeye hazırlanırken babam, lavantanın da aynı işi göreceğini söyşeyerek engel oldu. Şişeleri verdik ve felukadan ayrıldık; fakat Türkün sabırsızlığı bir müddet sonra dikkatimizi çekti, şişelerden birini aldı, tıpasını açtı ve bir dikişte içini boşalttı ve başı ile bize beğendiğini işaret etti. Babam hariç hepimiz birazdan arka üstü devrilmesini bekliyorduk, halbuki biraz sonra ikinci şişe açıldı, yine dibine kadar içildi. Bu sefer bir şey olmayacağından dolayı rahattık. (Türkler)
  • Bir Alman Bab-ı Aliye gelip İslam olmak istediğini söyledi. Ragıp Paşa gerçek nedeni araştırmak istedi, yeniden sorguya çekilen müslüman adayı gayet sofucasına, rüyasında Muhammed’i gördüğünü ve müslümanlığa ait lütuflardan faydalanması için buraya çağrıldığını itiraf etti. Bunun üzerine Ragıp Paşa işte garip bir kaçık! dedi. Muhammet bir Alman’a görünmüş hemde bir kafire! halbuki ben yermiş yıldır beş vakit namaz kılarım, bana bir kere olsun görünmedi. Muhakkak anasını babasını katletmiştir, bana gerçeği söylemezse onu asacağımı söyleyin dedi. Bu tehditten korkan Alman, öğretmen olduğunu bir müddet sonra sıkıcı kuşkular uyandırmak talihsizliğine uğradığını, çocukların aileleri tarafından şiddetle tenkit edildiğini, mahkemenin kendisini cezalandırmak için topandığını ve İstanbul’da böyle meseler için bu kadar gürültü kopmadığı öğrenerek buraya gelmeye karar verdiğini itiraf etmek zorunda kaldı. (Türkler)
  • Hünkâr, mühendis olarak geçinenlerin bundan böyle iki hükümet yetkilisinin nezaretinde tarafımdan sınava tâbi tutulacağını açıkladı. Sınav günü toplanıldığında, sınanacak olan bilginler kadar ben de endişeliydim. Zira hem onlara galebe çalmak, hem de onları incitmemek istiyordum. Teşkil edilen kurul önünde işi fazla zorlaştırmadan soru sormaya karar verdim; İsmail Bey'in açış konuşmasından sonra söz bana bırakıldı. Mühendislere bir üçgenin üç açısının toplamının değerini sordum. Soruyu tekrar etmemi istediler; bir müddet düşündükten sonra içlerinde en cüretli olanı üç açının toplam değerinin üçgene bağlı olduğunu, her üçgen için ayrı değere sahip olacağını söyledi. Böylesine saçma bir cevap alacağımı bilseydim bu soruyu hiç sormazdım. (Türkler)
  • Eybedullah Sultan daha altı aylıkken, gözde yapılmaktan ziyadep parasına tamahen eyaletlerden birinde görevli paşalardan bitine nişanlandı. Paşa böylesine yüce bir bağlılığın şerefinden çok, nişanlısının bakımını karşılamak maksadıyla yılda yüz bin altın göndermek mecburiyetinde olduğunu hissetti. (Türkler)
  • Türklerin kendi lisanlarının fakirliğinden Arapça ve Farsça’dan dilbilgisi kuralları alıp bunlardan beş ayrı alfabe yaratmaları ve yazarların arzularına göre harf çeşitleri kullanmalarıdır. Özellikle bu uygunsuzluklar yüzünden Türkler cehaletin pençesine düşmüş ve soyut bilimlerde gerilemişlerdir. (Türkler)
  • Buna karşılık, Kaymakam olan Vezir gayet ciddî bir şekilde Osmanlı ordusunun kalabalık olup olmadığını bana sordu. Eğer öğrenmek isteseydim, bunu benim size sormam gerekirdi, diye cevap verdim. Bilmediğini belirtti. Peki nereden öğrenebilirim? diye sordum. Gazette de Vienne'den dedi. Şaştım kaldım. Bir araya gelmiş bunca budalalık Sultan Mustafa'nın ileri görüşlülüğü ile asla bağdaşamazdı. Bu imparatorluk için en talihsiz nokta, sallantılı bir sağlığa sahip olan Sultan Mustafa'nın, tahtı kardeşi Abdülhamid'e bırakarak dünyadan göçüp gitmesidir. (Türkler)
  • BARON Hz. Muhammed'in yasası bundan daha iyi bir şekilde yerine getirilemez; ancak Osmanlılar Kur'an*ı Kerîm e bu kadar bağlı değiller. İHTİYAR Biz de konukseverlik göstererek bu kutsal kitaba itaat ettiğimizi iddia etmiyoruz. Müslüman olmadan önce insanız, insanlık törelerimizi tâyin etmiştir, bunlar şerîatten çok daha eskidir. (Türkler)
  • Suçluyu ölenin en yakın akrabasına teslim eden Türk yasası, ölenin kanını savunma hakkını en yakın akrabasına tanıyan Şerîat yasalarından alınmıştır. (Türkler)
  • Bir Yahudi'nin kölesi efendisini bağda öldürmüştü; ölünün en yakın akrabaları tarafından dâvâ açıldı. Suçlu yakalanıp mahkemesi devam ederken bazı gayretkeş Müslümanlar, bağışlanmasını sağlamak maksadıyla zavallı adamı Müslüman olmaya ikna ettiler. Han tarafından verilen idam kararına, suçlunun islâm olduğu ileri sürülerek karşı çıkıldı. Kırım yasalarına göre suçlu, hakarete uğrayan veya mağdur durumda olanın dâvâsını yürüten tarafından öldürülerek cezalandırilirdi. Bu durumda bir Müslüman'ın Yahudilerin eliyle katledilmesinin doğru olmayacağı iddia edildi, ama bütün çabalar boşa gitti; Han cevabında, eğer kardeşim suçlu olsaydı onu bile Yahudilerin eline teslim etmekten çekinmezdim diye cevap verdi; eğer islâmiyeti seçmesi samimî ise İlâhî Adalet'in bu yüzden onu mükâfatlandırmasını dilerim, ama ben adaleti yerine getirmekle yükümlüyüm. (Türkler)
  • BARON Bu ayrımı gayet iyi farkediyorum fakat bu dahi sizin evlerinizde gördüğüm Avrupa sitili eşyaların kaynağını açıklayamıyor. İHTİYAR Öğrenmek istediğiniz kaynağı daha iyi açıklayamam; bu aile eşyaları Avrupa kaynaklı olamaz: biz bu ailenin en büyük dalıyız; asıl sizin eşyalarınız Kırım sitilindedir. (Türkler)

Yorum Yaz