Beşir Fuad kimdir? Beşir Fuad kitapları ve sözleri
Türk asker , çevirmen , gazeteci , fikir adamı , yazar Beşir Fuad hayatı araştırılıyor. Peki Beşir Fuad kimdir? Beşir Fuad aslen nerelidir? Beşir Fuad ne zaman, nerede doğdu? Beşir Fuad hayatta mı? İşte Beşir Fuad hayatı... Beşir Fuad yaşıyor mu? Beşir Fuad ne zaman, nerede öldü?

Doğum Tarihi: 1852
Doğum Yeri: İstanbul
Ölüm Tarihi: 1887
Ölüm Yeri: İstanbul
Beşir Fuad kimdir?
1852’de İstanbul’da dünyaya geldi. Gürcü asıllı bir aileye mensuptur.[1] Babası Maraş ve Adana mutasarrıflıklarında bulunmuş olan Hurşid Paşa, annesi Giresunlu Memiş Paşa 'nın kızı Habibe Hanım' dır.[1]
İstanbul Fatih Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra öğrenimine babasının görevli olduğu Suriye’de, Halep Cizvit Mektebi’nde devam etti. Bu okulda çok iyi derecede Fransızca öğrendi. 1871’de İstanbul Askeri İdadisi’ni, 1873’te Mekteb-i Harbiye'yi bitirdi. Üç yıl Sultan Abdülaziz'in yaverliğini yaptı. 1876-1877 Osmanlı-Sırp Savaşı başlayınca gönüllü olarak savaşa katıldı. Ardından 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ‘nda ve Girit isyanlarının bastırılmasında gönüllü görev aldı. Girit'te birkaç yıl kaldı. Bu süre içinde İngilizce ve Almanca öğrendi.[4]
İlk evliliğini çok genç yaşta iken halayığı ile yapan ve bu evlilikten Mehmet Cemil bir oğlu olan Beşir Fuad kısa bir süre sonra eşinden boşanarak saray doktoru Kadri Paşa’nın oğlu Salih Paşa’nın kızı Şaziye Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Namık Kemal ve Mehmed Selim adlı iki oğlu oldu.[5]
Beşir Fuad bilim ve felsefeye ilgi duyuyor; çok iyi derecede İngilizce, Almanca ve Fransızca bildiği için Batıda gelişen fikir ve sanat akımlarını hızla ve yakından izleyebiliyordu.[6]1883 yılında Mustafa Reşid’in çıkardığı Envâr-ı Zekâ dergisine çeviriler yaparak yazı hayatına başlayan Beşir Fuad, 1884'de askerliği bıraktı.
1884’ten itibaren kendisini tamamen yazı ve yayın hayatına verdi. Gazetelerde bilimsel, felsefî ve askeri yazılar, tiyatro değerlendirme yazıları, dil öğrenimi hakkında yazılar, çeviri kitaplar yayımladı. Üç yıllık çalışması sonunda 16 kitap 200 makale yayımlayan Beşir Fuad, Osmanlı aydınlarına Emile Zola, Alphonse Daudet, Charles Dickens,Flaubert,Auguste Comte, Karl Georg Büchner, Herbert Spencer, Jean le Rond d'Alembert, Julien Offray de La Mettrie, Diderot, Claude Bernard, Gabriel Tarde gibi Batılı düşünür ve yazarları kitapları ve yazılarıyla tanıttı.
1884’te yazarlık ve gazeteciliğin yanısıra dergiciliğe de başladı. Birkaç arkadaşıyla önce Hâver ardından Güneş dergisini çıkardı. Hâver dört sayı, fen ağırlıklı yazlılar yayımlayan Güneş on iki sayı sonra kapandı. Bir buçuk ay kadar Ceride-i Havadis'in başyazılarını yazdı, Ceride-i Havadis kapatılınca Tercüman-ı Hakikat ve Saadet' gazetelerinde makaleler yayımladı.
Edebi alanda eser vermese de edebi tenkit alanında dikkate değer görüşler ortaya koyan Beşir Fuad, devrinde pek çok edebiyatçı ile ters düştü; dönemin Romantizm’den etkilenmiş yazarlarına karşı fen ve felsefenin ve maddenin gücünü ve önemini savundu. Sanat ve felsefeyle ilgili düşüncelerini en açık şekilde Muallim Naci ile mektuplaşmalarını içeren “İntikad” adlı eserinde ortaya koydu.[7] Menemenlizade Tahir ve Namık Kemal ile şiddetli polemiğe varan tartışmalara girişti.
1885’te Victor Hugo’nun ölümü üzerine onun hakkında bir küçük eser kaleme aldı. Bu eser, Türk edebiyat tarihinde yazılmış ilk tenkitli monografi sayılır.[1] Voltaire hakkındakaleme aldığı diğer bir monografisinde pozitivizmi savundu. Bu kitapları “Hakikatçiler-Hayalciler” tartışmasını başlattı.[4]
Oğlu Namık Kemal’i bir buçuk yaşında iken 1885’te kızılcık hastalığından kaybeden Beşir Fuad, bu kaybın etkisini üstünden atamadı.[5] Mart 1886’da annesinin paranoyaya kapılıp ölmesinin üzerine hastalığın genetik olduğu endişesiyle delirme korkusuna kapıldı. Gece hayatına ve metreslerine yöneldi. Fransız metresinden Feride adlı bir kız çocuk sahibi oldu.[8]Eşi ve metresi arasında kalmanın sıkıntısını yaşadı. Tüm bu sıkıntılarının yanısıra babasından kalan mirası tüketerek geçim sıkıntısına düştü ve kendini öldürmeyi planladı. 5 Şubat 1887’de Cağaoloğlu Yokuşu 12 numaralı evde bileklerini keserek intihar etti. Cenazesi Eyüp Mezarlığı’na defnedildi ancak mezarı daha sonra kaybolmuştur.
İntiharı
Beşir Fuad, intiharı ile hayatını son vermenin yanı ısıra ölüm sırasında hissedilenleri bilimsel bir gözlem olarak kaydetmeyi de amaçladı ve arkasında birkaç satırlık bir tasvir bıraktı. Bu metin ve intiharıyla ilgili mektupları Ahmet Mithat Efendi Beşir Fuad isimli eserinde yayınlamıştır.
Beşir Fuad, cesedini kadavra olarak Tıbbiye'ye bağışladıysa da bu isteği yerine getirilmedi.
Fuad’ın intiharının hemen ardından İstanbul’da bir intihar salgını başlaması üzerine 11 Mart 1887 tarihinde gazetelerin intihar haberlerini vermesi yasaklandı. Yasak altı ay sonra kalktı.
( Vikipedia ' dan alıntıdır . )
Beşir Fuad Kitapları - Eserleri
- Victor Hugo
- Şiir ve Hakikat
- Voltaire
- İntikad
Beşir Fuad Alıntıları - Sözleri
- Gülmek için mutlu olmayı beklemeyin. Belki de gülmeden ölürsünüz.. (Victor Hugo)
- Tanrı kadınları erkekleri evcilleştirmek için yarattı. (Voltaire)
- Ayrılık, tatmin edilmeyen aşkı arttırır. (Voltaire)
- Avrupa fikrine yeltenmekle me'lûf olanlardan biri çıkıyor, Türkçede doğru bir beyit okumaya muktedir olmadığı halde, yalnız Osmanlıların değil, Fransızların eâzım-ı üdebâsını da techîl ediyor. Meselâ kalbe his isnâd etmek cehalet olduğundan ve binâenaleyh öyle bir hatâyı hâvî olan eserlere şiir demlemeyeceğinden bahisler ederek, lisan-ı edebten mecazı, kinayeyi bütün bütün kaldırmak istiyor! Bir müddetten beri edebiyat-ı sahîhaya müteallik neşriyâtta görülen noksan ise, bu yoldaki bi-vukufâne ta'rîzlerin netâyicinden olduğuna şüphe yoktur. Bunlara layık olduğu gibi sükût ile cevap verilse hakikatin mağlubiyetine, ashâb-ı tahsilin gafletine sebebiyet verilmiş oluyor; delil ile mukabele olunsa, ashâb-ı itiraz münâzara ile galebeye imkân görmedikleri gibi herkesin kullanmaya tenezzül edemeyeceği birtakım silahlar isti'mâline kalkışıyor, ez-cümle söğüyorlar. (Şiir ve Hakikat)
- Konuşan çok ağız, ama düşünen pek az kafa. (Victor Hugo)
- Çocuk validesinin fikrine tâbi'dir, yetişmiş adam olunca babasının fikrine gelir (Şiir ve Hakikat)
- Ben ne Mesihî ne Mesihâ demim Zevki hakikatte arar âdemim (Şiir ve Hakikat)
- "Tanrım, beni dostlarımdan koru! Düşmanlarımla kendim baş edebilirim." (Voltaire)
- "İlk Türk Pozitivist ve Natüralisti" olarak nitelenen Beşir Fuad, dönemin Türk edebiyatının yönünü romantizmden realizme çevirmeyi hedefleyerek 1885 yılında Victor Hugo üzerine eleştirel bir monografi kaleme alır. Kitabında Victor Hugo'nun edebiyat anlayışını Emile Zola ile karşılaştırarak inceleyen ve böylece realist edebiyatın "üstünlüklerini" göstermeye çalışan Beşir Fuad'ın çabası, Hugo'yu çok seven ve bol çeviri yapan Yeni Türk edebiyatçıları arasında büyük yankı yaratır. Victor Hugo yayımlandığı sırada Recaizâde Mahmud Ekrem'in etrafında toplanan Yeni edebiyatçılar ile kendilerine Muallim Naci'nin etrafında yer bulan eski zevkin temsilcileri arasında şiddetli tartışmalar yaşanmaktaydı. Beşir Fuad'ın kitabı her iki kesimden de tepki görmekte gecikmedi. Gerçekte romantizmle ciddi ilgileri Hugo-Lamartine hayranlığından çok da öteye gitmeyen Yeni edebiyatçılar Hugo'nun eleştirilmesine öfkelenirken, diğer kesimdekiler ise, şiiri ancak gerçeğe, akla uygun ve fen gibi insanlığa pratik bir hizmeti olduğu ölçüde kabul edilebilir bulan Beşir Fuad'ın şiir ve şairler üzerine söylediklerinden hoşlanmadılar. Böylece Victor Hugo kitabı etrafında, Türk edebiyatı tarihine "hayaliyûn-hakikiyûn" kutuplaşması olarak geçen ve Beşir Fuad'ın ölümünden sonra da uzun yıllar devam eden bir tartışmanın kapısı aralandı. Beşir Fuad, bu tartışmalar sırasında kendisine karşı romantizmi savunan Menemenlizâde Mehmed Tahir'e çeşitli gazete ve dergilerde verdiği cevapları toplar ve yayımlaması için diğer kitaplarını da basmış olan Kitapçı Arakel'e verir "Şiir ve Hakikat" adını koyduğu eserinin planını yapmış, içinde hangi yazıların yer alacağını belirlemiştir. Ancak bu eser, belki de intiha olayının etkisiyle, yayımlanmamıştır. Elinizdeki bu kitap, henüz etraflı bir incelemesi yapılmamış olan "hayaliyûn-hakikiyûn" tartışmasının önemli metinlerini bir araya getirmesinin yanı sıra, yayın macerası yarıda kalmış bir kitabın 100 küsur yıl sonra ortaya çıkarılması açısından da ilgi çekicidir. (Şiir ve Hakikat)
- İnsan için asıl olan cehldir. Cehle müstenid olan efkâr ise hatâdan sâlim olamaz. (Şiir ve Hakikat)
- İyilik adına ne yapıyorsam felaketim oluyor; başkaları gibi hainlik etseydim, onlar gibi mutlu olurdum. (Voltaire)
- Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutuşunca artık sönmez. (Victor Hugo)
- "Hayattaki en güzel mutluluk sevildiğinden emin olmaktır." (Victor Hugo)
- “Bir aptalı itaat ettiği zincirlerden kurtarmak zordur.” (Voltaire)
- En çok da yağmur yağdığında seviyorum bu şehri. Herkesin yüzü ıslak, başı öne eğik sanki herkes suçunu kabullenmiş gibi. (Victor Hugo)
- İnsanlarda teceddüde menfaat-i zâtiye mâni olmasa bile yine "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olurum" korkusuyla mahiyeti lâyıkıyle takdir olunmayan bir şeyi kolaylıkla kabul etmemek tabiî ve müdebbirâne bir harekettir. (Şiir ve Hakikat)
- Salahi Volter'i taklit edenler bizde nadandır bütün Şarlatanlık onlara şâyeste ünvândır bütün Beşir Fuad Volter'i takdir edenler ehl-i irfandır bütün Nâşir-i envâr olanlar medhe şayandır bütün (Şiir ve Hakikat)
- Ben ekseriyetle gece yazı yazmayı mu'tâd edindim. Gündüzleri elime kalem almaktan hoşlanmıyorum. Halbuki tiyatroya gidildiği akşam gece yarısından sonra avdet edildiğinden o günler yazı yazmaktan mahrum oluyorum. Bunlardan mâadâ benim bir garib halim daha vardır. Bazen bu günde bir iki formalık yazı yazdığım olur. Bazen de bir tembellik gelir ki bu zamanda elime kalem almak benim için muhâldir. Bu tembellik devirlerinin imtidâdı her zaman bir değildir. Yirmi dört saatten yirmi dört güne kadar imtidâd ettiği vardır. Bu esnada yapabileceğim şey olsa olsa prova tashihidir. Diğer zamanlarımı mütâlaa ile geçiririm. Yahud eğlenceye hasrederim. Fazla olarak yazılacak birkaç şeyim olduğu zaman bunlardan hangisini yazmaya içim hükmederse onu yazarım. Bazı gayet mühim bir işim olduğu halde buna kalem dokundurmayıp da en münâsebetsiz bir şeyle meşgûl olduğum da vâki olur. (Şiir ve Hakikat)
- Şiirin düz yazıdan farkı şudur, az kelimeyle çok şey söylemek. (Voltaire)
- Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutuşunca artık sönmez. (Victor Hugo)