diorex
sampiyon

Bir kaza sonrası Göz Doktorluğundan Suriye'nin Despot Liderliğine yükselen Beşar Esad'ın Şaşırtan Hikayesi!

  • 09.12.2024 09:11
Bir kaza sonrası Göz Doktorluğundan Suriye'nin Despot Liderliğine yükselen Beşar Esad'ın Şaşırtan Hikayesi!

"Beşar Esad'ın Kaçışı: Savaşın Otoriter Lideri Şam'dan Uçakla Ayrıldı!"

Suriye'nin iç savaşla sarsılan lideri Beşar Esad, Şam'dan bir uçakla kaçtığı bildiriliyor. Bir zamanlar Londra'da göz doktorluğu eğitimi alan Esad, 10 yılı aşkın süredir devam eden kanlı iç savaşın ardından ülkenin baskıcı lideri haline geldi. Esad'ın yaşamında birçok dönüm noktası var, ancak bunların en önemlisi, binlerce kilometre uzaktaki bir trafik kazasıyla şekillendi.

Ağabeyinin Ölümü ve İktidar Yolculuğu

Esad, başlangıçta babası Hafız Esad'ın halef olarak yetiştirilmemişti. Ancak ağabeyi Basil'in 1994'teki trajik ölümü, Beşar'ın Suriye Cumhurbaşkanlığına giden yolu açtı. O dönemde Beşar, Londra'da göz hastalıkları uzmanlığı eğitimi alıyordu. Basil'in kaybı sonrası, Beşar'ın Suriye'de iktidara hazırlanması için planlar yapıldı. Sonuç olarak, yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesine ve milyonlarca kişinin evlerinden olmasına neden olan bir iç savaşta liderlik yaptı.

Suriye'nin Tarihsel Arka Planı

Beşar Esad, 1965 yılında Hafız Esad ve Anisa Makluf'un çocuğu olarak dünyaya geldi. Doğduğu dönemde, Suriye, Orta Doğu'da önemli gelişmelere tanıklık ediyordu. Arap milliyetçiliği, bölgedeki birçok ülkede siyasi söylemi etkiliyordu ve Suriye de bu durumdan muaf değildi. Baas Partisi, Mısır ve Suriye arasındaki kısa ömürlü birleşmenin ardından iktidara geldi ve Arap milliyetçiliği söylemini yaydı. O dönemde Suriye, çok partili seçimlerin olmadığı bir demokrasi değildi.

Hafız Esad Dönemi

Image description

Esad ailesinin bağlı olduğu Alevi toplumu, Suriye'deki en dezavantajlı gruplardan biriydi. Bu nedenle birçok Alevi, Suriye Ordusu'na katıldı. Hafız Esad, bir subay ve Baas Partisi'nin sıkı bir destekçisi olarak 1966'da Savunma Bakanı oldu. 1971'de Suriye Cumhurbaşkanı olan Hafız Esad, bu unvanı 2000 yılına kadar sürdürdü. Bu uzun iktidar dönemi, Suriye'de bir dizi askeri darbenin yaşandığı bağımsızlık dönemine tezat oluşturuyordu.

Beşar Esad'ın Tıp Kariyeri

Beşar Esad, siyaset ve askerlikten uzak bir kariyer seçerek tıp alanında ilerlemeye karar verdi. Şam Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra, 1992'de Londra'daki Western Göz Hastanesi'nde göz hastalıkları uzmanlığı için İngiltere'ye taşındı. 2018'deki BBC yapımı "Tehlikeli bir Hanedan: Esadlar" adlı belgesele göre, Beşar Esad Londra'da yaşamın tadını çıkardı.

Image description

İngiliz şarkıcı Phil Collins'e hayranlık duyuyor ve Batılı değerleri benimsiyordu. Beşar, gelecekteki eşi Esma el Akhras ile Londra'da tanıştı. Esma, King College'da bilgisayar mühendisliği okuyordu ve daha sonra Harvard Üniversitesi'nde yüksek lisans programına kabul edildi. Ancak hayatı, kısa süre sonra bambaşka bir yola girecekti.

Siyasi Yükseliş ve Reform Vaatleri

Beşar Esad, Hafız Esad'ın ikinci oğlu olarak, büyük oranda ağabeyi Basil'in gölgesinde kalmıştı. Basil'in Ocak 1994'teki ölümü, Beşar'ın yaşamının yönünü değiştirdi. Hemen Londra'dan geri çağrıldı ve Suriye'nin bir sonraki lideri olması için hazırlanmaya başlandı. Beşar, orduya katıldı ve gelecekteki rolü için kamuoyunda bir imaj yaratmaya başladı.

Hafız Esad, Haziran 2000'de öldü ve 34 yaşındaki Beşar, Suriye anayasasındaki 40 yaş gerekliliği değiştirildikten sonra ülkenin cumhurbaşkanı oldu. Beşar Esad, 2000 yazında cumhurbaşkanlığına yemin ederken, "şeffaflık, demokrasi, kalkınma, çağdaşlaşma, hesap verebilirlik ve kurumsal düşünce" gibi kavramlardan bahsediyordu. Cumhurbaşkanı olduktan kısa bir süre sonra, Esma Akhras ile evlendi. Üç çocukları var: Hafız, Zein ve Kerim.

Şam Baharı ve Otoriter Yönetim

Image description

Başlangıçta, Beşar Esad'ın siyasi reform ve medya özgürlüğü söylemi, Suriyeliler arasında umut yarattı. Liderlik tarzı ve Esma'nın Batılı eğitimi, yeni bir dönemin habercisi olarak görüldü. Bu dönemde Suriye'de "Şam Baharı" olarak bilinen bir medeni tartışma ve ifade özgürlüğü ortamı yaşandı. Ancak güvenlik güçleri, 2001'de muhaliflere yönelik baskı ve tutuklamalara geri döndü. Beşar Esad, özel sektörün gelişmesini teşvik eden sınırlı ekonomik reformlar da gerçekleştirdi.

Irak Savaşı ve Uluslararası İlişkiler

Liderliğinin ilk yıllarında kuzeni Rami Makluf da büyüdü ve büyük bir ekonomik imparatorluk kurdu. 2003'teki Irak Savaşı, Beşar Esad ve Batılı yönetimler arasındaki ilişkilerde büyük bir bozulmaya yol açtı. Suriye Cumhurbaşkanı, Irak'ın ABD öncülüğündeki işgaline karşıydı. Bazı kesimler bu tutumu, Suriye'nin bölgede Amerikan müdahalelerinin bir sonraki hedefi olabileceği korkusuyla açıkladı.

Aralık 2003'te ABD, Şam'a çeşitli gerekçelerle ambargo uygulamaya başladı. Bu gerekçeler, sadece Irak ile değil, Suriye'nin Lübnan'daki varlığıyla da bağlantılıydı. Şubat 2005'te, eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri, Beyrut'ta meydana gelen bir suikast sonucu öldürüldü. Dikkatler hızla Suriye ve müttefiklerine çevrildi. Lübnan'da büyük gösteriler yapıldı ve Şam'a yönelik uluslararası baskı arttı. Bu durum, Suriye'nin Lübnan'daki yaklaşık 30 yıllık askeri varlığının sona ermesini beraberinde getirdi.

Arap Baharı ve İç Savaş

Suçlamalara karşın, Esad ve Lübnan'daki başlıca müttefiki Hizbullah, Hariri'nin öldürülmesi konusundaki iddiaları reddetti. Özel bir uluslararası mahkeme, bir Hizbullah üyesini 2020'de bu suçtan mahkum etti. Beşar Esad'ın iktidarının ilk 10 yılında Suriye'nin İran ile ilişkileri güçlendi, Katar ve Türkiye ile ilişkiler de gelişti. Ancak bu durum daha sonra değişecekti. Riyad'ın başta genç cumhurbaşkanına verdiği desteğe karşın, Suudi Arabistan ile ilişkiler inişli çıkışlıydı.

Image description

Beşar Esad, genel olarak dış politikada babasının izlerini takip etti ve doğrudan askeri çatışmalardan kaçınarak dikkatli manevralar yaptı. İktidardaki ilk 10 yıldan sonra, muhalif sesler bastırılmaya devam ederken Esad'ın yönetimi otoriter olarak tanımlanabilirdi. Aralık 2010'da eşi Esma Esad, Vogue dergisine bir söyleşi verdi ve evlerinin "demokratik" yönetildiğini söyledi. Aynı gün, Tunuslu seyyar sebze satıcısı Muhammed Bouazizi, bir kadın polisin kendisine tokat atmasından sonra kendini yaktı ve Tunus'ta, Devlet Başkanı Zin El Abidin Binali'nin devrilmesiyle sonuçlanan halk ayaklanmasını başlattı.

Protestolar ve İç Savaşın Patlak Vermesi

Tunus'taki ayaklanma, beklenmedik bir şekilde Arap dünyasında devrim hareketlerine ilham verdi ve Mısır, Libya, Yemen, Bahreyn ve Suriye'ye ulaştı. Mart 2011'de "Çölde Bir Gül" başlığıyla yayımlanan (ve sonradan geri çekilen) Vogue söyleşisinde Suriye, "bombalı saldırılardan, gerilimlerden ve adam kaçırmalardan uzak bir ülke" olarak tanımlanmıştı. Ancak bu imaj, takip eden aylarda büyük ölçüde değişti.

Mart ortasında, başkent Şam'da bir gösteri yapıldı ve günler sonra güneydeki Dera kentinde duvarlara Esad karşıtı sloganlar yazan çocukların tutuklanmasından sonra protestolar başladı. Esad, Suriye halkına iki hafta sonra konuştu. Parlamentoda Suriye'yi hedef alan "komployu" boşa çıkarma sözü verirken, birçok insanın ihtiyaçlarının karşılanamadığını da kabul etti. Dera'da güvenlik güçlerinin göstericilere ateş açması, eylemleri daha da ateşledi ve çok sayıda kentte Esad'a istifa çağrılarında bulunulan gösteriler yapıldı.

Çatışmanın Derinleşmesi

Şiddetle karşılık verilen eylemlerden "dış güçlerin güdümündeki sabotajcılar ve casuslar" sorumlu tutuldu. Aylar içinde, durum hükümet güçleri ve ülke genelinde silaha sarılan muhalifler arasındaki bir çatışmaya dönüştü. Çatışma büyürken, uluslararası güçlerin artan müdahaleleriyle, BM'nin tahminine göre ölü ve yaralı sayısı on binlerden, yüz binlere çıktı. Rusya ve İran destekli silahlı örgütler, Esad güçlerinin yanında müdahil olurken, Türkiye ve Körfez ülkeleri silahlı muhalif gruplara destek verdi.

Esad karşıtı gösterilerde başta herkes için demokrasi ve özgürlük çağrıları yapılırken, mezhepçilik yeniden su yüzüne çıktı ve bazı muhalif örgütler, hükümeti Alevi azınlığı, Sünni çoğunluğun üzerinde tutmakla itham etti. Bölgesel müdahaleler mezhep ayrımını daha da derinleştirdi. Muhalif güçler Alevilere karşı bir tutum takınırken, Hizbullah öncülüğündeki İran'a sadık Şii milisler, Esad yönetimini desteklemek için ülkeye akın etti.

IŞİD ve Kimyasal Saldırılar

Komşu Irak'ta aşırılıkçı IŞİD örgütü yükselişe geçmişti. Örgüt, Suriye'de de toprak kazanmak için iç savaştan faydalandı ve Suriye'nin doğusundaki Rakka'yı başkent ilan etti. Ağustos 2013'te, Şam yakınlarında muhaliflerin elinde tuttuğu Doğu Guta'da yüzlerce kişi kimyasal saldırı sonucu öldü. Batılı güçler ve Suriyeli muhalif gruplar, saldırısından Esad yönetimini sorumlu tuttu. Şam, iddiaları reddetse de uluslararası baskı ve tehditler karşısında kimyasal silah stoğunun imha edilmesine onay verdi. Ancak bu, başka kimyasal saldırılar da dahil olmak üzere, Suriye savaşındaki katliamlara son vermedi.

Savaş Suçları ve Uluslararası Tepkiler

BM kurumları, çatışmanın tüm taraflarını cinayet, işkence ve tecavüz de dahil olmak üzere savaş suçları işlemekle itham etti. 2015'te ülkenin büyük bölümlerinin kontrolünü kaybeden Esad yönetimi çöküşün eşiğine gelmiş gibiydi. Ancak Rusya'nın askeri müdahalesi, gidişatı tersine çevirdi ve Beşar Esad, önemli bölgeleri geri kazandı.

Son Dönem Gelişmeleri

Image description

2018-2020 arasında bölgesel ve uluslararası anlaşmalarla hükümet güçlerinin Suriye'nin büyük kısmına hakim olduğu, İslamcı muhalif örgütler ve Kürt milislerin doğu ve kuzeydoğuda kontrolü paylaştığı bir düzen kuruldu. Bu anlaşmalar, Esad'ın konumunu güçlendirdi ve aşamalı olarak Arap diplomasi sahnesine geri döndü. Suriye, 2023'te Arap Birliği'ne yeniden girdi ve Arap ülkeleri Şam'da büyükelçiliklerini yeniden açtı.

Suriye'de son yıllarda kötüleşen ekonomik krize karşın, Esad iktidarına karşı en büyük meydan okumadan sağ çıkmış gibi görünüyordu. Ancak Ekim 2023'te Hamas, İsrail'e sürpriz bir saldırı düzenledi ve Gazze'deki savaşın etkileri hızla Lübnan'a, özellikle de Esad'ın müttefiki Hizbullah'a yayıldı. Hizbullah, çatışmada büyük kayıplar verdi ve bunlara örgütün lideri Hasan Nasrallah da dahildi.

Kaçış ve Gelecek Belirsizliği

Lübnan'da ateşkesin başladığı gün, militan İslamcı Heyet Tahrir eş Şam öncülüğündeki muhalif örgütler sürpriz bir saldırı düzenleyip, hızla ülkenin en büyük kenti Halep'i ele geçirdiler. Muhalifler hızla ilerleyip, Hama'yı ve diğer kentleri alırken, güney bölgeleri hükümetin elinden kayıp gitti. Başlıca müttefikleri İran ve Rusya yardımına koşamayacak durumdayken, Esad'ın konumu tehlikeye girdi ve 27 Kasım'da başlayan muhaliflerin saldırısı, Suriye'den gelen haberlere göre başkent Şam'ın ele geçirilmesi ve Beşar Esad'ın bir uçakla ülkeden kaçmasıyla sona erdi.

Yorum Yaz