matesis
dedas

Brian Greene kimdir? Brian Greene kitapları ve sözleri

Amerikalı Teorik Fizikçi ve Sicim Kuramcısı, Yazar Brian Greene hayatı araştırılıyor. Peki Brian Greene kimdir? Brian Greene aslen nerelidir? Brian Greene ne zaman, nerede doğdu? Brian Greene hayatta mı? İşte Brian Greene hayatı...
  • 30.06.2022 01:00
Brian Greene kimdir? Brian Greene kitapları ve sözleri
Amerikalı Teorik Fizikçi ve Sicim Kuramcısı, Yazar Brian Greene edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Brian Greene hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Brian Greene hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Brian Greene hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 9 Şubat 1963

Doğum Yeri: New York, Amerika Birleşik Devletleri

Brian Greene kimdir?

Brian Greene (d. 9 Şubat 1963), ABD'li teorik fizikçi ve sicim kuramcısı. 1996'dan beri Columbia Üniversitesi'nde profesördür. Fizikçi; The Elegant Universe, Icarus at the Edge of Time, The Fabric of the Cosmos, The Hidden Reality gibi kitapları ve bu kitapların PBS kanalında yayınlanan özel programlarıyla geniş bir kitleye hitap etmeyi başardı. Ayrıca The Big Bang Theory dizisinin "The Herb Garden Germination" adlı bölümünde yer aldı.

İlk yılları

Greene New York kentinde doğdu. Stuyvesant Lisesi'ni bitirdikten sonra[1] fiziğe yoğunlaşmak için Harvard Üniversitesi'ne girdi. Lisans öğrenimini bitirdikten sonra 1987 yılı itibarıyla da Oxford Üniversitesi'ndeki doktorasını tamamladı. Oxford'dayken İngiliz piyanist Jack Gibbons ile piyano çalıştı.

Brian Greene Kitapları - Eserleri

  • Evrenin Zarafeti
  • Evrenin Dokusu
  • Saklı Gerçeklik
  • Until the End of Time

Brian Greene Alıntıları - Sözleri

  • Süpersicim kuramına göre, büyük olana dair yasalarla küçük olana dair yasaların evliliği yalnızca mutlu değil, aynı zamanda kaçınılmaz bir birlikteliktir. (Evrenin Zarafeti)
  • Uzaydaki çok ince ayrımları ya da hız farklılıklarını ayırt edememenin sadece teknolojik bir kısıt olduğunu söyleyerek karşı çıkabilirsiniz buna. Ortaya çıkan gelişmelerle gereçlerin hassaslıkları da artmaktadır. Dolayısıyla, sineğin uçabileceği farklı alternatif konumların ya da hızların çeşitliliği de gereçlerin hassaslıkları ölçüsünde daha ince ayrıntılarla tanımlanabilir. Burada kuantum kuramının bazı temel bilgilerine başvurmam gerekecek Kuantum mekaniğine göre, bazı ölçümlerin ne kadar hassas yapılabileceğinin temel bir sınırı vardır ve teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin bu sınır asla aşılamaz. Söz konusu sınır kuantum mekaniğinin temel bir ilkesinden kaynaklanmaktadır; belirsizlik ilkesi. Belirsizlik ilkesine göre, hangi gereçleri ya da teknikleri kullanırsanız kullanın, bir nesnenin ölçümünde belli bir özelliğe ait ölçme çözünürlüğünü arttırırsanız, kaçınılmaz bir bedeli olacaktır: Onu tamamlayıcı başka bir özelliğin ölçümündeki doğruluk payını ister istemez azaltırsınız. Belirsizlik ilkesine göre, bir nesnenin bulunduğu yeri ne kadar ince ayrımlarla ölçerseniz, o nesnenin hızını kesin olarak ölçme şansınız o kadar azalır ya da tersi olur. Buna, dünyadaki süreçlerin nasıl işlediğine dair içgüdümüze büyük ölçüde temel olan klasik fiziğin bakış açısından bakarsak, böylesi bir sınırlama söz konusu değildir. Şöyle bir benzetme yapabiliriz: Şu bizim muzip sineğin fotoğrafını çekmek isteyelim. Objektifinizin hızı yüksekse, resmi çektiğiniz anda sineğin konumunu çok iyi yakalarsınız. Ancak bu fotoğraf keskin bir görüntüye sahip olacağı için, sinek hareketsiz gözükecektir; dolasıyla fotoğraftan sineğin uçuş hızını anlayamazsınız. Objektifinizin hızını azaltırsanız, çektiğiniz bulanık görüntü sineğin hareketi hakkında biraz fikir verebilir. Ne var ki fotoğrafın bulanık olması nedeniyle bu kez de sineğin konumu konusunda kesin bir şey söylemek zorlaşır. Aynı anda hem bulunulan konum hem de hızla ilgili kesin fikir verebilecek bir resim çekemezsiniz. (Saklı Gerçeklik)
  • İndirgemeci felsefe, ateşli bir tartışmayı kolayca yangına çevirebilir. Birçok kişi, hayatın ve evrenin mucizelerinin, mikroskobik parçacıkların yaptığı, koreografisi tümüyle fizik yasalarına ait amaçsız bir dansın yansımalarından ibaret olduğu iddiasını ahmakça ve baştan aşağı çirkin bulur. Neşe, üzüntü, sıkıntı duyguları gerçekten de beyindeki kimyasal tepkimelerden -moleküller ve atomlar, daha da mikroskobik düzeyde bakınca, gerçekten de titreşen sicimlerden ibaret olan, (...) bazı parçacıklar arasındaki tepkimelerden- başka bir şey değil midir? (Evrenin Zarafeti)
  • birçoğumuz evrenimizin üç uzamsal boyutu olduğunu kabul ederiz. Fakat sicim kuramına göre durum böyle değildir; sicim kuramı evrenimizin gözle görülenlerden daha fazla boyuta -kozmosun katlanmış dokusu içinde sıkıca kıvrılmış boyutlara- sahip olduğunu öne sürer. (Evrenin Zarafeti)
  • her birinin kuark denilen -daha önceden bu parçacıkların varlığını varsayan kuramsal fizikçi Murray Gell-Man'in James Joyce'un Finnegan's Wake adlı romanındaki pasajdan aldığı mizahi bir isimdi bu-.. (Evrenin Zarafeti)
  • Büyük Patlama nın, gözlemsel olarak motive edici olmakla birlikte kuramsal olarak açıklanamayan, çok iyi ayarlanmış birörnek başlangıç koşullarına bağlı olması fizikçilerin tüylerini diken diken eder. (Evrenin Dokusu)
  • birinin bakış açısının "doğru", diğerininkinin "yanlış" olduğunu söylemenin hiçbir temeli yoktur. Her iki bakış açısı da aynı ölçüde doğruluk iddiası taşır. (Evrenin Zarafeti)
  • Einstein, ışık hızının sabit oluşunun Newton fiziğinin sonunu getirdiğini anlamıştı. (Evrenin Zarafeti)
  • Ortalama düzeyde enerjiye sahip bir nötrino, trilyonlarca kilometre kurşunun içinden, onun hareketini bir nebze olsun etkilemeksizin kolayca geçip gidebilir. Bu sizi epeyce rahatlatmalı, çünkü siz bu satırları okurken, Güneş'in uzaya saldığı milyarlarca nötrino, kozmostaki yalnız seyahatlerini sürdürürken, vücudunuzdan ve yerkürenin içinden geçip gidiyor. (Evrenin Zarafeti)
  • Eğer evren gerçekten büyük ölçeklerde düzgün, birörnek ve türdeş ise -bunlar, bütün astronomi çözümlemelerinin temelinde yer alan ve gözlemlerce desteklenen özelliklerdir- o zaman, daha küçük-ölçekli kümelenmeler nereden geliyor olabilir? Standart Büyük Patlama nın sadık taraftarları, bir kere daha, omuz silkerek topu evrenin ilk dönemlerindeki esrarengiz bir şekilde ayarlanmış, uygun koşullara atarlar (Evrenin Dokusu)
  • 26 yaşındaki Albert Einstein Annals of Physics dergisine teknik bir makale gönderdi; on yıl kadar önce bir delikanlıyken aklına takılan, ışıkla ilgili bir paradoks hakkındaydı makalesi. Derginin editörü Max Planck Einstein'ın makalesinin son sayfasını da çevirdikten sonra anladı ki, kabul gören bilimsel düzen yerle bir olmuştu (Evrenin Zarafeti)
  • Evren çok büyük bir mekanik saate benzetildi: Zembereği kurulup başlangıç ayarı yapılmış olan evren, bir andan diğerine tam bir düzenlilik ve öngörülebirlikle tıkır tıkır ilerliyordu. (Evrenin Dokusu)
  • Sicim kuramı, evrendeki bütün mucizevi olayların -atomaltı kuarkların çılgın dansından, birbirlerinin etrafında dönen çift yıldız sistemlerinin gösterişli valsine, Büyük Patlama'nın ilk ateş topundan göklerdeki galaksilerin muhteşem girdabına varıncaya dek- hepsinin, tek bir büyük fiziksel ilkenin, tek bir temel denklemin yansımaları olduğunu gösteriyor. (Evrenin Zarafeti)
  • Bomboş bir evrende kova neye göre döner? Newton'a göre cevap mutlak uzaydır. Mach'a göre, kovanın dönmekte olduğunu söylemenin bile bir anlamı yoktur, Einstein'ın özel göreliliğine göre ise, cevap mutlak uzay-zamandır. (Evrenin Dokusu)
  • Özel ve genel görelilik, mekanik saat benzetmesinde zor kavranılır bazı noktalara dikkat çekti: Tek ve evrensel bir saat yoktur, bir dakikayı ve şimdiyi neyin oluşturduğu konusunda fikir birliği yoktur. Bu durumda bile hâlâ evrimleşen evren hakkında "bir mekanik saat" öyküsü anlatabilirsiniz. Saat sizin saatinizdir. Öykü sizin öykünüzdür. Ama evren, Newtoncu çerçevede olduğu gibi, gene aynı düzenlilik ve öngörülebilirlikle evrimleşir. Eğer bir şekilde, evrenin şu andaki durumunu biliyorsanız -yani her parçacığın nerede olduğunu, hangi hızla ve hangi doğrultuda hareket ettiğini biliyorsanız- o zaman, Newton da Einstein da prensipte fizik yasalarını kullanarak evrendeki her şeyin gelecekte herhangi bir zamanda nasıl olacağını öngörebileceğiniz ve geçmişte herhangi bir zamanda nasıl olduğunu anlayabileceğiniz üzerinde anlaşır (Evrenin Dokusu)
  • Sıcak bir yaz gecesinde sinir bozucu bir sineğin yatak odanızda vızıldayarak uçup durduğunu düşünün. Sinekliği denediniz, kötü kokulu spreylerden sıktınız. Hiçbir şey işe yaramadı. Çaresizlik içinde sineğe dönüp şöyle diyebilirsiniz: "Uçabileceğin bir sürü başka yer var. Kulağımın dibinde vızıldayıp durman anlamsız.” Sinek de size şöyle diyebilir: "Sahi mi? Kaç tane yer var ki?” Klasik bir evren modelinde, böylesi bir sorunun yanıtı şu olurdu: "Sonsuz sayıda çok yer var.” Siz bunu söylediğinizde sinek (daha doğrusu, sineğin kütle merkezi) sola 3 metre, sağa 2,5 metre veya yukarı doğru 2,256 metre veya aşağıya doğru 1,195829 metre uçabilirdi ve böyle sürüp gider. Sineğin konumu sürekli olarak değişebileceğinden, uçabileceği sonsuz sayıda yer olurdu. Aslına bakarsanız, siz tüm bunları sineğe açıkladığınızda, sineğe yalnızca uçabileceği sonsuz yer alternatifi sağlamadığınızı, aynı zamanda sınırsız hız alternatifi de sağladığınızı düşünebilirsiniz. Sinek yanınızdayken, birden saatte bir kilometre hızla sağa doğru uçmaya başlayabilir ya da yine saatte çeyrek kilometre hızla yukarı doğru süzülüp saatte 0,549285 kilometre hızla bu sefer aşağı doğru uçabilir. Sineğin hızı her ne kadar kendi enerjisi de dahil olmak üzere birtakım etmenlere bağlıysa da (çünkü sinek ne kadar hızlı uçarsa o kadar çok enerji sarf eder) bu hız sürekli olarak değişebilecek ve sınırsız uçma hızı olasılıkları söz konusu olacaktır. (Saklı Gerçeklik)
  • Şişme kozmolojisinin ufuk ve düzlük problemleriyle ilgili görüşleri müthiş bir ilerlemeyi temsil eder. Kozmolojik evrimin madde/enerji yoğunluğu bugün gözlediğimiz evreninkine yakın olan, türdeş bir evren ortaya çıkarabilmesi için, standart Büyük Patlama modeli, evrenin ilk dönemlerindeki koşullarda kesin, açıklanamayan, neredeyse esrarengiz bir hassas ayar olmasını gerektirir. (Evrenin Dokusu)
  • Einstein'ın bu büyük keşfini dünyaya duyurmasının üstünden neredeyse bir yüzyıl geçti, fakat çoğumuz hâlâ uzayı ve zamanı mutlak terimlerle düşünüyoruz. Özel göreliliği iliklerimizde hissetmiyoruz. Etkileri sezgilerimizin temel bir parçası değil. Bunun sebebi gayet basit: Özel göreliliğin etkileri, insanın ne kadar hızlı hareket ettiğine bağlıdır. (Evrenin Zarafeti)
  • sicim kuramı 21. yüzyıl fiziğinin şans eseri 20. yüzyıla düşmüş bir parçasıdır, (Evrenin Zarafeti)
  • E = mc² den kütle ve enerjinin birbirine dönüşebileceğini biliyoruz; tıpkı dolar ve euro gibi bunlar da değiştirilebilir geçerliktedir (ama paraların aksine, değişim oranları sabit olup ışık hızı, tarafından belirlenir). Yaşamımız Einstein'ın c² denklemine dayanır çünkü Güneş'in yaşam veren ısı ve ışığı, her saniye 4.3 milyon ton maddenin enerjiye dönüştürülmesi sonucunda üretilir; eğer günün birinde Güneş'te olagelen reaksiyonların yeryüzünde kontrollü bir şekilde oluşturulması başarılabilirse, Einstein'ın denklemi sayesinde insanlık sınırsız bir enerji potansiyeline kavuşabilir. (Evrenin Dokusu)

Yorum Yaz