matesis
dedas

Carlo Ginzburg kimdir? Carlo Ginzburg kitapları ve sözleri

Tarihçi, Yazar Carlo Ginzburg hayatı araştırılıyor. Peki Carlo Ginzburg kimdir? Carlo Ginzburg aslen nerelidir? Carlo Ginzburg ne zaman, nerede doğdu? Carlo Ginzburg hayatta mı? İşte Carlo Ginzburg hayatı...
  • 05.07.2022 09:00
Carlo Ginzburg kimdir? Carlo Ginzburg kitapları ve sözleri
Tarihçi, Yazar Carlo Ginzburg edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Carlo Ginzburg hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Carlo Ginzburg hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Carlo Ginzburg hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1939

Doğum Yeri: Torino

Carlo Ginzburg kimdir?

Bologna Üniversitesi'nde uzun yıllar öğretim üyeliğini takiben, Kaliforniya Üniversitesi'nde İtalyan Rönesansı Araştırmaları profesörü olarak çalışmaktadır. 1939, Torino doğumlu olan tarihçi, bugün genellikle "mikro tarih" olarak adlandırılan ve geniş ölçekli tarihsel çalışmaların bakış açısı dışında bırakılmış olay ve inanışların tarih olarak kurulup bilgi alanımıza dahil edilebilmesine ağırlık veren çalışma tarzının önde gelen uygulayıcılarından biri olarak tanınmaktadır.

Carlo Ginzburg Kitapları - Eserleri

  • Peynir ve Kurtlar
  • Tahta Gözler
  • Efsaneler Amblemler İzler Morfoloji ve Tarih
  • Gece Savaşları
  • Güç İlişkileri

Carlo Ginzburg Alıntıları - Sözleri

  • Doğa, insan faaliyetleri gibi "belli bir ritme uyarak zamanın ihtiyaçlarına göre değişir, ama bu durum değişimin ritmini etkilemez. (Tahta Gözler)
  • Aslında bir insan ne kadar çok bildiğini sanırsa, o kadar az biliyor demektir. (Peynir ve Kurtlar)
  • "Aslında bir insan ne kadar çok bildiğini sanırsa, o kadar az biliyor demektir." (Peynir ve Kurtlar)
  • Birbirinden çok uzakta olan ve iletişim kuramayan insanlar kendilerini bölünmüş egolara dönüştürürler. (Tahta Gözler)
  • Cennetin var olduğuna inanmıyordum, çünkü nerede olduğunu bilmiyordum.” (Peynir ve Kurtlar)
  • Mesafe veya nesnelerin küçüklüğü üzerimizde, görme eksikliğinin körler üzerinde yarattığı etkiyi yarattığında biz de merhamet duygumuzu yitirmiyor muyuz? Şeyleri ne kadar hissediyorsak, dışımızdaki dünyadan ne kadar etkileniyorsak o kadar erdemli oluyoruz! Acı çeken bir at için merhamet duyuyor ama bir karıncayı ezerken hiç tereddüt etmiyorsak, duygularımızı belirleyen yine aynı ilke değil midir? (Tahta Gözler)
  • Oraya seyahat etmek isteyene, yolu tarif edeyim, Git gemiye bin ahmaklar limanından, Yol al bir yol yalanlar denizinde, Kim ki oraya varır, dangalaklar kralıdır. (Peynir ve Kurtlar)
  • Yeryüzündeki cennetin malı mülkü olan beyefendilerin hiçbir iş yapmadan yaşadığı yer olduğuna inanıyorum. (Peynir ve Kurtlar)
  • İnsanların dünyasında hukuka uygun kanıtların ancak huzurdaki taraflar eşitse bir önemi vardır; eğer bu eşitlik yoksa en güçlüler güçlerini olabildiğince kullanır, en zayıflarsa yalnızca boyun eğer. (Güç İlişkileri)
  • Diana- Hekate bile geceleri dolaşırken huzursuz ölüler takımı tarafından takip edilir. Bunlar ölümün vaktinden önce ele geçirdiği insanlar, erken yaşta hayatta koparılan çocuklar, vahşi bir sonun kurbanı dır. (Gece Savaşları)
  • İlginç olan her şey karanlıkta geçer. Hiç bilinmez insanların gerçek hikayesi. (Peynir ve Kurtlar)
  • “Ne sanıyorsunuz, İsa’nın Bakire Meryem’den doğduğunu mu? Hem onu doğurmuş hem de bakire kalmış olması mümkün değil. En doğrusu şöyle demek, İyi bir insandı, ya da iyi bir insanın oğluydu.” (Peynir ve Kurtlar)
  • İnsanların barış içinde yaşayabileceğinin vaaz edilmesi hoşuma gidiyor, ama cehennem hakkında vaaz verilmesi, Pavlus şunu dedi, Petrus bunu dedi diye, bunun bir ticaret, diğerlerinden daha çok şey bilen insanların bir icadı olduğunu düşünmeme yol açıyor... Cennetin var olduğuna inanmıyordum, çünkü nerede olduğunu bilmiyordum. (Peynir ve Kurtlar)
  • Evrenin uçsuz bucaksızlığı karşısında insanlık tarihinin dönemleri ve insan istekleri anlamsızdır. Eğer sivrisinekle iletişim kurabilseydik, sivrisineğin de kendini dünyanın merkezi duyumsadığını görürdük. (Güç İlişkileri)
  • Psikanaliz gibi bir disiplin, görünürde göz ardı edilebilir ayrıntıların derin ve uzak menzilli görüngüleri ortaya çıkartabileceği varsayımı etrafında oluşmuştur. Sistematik düşüncenin gerilemesi, -Nietzsche’den Adorno’ya- aforizmacı düşüncenin ilerlemesiyle birlikte olmuştur. Aforizmacı terimi bile açıklayıcıdır (bu bir gösterge, bir belirti, bir izdir: paradigmanın dışına çıkılmaz). (Efsaneler Amblemler İzler Morfoloji ve Tarih)
  • "Bir insan günahkârsa, cezayı çekecek olan yalnızca kendisidir." (Peynir ve Kurtlar)
  • " 'Yalan' doğru olmayandır, 'kurmaca' ise olabilecek olandır." (Tahta Gözler)
  • "Siz papazlar ve keşişler, siz de Tanrı'dan daha fazla şey bilmek istiyorsunuz, şeytan gibisiniz, yeryüzünde Tanrı olmaya kalkıyorsunuz, şeytanın izinden giderek Tanrı'nın bildiği kadar bilmek istiyorsunuz. Aslinda bir insan ne kadar çok bildiğini sanırsa, o kadar az biliyor demektir." (Peynir ve Kurtlar)
  • İbrahim'in bütün putları ve tasvirleri yok ettiğini, yalnızca Tanrı'ya taptığını hatırlamıyor musunuz? (Peynir ve Kurtlar)
  • Menocchio’nun okuma biçimi açıkça görülüyor ki tek taraflı ve keyfiydi - sanki zaten iyice kökleşmiş fikir ve yargılarını bir kez daha onaylatmak için okuyor gibiydi. Ele aldığımız durumda bu yargı ‘’İsa bizim gibi bir insan olarak doğdu’’ idi. İsa’nın bir bakireden doğmuş olduğuna ve çarmıhta öldüğüne inanmak mantık dışıydı: ‘’Eğer o ebedi Tanrı olsaydı, kendisini ele geçirmelerine ve çarmıha germelerine izin vermezdi.’’ (Peynir ve Kurtlar)

Yorum Yaz