diorex
life
Dedas

David Nicolle kimdir? David Nicolle kitapları ve sözleri

İngiliz Tarihçi, Yazar David Nicolle hayatı araştırılıyor. Peki David Nicolle kimdir? David Nicolle aslen nerelidir? David Nicolle ne zaman, nerede doğdu? David Nicolle hayatta mı? İşte David Nicolle hayatı...

  • 15.06.2022 03:00
David Nicolle kimdir? David Nicolle kitapları ve sözleri
İngiliz Tarihçi, Yazar David Nicolle edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında David Nicolle hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. David Nicolle hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte David Nicolle hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1944

Doğum Yeri: Londra, Birleşik Krallık

David Nicolle kimdir?

Dr David C. Nicolle 1944'te doğdu. BBC Arapça Servisi'nde bir süre çalıştıktan sonra Londra Üniversite Doğu ve Afrika Çalışmaları bölümünde yüksek lisansını, Edinburgh Üniversitesi'nde ise doktorasını tamamladı. Ürdün'deki Yermük Üniversitesi'nde de bir süre İslam sanatı ve mimarlık tarihi dersleri veren Nicolle halen İngiltere'de yaşamaktadır. Ortaçağ ve İslam dünyasındaki savaşları konu alan çok sayıda kitap ve makale yazmış; Osprey askeri tarih dizileri içinde de birçok çalışması yayınlanmıştır.

David Nicolle Kitapları - Eserleri

  • Osmanlı Orduları 1300-1774
  • İstanbul'un Fethi 1453
  • Selahaddin Eyyubi - Osprey Büyük Komutanlar
  • Malazgirt 1071
  • Birinci Haçlı Seferi 1096-99
  • Osmanlı Ordusunda Nizam-ı Cedid 1793-1826
  • Haçlılar Çağı'nda Bizans, Balkan ve Macar Orduları 1000-1568
  • Osmanlı Kaleleri 1300-1810
  • İslam Orduları 600-1100
  • İkinci Haçlı Seferi 1148
  • Niğbolu 1396
  • Haçlılar Çağı’nda İslam Orduları
  • Attila ve Göçer Kavimler
  • Osmanlı Piyadesi (1914-18)
  • Üçüncü Haçlı Seferi 1191
  • Dördüncü Haçlı Seferi 1202-04
  • Doğu Roma Orduları

David Nicolle Alıntıları - Sözleri

  • Osmanlı toprakları, "Küçük Buz Çağı" olarak adlandırılan 17. yüzyıldaki küresel iklim krizinden ve bunun neticesi meydana gelen tarımsal-iktisadi çöküşten belki en ağır ve kalıcı surette etkilenmiş bölgelerdi. (Osmanlı Ordusunda Nizam-ı Cedid 1793-1826)
  • Ne var ki, Batı Anadolu'nun gaza peşinde koşan diğer Türkmen beylikleri birer ikişer ortadan kalktığı halde, Osmanlı başarısı kalıcı oldu. Osmanlıların yüzleşmek zorunda kaldığı Bizans mukavemeti, belki de, ordu ve idarî yapının pekişmesine yol açıp beylik halkının düzgün ve istikrarlı bir gelişim sağlaması için gereken zamanı yaratmıştı. (Osmanlı Orduları 1300-1774)
  • Aslına bakılırsa, Balkanlar'a yerleşen ilk Türk topluluğu Osmanlılar değildi; ne var ki, bu öncü kitlelerin çok daha güçlü Osmanlı Devleti tarafından yutulması fazla vakit almadı. (Niğbolu 1396)
  • 1908'de Jön Türk hükümeti gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarının da askere alınmasını öngören yasalar çıkardı. Bu durum Osmanlı Hanedanı'nın dayandığı varsayılan şeriate aykırıydı ve ilk kez gayrimüslimlerin de ulusun savunulmasında eşit yük taşımaları gerekiyordu. (Osmanlı Piyadesi (1914-18))
  • Ilk Osmanlı zaferleri, nizami seyyar ordulardan ziyade, orada burada bir başlarına kalmış Bizans garnizonlarına karşısında elde edildi. Mahalli Bizans asilzadelerinin elindeki araziye savaş yoluyla cebren el koymanın yanında; Müslüman veya Hristiyan hisarlarını satın almak, mevcut arazi sahiplerini Osmanlı bünyesine katıp eritmek veya evlilik ittifakları gibi çeşitli toprak kazanma yolları vardı. (Osmanlı Orduları 1300-1774)
  • Kürtlerin benimsediği kıyafetler, birçok bakımdan Türk veya Bedevilerden ziyade Irak ve Suriye'nin yerleşik Araplarının kültürünü yansıtıyordu. (Osmanlı Ordusunda Nizam-ı Cedid 1793-1826)
  • Niğbolu muharebesi, karşı taarruza geçmek amacıyla üs olarak kullanılacak sahra tahkimatlarıyla berkitilmiş sağlam bir mevziin ele geçirilmesini telkin eden İslam askerî taktiklerinin kusursuz bir örneği olarak ele alınabilir. Dahası, Osmanlı askerî eylemlerine şahit olan Batılı gözlemciler, Osmanlı yönetiminin hasım kuvvetlerin sayısı, hareketi ve niyetlerine dair edindiği istihbaratın sağlamlığı, savaş meydanındaki emir komuta kabiliyeti ve Osmanlı savaşçısının sergilediği disiplin ve ağırbaşlılık karşısında yılgınlığa düşmüşlerdi. (Niğbolu 1396)
  • Tursun Bey'e göre 2. Mehmet, Konstantinopolis'in köhnemiş halini görmek için kubbeye çıktı ve Firdevsi'nin şu dizelerini okudu: "İmparatorun sarayında örümcek perdedarlık ediyor, Efrasiyab'ın kulelerinde baykuş nevbet vuruyor." (İstanbul'un Fethi 1453)
  • "Selâhaddin ordusunu bu savaşta [Hıttîn] olağanüstü yönetmiştir. Bu, Haçlı liderlerinin savaş taktiklerinin zayıf olduğunu değil, bilakis Selâhaddin'in maharetlerini göstermektedir." (Selahaddin Eyyubi - Osprey Büyük Komutanlar)
  • 23 Ekim 1918'de Halep'in teslim olmasını isteyen İngilizlere Mustafa Kemal'in Kurmay başkanının verdiği cevap, Türk kuvvetlerinin savaşın sonuna gelindiğinde bile korudukları gururlu ruh halini özetliyordu: "Halep Türk Garnizon komutanı notanıza cevap vermeyi gerekli görmemiştir." Kent 3 gün sonra düştü. (Osmanlı Piyadesi (1914-18))
  • "Selâhaddîn'in kendi iddiasına göre adalet ve hakimiyeti bizzat Nureddîn'den öğrenmişti ve davranışları sadece şanlı selefinin devamı niteliği taşımaktaydı. (...) Şunu kesin olarak biliyoruz ki Selâhaddîn hayatının 16 yılını Nureddîn'in hizmetinde askerî ve idari görevler üstlenerek geçirmiştir." (Selahaddin Eyyubi - Osprey Büyük Komutanlar)
  • Hatırda tutulmalıdır ki Orta Asya tarzı sözde geri kalmış Göçebe tarzını yansıtmıyordu. Hz. Muhammed dönemindeki Ordu'da savaş atları çok değerlidir ve çarpışma olmadıkça binilmez. (İslam Orduları 600-1100)
  • 12.000 yeniçeri kayıtlı olmasına rağmen bunlardan yalnızca 2.000 tanesinin fiilen sefer hizmetinde bulunması bekleniyordu. (Osmanlı Ordusunda Nizam-ı Cedid 1793-1826)
  • Osmanlı ordusuyla yüzleşme talihsizliğini yaşayanlar, sanki ağız birliği etmişcesine, karşılaştıkları ordunun insan sayısına dair hakikatten fersahlarca uzak abartılı rakamlar vermişlerdi. Bu doğru olmamakla birlikte, Osmanlı orduları, en azından 14. Yüz-yıl ortasına değin, kendi halinde bir beyliğin sahip olabileceğinden çok daha fazla savaşçıyı sefere çıkarabiliyordu. (Osmanlı Orduları 1300-1774)
  • Osmanlı askerî taktikleri başlangıçta Türkmen savaş geleneklerinin bir uzantısından ibaretti. Düşman saflarını okçu süvarilerin usandırıcı taciz atışlarıyla karıştırıp hasım düzenini yitirdiği anda öldürücü darbeyi indirmek. (Osmanlı Orduları 1300-1774)
  • Osmanlı ordusunun kadim ve emektar Türkmen göçebe savaşçıları, devlet hazinesinden para almak yerine kismetlerine düşen ganimetle yetinmeyi kabul edip bir sefere gönüllü olduklarında 'akıncı' ismini alıyor; bir aşiret kıtası halinde topluca Osmanlı hizmetine girdilerinde ise 'Yörük' diye anılıyorlardı. (Osmanlı Orduları 1300-1774)
  • Düzenli talim gören yeniçeriler, ilk günlerde bileşik yay, sapan, zemberek (arbalet) ve cirit gibi silahlara sahiptiler. Macarlarla yapılan savaşlar (1440-43) esnasında bazı yeniçeriler ateşli silahlara geçtiler. Memlûkler karşısında Adana ve Tarsus civarında alınan yenilgiler (1485-91), daha fazla yeniçeriye tüfek dağıtılmasına yol açtı. Ama her halükarda, fitilli tüfekler 16. yüzyıl sonuna değin yeniçeriler arasında genel kabul görmedi. Yeniçeriler, uzun namlulu ve ağır mermi atan metris/siper tüfeklerinin yanı sıra, batılı emsalleriyle aşağı yukarı aynı kalibre ve ağırlıkta silahlar kullanıyorlardı. (Osmanlı Orduları 1300-1774)
  • "Savaşın insanları savaşla meşgul olur, sıradan halklar ise barış için yaşarlar. Savaşlarda tüccarlar ya da sıradan insanlar olmaz." -İbn Cübeyr (Selahaddin Eyyubi - Osprey Büyük Komutanlar)
  • Einstein Türk kadınlarının bu hastanelerde çalışmayı bir kurtuluş fırsatı olarak gördüklerini, bazılarının bunu bir erkekle tanışma fırsatı olarak değerlendirdiklerini, hatta birkaçının yaralılar arasında çok fazla asker olduğundan, ama yeterince subay bulunmadığından şikayet ettiğini belirtiyordu. (Osmanlı Piyadesi (1914-18))
  • Rumeli Hisarı'nın inşası için malzeme ve usta toplanması emirleri 1451'de verilmişti; bu esnada Konstantinopolis halkı haykırıyordu: " Mesih düşmanlarının günü geldi. Şehrin sonu geldi." (İstanbul'un Fethi 1453)

Yorum Yaz