David Sedaris kimdir? David Sedaris kitapları ve sözleri
Mizahçı, Radyocu, Yazar David Sedaris hayatı araştırılıyor. Peki David Sedaris kimdir? David Sedaris aslen nerelidir? David Sedaris ne zaman, nerede doğdu? David Sedaris hayatta mı? İşte David Sedaris hayatı...

Mizahçı, Radyocu, Yazar David Sedaris edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında David Sedaris hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. David Sedaris hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte David Sedaris hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi: 26 Aralık 1956
Doğum Yeri: Binghamton, New York, Amerika Birleşik Devletleri
David Sedaris kimdir?
David Sedaris Rum asıllı Amerikan mizahçı, yazar ve komedyen. 1992 yılında NPR'de yayınladığı SantaLand Diaries adlı deneme türü yazısıyla ün kazanmıştır.
David Sedaris Kitapları - Eserleri
- Ben Çok İyi Bir Gün Konuşacak
- Aileni Kot ve Kadifeyle Giydir
- Hadi Baykuşlarla Diyabet Konuşalım
David Sedaris Alıntıları - Sözleri
- Bedenlerimiz birer araç, düşüncelerimizi bir yerden bir yere taşımak için tasarlanmış göbekli, yumuk yumuk makineler olarak görülürdü. (Ben Çok İyi Bir Gün Konuşacak)
- Biz Amerikalıların kullanmaya meyilli olduğu birçok ifadeden, bana kalırsa en sinir bozucu olanı şu: "Körler de insan." (Hadi Baykuşlarla Diyabet Konuşalım)
- Kardeşim nefesini telefonda tüketmediği sürece yaşayamaz. Düşmanıysanız sizi günde bir kere arar, ama aileden biriyseniz ve konuşkan bir yapınız varsa, sekiz saatte bir sesini duymanız muhakkaktır. Bir tarafta onun bizleri aramak için verdiği para, bir tarafta kız kardeşlerimle benim, Paul'un bizi ne kadar çok aradığından söz etmek için birbirimizi ararken ödediğimiz para... (Aileni Kot ve Kadifeyle Giydir)
- Melodiyi kendi enstrümanınla çalmadıktan sonra, gerçekten dinlediğini nasıl kanıtlayabilirdin ki? (Ben Çok İyi Bir Gün Konuşacak)
- "Döşemenin altındaki boşluğu izole ettirmeliyim" ya da "Benlerimi kontrol ettirmeliyim" der gibi "Çin'e gitmek zorundayım" dedim insanlara. (Hadi Baykuşlarla Diyabet Konuşalım)
- "Bu bilgi gerçek hayatta ne işimize yarayacak ki?" sorusuyla karşı karşıya kalan her lise öğretmeni, hangi dersin öğretmeni olursa olsun, bahis konusu bilginin, ilgili öğrenci orta yaşa erişip de o korkunç yalnızlık duygusunu başından def etmek için çapraz bulmaca çözmeye başladığı zaman gayet işe yarayacağını güvenle söyleyebilir. (Ben Çok İyi Bir Gün Konuşacak)
- Gerçek sanat keder ve ümitsizliğin üzerinde yükseliyordu; kendinizi ve etrafınızdaki insanları olabildiğince sefalete sürüklemeyi başarabiliyorsanız, olmuş demekti. (Ben Çok İyi Bir Gün Konuşacak)
- Asla asla dememek gerektiğini düşünüyordum, özellikle de ne hatırlayacağınız konusunda. İnsanlar yaşlanırlar ve neleri unutabileceklerini bilseniz şaşırırsınız. Örneğin, birkaç hafta önce sekseninci yaş gününü kutlamak için annemi aradım. "Bahse girerim babamın hayatta olmasını isterdin," dedim. "Böylece doğum gününü birlikte kutlayabilirdiniz." "Ama o hâlâ hayatta," dedi bana. "Öyle mi?" "Evet, elbette," dedi. "Telefonu kimin açtığını sanıyorsun?" Elli yaşına yeni girmiş olmama rağmen, babamın henüz ölmediğini unutmuştum! (Hadi Baykuşlarla Diyabet Konuşalım)
- Hem obur hem de mazoşist bir insan olduğum için, artık standart hale gelmiş "Of çok kötüydü ya!" şeklindeki şikayetimi her zaman "Ayrıca çok az koymuşlar!" cümlesi izliyor. (Ben Çok İyi Bir Gün Konuşacak)
- Oteller... Sizi ölümün kucağına atacak her şeyi yapma gücüne sahiptir, sonra da bunu başaramamanız için her türlü önlemi alırlar. (Aileni Kot ve Kadifeyle Giydir)
- Amy için okul, öğretmenlerin tetkik edilip incelenmesine ayrılmış özel bir kurumdu sadece. (Ben Çok İyi Bir Gün Konuşacak)
- Amanya'da köpekler "vov vov" diye havlar, kurbağalar ve ördekler "kuvak" diye ses çıkarır, horozlar günün doğuşunu içten bir "kik-e-riki" şeklinde haber verir. Yunan horozları "kiri-e-kii", Fransa'dakiler ise, o etiketlerinde korsan resmi olan karıştırılmış korkunç kokteyl markasını andırır biçimde "koko-riko" diye bağırır. Ziyaretine gittiğim yabancı ev sahibine Amerikan horozlarının "cock-a-doodle-doo" diye öttüklerini söylediğimde bana inanmaz gözlerle, acıyarak bakmıştı. (Aileni Kot ve Kadifeyle Giydir)
- Sonuçta dünyanın en parlak genç yeteneklerinin gelip gürbüz ispinoz kuşlarının karamelize göğüs etlerini kısık ateşte pişirdiği ya da meşhur haşlanmış güneş balığı filetolarını, azarlanmış zencefillerden oluşan bir gerdanlık eşliğinde ve tuğlada kızartılmış şapkalı Şili mantarları tarafından köşeye sıkıştırılıp sonra da üzerine sıkılan damıtılmış ılık misk yağıyla baştan çıkarılmış vaziyette servis ettikleri bir yerden söz ediyoruz. (Ben Çok İyi Bir Gün Konuşacak)
- Bir keresinde yemekli bir partide, yeni buzdolabının otomatik buz yapıcısını taklit eden bir papağan sahibi kadınla tanışmıştım. Bana "Yalnız kaldıklarında böyle oluyorlar" diyecekti. (Aileni Kot ve Kadifeyle Giydir)
- Yeni anne olmuş bir kadın, elinde göğüs pompasıyla sağdığı sütle dolu iki biberonla kontrol noktasına yaklaşır, orada görevli olan ahmak, kadına iki şişeyi de açtırır ve sütü içirir. "Haydi oradan" dedi babam. "Hayır" dedim. "Bu gerçekten de olmuş. Adamlar taşıdığı şeyin zehir veya patlayıcı türü bir şey olmadığından emin olmak istiyormuş. Sperm bağışlayıcıları bu yüzden otobüsle seyahat ediyor ya." (Aileni Kot ve Kadifeyle Giydir)
- Basit bir şey vaat ettikleri zaman bile bunu süsleyip püslemeden edemiyorlar (Ben Çok İyi Bir Gün Konuşacak)
- Gülümsemesi kısa ve yapmacıktı; sanki bir şey üzerinde çalışıyormuş da, henüz o konuda ustalaşmamış gibi... (Aileni Kot ve Kadifeyle Giydir)
- Denizatı yiyemeyeceğini, çünkü dost canlısı olduklarını ve kimseye zarar verdiklerini görmediğini söyledi. Bunu bacakları sık sık biberiye ve taze patatesle birlikte kızartılan o şeytani, kana susamış kuzulara karşılık söyledi. (Hadi Baykuşlarla Diyabet Konuşalım)
- Biz kepenkleri asla inmeyen bir aileydik, televizyonumuz o kadar ısınırdı ki, kanal değiştirme düğmesine basarken ocak eldiveni kullanırdık. Her gece, en basit anlamda pinekleme partisi şeklinde geçerdi, o yüzden gerçekten de ilginç bir şey olduğunda, kız kardeşlerim ve ben gerekli ilgiyi göstermeyi beceremezdik. (Aileni Kot ve Kadifeyle Giydir)
- Walt'ın annesi gizlice banyoya gidip üzerine ketçap dökülmüş bir bıçağı lavabonun yanına bırakmıştı. Aradan bir saat geçip de kimse durumu fark etmeyince, kadın bu kez bizi kandırma çabası içine girmişti. "Ellerini yıkamak isteyen yok mu?" diye soruyordu. "Banyoya yakın olanınız temiz havlu bırakıp bırakmadığımı kontrol edebilir mi acaba?" Böyle insanlar için oturup ağlardınız. (Aileni Kot ve Kadifeyle Giydir)