tatlidede

Enbiya Yıldırım kimdir? Enbiya Yıldırım kitapları ve sözleri

Yazar Enbiya Yıldırım hayatı araştırılıyor. Peki Enbiya Yıldırım kimdir? Enbiya Yıldırım aslen nerelidir? Enbiya Yıldırım ne zaman, nerede doğdu? Enbiya Yıldırım hayatta mı? İşte Enbiya Yıldırım hayatı...
  • 30.11.2022 13:00
Enbiya Yıldırım kimdir? Enbiya Yıldırım kitapları ve sözleri
Yazar Enbiya Yıldırım edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Enbiya Yıldırım hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Enbiya Yıldırım hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Enbiya Yıldırım hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1965

Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye

Enbiya Yıldırım kimdir?

Trabzon/Hayrat’lı bir ailenin çocuğu olarak 1965 yılında İstanbul’da doğdu. 1983’de İstanbul İmam Hatip’ten, 1987’de Bursa İlahiyat’tan mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı fakültede yaptı. 2002'de doçent, 2008'de profesör oldu. Evli ve üç çocuk babasıdır.

Kur’an Bize Yeter Söylemi, Hadislere Gerek Yok Söylemi, Hadisler ve Zihinlerdeki Sorular, Sahih Hadis Bulunmayan Konular, Hadis Problemleri, Hadisçiler ve Çelişki, Hadiste Metin Tenkidi, Hadis İlminin Çözüm Bekleyen Meseleleri, Hadis İlminin İncelikleri, Buhârî’nin Ebû Hanife’ye ve Hanefilere Bakışı, Geleneksel Hadis Yorumculuğu, Din-Ahlâk Ekseninde Hz. Muhammed, Hz. Peygamber (S.A.V)’in Örnekliğinde Güzel Ahlâk, İslam Benden Ne İster, Hüsn-i Hat ve Hadis (TÜBA 2018 yılı kayda değer eser ödülü), Peygamberimiz Çocuklarla adlı eserlerin yazarıdır.

Tercümelerinden bir kısmı da şunlardır:

- Suyûtî’den Sünnetin İslam’daki Yeri,

- Muhammed Hüseyin Zehebî’den Tefsir ve Hadiste İsrâiliyyât,

- M. Abdurreşîd Nu’mânî’den İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe’nin Hadis İlmindeki Yeri,

- İbnu’l-Kayyım’dan Mevzu Hadisleri Sahihlerden Ayıklama Kılavuzu,

- Abdulfettâh Ebû Gudde’den: Mevzu Hadisler,

- Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed ve Öğretim Metotları,

- İslam Alimlerinin Gözüyle Zamanın Kıymeti.

Enbiya Yıldırım Kitapları - Eserleri

  • Kur’an Bize Yeter Söylemi
  • Sahih Hadis Bulunmayan Konular
  • Hadislere Gerek Yok Söylemi
  • Hadis Problemleri
  • Hadisler ve Zihinlerdeki Sorular
  • Peygamberimiz Çocuklarla
  • Hadiste Metin Tenkidi
  • İslam Benden Ne İster?
  • Buhari'nin Ebu Hanife'ye ve Hanefilere Bakış
  • Güzel Ahlak
  • Hadis Meseleleri
  • Hadis İlminin İncelikleri
  • Hüsn-i Hat ve Hadis
  • Hadis Tartışmalarına Yeni Yaklaşımlar
  • Geleneksel Hadis Yorumculuğu
  • Peygamberimiz ve Arkadaşlarının Hayatında Şaka
  • Hz. Muhammed / Din Ahlak Ekseninde
  • Hadis İlminin Çözüm Bekleyen Meseleleri
  • Hadisçiler ve Çelişki

Enbiya Yıldırım Alıntıları - Sözleri

  • Hadisleri çeşitli argümanlarla bir yana koyanların göz ardı ettikleri gerçeklerden biri de şudur: Kur'an'ı anlamak için Sadece hadislere değil tarih, filoloji, coğrafya etimolojiye (köken bilme) her türlü bilgiye muhtacız ve bunlardan yararlanmak durumundayız. Kaldı ki hadisler Kur'an'ı daha iyi anlamamızı sağlayan bilgiler içinde en sağlam olanlarıdır. (Kur’an Bize Yeter Söylemi)
  • ''Ameller niyetlere göredir.'' Buhari, Bed'ul vahy-1 (Hadis Meseleleri)
  • Allah'ın elçisini hafife alan Allah'ı hafife almıştır. (Hadis Problemleri)
  • Çünkü Allah’a kavuşmak istemek demek ölmek için çare aramak değildir. (Hadis Problemleri)
  • ALLAH katında amellerin en faziletlisi; az da olsa devamlı yapılandır. Muslim, Salatu'l Misafirun-30 (Hadis Meseleleri)
  • بسم الله الرحمن الرحيم إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ لآيَاتٍ لِّأُوْلِي الألْبَابِ ''Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.'' Al-i İmran-190 (Hadis Meseleleri)
  • Resûlullah(sas) Ramazan ayında teravihi, vitr hariç sekiz rekat olarak kılmıştır. Daha fazla kıldığıyla ilgili sahih rivayet yoktur. (Sahih Hadis Bulunmayan Konular)
  • ''Rabbin kula en yakın olduğu vakit, gecenin son kısmıdır.'' Tirmizi, Deavat-118 (Hadis Meseleleri)
  • Din, hiç kimsenin keyfine göre yapılandırılacak bir oyuncak değildir. (İslam Benden Ne İster?)
  • "Hayat nedir?" diye bir soru sorulacak olsa, kanaatimce en güzel cevap şu olurdu: "Hayat, ölmektir." Ama asıl olan güzel ölmektir. (İslam Benden Ne İster?)
  • Hiçbir alimin şiddetli taraftarı değilim. Hiçbir alimin sözünü vahiy gibi telakki etmem. İbn Teymiyyenin şiddetli taraftarı olmadığım gibi Gazzali'nin de şiddetli taraftarı değilim. Haneli değilim, Eş'arî de. Körü körüne mutasavvuflara da, kelamcılara da tabi olmam. Hak taraftarıyım. Her nerede hakikat kokusu alır isem hemen ona el uzatırım "Hak uyulmaya en layık olandır"(10 Yunus 35) kavli düstûrumdur. (Hadis Problemleri)
  • Allah affeden bir kulunun ancak şerefini artırır. (Güzel Ahlak)
  • "De ki, Allah'a ve Rasûlüne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse, elbette Allah küfre girenleri sevmez." (Âl-i İmran,32) (Kur’an Bize Yeter Söylemi)
  • Abdullah b. Ömer (r.a) şöyle demektedir: “Allah Rasülü (s.a.v) bize yönelerek şöyle buyurdu: “Ey muhacirler topluluğu! Şu beş kötülük meydana geldiğinde haliniz ne olur? Bu kötülüklerin sizde olmasından veya sizin o kötülüklere yetişmenizden Allah ’a sığınırım. 0 beş şey şunlardır: Bir millette fuhuş (zina) yaygınlaşır ve açıktan yapılırsa, muhakkak ki o toplumda taun (veba) hastalığı ve geçmiş milletlerde görülmeyen hastalıklar ortaya çıkar. . .”(İbn Mace,Fiten,4019) Bu hadiste iki ilmî i’caz bulunmaktadır. İlki gelecekle ilgili haber verme i’cazı, diğeri ise geçmişte yaşayanlarda var olmayan bazı hastalıkların ortaya çıkmasının fuhşiyat olan zina ve livatayla irtibatlı olduğunu ifade eden ilmî i’cazdır. Günümüzde geçmişe nazaran dünyamızın hiç de şahit olmadığı kadar fuhşiyat ortaya çıkmıştır. Örneğin batıda haram olan cinsel birlikteliği icra ederken en ufak bir utanma hissi bile görülmemektedir. Erkek veya kızın evlenmeden önce cinselliği yaşamaması artık onlara göre ayıp sayılmaktadır. Hatta eşcinseller için kulüp, sendika, gazete, dergi, sahil ve çıplaklar kampı inşa edilmiş ve bazı kiliseler eşcinsellerin nikahını kıymaya başlamıştır.106 Şu ana kadar otuzdan fazla çeşidi bulunan cinsel hastalıklar yüzünden dünya büyük bir bunalım içindedir. Bulaşıcı hastalıkların başında gelen bu cinsel hastalıklara maruz kalan genç erkek ve kızların yıllık bilançosu yedi yüz elli milyondur. Hiç şüphesiz bu hastalıkların başında gelen ve en tehlikelisi olan 1981 ’de ortaya çıkmış AIDS hastalığıdır. Dünya sağlık örgütünün 1997’de yaptığı ve 1998’de açıkladığı istatistik verilerine göre bu hastalığa yakalananların sayısı yılda altı milyon kişiye ulaşmaktadır. Edinsel bağışıklık yetmezliği sendromu olarak bilinen bu hastalık vücudun direncini yok edip her türlü mikrobun istilasına kapı aralamaktadır. Bu durum kimilerinde aylarca kimilerinde yıllarca devam etse de her iki durumda da ölüme sonuçlanmaktadır. Bu hastalık eşcinseller arasında başlamış olup onlardan bu hastalığa yakalanan kişilerin oranı % 70’den daha fazladır. Bu hastalıklardan birisi de miladi on beşinci asrın sonuna doğru ortaya çıkan frengi hastalığıdır. Bu hastalığa yakalananların yıllık oranı elli milyondur. Öyle ki felce, körlüğe, tehlikeli şekil bozuklukları ve şiddetli ağrılara sebep olmaktadır. Yine bu hastalıklardan biri de bel soğukluğudur. Yıllık iki yüz elli milyona yakın kayıtlı vaka sayısı vardır.107 Bu tehlikeli cinsel hastalıklara ilaveten oğlancılığın da Hepatit B ile yakın ilişkisinin olduğu saptanmıştır. İngiltere’de bu tehlikeli hastalığın virüsü oğlancılarda % 5 iken bunların dışındakilerde ise % 2’yi geçmemektedir. Yani bu hastalığın livata yapanlarda görülme oranı yapmayanlara nazaran yirmi beş kat daha fazladır.los (Hadis Tartışmalarına Yeni Yaklaşımlar)
  • 1. Said b. Cubeyr 2. Said b. el-Museyyeb 3. Sufyân es-Sevrî 4. İmam Mâlik 5. İmam Şâfiî 6. İmam Ahmed b. Hanbel 7. Nuaym b. Hammad 8. Ahmed b. Nasr 9. İmam Buhâri 10. Bakî b. Mahled 11. Muhammed b. Haris el-Kurtubî 12. İmam Nesâi 13. Taberî 14. İbn Hibbân 15. İbn Fûrek en-Neysâbûrî 16. Hatib el-Bağdadi 17. İbnü'l Cevzî 18. İbn Teymiyye 19. İbn Kayyım el-Cevziyye 20. Muhammed b. İsmail es-San'ânî . (Buhari'nin Ebu Hanife'ye ve Hanefilere Bakış)
  • Nitekim Hazreti peygamberin (sav) yanında yetişmiş olan Enes, Sevgili Elçinin (sav) çocuklarla en çok şakalaşan insanlardan olduğunu söyler. (Peygamberimiz Çocuklarla)
  • ...bugün Batılıların İslâmiyat'a dair çalışmalarında zerre kadar haberi olmayanların bile bu akımın etkisi altında kalarak sadece Kur'an'ı esas alan bir din inşa etmeye gayret ettiğini görmekteyiz. (Hadislere Gerek Yok Söylemi)
  • Sarih akılla sahih nakil arasında çelişki olmaz. Nas ile sarih akıl arasında çelişki tezahür ettiğinde, imkân el verdiği ölçüde çelişkiyi izale edecek şekilde nassı tevil etmek gerekir. Eğer aralarında cem yapmak mümkün değilse, ya akıl sarih değil veyahut da nakil sahih değildir. İmam İbn Teymiyye (728/ 1328) şöyle der: “Sarih akıl daima Hz. Peygamber (s.a.v) ile muvafıktır, asla ona muhalif olmaz. Ölçü kitap iledir. Allah kitabı hak ve ölçü ile indirmiştir. Fakat bazen insan akıl kitabın getirmiş olduğu şeylerin tafsilatını anlamakta yetersiz kalabilmektedir. Bu durumda peygamber insanlara gelerek anlamakta acziyet gösterdikleri ve şaşırdıkları şeyleri onlara açıklar, yoksa akıllarıyla batıl olduğunu bildikleri şeyleri değil. Peygamberler aklın alanına girenden haber verirler, aklen muhal olan şeyden bahsetmezler. Hidayet, sünnet ve ilmin yolu budur.”121 Akılla çeliştiği vehmi verdiğinden muşkil olarak görülen rivayetlerden birisi İbn Ömer’in şu hadisidir. Rasülullah şöyle buyurmuştur: “Sizden birisi yediğinde sağ eliyle yesin, içtiğinde sağ eliyle içsin. Çünkü şeytan sol eliyle yiyip içer?"22 Bazıları bu hadisin akılla çeliştiğini iddia ederek şöyle demişlerdir: “Şeytan da melekler gibi ruhanidir, nasıl yer içer ve yemek/içmek için nasıl eli olabilir?” İmam İbn Kuteybe bu hadis için şu cevabı vermiş ve şeytanın sol eliyle yemesinden maksadın iki şey olduğunu beyan etmiştir: Ya gerçekten şeytan yiyip içiyordur ki, bu yeme içme çiğneme ve yutma değil, koklama ve solunumdur. -Çünkü bazı hadislerde, şeytanın yemeğinin çürümüş kemik, içeceğinin ise köpük olduğu ve bunları da ancak kokuyla yediği rivayet edilmiştir.Ya da şeytanın sol elle yemesi mecâzi olup insanın sol elle yemesi, şeytanın iradesi ve onun güzel olarak gördüğü bir şeydir. Sol eliyle yiyene şeytanın yediği gibi yiyen kişi denilmesi şeytanın yemesi değil, onun sevdiği şekilde yemek yenildiğinin ifade edilmek istenmesidir.”'23 Şöyle de düşünülebilir; akılla muhalefet ettiği zannedilen bu ve bunun gibi hadisler, üzerinde ittifak olan külli kaidelere muhalefet etmemektedir. Bilakis o hadisler, aklın herhangi bir hükmünün olmadığı gaybî meseleler hakkındadır. Veyahut söz konusu rivayet belli bir kişinin görüş ve hükmüne muhaliftir ya da kişinin adeten görüp aşina olduğu veya adeten muhal olarak gördüğü şeylerle çelişik olmasıdır. Kişiden kişiye değişen, birinin aklının kabul etmediği şeyi başka bir kişinin aklının kabul ettiği, kişinin aklı ve hükmü ile üzerinde ittifak olunan ve âlimlerin metin tenkidi için ölçü olarak gördükleri külli kaideler arasında büyük bir fark vardır. ***** 121 İbn Teymiyye, Ahmed b.Abdilha1îm, Mecmüatu ’l-Fetâvâ, XVII, 444; a.mlf., Der ’u Teârudı' ’l-Aklı' ve ’n-Nakl, hzr. Muhammed Reşâd Sâlim, III, 54. 122 Muslim, Sahîh, Kitâbu’l-Eşribe, bâbu âdâbi’t-taâm ve’ş-şerâb ve ahkâmihimâ, rakam: 202, lII, 1594. Akla muhalefet ettiğinden dolayı muşkil olarak görülen başka bir rivayet için bkz. İbn Kuteybe, Te ’vîl, s. 123-124. 123.İbn Kuteybe, Te ’vîl, s. 327 (Hadis Tartışmalarına Yeni Yaklaşımlar)
  • 3.2. Sahih hadise muhalefet Hz. Peygamber (s.a.v) teşrî açısından hatadan beridir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “ 0 kendi hevasından konuşmaz. Onun söyledikleri vahiyden başkası değildir.”74 Bundan dolayı ondan sadır olanda çelişki ve noksanlık söz konusu olamaz. Bazı hadis rivayetleri bazılarıyla çelişiyor zannı uyandırsa da metinleri birbirleriyle uyumlu ve çelişkiyi ortadan kaldıracak şekilde anlamak gerekmektedir. Muhaddislerin “muhtelifu’l-hadîs” olarak adlandırdıkları tam da budur. Muhaddislerin, ihtilaf eden sahih rivayetlere karşı yaklaşımda geliştirdikleri özel metotlar şunlardır: a) Hadisin kendisiyle ihticac edilebilecek bir rivayet olduğunu tekit etmek. Bu gerçekten de önemli bir noktadır. Çünkü makbul olan ile makbul olmayan rivayetler birbirinden ayrılır ve makbul olanla amel edilir, makbul olmayan ise terk edilir. İmam Şâfiî, muhtelifu’l-hadîsten söz ettiği bahsinde şöyle demektedir: “Bunların neticesi şudur: Nasıl ki şahitlerden ancak adaletli olduğu bilinen kişinin şehadeti kabul oluyorsa, hadiste de ancak sabit olan kabul edilir. Hadis mechul olursa veya hadisi rivayet edenler kendilerinden kaçınılan kişiler ise o zaman sanki o hadis bize hiç gelmemiştir. Çünkü sabit değildir.”75 b) Rivayetlerin arasını cem: İmam Şâfiî bu hususta şöyle demiştir: “Her iki hadisle birlikte amel edilme imkânı olduğu sürece ikisiyle birlikte amel edilir, âmm ile has, mutlak ile mukayyedde oldugu gibi, biri diğerini iptal etmez.”76 c) Nesh olup olmadığının araştırılması: Hiçbir şekilde cem mümkün değilse, o zaman rivayetlerin tarihine bakılır. Eğer rivayet. lerin tarihleri bilinirse, sonradan söylenen ilk önce söylenenin nâsihi olduğundan sonraki alınır. İmam Şâfiî bu hususta şöyle demiştir; “İhtilâfu’l-hadîs konusunda nâsih mensüh durumunda, rivayetlerden mensüh olan değil, nâsih olan alınır.”77 d) Rivayetler arasında tercih: Rivayetlerin tarihlerinin bilinmesi mümkün değilse tercihe sığınılır. Râcih olan ile amel edilip, mercüh olan terkedilir. Tercih yöntemleri çoktur. Usül kitapları ve diğer kitaplarda bu yöntemler zikredilmiştir. İmam Şâfiî şöyle demiştir: “İhtilaf eden hadislerden birisi, Allah’ın kitabına, Hz. Peygamber’in (s.a.v) sünnetine veya kıyasa daha yakındır. İhtilaf eden hadislerden hangisi bunu sağlıyorsa onu almak evladır.”78 Hâzimî (584/1188) de Kitâbu’l-İ’tibâr’ında; “Rivayetler arası tercih yollarının elli şekline yer vermiştir. Irakî (806/ 1404) de ibnu’s-Salâh’a yazmış olduğu şerhte bu yönleri nakletmiş ve eklemeler yaparak sayıyı yüz yirmiye çıkartmıştır. Suyütî de bu yolları özetlemiştir.”79 e) İhtilallı rivayetlerle amel etmeyip tevakkuf etmek: Eğer cem imkânı olmuyor, rivayetlerin tarihleri de bilinmiyor ve tercih de yapılamıyorsa, kendisiyle amel edilecek doğru taraf ortaya çıkana kadar tevakkuf etmek vaciptir. İbn Hacer şöyle demektedir: “Bu durumu tevakkuf ile tabir etmek tesâkut ile tabir etmekten daha evlâdır. Zira bir rivayetin diğerine tercih edilmesi hal-i hazırdaki kişiler için açık bir durum değilse de, başka kişilere bu kapalılığın açığa çıkma ihtimali vardır.”80 Nureddîn Itr, bu durumdaki hadislere “ızdırab” ve “zayıf” hükmü vemıeyi tercih etmiştir.81 ********* 73 et-Taberî, Ebü CaferMuhammed b. Cerîr b. Yezîd b. Hâlid, Câmiu ’İ-Beyân, VII, 54; lbn Kesîr, İsmail b. Ömer, Tefsîru 'l-Kur 'anı' 'I-Azîm, II, 162. 74 53 Necm 3-4. 75 eŞ-Sâfıî, Muhammed b. ldrîs, İhtilâjîı 'İ-Hadîs, (Kitabu ‘I-Umm’un kenarmda basılan baskısı), Vll, 58. 77 Şâfıî, a.g.e., Vll, 57. 78 Şâfiî, a.g.e., Vll, 57-58. 79 Şâkir, eİ-Bâis, s. 176; Suyütî, Tedrîb, 11,198-202. 80 lbn Hacer, Şerhu Nuhbetu f-Fiker. s. 62-63; Suyütî, Tedrîb, ıı, 202; Ahmed Şâkir de bu görüşü benimsemiştir. Bkz. Şâkir, Bâı's, s. 176. 81 ltr, Menhecu 'n-Nakd, s. 341. 76 Şâfiî, a.g.e., vıı, 58. (Hadis Tartışmalarına Yeni Yaklaşımlar)
  • O (Hz. Peygamber), kanun koyma görevini hayattayken yürütmüş, vefatından sonra da bunlar ümmete intikal etmiştir. Bize düşen, devraldığımız mirası önümüze koyup yararlanmaktır. (Kur’an Bize Yeter Söylemi)

Yorum Yaz