Erdal Çakır kimdir? Erdal Çakır kitapları ve sözleri
Şair,Yazar Erdal Çakır hayatı araştırılıyor. Peki Erdal Çakır kimdir? Erdal Çakır aslen nerelidir? Erdal Çakır ne zaman, nerede doğdu? Erdal Çakır hayatta mı? İşte Erdal Çakır hayatı...

Şair,Yazar Erdal Çakır edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Erdal Çakır hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Erdal Çakır hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Erdal Çakır hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi: 1960
Doğum Yeri: Erzincan
Erdal Çakır kimdir?
İlkokul ve ortaokulu Erzincan'da, lise tahsilini İzmir'de tamamladı. 1984'te Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. 1988 yılına kadar devlet memurluğu yaptı. Halen İstanbul'da özel bir şirkette çalışmaktadır. Şiirleri Yedi İklim, Bürde, Dergâh, Kayıtlar ve Hece dergilerinde yayımlandı.
Erdal Çakır Kitapları - Eserleri
- Hu
- Hüznün Efendisine
- Sultana Mektuplar
Erdal Çakır Alıntıları - Sözleri
- "Allahım, Sorularımın hepsini unutmaya hazırım Ben sordukça sen daha çok soracaksın bilirim Ne hâlim olur ki, bildiğim hiçbir şey bana ait değilken Ait değilken hiçbir harf ismimden 'nasıl' demek, 'niçin' demek Ve soru işareti koymak varlığımın sonuna Ben nasıl bilirim ki, bildiklerimde yanarken Bildiklerim yakarken varlığımı ucundan" (Hu)
- "Evet demek bile, çok uzun bir cümle benim için Bakamam kırıldığım yerde kırılan yerlerime Çok uzun bir cümle insan, kendinden kaderine Harfleri üst üste koyunca ben olmuyorum Dudaklarım yapışmıyor tutkalına kelimenin" (Hu)
- Efendim, yanmaya hazırım Külümden ne meseller çıkacak bilmiyorum İnsandı Yandı Küllerine geri döndü ... (Hüznün Efendisine)
- Dünyanın bütün çocuklarına Senin rüzgârların nasıl bir Medîne’dir ya Resûlallah Nasıl bir akşamdır ırmakların, gürül gürül özlem Yaslandığımız bir güneşi olmalı bakışlarımızın Sen nasıl bir yolcusun ya Resûlallah Göğsümüz kabardığında hüzünlü bir Ebûbekir Ağzımız örümcek ağı, kelimelerimiz seni göstermez Sözü helak ederiz de seni düşürmeyiz dillere Çölümüzdeki bütün izlerini kalbimize yapıştırırız Biz seni çok kıskanırız ya Resûlallah Şehrimizden, çölümüzden, gönlümüzden Üstünü ayetlerle örter Kapına nübüvvet mührü vururuz Saba rüzgârı çarpmasın tenine, rengine, Medîne’ne İlahilerle girilsin bağındaki goncanın seherine (Hüznün Efendisine)
- Diyelim ki imlası bozuk bir kelime düşer mi cümlesinden Kelime ölür, cümleye başın sağolsun mu denir (Hu)
- "Bana yolların neresinde durduğumu söyle Senden nasıl çıkarım sana; benden öte ne vardır Bu yol insandan çıkıp nereye gider" (Hu)
- Çocuk, peygamber... şaşırmaz oyununu ‘Bir dir bir’ en sevdiği oyun ... (Hüznün Efendisine)
- Çalı dikenine mümkün mü anlatmak kuşluğun dilini Acılarımız neresine tutunur da insanın, insan olur Seni seviyorum demek mümkünken her an, her mekân Nedendir fecrimizin tomuruna vuran kırağası ayazın (Hu)
- Haddimi bilirim, her duvar dibinde eylenmem Avazı nereden gelir sormam çirkin horozun Ya Hak, kahrını bilirim, bilirim de kime sığınırım Kahrından kahrına sığındığım yine Kahhar ismindir (Hu)
- Sesini duyduğumda, şarkılarımın Başka dillerin şarkısı olduğunu anladım ... (Hüznün Efendisine)
- ~Daha nedir diye bir sorum olamaz elbet Dahası yok çünkü acizliğimin~ (Hu)
- "Bir selam versen de sesine gelsem, yollarım çetrefil Bire üçe bine bölünmüşüm neresinden yürürüm kendimin" (Hu)
- Ellerin yüreğin olmakta ellerimde Bir sıcak öyküye yaslanır bu şehrin akşamları Yarı yaşanmış gün ortasından Kopardığımız bir andır göğsümüzde gürleyen ağrı. Her kaçırdığın bakışında kendime yakalanıyorum Utanıyorum ve saklıyorum ellerimi Saklanıyorum senden, kendimden İkindi sonrasından ve tevbemden. Kaybettiğim her adres gönlüne çıkar Ben hep kaybolduğum şehirlerde bulurum kendimi Soruyorum toplayıp bütün sorularımı Bu şehrin kalbi var mıdır senden başka. Gidersem bir ince silüettir hatıraların kalbi Gelmek gitmemektir derim Gidememektir bakışının düşmediği yere Geceye, gündüze ve güneşin doğduğu yere. (Sultana Mektuplar)
- "Sabahları sabah gibi severim seni; akşamları akşam gibi" (Hu)
- feragat ediyorum kulluğuma çarpan dünyadan (Hüznün Efendisine)